YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Orta Doğu bölgesinde yıllardır düşmeyen tansiyon, İsrail’in Gazze ile başlatıp daha sonra Yemen, Lübnan, İran, Suriye üzerinde sürdürdüğü kanlı saldırılarla daha da yükselmiştir. Bölgede Gazze merkezli on binlerce insan ölmüş ve bölge adeta kan gölüne dönmüştür. Geçtiğimiz günlerde Suriye’nin iç dengelerini değiştiren gelişmeler oldu. Suriye’de rejim elinde olan Halep ve YPG(PKK) elinde olan Tel Rıfat’ta muhaliflerin eline geçti. Tel Rıfat, Türkiye sınırında stratejik konuma sahip bir şehirdir. Bu şehrin terör örgütü YPG’den (PKK) temizlenmiş olması, kurdukları terör koridorunu kesme adına önemli bir gelişme olmuştur. Suriye Milli Ordusu terör örgütü YPG’ye darbe vurdukça Türkiye’de birileri oldukça rahatsız oluyor. Terör örgütü YPG’nin; ABD, İsrail ve Rusya’ya “Bizi kurtarın” diye yalvarmasıyla, Türkiye’deki birilerinin rahatsızlığını yan yana koyunca sanırım ilişkiler daha net anlaşılıyordur.
Hatırlayın Zeytin Dalı Operasyonu’nda Türkiye’deki muhalefet Afrin’e Türk Ordusu’nun girişini engellemek için elinden geleni yapıyordu. Niye? Çünkü terör örgütü YPG’ye büyük darbe vurulacak ve Afrin YPG’nin elinden alınacaktı. Kemal Kılıçdaroğlu “Afrin’e girmeyelim” diye kendini parçaladı. HDP feryat/figan içinde kaldı. Meral Akşener’in İP’i ise kurumsal "Tek adam rejimini kalıcı kılmaktan başka hiçbir maksada hizmet etmeyecek ve beka sorunu yaratabilecek Afrin savaş senaryolarına tamamen karşı" açıklamasını yapmış, o dönem İP Genel Başkan Yardımcısı olan Ümit Özdağ da “Erdoğan Afrin’i almak için ABD’ye ne verdin?” sorularıyla Türk Ordusu’nun terörle mücadelesini sulandırmaya çalışmıştı. Nihayetinde 4600 YPG’li terörist öldürüldü ve şu an Afrin’in kontrolü Türkiye’nin elindedir.
Şimdi de aynısını Suriye Milli Ordusu’nun terör örgütü YPG’ye darbe vurması ve onların elinden şehirlerin kurtarılmasında yapıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli aylardır İsrail’in bölgedeki ve Türkiye üzerindeki planlarını anlatınca, dalga geçenler, gelişmeleri basitleştirmeye çalışanlar nasıl olduysa Suriye’de YPG’ye darbe vurulunca ağız değiştirip “İsrail Halep üzerinden Antep'i almak üzere!” demeye başladı. Bunu Hüsnü Mahalli yazmış, Tele1’nin sahibi Merdan Yanardağ paylaşmış… İsrail Suriye’deki muhalifler üzerinden kendine yol açıyormuş!
O zaman PKK’lılar, İsrail bakanlarına niçin “Bizim için büyük tehlike var, bizi kurtarın” diye yalvarıyor?
ABD, terör örgütü YPG’ye tonlarca silah yardımı yaparken onları eğitirken sesi çıkmayanlar şimdi YPG’ye darbe vurulunca strateji uzmanı kesildi. CHP’liler “YPG/PYD Suriye’de devlet kursun” diye temennilerini dillendirirken; önceden akıl edemedikleri Suriye’nin istikrarını, toprak bütünlüğünü şimdi Suriye Milli Ordusu terör örgütü YPG’ye darbe vurunca akıl eder oldular.
Elbette Suriye’deki her gelişmeye karşı dikkatli olacağız. Çünkü Suriye artık sadece Suriye üzerinden değerlendirilmiyor. Suriye’de oluşan dengelere baktığımızda Türkiye, ABD, İsrail, Rusya, İran, Irak olmadan değerlendirme yapmak mümkün değil. Türkiye’nin Suriye’deki en büyük gücü Türkmen ruhu ve mazlum Arap ve Kürt halklarına kol kanat germesidir. Halep kalesine 100 yıl sonra Türk bayrağının asılması, Tel Rıfat’ın kapısından mehter marşıyla girilmesi o Türkmen ruhunun Suriye’de hala çelik gibi olduğunun işaretidir. O ruhu korur ve güçlendirirsek huzur, istikrar Suriye’deki mazlumlar için uzak değildir.