YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in "PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olma" suçlamasıyla tutuklanması hala gündemin ana konusu… Tüm deliller, belgeler ve ilişkiler gösteriyor ki; Ahmet Özer’in maddi ve manevi yani tüm benliğiyle terör örgütü PKK ile güçlü bir bağı var. Bu hali de tüm PKK’lıların ona sahip çıkmasından çok net anlıyoruz. DEM’in canhıraş bir şekilde Ahmet Özer’e sahip çıkması ve sanki İstanbul’da kalbi sökülmüş gibi feryat-figan etmesi aslında her şeyi göstermeye yetiyor. Ahmet Özer, Kandil’in onay verdiği “Kent Uzlaşısı” temelinde Esenyurt’a aday gösterilmişti. Ahmet Özer, CHP’li sıfatı taşıyarak Esenyurt’a Belediye Başkanı olduktan sonra da PKK’lı sözde sanatçılara, belediye başkanlarına, siyasetçilere görünür bir şekilde sahip çıkmıştı. Perde arkasında neler yaptığı da iddianamesiyle birlikte elbet ortaya çıkacaktır.
DEM esiri olan çaresiz CHP’liler, Ahmet Özer’in imajını çözüm sürecinde yaşananlar üzerinden kurtarmaya çalışmaktadır. İmralı’daki teröristbaşı Öcalan’ın, Ahmet Özer’den yararlanma isteğine dair tutanaklar, onun 700’ye yakın terör örgütü PKK’nın mensubuyla giriştiği telefon trafiğini, “Devlet kurmak Kürtlerin hakkıdır” sözlerini hep çözüm sürecine yıkarak kurtulmaya çalışıyorlar.
Ahmet Özer, HDP’den CHP’ye katıldığında Ekrem İmamoğlu’na danışman olduğu süreçlerde ve Esenyurt Belediye Başkanı olduktan sonra sanki “Kahrolsun PKK ve işbirlikçileri” diye haykırmış gibi triplere giriyorlar.
Her yönüyle belli ki, Ahmet Özer dün olduğu gibi bugün de terör örgütü PKK’ya bağlılığını hiç koparmamış… Zaten koparmış olsaydı DEM onu “Kent Uzlaşısı” içinde aday olarak ister miydi? İstanbul’a çıkarma yaparak Ahmet Özer için ortalığı ayağa kaldırır mıydı?
CHP-DEM ve radikal sol partilerin Ahmet Özer için Esenyurt’ta toplanması kimin ne olduğunu, kimin kiminle olduğunu net olarak göstermiştir.
Kimse kimseye numara yapmasın… Ahmet Özer, Esenyurt’ta iyice yerleşik düzene geçmiş olsaydı emin olun Esenyurt küçük Kandil’e dönmüş olurdu. Çünkü Esenyurt PKK’nın pilot bölge projesi, kurtarılmış bölgenin sembolü olarak görülüyor. PKK’lı çetelerin son yıllarda Esenyurt’ta asayişi bozan olayları bunun belirgin delilidir. Hatırlarsanız “PKK sizi tükürüğüyle boğar” diye Türk devletini tehdit eden Van Belediye Başkanı’nın hukuki nedenlerle mazbatasının verilmesi gecikince, İstanbul’da terör eylemi yapılan tek yer Esenyurt olmuştu. Nasıl olmasın Van Belediye Başkanı olan PKK’lı Abdullah Zeydan, Ahmet Özer’e “Biz de burada seçime giriyoruz ama gözümüz kulağımız Esenyurt'ta” diyerek sorumluluk yüklemiş… PKK’lı Abdullah Zeydan’ın İstanbul’a gelir gelmez Esenyurt’u ziyaret etmesi, Ahmet Özer ile birbirine karşılıklı övgüler düzmesi kanaat oluşturmuyorsa, o zekâ seviyesinde olanlara bir şey anlatıp zaman kaybetmeye zaten gerek yoktur.
DEM’li uzlaşıyla seçilen Esenyurt Belediyesi’ne "PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olma" sebebiyle kayyum atanması CHP’yi neredeyse ikiye bölmüştür. Esenyurt’taki DEM’li mitinge tüm CHP’li Belediye Başkanları davet edildiği halde, Türkiye genelindeki CHP’li Belediye Başkanlarının 3/2’si katıldı. Özgür Özel hem Esenyurt’ta istenilen kalabalığı toplayamamış hem de CHP’li Belediye Başkanlarına karşı otoritesini kuramamıştır. CHP içinde horlanan, aşağılan ve tartışılan genel başkan olması da işin cabası olmuştur. CHP kimliğini, kişiliğini ve omurgasını kaybetmiş bir partidir. CHP içinden yeni bir CHP arayışının başlaması yeni gelişmelere gebedir. CHP’de aranan ve olması gereken layıkıyla Atatürk ruhudur.
