İmam-ı Şâfii bir sözünde "Kaynayan su patatesi yumuşatır, yumurtayı ise sertleştirir. Seni farklı kılan ortam değil, kendi özündür." der… Türkiye’de “Yumuşama” arayışları etrafında dönen tartışmaları görünce bu söz aklıma geldi. Kaynayan su birini yumuşatıyor, diğerini sertleştiriyor. Türkiye’nin temel meselelerine de “kendi özünde” bakılmadığı için neyi yumuşatacağı, neyi sertleştireceği hep birbirine karıştırılıyor.
İktidar-muhalefet ekonomik meselelerde, sığınmacı sorununda, terörle mücadelede el ele verirse elbette Türkiye’de bir yumuşama, huzur, güven olur. Fakat yıllardır terör örgütlerinin hedefinde olan Türkiye’nin sınır ötesi terörle mücadele yapmamasını istemek, Türkiye’deki suçu sabit teröristlerin serbest bırakılmasını istemek, “yumuşama” değil, emperyalist güçlere karşı “yumoş” olma tavrıdır. Askerimize, polisimize, masum vatandaşımıza kurşun sıkan terör örgütlerine yardım ve yardaklık edenler serbest bırakılınca ortaya çıkan sonuç olsa olsa gevşeklik, laçkalık ve erime halidir. Bu hal kendi özüne yabancılaşmadır. Terörist serbest bırakma çağrısı yumuşama değil; çürüme, kokuşma ve Türkiye üzerinde hesabı olanlara “Gel gel” çağrısıdır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli bu hastalıklı zihniyeti önce “Terörizme boyun eğmek bir uzlaşma veya yumuşama değil, acziyet ve teslimiyettir. Terörü bir hak arama vasıtası görenlere, bunu destekleyenlere makul bakış devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü yok saymaktır, bu zeminde yumuşama, diyalog ve normalleşme diye de bir şey söz konusu olmayacaktır.” Sözleriyle; daha sonra da “Ancak yumuşama kisvesi altında yumuşakça olmamızı, köşelerimizin törpülenmesini, sesimizin kısılmasını, irademizin kırılmasını hiç kimse beklememeli, böylesi bir tarihi yanlışa da tavsiyem heves etmemelidir.” şeklinde hem tarif etmiş hem de uyarmıştır.
Bu tartışmaların yaşandığı süreçte en acı olan da şu ki; dün MHP ve Ülkücü Harekette bulunan bazılarının, şimdi CHP hipnozuyla adeta “Yumoş Abilere” dönüşmesidir. İbretleri onları izliyoruz. İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin, PKK ile irtibat ve iltisaklı Osman Kavala'nın yeniden yargılanma talebini oybirliğiyle reddetmesine ve Kobani davasında PKK’lılara verilen cezalara “Bakın yumuşama olmadı” diye üzülenler dahi oldu. CHP’nin Kobani davasında ceza alan PKK’lılar için başlattığı savunma seferberliği “Yumoş Abileri” zerre rahatsız etmemektedir. Susuyorlar, kulaklarının üzerine yatıyorlar, ölü balık rolünü oynuyorlar. Bir olayda konu MHP, konu Cumhur ittifakı olunca canavara dönüşenler, söz konusu CHP’nin PKK odaklı ihanetleri olunca “Yumoş” oluyorlar. “Az laf” kılıflı Mansur Yavaş zaten bunların rol modeli değil mi? PKK tasmalı ve damgalı DEM; Türk bayrağına, İstiklal Marşı’na, Atatürk’e yönelik alçaklıklar yaptığında da CHP zarar görmesin diye bunlar yine susmuşlardı.
Şartlar “Yumoş Abileri” öyle değiştirmiş ve dönüştürmüş ki, ya kendi özlerini kaybettikleri için ya da kendi özlerinde mevcut olanın bu olmasından dolayı patates yumuşaklığını ve yumurta sertliğini birbirine karıştırıyorlar. Çünkü sularını kaynatan ateş farklı ve artık geçmişte taşıdıkları ideoloji onlar için sadece MHP’ye saldıracakları vakit maske olarak akıllarına geliyor. Yoksa Türkiye yanmış, yıkılmış umurlarında bile değil… Kobani olaylarında yakanlara, yıkanlara, öldürenlere, yaralayanlara avukatlık yapan CHP’ye olan suskunlukları da bunun delilidir.
Türkiye’nin varlığı ve geleceği için temel meselelerde istişare adına “Yumuşama” muhataplığı ile emperyalist projeler için “Yumoş” olma hali çok farklıdır. CHP kazanında karakterini ve beynini kaynatanlar bunu bir türlü anlamıyor.