Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Çekya'nın başkenti Prag'da "Dünyadaki Seçim Süreçlerinde Enformasyon Güvenliği" paneline mesaj gönderdi.
Altun, panelin, seçim ve enformasyon güvenliği alanlarında önemli fikir ve deneyim paylaşımlarına imkan sunacağına inandığını belirtti.
Güvenlik kavramının, maddi varlıkların korunmasının yanı sıra manevi değerlerin de muhafazasını içerdiğine işaret eden Altun, temel insan hak ve özgürlüklerinin yanı sıra çoğulcu demokrasi anlayışının bu değerlerin en önemlileri arasında bulunduğunu bildirdi.
Demokratik kurum ve süreçlerin işleyebilmesi için kamuoyunun doğru bilgiye erişme imkanının korunmasının zorunluluk olduğunu vurgulayan Altun, şöyle devam etti:
"Maalesef içerisinde bulunduğumuz hakikat ötesi çağda, temel insan hak ve özgürlükleri ile demokrasi kavramları küresel ölçekte saldırıya uğramaktadır. Günümüzde küresel güç mücadelelerinin sonucu ortaya çıkan hibrit savaşlar, iletişim ve enformasyon kavramlarının önemini giderek arttırmaktadır. Art niyetli aktörler, ulusal ve uluslararası kamuoylarının gerçeklik algısını bozmak amacıyla çeşitli propaganda faaliyetleri ve dezenformasyon kampanyaları yürütmektedirler.
Bu faaliyetler sonucunda bilgi kirliliği yaratılmakta, kamuoyunun aldatılması ve demoralize edilmesi hedeflenmektedir. Toplumsal algının dezenformasyon faaliyetleriyle şekillendirilmesi, kamuoyunun bilimsel gerçek ve hakikatlerden uzaklaşarak duygusal yönelimlerle hareket etmesi sonucunu doğurmaktadır. Dezenformasyon kampanyalarının sonucu olarak kamuoyu, siyasetten ekonomiye pek çok konuda yanlış bilgilendirilmekte, demokratik yapılar ile temel insan hak ve özgürlükleri yıpranmaktadır."
"Dezenformasyon küresel güvenlik ve istikrara yönelik en büyük sınamalardan biri"
Sosyal medyanın yaygınlaşması ve küreselleşmenin de dezenformasyona yönelik faaliyetleri kolaylaştırarak etki alanlarını genişlettiğine dikkati çeken Altun, gelinen noktada, dezenformasyonun küresel güvenlik ve istikrara yönelik en büyük sınamalardan birini oluşturduğunu söyledi.
Altun, insanların bilgi almak ve başkalarıyla iletişim kurmak için kullandığı internet ve sosyal medyayı, kötü niyetli kişilerin demokrasiyi baltalama faaliyetleri adına kullanabildiğini belirterek, bilgi kirliliğinin bu mecralarda bırakılan dijital izler bazlı olarak büyük veri, dijital profilleme, dijital analitik ve mikro hedefleme gibi tekniklerle yaratıldığını kaydetti.
Geçtiğimiz yıllarda kimi Batı ülkelerinde seçim süreçlerine yönelik tartışmaların, demokratik kurumların işleyebilmesi için dezenformasyonla mücadelenin hayati önemde olduğunu ortaya koyduğunu dile getiren Altun, şöyle devam etti:
"Batı'da bu durum Cambridge Analytica gibi skandallarla gündeme gelmiş ve tüm dünyanın ortak problemi olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Bununla beraber biz de ülkemizde teknoloji destekli dezenformasyon kampanyalarına sürekli şahit oluyor ve bunların demokrasimizi baltalamaması için mücadele ediyoruz. Seçimler başta olmak üzere, demokratik kurum ve süreçlerin sağlıklı şekilde işleyebilmesi için, kamuoyunun objektif ve doğru bilgiye erişebilmesi ön koşuldur. Bu kapsamda seçim güvenliğinin sağlanması, ancak bilgi kirliliğinin önlendiği, sağlıklı bir enformasyon alanının oluşturulmasıyla mümkündür. Aksi taktirde kamuoyunun doğru bilgiye ulaşma kabiliyeti sınırlanacak, seçimler art niyetli aktörlerin müdahalesine açık hale gelecektir."
İşbirliğinin önemine vurgu
Altun, dezenformasyonla mücadelenin demokrasi ve basın özgürlüğüne yönelik tehdit değil, demokrasi ve basın özgürlüğünün garantisi olduğunun altını çizdi.
Bu perspektifle gerek sosyal gerek konvansiyonel medyanın düzenlenmesinin kritik önemde olduğunu vurgulayan Altun, bütün küresel sınamalarda olduğu gibi, dezenformasyonla mücadele alanında da çözümün uluslararası işbirliğinden geçtiğine inandıklarını kaydetti.
Altun, "Seçim güvenliğinin sağlanması ve dezenformasyonun önlenmesi konularında diğer dünya ülkeleriyle işbirliği ve uyum içerisinde hareket etmeyi, demokrasinin yaşatılması için bir gereklilik olarak görüyoruz." ifadesini kullandı.
Türkiye'ye karşı yürütülen psikolojik harekat, propaganda ve algı operasyonu faaliyetlerini belirleyerek, her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunma görevinin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına verildiğini kaydeden Altun, bu görevin, seçim güvenliği başta olmak üzere, Türkiye'de çoğulcu demokrasinin yaşatılması ve geliştirilmesi bakımından son derece önemli olduğunu bildirdi.
Bu görev kapsamında ihdas ettikleri Dezenformasyonla Mücadele Merkezi çatısı altında, yalanlara anlık cevap verdiklerini aktaran Altun, ayrıca yayımladıkları haftalık dezenformasyon bültenleri aracılığıyla, toplumsal düzen ve istikrarı baltalamayı hedefleyen yalan haberlere karşı, hakikati kamuoyuyla paylaştıklarını söyledi.
Altun, dezenformasyonun önlenmesi için, bu alanda sahip oldukları deneyimi diğer ülkelerle paylaşmanın ve onların deneyimlerinden faydalanmanın önemli olduğuna inandıklarını da sözlerine ekledi.tw