Sosyal medya, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Her gün bu platformlarda vakit geçiriyor, arkadaşlarımızla iletişim kuruyor ve farklı içeriklere göz atıyoruz. Ancak çoğu zaman bu platformların arkasında gizlenen algoritmaların, aslında bizleri nasıl yönlendirdiğini ve nasıl kutuplaşmamıza yol açtığını fark etmiyoruz.
Sosyal medya platformları, kişisel deneyimlere dayalı içerikler sunarak kullanıcılara daha “kişisel” bir deneyim yaşatmayı hedefliyor. Ancak bu kişiselleştirme süreci zamanla bizi tek bir düşünce tarzına hapseden "yankı odalarına" dönüştürebilir. Çünkü algoritmalar, daha önce beğendiğimiz, takip ettiğimiz veya ilgilendiğimiz içeriklere göre önerilerde bulunarak, benzer içerikleri önümüze getiriyor. Bu durum, yeni ve farklı bakış açılarına ulaşmayı zorlaştırıyor ve kutuplaşmayı besliyor.
Dünya genelinde yapılan araştırmalar, sosyal medya kullanıcılarının büyük bir kısmının, yalnızca kendi ilgi alanlarına hitap eden içeriklerle karşılaşma riskini taşıdığını gösteriyor. Özellikle haber akışlarının algoritmalarla belirlendiği sosyal medya platformlarında, farklı görüşlerin görünme olasılığı önemli ölçüde azalabiliyor.
Peki, bu dijital dünyada bizi yalnızca belirli bakış açılarına hapseden bu mekanizmaların psikolojik ve toplumsal etkileri nedir? Klinik Psikolog Meryem Kahramanlar’ın açıklamaları, algoritmaların etkilerini daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.
Algoritmalar Bizi Nasıl Etkiliyor?
Klinik Psikolog Meryem Kahramanlar, algoritmaların doğrudan düşüncelerimizi etkilemediğini, ancak seçeneklerimizi daraltıp, kararlarımızı yönlendirebileceğini belirtiyor. Kahramanlar, insanların kendi ilgi alanlarına ve inançlarına hitap eden içeriklerle çevrili olmalarının, onları bir tür “yankı odasına” soktuğunu ifade ediyor. Bu durum, yeni fikirlere açık olma yetisini zayıflatabilir.
Sosyal medya platformlarında, benzer içeriklere maruz kalmak zamanla düşünsel çeşitliliğimizi azaltabilir. İnsanlar, çoğunlukla benzer bakış açılarına sahip içeriklerle karşılaştıkça, farklı görüşlere karşı daha kapalı hale gelirler. Ayrıca, sürekli aynı tür içeriklerle karşılaşmak, olumsuz düşünceleri pekiştirebilir ve umutsuzluk duygusunu güçlendirebilir.

Sosyal Medyanın Psikolojik Etkileri: Kutuplaşma ve Tahammülsüzlük
Sosyal medya platformları, kullanıcıları belirli içeriklere yönlendirerek, kişisel algıları şekillendirir. Klinik Psikolog Meryem Kahramanlar, sosyal medyanın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini şöyle açıklıyor: "Sosyal medya, sürekli karşılaştığımız saldırgan ve kutuplaştırıcı söylemlerle insanların tepkilerini şekillendirebilir. Bu söylemler zamanla kişilerin kendi düşünce tarzlarını güçlendirmelerine ve diğer görüşlere karşı daha tahammülsüz olmalarına yol açabilir."
Bu kutuplaştırıcı içerikler, kullanıcıların başkalarının duygusal tepkilerini içselleştirmesine ve benzer şekilde tepki vermesine yol açabilir. Bu da, dijital platformlarda tahammülsüzlük ve öfke gibi olumsuz duyguları tetikleyebilir. Ayrıca, sosyal medyada sürekli karşılaşılan saldırganlık ve kıyaslamalar, bireylerin özsaygılarını zedeler ve daha olumsuz bir tutum geliştirmelerine neden olabilir.
Farklı Düşünceye Karşı Direnç: Kutuplaşmayı Aşmak Mümkün Mü?
Sosyal medyanın oluşturduğu kutuplaşmayı aşmak için bazı adımlar atılabilir. Klinik Psikolog Meryem Kahramanlar, bireylerin medya okuryazarlıklarını geliştirerek, yanıltıcı bilgilere daha az inanabileceklerini söylüyor. Eleştirel düşünme becerilerini güçlendirmek, yalnızca doğrulayan içeriklere değil, farklı bakış açılarına da kulak vermek, dijital dünyadaki yankı odalarından çıkmanın yollarından biri olabilir.

Algoritmaların Bilincinde Olmak: Daha Sağlıklı Bir Dijital Yaşam İçin
Sosyal medya platformlarında geçirdiğimiz zaman, algoritmalar tarafından şekillendirilmiş olabilir. Ancak, bu "görünmeyen el"in etkilerini bilmek, daha bilinçli seçimler yapmamıza yardımcı olabilir. Örneğin, kişiselleştirilmiş içerik ayarlarını değiştirmek, daha çeşitli kaynaklardan bilgi edinmek ve duygusal tepkileri yönetmek, sosyal medyanın olumsuz etkilerini azaltabilir.
Sonuç olarak, algoritmaların etkilerini farkında olarak, sosyal medyayı daha dengeli ve bilinçli bir şekilde kullanabiliriz. Algoritmaların yönlendirdiği dijital dünyada, farklı seslere açık olmak ve eleştirel bir bakış açısı geliştirmek, kutuplaşmayı engellemeye yardımcı olabilir.