21 Kasım 2024
weather
13°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Biyografi Başbuğ Alparslan Türkeş'in Hayatı...

Başbuğ Alparslan Türkeş'in Hayatı...

Milliyetçi Ülkücü Hareketin kurucusu, MHP'nin Kurucu Genel Başkanı Başbuğ Alparslan Türkeş, vefatının 26. yılında anılıyor.

9 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Başbuğ Alparslan Türkeş'in Hayatı...

Milliyetçi Ülkücü Hareketin Başbuğ Alparslan Türkeş soyu Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesine uzanmaktadır. 1860 yılında Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşkerli Köyünde yerleşik olan Avşar boyuna bağlı Koyunoğlu ailesi bir toprak meselesi nedeniyle büyük bir anlaşmazlığa düşünce Sultan Abdülaziz’in fermanıyla Kıbrıs adasına sürgün gönderilir.

Başbuğ Türkeş, 1917 yılının Kasım ayının 25’inde öğle vaktinde Lefkoşe’nin Haydarpaşa Mahallesi Kirlizade sokağı 13 numaralı bir evde Koyunoğlu soyuna mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ile Fatma Zehra Hanımın çocuğu olarak Ali Arslan adıyla dünyaya gelir.

Ali Arslan, 4 yıl 4 ay 4 günlükken 1921 yılında devrin âdetince fesi mücevherler ile süslenerek Sarayönü ilkokul’una (Sıbyan Mektebi) yollanır. Hocalarının dizinin dibine çöken Ali Arslan gönülden bir euzü besmele çekerek eğitim hayatına başlar.

İlkokul ve Rüştiye yıllarında birbirinden kıymetli Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asim Bey, Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi yüksek Türklük ve Türkçülük şuuruna sahip hocalarından feyz alır, Türklük sevgisiyle dolar taşar. Hocası Osman Zeki Bey, Ali Arslan'ın ismini “Sultan Alpaslan'a denk bir yiğit Türk ol” diyerek “Alparslan” ile değiştirir.

Küçük Alparslan’ın doğup, yetiştiği Kıbrıs o yıllarda İngiliz işgali altındadır. Vatan ne demektir, yurt sevgisi ne anlama gelir işte bunların hepsini Alparslan yaşayarak öğrenmiş, istiklal ve istikbal sevgisini yüreğine kazımıştır. O çocukken Türkiye'ye gidip asker olmayı ve gelip ata-baba ocağını kurtarmanın düşüyle uyur, uyanır ve yaşar.

Türk askeri olma hayaliyle yaşayan Alparslan, artık esaret altında yaşamaya tahammül de edemez ve 1933 yılında babası Ahmet Hamdi Bey ile Annesi Fatma Zehra Hanım’ı ikna ederek Türk'ün horlanmadığı ve hür yaşadığı anavatana yani Türkiye’ye doğru yola düşerler. Viyana vapuru ile önce İstanbul’a gelirler. İstanbul’a gelir gelmez ilk iş Alparslan’ın Kuleli Askeri Lisesi'ne kayıt yaptırılması olur. Artık O yüreğinin Onu çağırdığı yerde ve düşlerinin peşindedir. İstanbul’da, aynı düşleri kuran aynı ülkülerle yanıp tutuşan başkaları da vardır Hüseyin Nihal Atsız gibi… Atsız Hoca’nın evinde, dönemin önemli Türkçüleri toplanır, şiir, edebiyat, tarih sohbetleri yapılırdı. Onlarla tanışır, buluşur ve hemhal olur Alparslan Türkeş.

1936 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ni pekiyi dereceyle asteğmen olarak bitirdikten sonra Ankara’da Harp Akademisi yılları başlar. 1938’de Harbiye'den mezun olur ve çok sevdiği şerefli Türk Ordusuna genç bir teğmen olarak katılır.

Yıl 1940 Isparta’da gönlünü Muzaffer Ana'ya kaptırır ve evlenirler. Bu evlilikten Ayzıt, Umay, Selcen, Sevenbige (Çağrı) ve Yıldırım Tuğrul adlı çocukları dünyaya gelir. Bu evlilik, bozkurtların Muzaffer Ana’sının 1974 yılında elim kaybından sonra 1976 yılında, Alparslan Türkeş, Sevâl Hanım’la evlilik yapar. Bu evliliğinden Ayyüce ve Ahmet Kutalmış dünyaya gelir.

Ve tarih 3 Mayıs 1944… Ankara'da bir protesto yürüyüşü vardır. Türk'ün, Türklüğün ölmediğini, ölmeyeceğini ve yükselen Türkçülük bayrağının asla inmeyeceğini göstermek istiyorlar. Hem dosta hem düşmana... Hem devlet hizmetindeki gafillere hem de yurda sızmaya çalışan hainlere… Ancak şâirin “Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” hakikatini haykırdıkları için tutuklanır Türkçüler... Devrin dalkavuk iktidarının uyduruk nedenlerle açtığı Türkçülük-Turancılık Davası başlar. Türkçüler tabutluklara atılırlar, işkencelere uğrarlar. Türkiye'de Türk Milliyetçisi olmanın bedeli ağır olur... Genç Üsteğmen Alparslan Türkeş’te bunlar arasındadır.

Alparslan Türkeş, 20 Ekim 1944'te kendisini "vatan hainliği" suçlamasıyla sorgulayan mesnetsiz Savcıya “Diğer sanıklar gibi bana da vatan hainliği isnat edilmiştir. Bunu şiddetle redderim. Ben yeryüzünde her şeyden çok milletimi ve vatanimi severim” diye haykırır. Ancak mahkeme tarafından, 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılır ve bir yıldır hücre hapsi yattığı için tahliye edilir. Kendisine verilen cezada daha sonra Askeri Yargıtay tarafından bozulur ve 2. numaralı mahkemede beraat eder. Bu onun Türk Milliyetçisi olduğu için zindanlara ilk atılışıdır ama son olmayacaktır. Ülkücü olmak çileye talip olmaktır, Türkçü kalmak için bedel ödemeyi göze almak gerekir. O da Türklük Ülküsü için zaman zaman şiddeti artan çileyi bir ömür boyu bir an bile tereddüt etmeksizin ve yakınmaksızın, çekmiş ve çile çekmeyi şeref bilmiştir.

Yıl 1947 Alparslan Türkeş ve 15 diğer Türk subayı, A.B.D. Kara Harp Akademisi ve Piyade Okulunda iki yıllık bir süre eğitim görürler. Bu arada ülkemizden Kars ve Ardahan civarıyla Boğazlardan üs talep eden Sovyetler Birliği’nin Komünizm maskesi ardına saklanmış, o eski ve değişmez "Moskofluğu" ayan beyan ortaya çıkar. Bu atmosferde yurda dönen Alparslan Türkeş Gelibolu ve Çankırı’daki görevlerinden sonra 1951 yılında Kurmaylık sınavını kazanır ve 1955 yılında Harp Akademisi'nden Kurmay Binbaşı olarak mezun olur.

Yıl 1955 dış görev için açılan sınavı kazanarak A.B.D. Pentagon'da NATO Türk Temsil Heyeti üyeliğine atanır. Aynı zamanda Uluslararası Ekonomi eğitimi görür. 1957 yılında Türkiye'ye döner.

1959 yılında Almanya'ya Atom ve Nükleer Okulu'na gönderilir ve bu okulu da başarıyla bitirir. O artık bir Kurmay Albaydır.

Yıl 1960, tarih 27 Mayıs öteden beri örgütlenen ve memlekette kardeş kavgasını önleyerek bazı reformlar yapmayı hedefleyen Milli Birlik Komitesi'nin ülke yönetimine el koyduğunu açıklayan bildiriyi radyodan okuyan kişi ve "ihtilâl'in kudretli Albayı”dır. Kurmay Albay Alparslan Türkeş ihtilâl hükümetinde Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlenir. Bu vazifesi esnasında Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet istatistik Enstitüsü ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi kurum ve kuruluşları kurar.

Ancak Milli Birlik Komitesi arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, 13 Kasım 1960'ta Kurmay Albay Alparslan Türkeş ve "ondörtler" olarak bilinen arkadaşları Komite'nin diğer üyelerince emekliye sevk edilerek tasfiye edilirler ve zorla evlerinden alınıp yurtdışında görevlendirilmek suretiyle sürgün edilirler. O da 19 Kasım’da Türkiye'nin Hindistan Büyükelçiliği müşaviri sıfatıyla sürgüne gönderilir.

1961-62 1963 yılına kadar 2,5 yıl, yönetimi elinde bulunduranlarca Alparslan Türkeş’in Türkiye'ye dönmesine müsaade edilmez.

Yıl 1963 tarih 23 Mart Alparslan Türkeş sürgünden yurda döner.

Dava arkadaşlarıyla birlikte kadro oluşturup partileşmek amacıyla “Huzur ve Yükseliş Derneği” adli bir dernek kurar.

Kısa bir süre sonra Talat Aydemir'in giriştiği darbe teşebbüsüne karıştığı iddiası ile tutuklanır ve Mamak Askeri Cezaevinde dört ay hücre hapsinde yatar, yargılanır ve beraat eder.

Tarih 31 Mart 1965 saat 11.00’de Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne katılır.

Tarih 1 Ağustos 1965 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Büyük Kurultay’ında Genel Başkanlığına seçilir. Aynı yıl yapılan genel seçimlerde Ankara milletvekili seçilir.

Yıl 1969 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin adı Milliyetçi Hareket Partisi amblemi de Üç Hilâl olarak değiştirilir. O yıl yapılan genel seçimlerde Adana milletvekili olarak seçilir.

İlki, 31 Mart 1975 -13 Haziran 1977 yılları arasında ve ikincisi de 1 Ağustos - 31 Aralık 1977 tarihleri arasında Süleyman Demirel başkanlığında kurulan koalisyon hükümetlerinde MHP Genel Başkanı olarak, Başbakan Yardımcılığı ve Devlet Bakanlığı yapar.

Ülkü Ocakları, Büyük Ülkü Derneği ve diğer mesleki örgütlenmeler başlar.

1968 Yılından itibaren Marksist ve bölücü gençlik hareketleri üniversitelerde yuvalanır ve üniversite özerkliğinden istifade ederek buraları silah, cephane deposu haline getirerek "Komünist Devrim" için üs haline koyarlar. Üniversiteler işgal altındadır. Her yer Lenin'in Stalin'in Mao'nun resimleri ve komünist sloganlarla doludur. Komünist yeraltı örgütleri "şehir gerillası" mı "kır gerillası" mi tartışmaları yapmakta okullara kendilerine tabi olanlardan başka hiç kimseye hayat hakkı tanımamaktadırlar. Bunun üzerine Başbuğ Alpaslan Türkeş toplanan çok az sayıdaki gence verdiği seminerlerle onları komünizm konusunda aydınlatmaya ve alternatif olarak da Türk Toplumculuğunu, Türk Milliyetçiliğini anlatır. Kısa zamanda çoğalan gençler örgütlenmeye başlarlar. Doktriner Türk Milliyetçiliği safhası başlamıştır. Türk Milliyetçileri Dokuz Işık, dokuz prensip etrafında toplanırlar.

Bu gelişmelerden rahatsız olan Türklük ve Türkçülük düşmanları özellikle de Komünist örgütler kendilerine okulda, fabrikada, köyde, kentte, dağda her yerde ama her yerde karşı çıkıp mücadele eden Ülkücü Hareket'e karşı savaş ilan ederler ve 12 Eylül 1980'e kadar 5 bin civarında Ülkücüyü şehit ederler. Devlet'in zaaf içinde olduğu düşünülen "zinde güçlerdi bir şeylerin yani ihtilâlin şartlarının "olgunlaşması" için daha fazla kanın akmasını beklemektedirler.

Başbuğ için 1978, 1979, 1980 yılları birçoğunu bizzat kendisinin yetiştirdiği binlerce ülküdaşının Komünist çetelerce katledildiğini gördüğü, kan ağlayan bir yürekle her şeye rağmen kaybetmediği soğukkanlılığıyla bir iç savaşı önlediği ıstırap dolu yıllardır.

12 Eylül 1980 sabahı pusudakiler yeterince olgunlaşan şartların neticesi ihtilâllerini yaparlar. Başbuğ Alparslan Türkeş ve Türkiye'nin komünist bir ihtilâle kurban olmasını engelleyen Ülkücü Hareket sanık sandalyesinde, idam sehpalarındadır. Mamaklar ve C5'ler bu sürecin şekillendiği mekânlardır.

Başbuğ 12 Eylül'den üç gün sonra teslim olur. Cunta tarafından tutuklanan Başbuğ, önce 1 ay Uzun Ada’da daha sonrada Ankara Askeri Dil Okulu'nda ve hastalandığı dönemde de Mevki Hastanesi’nde 4,5 yıl hapis yatar. O ve 218 Ülkücünün idamı istenir, 9 Nisan 1985'de tahliye olur ve beraat eder.

Tarih 6 Eylül 1987… Yapılan referandum neticesi diğer siyasilerle birlikte Başbuğ’a da konulan siyaset yapma yasağı kalkar ve Başbuğ Milli Ülküyü iktidar yapmak davayı kitlelere anlatmak için yine meydanlardadır.

Tarih 4 Ekim 1987... Milliyetçi Çalışma Partisi olağanüstü kongresinde Genel Başkanlığa seçilir.

Tarih 20 Ekim 1991... Genel seçimlerde MÇP'nin RP ve IDP ile yaptığı seçim ittifakı neticesi Yozgat milletvekili seçilir. Başbuğ, son kez T.B.M.M.dedir. Bu dönemde ülkemizi kasıp kavuran bölücü teröre karşı en etkili mücadeleyi O gerçekleştirir.

Tarih 27 Aralık 1992… Oniki Eylül'ün kapattığı partilerin tekrar açılabilmesini sağlayan değişiklikler neticesi toplanan MHP'nin son kurultay delegeleri, MHP'nin isim ve amblemini MÇP'nin kullanabilmesine karar verirler.

Tarih 24 Ocak 1992 MÇP'nin 4. Olağanüstü kurultayı toplanır ve partinin adını MHP amblemini Üç Hilal olarak değiştirir.

Yıl 1997... tarih 4 Nisan...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
6 il daha afet bölgesi ilan edildi

6 il daha afet bölgesi ilan edildi