Geçtiğimiz Cumartesi günü Mülheim an der Ruhr kentindeki kızına ziyarete gelen kadın, aracını komşunun garajının önüne park edince garaj sahibi de polisi arayarak şikayette bulundu. Olay yerine gelen çekici aracı götüreceği sırada durumu fark eden kadının damadı polisle konuşup cezayı ödedi ve kayınvalidesinin aracının çekiciden indirilmesini sağladı. Bu sırada bilinmeyen bir sebeple ailenin 17 yaşındaki oğlu ile polis arasında bir tartışma başladı. Tartışma sırasında polisin çocuğu ittiği, 22 yaşındaki ağabeyinin de ‘Kardeşimi rahat bırakın, dokunmayın’ diye polise tepki gösterirken iki kardeşin sert bir şekilde yere yatırılarak kelepçelendiği iddia edildi. Çocuklarına yapılan sert müdahaleye tepki gösteren babanın coplandığını kendisinin de darbedildiğini öne süren anne F. G. kocasının hastanenden darp raporu aldığını polisleri dava edeceklerini söyledi.
Anne F.G şunları söyledi:
“8 Ağustos Cumartesi günü evimize misafirlerimiz geldi. Annem de aynı gün bize geldi. Annem arabasını bir garajın önüne park etmiş. Garaj sahibi polisi çağırmış, polis de arabanın kaldırılması için çekici çağırmış. Bu arada 22 ve 17 yaşındaki iki oğlum arabanın çekiciye yüklendiğini görmüşler. Bize haber ettiler, o esnada polise tamam babamız geliyor çekmenize gerek yok demişler. Çekici durmuş beklemiş sonra eşim çekici ile konuşuyor anlaşıyor cezasını ödüyor ve arabayı indiriyorlar.
Bu sırada eşim çekici ile konuşurken polisler çocuklarımı tahrik ediyor. Çok kötü konuşmalarda bulunuyor. Benim çocuklarda biz size bir şey yapmadık niye böyle davranıyorsunuz diyorlar. 17 yaşındaki oğlum ‘Sizin bize böyle davranma hakkınız yok’ deyince polisin bir tanesi oğlumu itekliyor. Oğlumu itekleyince büyük abisi ‘Kardeşimi rahat bırakın, dokunmayın’ diyor. Bu arada ben de evdeyim gelmedikleri için merak ettim, dışarıya çıktım. Baktım orada 6-7 polis arabası ve 20- 30 tane polis var. ‘Ben bunların annesiyim. Bana durumu anlatır mısınız?’ diye polislere soruyorum. O polis diğer polise gönderdi, diğeri öbürüne gönderdi. Ben peş peşe altı polise sormama rağmen, annesi olduklarını söylememe rağmen bana hiçbir bilgi vermediler. Bunun üzerine oğlumun yanına gittim, ‘Oğlum ne oldu? Neden bu durumdasınız?’ diye sordum. Oğlum ‘Anne biz hiçbir şey yapmadık. Bize çok kötü davrandılar’ dedi. O anda ben çocuğumun elinde kelepçe olduğunu gördüm. ‘Neden kelepçe taktılar?’ diye sordum ‘Bilmiyorum anneciğim’ dedi. ‘Bizi iteklediler, bizler de kendimizi savunmaya kalkınca kelepçe taktılar’ dedi. Ben o anda oradaki polise yöneldim dedim; ‘Oğlum ne yaptı ki siz ona kelepçe taktınız? Size bir şey yapmadığı sürece böyle bir şey yapma hakkınız yok’ dedim, ‘O da karşılık verdi’ gibi sözlerde bulundu. Ve bana bağırarak konuştu. Ben de ‘Bize bağırmaya hakkınız yok. Ben sizin çocuğunuz değilim’ diye cevap verdim. O da ‘Ben daha çok da bağırabilirim. İsterseniz bağırayım da bir görün ne şekilde bağırabiliyorum’ dedi. Sonra ‘Çocuğumun kelepçelerini çıkarın. O bir şey yapmadı, o hiçbir problemi olmayan bir çocuktur’ deyip oğluma doğru yöneldim.
“ÜÇ POLİS BENİ İTEKLEDİ”
O anda polisin üç tanesi benim üzerime doğru yürüdü. Beni aldılar garajın en arkasına iteklediler. Çocuklarım benim bu durumda olduğumu görünce ‘Annemi bırakın’ dedi. O anda 2-3 polis büyük oğluma, 2-3 polis küçük oğluma saldırdılar.
“ABD’DEKİ FLOYD GİBİ ÇOCUĞUMUN BOYNUNA POLİS DİZİYLE BASTI”
Benim 22 yaşındaki oğlumu yüzüstü yere yatırdılar. Polisin birisi arka dizlerine çöktü, aynı Amerika’daki Floyd’un başına gelen olayı yaşadık biz o gün. Bir polis boynuna bastırdı ben orada çocuğumun nefes alamadığını hareketsiz olduğunu gördüm. ‘Lütfen ayağınızı çekin çocuk nefes alamıyor, başka yerinden tutun’ diye yalvardım.
“OĞLUM ‘NEFES ALAMIYORUM’ DEYİNCE DAHA DA BASTIRMIŞLAR”
Ama dinlemediler benim oğlum ‘Nefes alamıyorum. Lütfen ayağınızı boynumdan çekin’ deyince boynuna daha fazla bastırmışlar. Bu esnada da polislerin benim üzerime yürüdüğünü eşim görünce ‘Ne yapıyorsunuz?’ diye kollarını kaldırmış o sırada da eşimin sırtına copla vurmuşlar. Oracıkta ön tarafa yıkıp darp ediyorlar. Daha sonrasını göremedim çünkü bizi arkaya attılar. Bu arada bize alaylı konuşmalar yaptılar. Ben çocuklarıma ‘Sakin olun yavrum hiçbir şey demeyin karşılık vermeyin’ dedim Türkçe olarak. Orada ‘Ana dilinizi konuşmak yasak’ dediler. Bize kızdılar. Ben de ‘Almanya’nın kanunlarında böyle bir şey zaten yazmıyor’ dedim. Tabi o esnada annem her şeyi görüyor, annem o anda fenalaştı zaten rahatsızlıkları da var. Şimdi bir tanesi bana alay ederek gülercesine dedi ki ‘Burada niye bekliyorsunuz ki annenizi alın evde bekleyin. Burada beklemenize gerek yok’ dedi. ‘Siz benimle alay mı ediyorsunuz? Çocuklarımı bu şekilde bırakıp gitmemi mi bekliyorsunuz?’ falan dedim. Tabi bu arada çocukları darp ettiler, beni darp ettiler. Ben kolumdan, dizimden yaralandım. Eşim baya baya birkaç yerinden yaralandı, çocuklarım yaralandı. Olaylar bu şekilde devam edince pasaport falan istediler. Bu esnada benim çocuklarımı karakola götürmüşler. Eşim yaralı idi onu da götürmüşler. Ben pasaportları eve almaya gittiğimde avukatı aradım olaylar bitince hemen hastaneye gidip rapor almamızı tavsiye etti. Fakat polisler buna da izin vermedi, rapor almamıza da hastaneye gitmemize de izin vermedi. Maalesef benim eşim pantolonu sıyrılmış yerde yatarken pantolonunu çekmeye dahi izin vermediler. Gerçekten o gün hiçbir suçumuz yokken bize çok kötü davrandılar şiddet uyguladılar. Birçok yerimizden yaralandık. Eşim hala çok kötü durumda, üç günden beri yatıyor yatakta. Biz hakkımızı aramak istiyoruz, bize böyle bir şey yapma haklarının olmadığını da düşünüyoruz devletimizden bir şekliyle yardım istiyoruz” dedi.
Baba M. G., eşinin anlattıklarının aynısını anlatarak; yaralı olduğunu, hastaneye gitmek istediğini, isteğini kabul etmeyip tam tersi o durumda bir gün karakolda beklettiklerini ifade ederek “Hakkımız neyse onu almak istiyoruz” dedi.DHA