Hristiyan, Yahudi ve Müslüman din önderlerinin imzasını taşıyan açık mektupta, "Çin'de en az bir milyon Uygur ve Müslüman, hapis kamplarında tutularak açlık, işkence, cinayet, cinsel şiddet, kölelik ve zoraki organ nakline maruz bırakılıyor" ifadelerine yer verildi. Liderler bunun bir soykırım olarak değerlendirilebileceğini belirtti.
Kampların dışında da dini özgürlüklerin tamamen kısıtlandığı belirtilerek Uygur kadınların yüzde 80'ine zorla doğum kontrolü ve kısırlaştırma yapıldığına değinildi. Mektubu, İngiltere Kilisesi'nden 5 piskopos, Dalai Lama'nın Avrupa temsilcisi, Uluslararası Hoşgörü Merkezi'nden İmam Nabel Rafi ve İngiliz Lordlar Kamarası Üyesi Haham Julia Neuberger gibi çok sayıda isim imzaladı.
İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi karşıtı tutumuyla bilinen ve bir toplama kampında hayatını kaybeden Hristiyan rahip Dietrich Bonhoeffer'in "Kötülüğün karşısında sessizlik, kötülüğün ta kendisidir... Konuşmamak bir beyandır. Hareket etmemek bir tepkidir" sözlerine yer verilen mektupta şöyle denildi:
"Holokost'un ardından dünya 'bir daha asla' dedi. Bugün biz 'bir daha asla' sözünü tekrar ediyoruz. Uygurların yanındayız. Kültürel Devrim'den bu yana Çin'de inanç ve din özgürlüğü kısıtlanan Tibetli Budistlerin, Falun Gong dindarlarının ve Hristiyanların da yanındayız. Her yerdeki inançlı ve bilinçli insanları, bu zalimliğin son bulması için dualarımıza, birliğimize ve eylemlerimize katılmaya davet ediyoruz. Adalet için çağrıda bulunuyor, bu suçların araştırılmasını, sorumlulardan hesap sorulmasını ve insan onurunun yeniden doğrultulması için bir yolun çizilmesini talep ediyoruz."