Avrupa Birliği (AB), İran’la nükleer anlaşmanın canlandırılmasına yönelik diplomatik süreci sonlandırmak amacıyla yeni bir taslak sunmasının üzerinden bir hafta geçmişken Avusturya’nın başkenti Viyana'da nükleer anlaşmayı canlandırmayı amaçlayan müzakerelerin yeniden başlatılabileceğine dair mesajlar göndermeye devam ederken Tahran, bir kez daha atom bombası yapma teknik kabiliyetine sahip olduğunu açıkladı.
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, İran'ın ‘atom bombası üretme teknik kabiliyetine sahip olduğunu, ancak bunu yapma niyetinde olmadığını’ söyledi.
İslami’nin, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in ofisine doğrudan bağlı olan Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Başkanı Kemal Harazi'nin “Teknik olarak atom bombası yapabiliriz” şeklindeki açıklamalarıyla ve Harazi'den sonra, İranlı teorisyen ve Yargı Erki eski Başkan Yardımcısı Muhammed Cevad Laricani’nin, "İran nükleer bomba yapmak isterse onu kimse durduramaz” sözleriyle örtüşüyor.
İranlı yetkililerin açıklamaları, İran'ın nükleer programının gidişatını kitle imha silahları üretmeye doğru değiştirmekle ilgilenebileceğine dair nadir rastlanan işaretlerden oldu. Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın İran'ın yarı resmi haber ajansı Fars’ın aktardığına göre İslami, “Sayın Harazi'nin de belirttiği gibi İran, atom bombası yapma teknik yeteneğine sahip, ama böyle bir program gündemde değil” ifadelerini kullandı.
Atom Enerjisi Kurumu Başkanı, nükleer müzakerelere katılan diğer taraflara hitaben, “Nükleer anlaşmayı canlandırmak istemiyorsanız zamanımızı boşa harcamayın” çağrısında bulundu. DMO’nun Telegram kanalları, İsrail’in Natanz’daki uranyum zenginleştirme tesisine saldırı düzenlemesi halinde, İran'ın güçlendirilmiş yeraltı tesisleri Fordo’da nükleer silah geliştirmek için adımlar atmaya hazır olduğunu anlatan bir video klip yayınladı.
İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi, İran’ın yüzlerce gelişmiş santrifüje gaz pompalama sürecini başlattığını duyurdu. Kemalvendi, Pazartesi gecesi İran’ın resmi kanalı ‘Haber’e açıklamalarda bulunan Kemalvendi, çalıştırılması talimatı verilen cihazlar arasında altıncı ve birinci nesil santrifüjler de dahil olmak üzere gelişmiş santrifüjlerin olduğunu söyledi. Kemalvendi, adımın, 2020 yılının Aralık ayı başlarında İran Şura Meclisi tarafından onaylanan ‘Yaptırımların Kaldırılması İçin Stratejik Adım Yasası’ çerçevesinde atıldığına dikkati çekti.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) geçtiğimiz ay ortaya çıkan gizli bir raporunda, İran'ın yeraltındaki Fordo tesisinde 166 gelişmiş IR-6 santrifüj çalıştırarak uranyum zenginleştirme sürecini yüzde 20 hızlandırdığına işaret edildi.
Uzmanlar, yeni santrifüjlerin, İran'ın daha hızlı ve daha kolay bir şekilde daha yüksek zenginleştirme seviyelerine geçmesini sağlayan değiştirilmiş kafalar taşıdığı konusunda uyardılar.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, Viyana’da nükleer müzakerelerin yeniden başlaması için bir tarih belirlenebileceğine işaret etti.
Kenani, haftalık olarak düzenlediği basın toplantısında, “Yeni bir müzakere turu görebiliriz” şeklinde konuştu. Fransız Haber Ajansı'nın aktardığı açıklamasında Kenani, “Müzakere sürecinin bizi mantıklı ve makul bir sonuca götüreceği konusunda iyimseriz” ifadelerini kullandı.
İran'ın Başmüzakerecisi Ali Bakıri Kani, Pazar günü yaptığı açıklamayla Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in nükleer anlaşmayı sürdürmeye yönelik önerdiği taslağa yanıt verdi. Kani, İran’ın nükleer anlaşmayı canlandırma müzakerelerinin bir an önce sonuçlandırılmasını istediğini söyledi.
İran'ın Başmüzakerecisi, Twitter hesabından, “Viyana’da ABD'nin nükleer anlaşmadan tek taraflı ve yasadışı olarak geri çekilmesinin yarattığı karmaşık durumu düzeltme amacıyla yapılan müzakerelerin hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasının önünü açmak için hem içerik hem de biçim açısından fikir alışverişinde bulunduk” yazdı. Devamında ise Kani, “İran olarak biz, karşı taraf da aynısını yapmayı istemesi halinde kısa sürede müzakereleri sonuçlandırmaya hazırız” ifadelerini ekledi.
Financial Times'da yayınlanan bir makalede, Nükleer anlaşmanın canlandırılması için yeni bir öneri sunduğunu açıklayan Borrell, makalesinde önerisinin ‘mükemmel bir anlaşma olmadığını, ancak müzakerelerde arabulucu olarak hazırladıklarının en iyisi olduğunu’ yazdı. Önerisinin tüm temel unsurları ele aldığına ve tüm tarafların zorlukla elde ettiği uzlaşmaları kapsadığına dikkati çeken Borrell, “Viyana'da 15 ay süren yoğun ve yapıcı müzakereler ve Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın (KOEP/nükleer anlaşma) tarafları ve ABD ile sayısız görüşmeden sonra, daha fazla taviz verilecek alan kalmadığı sonucuna vardım” ifadelerini kullandı. Taslağın reddedilmesine karşı uyaran Borrell, “Ciddi bir nükleer kriz riskiyle karşı karşıyayız” dedi. Borrell ayrıca, yaklaşan ABD kongre seçimlerini bir anlaşmaya varmanın önündeki engellerden biri olarak nitelendirdi.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kenani, geçtiğimiz hafta yapılan yazışmalardan ve önerilen metinlerin incelenmesinden sonra, nükleer anlaşmayı canlandırmaya yönelik yeni bir müzakere turunun başlayabileceği sonucuna vardıklarını söylerken Washington'ın ‘makul, mantıklı ve sürdürülebilir bir anlaşmaya hazır olduğunu göstermesi gerektiğini’ de sözlerine ekledi.
İran şu an, Tahran'ın dünya güçleriyle 2015 yılında imzaladığı nükleer anlaşma kapsamında belirlenen yüzde 3,67 sınırının oldukça üzerinde olan yüzde 60 saflıkta uranyum zenginleştiriyor. Atom bombası üretimi içinse yüzde 90 oranında zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç var. Uluslararası uzmanlara göre yüzde 60 oranında uranyum zenginleştirme, İran’ın nükleer silah endüstrisine girme çabasının yaklaşık yüzde 99'unu oluşturabilir.
ABD eski Başkanı Donald Trump, 2018 yılında ülkesini, Tahran’ın İran’a uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında uranyum zenginleştirmeyi durdurmasını şart koşan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak geri çekti.
Trump, İran'ın balistik füze programını ele alan ve DMO’nun bölgedeki faaliyetlerini sınırlayan daha kapsamlı bir anlaşmayı kabul etmeye zorlamak ve nükleer anlaşmadaki taahhütlerin süresini uzatmak amacıyla İran'a karşı ‘azami baskı’ politikası uyguladı.
Geçtiğimiz Mart ayında Tahran ile ABD Başkanı Joe Biden yönetimi arasında Viyana'da 11 ay süren dolaylı müzakerelerin ardından nükleer anlaşmayı canlandırma konusundaki ana hatlar prensipte kabul edildi.
Ancak müzakereler, Rusya’nın son dakika talepleri ve Tahran'ın Washington'dan hiçbir ABD yönetiminin Trump yönetimi gibi nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak geri çekilmeyeceğine dair garanti verilmesinin yanı sıra DMO'nun ABD'nin yabancı terör örgütleri listesinden çıkarılmasını konularındaki ısrarı nedeniyle çöktü.
Bununla birlikte geçtiğimiz Haziran ayında İran'ı, üç gizli tesiste bulunan uranyum izleri hakkında net açıklamalar yapmadığı için kınayan UAEA’nın soruşturma dosyasının kapatılmasını istemesi, müzakerelerde Tahran'ın güvenilirliğine ilişkin endişeleri artırdı.
Biden yönetimi, böyle bir adımın atılmasının muhtemelen sınırlı bir pratik etkisi olacağı ve buna karşın ABD'li birçok temsilcinin öfkelenmesine yol açacağı için DMO’nun adını yabancı terör örgütleri listeden çıkarma gibi bir planı olmadığını açıkça ifade etti. Nükleer anlaşma yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmadan ziyade bağlayıcı olmayan bir siyasi uzlaşı olduğundan Biden’ın böyle bir taahhütte bulunması beklenmiyor.
Geçtiğimiz Haziran ayında Doha'da AB’nin arabuluculuğunda Tahran ve Washington arasında yapılan son dolaylı müzakereler de başarısız oldu. ABD'li ve İngiliz yetkililer, geçtiğimiz hafta İran rejiminde son sözü söyleyen İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney'in nükleer anlaşmanın canlandırılmasını isteyip istemediğini sorguladılar.
İran içinde ise anlaşmayı imzalayan eski hükümeti destekleyenler, katı muhafazakar çizgideki Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi hükümetinin nükleer anlaşmayı canlandırma kararlılığı sorgulanıyor.
İran merkezli ‘Haber Online’ adlı internet sitesine konuşan eski Meclis Başkan Yardımcısı Ali Mutahhari, “Kararları, nükleer anlaşmayı ortadan kaldırmaksa, o zaman halka bir açıklama yapmalılar” dedi. Mutahhari, “Ülkeyi nükleer anlaşma olmadan da yönetebiliriz, ama bu, insanların omuzlarına gereksiz zorluklar yükleyecektir. Daha yüksek fiyata daha fazla mal ithal etmeliyiz” şeklinde konuştu.
Rusya ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile nezaket çerçevesinde kalınmaya devam edilmemesi çağrısında bulunan Mutahhari, “Komşuluk adına Rusya'ya yardım etmemizde bir sakınca yok, fakat ulusal çıkarlarımızı da düşünmeliyiz. Bu etkenler bence iki tarafı da doğru karar vermekten alıkoyuyor” dedi.
Buna karşın İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Mücteba Zünnur, ABD’nin nükleer anlaşmaya dönmekten başka seçeneği olmadığını söyledi. Zünnur, düzenlediği basın toplantısında, “Hükümet bugün, gelişmiş santrifüjler aracılığıyla uranyumu zenginleştirmekten sorumlu. Amerikalılar bunu kabul edemezler. Bu da onlara müzakerelere dönmeleri için teşvik edici hiçbir neden sunmuyor” diye konuştu.
Müzakerelerdeki yavaşlamanın nedeninin İran’ın nükleer müzakere ekibi olmadığını söyleyen İranlı milletvekili, bunun iki ana sebebi olduğunu belirterek “Bunlardan biri Ukrayna krizi. Rusya-Ukrayna çatışması İran dosyasını ABD’nin birinci önceliği olmaktan çıkardı” dedi. Zünnur, diğer nedene ise değinmedi.