Türkgün Dünya İsrail'in Batı Şeria'daki saldırısında 3 Filistinli yaralandı

İsrail'in Batı Şeria'daki saldırısında 3 Filistinli yaralandı

İsrail ordusu, Batı Şeria'nın Beytüllahim bölgesinde düzenlediği saldırıda 3 Filistinliyi yaraladı. 7 Ekim'den bu yana bölgede artan saldırılarda 944 Filistinli yaşamını yitirdi, 7 bin kişi yaralandı. Gözaltına alınanların sayısı 15 bin 700'e ulaştı.

İsrail ordusu, Batı Şeria'nın Beytüllahim bölgesinde düzenlediği saldırıda 3 Filistinliyi yaraladı. 7 Ekim'den bu yana bölgede artan saldırılarda 944 Filistinli yaşamını yitirdi, 7 bin kişi yaralandı. Gözaltına alınanların sayısı 15 bin 700'e ulaştı.

KAYNAK: AA

İsrail ordusunun işgal altındaki Batı Şeria'nın güneyindeki Beytüllahim'e düzenlediği saldırıda 3 Filistinlinin yaralandığı belirtildi.

Filistin resmi ajansı WAFA'da yer alan habere göre İsrail askerleri, Beytüllahim'in doğusundaki Numan köyü yakınlarında yer alan Vadi Ebu Hums bölgesine saldırdı.

İsrail güçleri, Kudüs'teki işyerlerine ulaşmaya çalışan işçilere ateş açtı, ses bombası attı ve darbetti.

Saldırıda biri 17 yaşında 3 Filistinli yaralandı.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırı başlattığı 7 Ekim 2023'ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 7 Ekim 2023'ten beri İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 169'u çocuk 944 Filistinli yaşamını yitirdi, yaklaşık 7 bin kişi yaralandı, 15 bin 700 kişi ise gözaltına alındı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Eğitim Bakan Tekin'den eğitimde yenilik mesajı!

Bakan Tekin'den eğitimde yenilik mesajı!

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, eğitim müfredatının sık değişmesi gerektiğini belirterek, ''İnsanlar kullandıkları cep telefonlarını 2-3 yılda bir değiştirirken, biz eğitimde bu değişiklikleri yapmazsak, bu değişikliklere adapte olmazsak çağı ıskalarız, anı ıskalarız, dolayısıyla geleceğin eğitimini yakalayamayız." dedi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, eğitim müfredatının sık değişmesi gerektiğini belirterek, ''İnsanlar kullandıkları cep telefonlarını 2-3 yılda bir değiştirirken, biz eğitimde bu değişiklikleri yapmazsak, bu değişikliklere adapte olmazsak çağı ıskalarız, anı ıskalarız, dolayısıyla geleceğin eğitimini yakalayamayız." dedi.

Bakan Tekin, Enstitü Sosyal'de gerçekleştirilen, "Geleceğin Eğitimini Yönetmek: Riskler ve İmkanlar" programında, 15 Temmuz hain darbe girişimi sürecinde şahit olduğu bazı diyalogları anlattı.

Tekin, 2013 yılı kasım ayının ilk haftasında FETÖ'nün mensuplarının kendisine, "Kendinize dikkat edin, 45 gün sonra hiçbiriniz burada olmayacaksınız." şeklinde konuştuğunu söyledi.

O gün düşündüğünde söz konusu süre içinde herhangi bir seçim ya da değişiklik görmediğini belirten Tekin, "Ne oldu 45 gün sonra 17/25 (darbe girişimi) oldu. Yani bir kurgu var, bu kurguyu kendi istedikleri gibi yönettikleri bir süreç söz konusu." ifadesini kullandı.

FETÖ'nün o dönem dershanelerle ilgili kanun taslağı için bakanlık tarafından hazırlanan düzenlemeleri ele geçirdiğini tespit ettiklerine değinen Tekin, söz konusu belgeleri bir planlama çerçevesinde oluşturulan takvime göre kendi yayın organlarına servis ettiklerini anlattı.

Tekin, 15 Temmuz'un yaşandığı yılın eğitim öğretim sezonunda FETÖ'nün yayın organlarında, "15 Temmuz'da uçurtma şenlikleri var." başlıklı konular, üniteler ve soruların yer aldığını anlatarak, FETÖ'nün 17/25 ve 15 Temmuz süreçlerini bir kurgu, hesap ve planlama çerçevesinde gerçekleştirdiğine vurgu yaptı.

15 Temmuz hain darbe girişimine yönelik henüz arzu ettiği şekilde bilimsel bir analiz yapılmadığına dile getiren Tekin, bu konuda özellikle gençlerin yeterince bilgi sahibi olmadığını düşündüğünü kaydetti.

Tekin, 15 Temmuz'da Türkiye'de gençlerin hangi siyasi düşüncede olursa olsun sokağa çıkarak demokrasiye, milli iradeye ve devletine sahip çıktığını aktararak, sokağa çıkan gençlerle gurur duyduğunu ifade etti.

Milli eğitim bakanlarının uzun vadeli ve dinamik düşünmesi gerektiğini söyleyen Tekin, bakanlığın bürokrasisi ve geleneği içerisinde herhangi bir yeniliği başlatmanın çok kolay olmadığını ifade etti.

Milli Eğitim Bakanlığının değişim konusunda en hızlı davranması gereken bakanlıklardan olduğunu altını çizen Tekin, "Milli Eğitim Bakanlığı bu anlamda çok sık değişiklik yapmak zorunda, çok dinamik olmak zorunda. Müfredatımızı da çok sık değiştirmeliyiz. Mimari yapılarımızdan tutun teknolojik altyapımıza kadar her şeyi değiştirmemiz gerekiyor. İnsanlar kullandıkları cep telefonlarını 2-3 yılda bir değiştirirken, biz eğitimde bu değişiklikleri yapmazsak, bu değişikliklere adapte olmazsak çağı ıskalarız, anı ıskalarız, dolayısıyla geleceğin eğitimini yakalayamayız." diye konuştu.

Tekin, programın moderatörü Enstitü Sosyal Genel Koordinatörü İpek Coşkun Armağan'ın, "Türkiye, dünyaya eğitimle ilgili ne söylemeli, ne söyleyebilir?" sorusuna, "Biz dünyaya farklı bir medeniyet perspektifi sunabiliriz. Bu anlamda bize ait, bizim örneklerini gösterebileceğimiz bir tasavvuru inşa edebiliriz. Müslüman bir Türk vatandaşı olarak, bir akademisyen olarak benim yaklaşımım bu. Her konuda biz, bize özgü, bizim toplumumuzla, medeniyetimizle örtüşen bir çıkarım yapabiliriz." yanıtını verdi.

Eğitimle ilgili konularda bir kesim tarafından zaman zaman dile getirilen "Finlandiya modelini alalım.", "Güney Kore modelini alalım." gibi söylemlere değinen Tekin, "Niye alıyoruz? Bizim kendimize ait bir şeyimiz olamaz mı, yapamaz mıyız? Ben diyorum ki 'Ben bir Türk insanı olarak bunu yapabileceğimizi iddia ediyorum.' Beni eleştiriyorlar, 'Oradan bir modeli alın, uygulayın.' diyorlar. Niye ya, bu kadar aşağılık kompleksi ile hareket etmenin ne anlamı var?" diye konuştu.

Türkiye'nin artık (Batı) bir medeniyet silsilesini başka taraflara aktaran bir köprü ülke olmak durumunun dışına çıkması gerektiğini anlatan Tekin, "Biz bizi örnek alan ülkelere şunu söylemek durumundayız; 'Biz size destek olacağız, biz size yardımcı olalım ama siz kendi değerleriniz üzerinden bir sistem kurgulayın.' Biz onlar (Batı) gibi emperyal bir mantıkla, sömürgeci bir mantıkla hareket etmemeliyiz." değerlendirmesini yaptı.

"Bir yılı ıskalamak demek bir nesli ıskalamak demek"

Bakan Tekin, Türkiye'nin çok iyi bir öğretmen profiline sahip olduğunu, ancak öğretmenlerin kendilerini sürekli güncel tutması gerektiğini söyledi.

Öğretmenlerin kendilerini güncel tutabilecekleri mekanizmaya ihtiyaç bulunduğunu belirten Tekin, mesleki eğitim öğretmenlerinden örnek verdi.

Söz konusu öğretmenlerin lisans eğitimleri sırasında gördükleri teknolojinin bir süre sonra demode hale gelebildiğini anlatan Tekin, şöyle konuştu:

"Biz eğer bilişim, teknoloji, sıhhi tesisat öğretmenimize sektördeki o yeni gelişmeleri takip etmesi, çocuklara öğretmesi için bir imkan açmazsak, öğretmenimiz de çağdaş gelişmeleri takip edemediği için kopmuş olacak. Bizim öğretmen profilimiz genel anlamda çok pozitif, fakat bu güncel gelişmeleri takip edebilecekleri mekanizma kurgulanmamış, biz bunu belki kurgularsak eksikliği gidermiş oluruz."

Bakan Tekin, eğitimle ilgili cesaretli söylemlerin önemine işaret ederek, "Cesaretle söylemezsek doğru şeylerin yapılmasını ıskalayabiliriz. Bir yılı ıskalamak demek bir nesli ıskalamak demek, 1 milyon civarında çocuğumuzun ıskalanması demek. Buna hakkımız yok." dedi.

"Çocuklarımızın, gençlerimizin kendini özgürce, rahatça ifade edebilmelerini istiyorum"

Dijitalleşmenin Türkçeye etkisine vurgu yapan Tekin, "Bakanlığımızın adı eğitim bakanlığı, öğretim değil. Biz ne yapmaya çalışıyoruz, ne bekleniyor bizden? İçinde yaşadığımız topluma yönelik, aynı zamanda kendisini geliştiren bireyler yetiştirmemiz bekleniyor. Peki bu topluma uyumlu gençleri geliştirmek nasıl olacak? Kendisini ifade edemeyen bir kuşak yetiştirerek mi bunu yapacağız?" değerlendirmesinde bulundu.

Çocukların klasik sınavlara oranla test sınavlarında daha başarılı olduğunu örnekle anlatan Tekin, şu ifadelere yer verdi:

"İkisinde de aslında sorunun cevabı aynı ama birisinde cevabı klasik kompozisyonla, diğerinde testle istiyoruz. Yani şöyle oluyor sonuçlar 100 üzerinden, klasik sınıfta sınıf ortalaması 30, test sınıfında 70-80. Çocuklar testle kendisini ifade ediyor. Ben bundan rahatsızım, bir baba olarak rahatsızım. Benim çocuklarım da kendilerini ifade ederken seçenekler üzerinden ifade ediyor. Yani 'Ne istersin?' sorusuna cevap veremiyor ama 'Şunu mu istersin, şunu mu?' sorusunda birini seçiyor. Bu çocuk nasıl toplumun sağlıklı bir ferdi olacak? Ben çocuklarımızın, gençlerimizin kendini özgürce, rahatça ifade edebilmelerini istiyorum."

Türkçenin doğru kullanımının akademik başarıya da etki ettiğine dikkati çeken Tekin, şunları söyledi:

"7'nci sınıfta bir kızım var. Şunu çok gördüm. 'Baba ya şu soruyu yanlış yapmışım.' 'Niye yanlış yaptın kızım?', 'Soruyu yanlış anlamışım.' Yani soruyu anlamıyor çocuklarımız. Test tekniğinde bir kalıp ezberliyor çocuk, okumuyor çocuk, okumadığı için anlamakta zorlanıyor. Ana dil becerileri, dil becerileri zayıf olduğu için akademik başarısı da düşüyor o zaman. Kendisini ana dilinde 100 kelime ile ifade edebilen bir çocuğa, '500 kelime ile İngilizce konuş.' diyoruz.' Bu olur mu arkadaşlar, yapabilir mi? Bir çocuğun, bir gencin yabancı bir dilde ifade edebilmesi için önce ana dilinde kendisini ifade edebilmesi lazım."

"Veliler bu sürece dahil olmadıklarında başarılı olma ihtimalimiz yok"

Konuşmaların ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Tekin, bir soru üzerine yaptığı değerlendirmede, "12 yıllık zorunlu eğitimini tamamlayan yani yaklaşık 18 yaşındaki bir çocuk, kabaca 160 bin saat civarında yaşamış oluyor ve hayatının sadece 10 bin saat civarında kısmını okulda geçiriyor. Bunun kalan kısmını velilerle geçiriyor. Dolayısıyla veliler bu sürece gönüllü olarak dahil olmadıklarında başarılı olma ihtimalimiz yok." dedi.

Çocuklarının dijital bağımlılığından şikayet eden velilere seslenen Tekin, şunları kaydetti:

"Bir veli çocuğunun dijital bağımlılığından şikayetçi ise o zaman o veli akşam çocuğu eve geldiği an cep telefonunu, sosyal medyayı kapatacak çocuğuyla oturacak. Kendisi dijital medyayla, cep telefonuyla, sosyal medyayla uğraşacak, sonra da çocuğuna 'Evladım, sen dijital bağımlısın.' diyecek. Bu olmaz, bunu çok dile getirdim. Ya da mesela 'Çocuğumuz kitap okumuyor.' diyor. Bizim velilerimiz Finlandiya'daki çocukların kitap okuma alışkanlığı ile Türkiye'deki çocukların kitap okuma alışkanlığını karşılaştırıyor ama Finlandiya'daki veli ile kendisinin kitap okuma alışkanlığını karşılaştırmıyor. Bu olmadı şimdi, hepsini beraber yapmamız lazım. Burada bir şikayetimiz var, bu eğitim öğretim yılının başında üç konuyu ana gündemimiz yapmıştık. Bunlardan bir tanesi de velilerin eğitim öğretim süreçlerine sağlıklı bir biçimde katılması."

Programa katılan bir öğrenci, karikatür formunda çizdiği portresini Bakan Tekin'e hediye etti.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *