Türkgün Dünya İsrail'in saldırganlığına BMGK'da tepki, ABD'den destek

İsrail'in saldırganlığına BMGK'da tepki, ABD'den destek

BMGK, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarını kınayarak insani yardım çalışanlarının güvenliğini savundu. Cezayir, savaş suçu olarak nitelendirilen eylemlerin durması gerektiğini vurgularken, ABD tüm suçu Hamas'a yükledi.

BMGK, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarını kınayarak insani yardım çalışanlarının güvenliğini savundu. Cezayir, savaş suçu olarak nitelendirilen eylemlerin durması gerektiğini vurgularken, ABD tüm suçu Hamas'a yükledi.

KAYNAK: AA

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerinin çoğu İsrail'in insani yardım ve sağlık çalışanları ile sivilleri öldürmesini kınarken, ABD tüm "şiddetin" sorumlusunun Hamas olduğunu iddia etti.

BMGK'da Cezayir'in talebi üzerine acil oturumla işgal altındaki Filistin topraklarındaki durum ele alındı.

Cezayir'in BM Daimi Temsilcisi Amar Bendjama, Filistin halkının toplu cezalandırmaya maruz kaldığını, bunun da savaş suçu olduğunu vurguladı.

15 insani yardım ve sağlık çalışanının öldürülmesinin ardından BMGK'nın acil toplanmasını talep ettiklerini aktaran Bendjama, "Konseyin açık ve güçlü bir şekilde konuşması gerektiğini düşünüyoruz. Tüm sorumluluklarını üstlenmeli ve kararlarının uygulanmasını sağlamalı. Aksi halde, kalan otorite ve meşruiyetini de kaybedecek." uyarısında bulundu.

Bendjama Gazze halkının tahayyül edilemeyecek zorluklarla mücadele ettiğini belirterek, İsrail'in saldırıları sonucu en fazla çocuk, insani yardım çalışanı, gazeteci ve sağlık çalışanının Gazze'de öldürüldüğünü bildirdi.

400 insani yardım çalışanı, 209 gazeteci, bin 60 sağlık çalışanı ve 17 bin çocuğun öldürüldüğünü belirten Bendjama, İsrail'in her gün ortalama 103 Filistinliyi öldürdüğünü, dünyanın da pasif bir şekilde soykırımı izlemeye devam ettiğini dile getirdi.

"Bu büyük bir skandaldır"

İngiltere'nin BM Daimi Temsilcisi Barbara Woodward ise 15 insani yardım ve sağlık çalışanının öldürülmesine tepki göstererek, "Bu ölümler büyük bir skandaldır ve bu olayın tam anlamıyla, şeffaf bir şekilde soruşturulmasını, sorumluların hesap vermesini bekliyoruz." açıklamasında bulundu.

Gazze’nin dünya genelinde insani yardım çalışanları için en tehlikeli yer olmaya devam ettiğine dikkati çeken, Woodward "Eğer İsrail, insani yardım çalışanlarının saldırıya uğramadan görevlerini yerine getirmelerine olanak tanıyan bildirimlere saygı göstermezse, bu tür dehşet verici ölümler yaşanmaya devam edecektir. İnsani yardım çalışanları, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için hayatlarını riske atmamalıdır." vurgusunda bulundu.

Woodward, İsrail’e 19 Mart’ta BM yerleşkesine yönelik saldırıya ilişkin BM’nin araştırma misyonuyla iş birliği yapma, insani yardım çalışanları ve sağlık personelini hedef alan tüm olayları titizlikle soruşturma ve sorumluları adalet önüne çıkarma çağrısında bulundu.

İsrail'in Gazze'deki toprakların ilhakına yönelik açıklamalarını da kınayan Woodward, "Filistinlilerin zorla yerinden edilmesine veya Gazze’nin topraklarının azaltılmasına izin verilmemelidir. Bu durum, yalnızca istikrarsızlığı artırır ve hem İsrailliler hem de Filistinliler için güvenliği daha da zayıflatır" ifadelerini kullandı.

"Gazze’de tanık olduğumuz şey, insanlığın erozyona uğramasıdır"

Slovenya'nın BM Daimi Temsilcisi Samuel Zbogar ise Gazze’de insani yardım çalışanlarına yönelik İsrail saldırılarını sert bir şekilde kınayarak, "Gazze’de tanık olduğumuz şey, insanlığın erozyona uğramasıdır. İsrail’in insani yardım çalışanlarını hedef alan saldırılarından dehşete kapıldık." dedi.

Ateşkesin İsrail tarafından bozulmasından bu yana insani yardım çalışanlarının sürekli olarak saldırı altında olduğunu vurgulayan Zbogar, bu olayların basit hatalar olduğuna inanmanın mümkün olmadığını söyledi.

Slovenya’nın BM personeli de dahil olmak üzere tüm insani yardım ve sağlık çalışanlarına yönelik saldırıları kınadığını belirten Zbogar, bu kişilerin korunması ve görevlerini yerine getirmeleri için desteklenmesi gerektiğini vurgulandı.

Zbogar, İsrail’e insani yardım bildirim ve çatışmasızlık mekanizmasını yeniden tesis etme çağrısında bulunarak, bu saldırıların sona ermesi gerektiğini belirtti.

Slovenya Daimi Temsilcisi, insani yardım misyonlarında görev alan personeli kasten hedef almanın savaş suçu olduğunu ve faillerin yargılanması gerektiğini ifade etti.

Çin'in BM Daimi Temsilcisi Fu Cong da İsrail’in Gazze’deki kara operasyonlarını genişletme ve bölgeyi işgal etme planlarını duyurduğunu anımsatarak, şiddetin yeniden başlamasının daha fazla ölüme ve nefrete yol açacağı ve rehinelerin serbest bırakılması için doğru bir yaklaşım olmayacağını dile getirdi.

Kalıcı bir ateşkesin sağlanmasının hem sivillerin hayatını kurtarmanın hem de rehinelerin evlerine dönmesini sağlamanın en iyi yolu olduğunu ifade eden Fu, son gelişmelerden derin endişe duyduğunu belirtti.

Fu, İsrail’e Gazze’deki "askeri operasyonlarını" derhal durdurma çağrısı yaptı.

"Uluslararası insancıl hukukun bu kadar açık ihlali, kesin bir dille kınanmalıdır"

Rusya'nın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Dmitriy Polyanskiy ise 1 aydan uzun süredir Filistinli sivillerin kara, hava ve denizden tam ablukaya maruz bırakılmış durumda olduğuna dikkati çekti.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları neredeyse kesintisiz devam ederken durumun iyileşeceğine dair hiç umut kalmadığını kaydeden Polyanskiy, İsrail'in "güvenli bölgeleri" dahi hedef aldığını ifade etti.

Polyanskiy, "Uluslararası insancıl hukukun bu kadar açık ihlali, kesin bir dille kınanmalıdır." vurgusunu yaptı.

İsrail'in hedef aldığı ambulansların açıkça işaretli olduğu ve doktorların üniformalarının net bir şekilde ayırt edilebildiğini belirten Polyanskiy, bu tür eylemlerin hiçbir şekilde haklı gösterilemeyeceğini belirtti.

Polyanskiy, insani yardım çalışanlarının korunmasının uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde tartışmaya açık olmayan bir yükümlülük olduğunun altını çizerek, insani yardım çalışanlarına yönelik saldırıların derhal son bulması gerektiğini kaydetti.

"Tüm şiddete Hamas son verebilir"

ABD'nin BM Daimi Temsilciliği Geçici Maslahatgüzarı Dorothy Shea ise Gazze'de hayatını kaybeden insani yardım çalışanları için başsağlığı diledi.

BM personeli dahil tüm insani yardım çalışanlarının ölümünden Hamas'ı sorumlu tutan Shea, aynı zamanda ateşkesinin bozulmasına da Hamas'ın neden olduğunu iddia etti.

Shea, Hamas'ın "umursamaz" tutumunun çok fazla kan akmasına neden olduğunu belirterek, "Hiçbir yerde Filistinlileri temsil edemezler ve Gazze'ye terk etmek zorundalar." ifadelerini kullandı.

Tüm şiddete Hamas'ın son verebileceğini savunan Shea, BMGK'ya tek bir sesle konuşarak Hamas'a baskı uygulama çağrısında bulundu.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Gündem Mahkemede yürek yakan soru: Oğlunun ve torununun başındaki dedeyi neden vurdun?

Mahkemede yürek yakan soru: Oğlunun ve torununun başındaki dedeyi neden vurdun?

Kırıkkale'de bir arazi kavgası sonucunda dede, oğlu ve torunu hayatını kaybederken, sanık kardeşler hakim karşısına çıktı. İddianamede müebbet hapis cezası istenirken, duruşma ertelendi.

Kırıkkale'de bir arazi kavgası sonucunda dede, oğlu ve torunu hayatını kaybederken, sanık kardeşler hakim karşısına çıktı. İddianamede müebbet hapis cezası istenirken, duruşma ertelendi.

KAYNAK: İHA

Kırıkkale'de çıkan arazi kavgasında dede, oğul ve torunun silahla vurularak hayatını kaybettiği olayla ilgili yargılanan 2 sanık kardeş hakim karşısına çıktı. Müşteki avukatın sanığa yönelttiği, "Torununun ve oğlunun başındaki dedeyi neden vurdun? Öldürdüğün İbrahim'e neden tekrar ateş ettin" sorusu dikkat çekti.
 

Olay, 6 Ağustos 2024 tarihinde Kırıkkale'nin Sulakyurt ilçesine bağlı Deredüzü köyünde meydana geldi. Araziye yapılacak çeşmenin su hattı kazısı sırasında başlayan tartışma, kısa sürede silahlı çatışmaya dönüştü. Erhan Çiftçi (46) ve kardeşi Kadir Çiftçi (40) ile karşı taraf arasında çıkan çatışmada, Satılmış (69), oğlu İbrahim (54) ve torunu Satılmış Cesur (17) hayatını kaybetti. Olayın ardından gözaltına alınan kardeşler tutuklanırken, enişteleri K.A. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
 

Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu yargılanan sanıklar Erhan Çiftçi ve Kadir Çiftçi hakkında "fikir ve eylem birliği içerisinde kasten öldürme" ve "çocuğa karşı işlenmesi nedeniyle nitelikli adam öldürme" suçlarından 2 kez müebbet ve 1 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, tutuksuz yargılanan sanık K.A. hakkında ise "suç delillerini yok etme ve gizleme" suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Kırıkkale 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, sanık kardeşler ile tutuksuz sanık K.A, müştekiler, taraf avukatları ve maktul yakınları hazır bulundu. Duruşmada savunma yapan sanık Erhan Çiftçi, "Karşı taraf bize ateş etti. Kendimi korumak için tüfek ve tabancayla karşılık verdim. O gün sağlıklı düşünemedim. Mecburiyetten ateş ettim, yoksa beni öldüreceklerdi" dedi.
 

"İbrahim Cesur'a neden tekrar ateş ettin?"

Mahkeme başkanının, aracında neden silah bulundurduğu sorusuna ise, "Köyde domuzlar için silah taşıyoruz, silahlar hep arabamda olur" cevabını verdi.
Müşteki avukatlarından Uğur Yıldırım, sanık Erhan Çiftçi'ye, "Yerden silahı aldığını söyledin, peki torununun ve oğlunun başındaki dedeyi neden vurdun, yerde yatan İbrahim Cesur'a neden tekrar ateş ettin?" sorusunu yöneltti. Sanık ise, "Yerden silahı aldım ama dedeyi neden vurduğumla ilgili beyan vermek istemiyorum. İbrahim için yapılan suçlamayı da reddediyorum" şeklinde yanıt verdi.
 

Sanıklardan Kadir Çiftçi ise önceki ifadelerinin aksine olay yerinde olduğunu kabul ederek, "Satılmış bizi tehdit etti, sonra babası ve oğlu ile birlikte geldi. Arabayı siper edip bize ateş açtılar. Karşılıklı çatıştık" diye konuştu.
Tutuksuz sanık K.A. ise suçlamaları reddederek beraatını talep etti.
 

Olayın görgü tanıklarından M.T., "Tarlada çalışırken Satılmış Cesur eşekle geldi, ardından beyaz bir araçtan Erhan ve Kadir indi. Erhan tabanca, Kadir tüfekle ateş etti. İbrahim'in yere düştüğünü gördüm. Erhan beni arayıp Kadir'in suçsuz olduğunu, cinayeti kendisinin işlediğini söyleyerek öyle ifade vermemi istedi" dedi.
Duruşmada SEGBİS ile bağlanan Erhan Çiftçi'nin oğlu A.Ç. ise, "Babam bana tabancayı gömmemi söyledi, ben de eniştemin bahçesine gömdüm" ifadesini verdi.
Mahkeme heyeti, 2 sanığın tutukluluğunun devamına, olay yerinde 15 Mayıs'ta keşif yapılmasına karar vererek duruşmayı 26 Mayıs 2025 tarihine erteledi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *