Bir yandan Avrupa'da Ukrayna-Rusya gerilimi, diğer taraftan Asya'da Çin-Tayvan gerilimi şimdi de Ege ve Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Güney Kıbrıs üzerinden bir gerilim çıkartılmaya çalışılıyor.
Tüm bu sıcak bölgelere bakıldığında, gerilimlerin arkasındaki başat gücün ABD olduğu ayan beyan görülüyor.
Özellikle Yunanistan, Ege ve Akdeniz'de Türkiye'ye yönelik tacizleri ile aynı zamanda NATO'nun temel amaç ve ilkelerini de yok sayıyor. Bölgede güvenlik riskleri oluşturan bu tutum, ortak savunma anlayışını tehdit ediyor.
NATO'nun başat aktörü olan Amerika'nın Yunanistan'a karşı tavizleri ittifakı zedeleyen en önemli etkenlerden.
ABD'nin, Yunanistan topraklarında ve adalarında askeri üsler inşa etmesi daha sonra Kıbrıs Rum Yönetimi'ne yönelik ambargoyu kaldırması, tüm bunlar NATO'nun kilit müttefiki olan Türkiye'nin tepkisini çekeceğini bilinmesine rağmen bölgede gerilim adeta bilinçli bir şekilde tırmandırılıyor.
Peki ABD neden zaman zaman belirli bölgelerde gerilimi tırmandırmak için bir takım manevralar yapıyor?
ABD'nin bu gerilimi tırmandırma politikasının arkasındaki saikler nelerdir?
ABD'nin bu politikasının bir nedenin de ekonomik çıkarları olduğunu belirten Uludağ Üni. Öğr. Üy. Doç. Dr. Yüksel Okşak, 24 TV'ye konuya ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
"ABD güçlü dolar istiyor"
Amerika'nın doları dünyada istikrarlı olarak güçlendirmek istediğini belirten Okşak, "Bu güçlü dolar isteğiyle kaos oluşturmaya devam ediyor. Bakıldığında dolar sadece pandemide bir miktar gerilemişti. Ne zaman dolar endeksinde bir gerileme olsa ABD hemen ya Tayvan ile bir sıkıntı çıkarıyor ya Yunanistan üzerinden farklı bir sıkıntı çıkarıyor. Ukrayna-Rusya savaşından ötürü, Avrupa'da çıkardığı sıkıntılar zaten ortada. ABD'nin amacı doların dünyada güçlenmesi. Güçlü doların sürdürülebilir hale geldiği tüm süreçler Amerika'nın işine yarıyor. Çünkü dolar güçlü oldukça ucuz ithalat yapabiliyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Taktikleri bu"
Bu kaos çıkararak doları güçlendirme politikasının ABD'nin yıllardır uyguladığı taktik olduğunu belirten Okşak, "Nixon döneminde de biz bunu yaşadık. Amerika o dönem çok ciddi bir savaştaydı. Gayrisafi millî hasılasını çok büyük bir kısmını savunma harcamalarına harcıyordu. O dönemler dolar altın karşılığı idi. Yani her bir dolarınızı götürdüğünüzde karşılığında altınınızı alabileceğiniz bir güven mekanizması tesis edilmişti. Sonra Amerika baktı ki çok ciddi manada masrafı var. Önce devasa bir altın rezervi yaptı sonra Başkan Richard Nixon'ı kameralar önüne çıkardılar. Nixon doların altın çıpasını kaldırdığını açıkladı. Bir anda dolar fiyatı düştü, altın fiyatları patladı. Çok ciddi altın rezervi yapmış olan Amerika, oturduğu yerden bir gecede acayip bir zenginliğe kavuştur. ABD benzer politikayı bugün de izliyor. Bugün yaptığı, küresel anlamda doların gücünü egemen kılmak." dedi.
"Dolar yatırım aracı değil, yatırımın aracı olmalı"
İnsanların doları bir yatırım aracı olarak görmesinin yıllara sari bir alışkanlık olduğunu belirten Okşak, "Birçok ülkede insanlar doları bir yatırım aracı olarak görüyor. Mesela Türkiye'de de bu çok yaygın. Türkiye'de ne zaman ekonomi de bir sis perdesi, belirsizlik olsa insanlar hemen dolara hücum ediyor. Geçen seneyi hatırlayalım mesela. Geçen sene Merkez Bankası bir tişörtünün önüne yazmamıştı, "faiz artırmayacağım" diye. Ama toplumda herkes evini, arabasını satıp gidip dolar aldı. Dolara karşı böyle tuhaf bir ilgimiz, algımız var. Yani doların aslında bir yatırımın aracı olarak çalışması gerekirken, bizde yatırım aracı olarak çıkmış. Şimdi bu kadar geçerli olan parayı, bu kadar büyük bir gücü de ABD bırakmak istemiyor. Fakat dünya eski dünya değil. ABD'nin karşısında eskiden Çin, Rusya, Hindistan gibi reel olarak bu kadar büyük güçler yoktu. ABD artık rakipsiz değil. " ifadelerini kullandı.
Star Gazetesi