Konuşmasında DEİK'in çalışmalarının önemine ve içeriğine değinen Muş, Türkiye'nin ihracat, üretim ve büyüme hedeflerine ulaşmasına yönelik faaliyetlerin, küresel ekonomik ve ticari ilişkiler açısından zorluklarla dolu bir ortamda icra edildiğinin bilincinde olduklarını söyledi.
Muş, hem pandemi koşulları hem ticaret savaşları hem de özellikle Avrupa ve ABD'de kaygı verici boyutlara ulaşan radikal içe kapanma eğilimleri ve bölgesel jeopolitik gelişmelerin, son dönemde "ticaret diplomasisini" çetrefilli hale getirdiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bununla birlikte 2021 yılı itibarıyla küresel ekonominin tozu ve toprağı üstünden atıyor olmasının işaretlerini görmeye başladığımızın altını çizmek istiyorum. 2020 yılında küresel ekonomide yaşanan keskin daralma sonrası ortaya konan genişleyici para ve maliye politikalarının da katkısıyla 2020 yılının ikinci yarısından itibaren dünya genelinde güçlü bir toparlanmaya şahit oluyoruz. Artan aşılama faaliyetleri ve hız kazanan teşvik paketleri neticesinde bu yıl, Türkiye'nin önde gelen ticari ve ekonomik ortaklarından ABD ve İngiltere'nin yüzde 7, Euro Bölgesi'nin ise yüze 4,6 büyümesi beklenmektedir.
Ülkemizin ihracat potansiyeli için oldukça olumlu bu işaretlere rağmen IMF'nin temmuz raporunda vurgulandığı üzere, aşılama performanslarına bağlı olarak maalesef ülkelerin ekonomik göstergeleri arasındaki makasın açıldığını gözlemliyoruz. Bu nedenle 2021 yılında küresel büyümeye ilişkin yüzde 6'lık büyüme beklentisi korunmakla birlikte son dönemde gelişmiş ülkelerin büyüme tahminleri yukarı yönlü, gelişmekte olan pek çok ülkenin büyüme tahminleri ise aşağı yönlü olarak güncellenmektedir."
"KÜRESEL EKONOMİDE DİĞER BASKIN GELİŞME, ARTAN ENFLASYON"
Mehmet Muş, küresel ekonomide diğer baskın gelişmenin ise artan enflasyon olduğuna dikkati çekti.
Kovid-19 ile mücadele kapsamında uygulanan genişletici para ve maliye politikaları, kuraklık, üretim kısıtları, tedarik zincirlerinde yaşanan sorunlar ve arz-talep dengesizliklerinin, birçok ülkede hem talep hem de maliyet kaynaklı fiyat artışlarına neden olduğuna işaret eden Muş, şunları kaydetti:
"Hükümetimiz ve Merkez Bankamız, bu enflasyonist baskının bertaraf edilmesi ve iş insanlarımızın karşılaşacağı maliyet baskısının en aza indirilmesi amacıyla gereken tüm adımları atmaktadır, atmaya da devam edecektir. Ülkemizin 2020 yılının ikinci yarısında yakaladığı büyüme ivmesi güçlenerek devam etmektedir. 2021 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 20, 2021 geneli itibarıyla ise potansiyel büyüme oranımızın üzerine çıkarak yüzde 6'lar seviyesinde bir ekonomik büyümeyi hedefliyoruz fakat bu büyüme tahminlerinin artarak yukarı yönlü revize edildiğini de ifade etmek isterim.
Bu sadece bizim tahminlerimiz de değil, son günlerde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının da Türkiye'nin büyüme tahminini yukarı yönlü yaptığı revizelerde ortaya çıkmakta. Üretim, yatırım, ihracat ve istihdama yönelik göstergeler de bu olumlu tahminleri desteklemektedir. Merkez Bankamızın geçtiğimiz ay yayımladığı reel kesim güven endeksi de Türk iş insanlarının ihracat ve yatırım konusunda artan kararlılığını doğrular niteliktedir. Anılan endeks, 2021 yılı temmuz ayı itibarıyla yaklaşık 115 puan seviyesine ulaşarak özel sektörün üretim ve yatırım beklentilerinin son derece pozitif ve kararlı hale geldiğini işaret etmektedir."
Hizmet sektörü güven endeksi, sanayi üretim endeksi verilerinde yaşanan gelişmelere değinen Muş, Türkiye ekonomisinin yakaladığı ivmenin istihdamdaki yansımalarının da net bir şekilde görülmeye başlandığını, haziran ayında işsizlik oranının yüzde 10,6 ile son 3 yılın en düşük seviyesine gerilediğini söyledi.
"İHRACAT PROFİLİMİZİ ÇAĞIN GEREKLERİNE UYGUN ŞEKİLDE GELİŞTİRMEK NİYETİNDEYİZ"
Ticaret Bakanı Muş, dış ticarette yaşanan gelişmelere de değindi. Türkiye'nin, uyguladığı ihracata dayalı büyüme stratejisi ile küresel değer zincirleri içerisinde kendine sağlam bir yer edindiğini belirten Muş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu doğrultuda biz, otomobilden kozmetiğe, insansız hava aracından televizyona pek çok üründe uluslararası anlamda rekabetçi bir hüviyet kazanan ihracat profilimizi çağın gereklerine uygun şekilde geliştirmek niyetindeyiz. Bu anlamda, DEİK ailesi ve bütün özel sektörümüze, kamudaki paydaşlarımız ve politikacılarımıza önemli görevler düşmektedir. Bizim niyetimiz, küresel salgınla birlikte şiddetlenen korumacılık eğilimlerine karşın küresel arz zincirlerinden daha çok pay alan, rekabetçi bir mal ve hizmet ihracatı kompozisyonu oluşturmaktır. Bu vizyon doğrultusunda ihracatın, ekonomik büyümemizin lokomotifi olmaya devam ederek 2021 yılının ilk yarısında güçlü bir performans sergilemesi, bizi daha da teşvik etmektedir. Hepinizin bildiği üzere, böyle kaotik bir dönemde ihracatımızı, 2021 yılının ilk 7 ayı itibarıyla geçtiğimiz yıla oranla yüzde 35 artışla 121,4 milyar dolar seviyesine taşıdık. Son 12 aylık ihracat değerimiz ise 201,5 milyar dolara ulaşarak yeni bir Cumhuriyet tarihi rekoruna imza atmıştır. Temmuzda yıllık bazda ilk kez 200 milyar dolar sınırını aşan ihracat, dünya mal ihracatındaki payını da bu yıl ilk kez yüzde 1'in üzerine taşımıştır."
Muş, ihracatın kazandığı bu ivmenin, dış ticaretin yapısında da oldukça olumlu niteliksel gelişmelere işaret ettiğini söyledi.
Ocak-Temmuz 2021 döneminde ihracatın ithalatı karşılama oranının, geçen yılın aynı dönemine kıyasla 5,6 puan artarak yüzde 82,7'ye yükseldiğini hatırlatan Muş, "Dış ticaret açığımız, aynı dönemde yüzde 5 azalış ile 25,5 milyar dolara gerilemiştir. Net hizmet ihracatçısı konumundaki bir ülke olarak mal ticaretinde de niteliksel iyileşme sağlamamız, 'cari açık' sorununun yavaş yavaş üstesinden gelmekte olduğumuzun önemli bir göstergesidir." diye konuştu.
"TÜRKİYE, İŞ VE YATIRIM MODELLERİ İÇİN EN YÜKSEK POTANSİYEL VADEDEN PAZARLARDAN BİRİ"
Mehmet Muş, küresel ekonomideki dalgalanmalar ve değişimlerin, beraberinde dünya genelinde bir ekonomik dönüşümü getirdiğini, Türkiye'nin bu süreçten azami şekilde faydalanması gerektiğini söyledi.
Muş, dönüşen dünyada Türkiye'nin; toplam hasılası 25 trilyon doları aşan Avrupa, Körfez ve Rusya pazarlarıyla kurduğu organik bağı, kaliteli beşeri sermaye havuzu, genç ve dinamik iş gücü, güçlü ve tecrübeli iş çevreleri, altyapı yatırımları ve kamu teşvik enstrümanlarıyla yeni iş ve yatırım modelleri için en yüksek potansiyel vadeden pazarlardan biri konumunda olduğunu kaydetti.
Muş, Türkiye'nin teknoloji odaklı yatırımların odağı haline gelmesi amacıyla Yeni Nesil İhtisas Serbest Bölge modelini hayata geçirdiklerini, diğer yandan kamu olarak Türkiye'de geleneksel ve yeni nesil hizmet sektörlerinin rekabetçiliğini geliştirmek ve hizmet ihracatını artırabilmek için güçlü bir yapı kurduklarını anlattı.
Türkiye'nin dış ticaretin gelişmesi için yaptığı çalışmalara değinen Muş, konuşmasına şöyle sürdürdü:
"Biz bu vizyon ve sorumluluk bilinciyle göreve geldiğimizden bu yana pek çok ülkeyi ziyaret ederek ticari ve ekonomik ilişkilerimizi güçlendirmek için çaba sarf etmekteyiz. Bütün yurt dışı ziyaretlerimizde, muhakkak o ülkede bulunan Türk iş insanlarıyla istişare toplantıları gerçekleştiriyor, sorunlarını ve çözüm önerilerini dinledikten sonra ilgili ülke mercileri nezdinde aksiyon alıyoruz. Geçtiğimiz haftalarda önce Tataristan'ı, devamında ise Moskova'yı ziyaret ettik.
Fevkalade olumlu geçen bu ziyaretlerimizde gerçekleştirdiğimiz temasların meyvelerini önümüzdeki süreçte alacağımız kanaatindeyiz. Yarın da aynı şekilde Bağdat'a bir ziyaret gerçekleştireceğiz. Kısa vadede Bosna Hersek, Karadağ, Cezayir ve Libya'yı ziyaret ederek ikili görüşmeler gerçekleştirmeyi, ayrıca BM, OECD Bakanlar Konferansı, G20 ve Türk Konseyi Toplantısı vesilesiyle de çok taraflı temaslarda bulunmayı hedefliyoruz."
"GÜMRÜK BİRLİĞİ'NİN GÜNCELLENMESİ İÇİN HER CEPHEDEN BASKIMIZI SÜRDÜRMELİYİZ"
Ticaret Bakanı Muş, iş insanlarının Avrupa ile kurduğu köklü ekonomik ve ticari bağları güçlendirmek ve çeşitlendirmek adına çalışmalara devam ettiklerini bildirdi.
Küresel ekonomide yaşanmakta olan belirsizlikler ile uluslararası ticarette güvenli liman arayışlarının, Türkiye-AB iş birliğinin çok daha ileri düzeyde geliştirilmesini zorunlu kıldığına işaret eden Muş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu doğrultuda en büyük ticaret ortağımız AB ile Gümrük Birliği'ni güncelleme ve kurumsal birlikteliğimizi perçinleme hedefiyle temaslarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. Temaslarımız neticesinde, 24-25 Haziran 2021'de Brüksel'de gerçekleştirilen AB Liderler Zirvesi'nde Gümrük Birliği sürecimiz ayrıca ele alınmış ve güncelleme için teknik çalışmaların başlaması hususu, AB Konseyi tarafınca not edilmiştir. Tabii bu gelişme, bizim için yeterli değil. İş konseyi başkanlarımız, iş çevrelerimiz ve özel sektör kuruluşlarımızla birlikte Gümrük Birliği'nin güncellenmesi için her cepheden baskımızı sürdürmeliyiz. Bu noktada önemle ifade etmeliyim ki, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi sürecine AB üyesi ülkelerin iş çevrelerinin de güçlü bir destek verdiğine şahit oluyoruz. Almanya, Fransa, Romanya, Slovenya ve Hırvatistan ile yakın zamanda JETCO toplantıları gerçekleştirme niyetindeyiz.
İhracatımızın üçte ikisini, uzaklığı ortalama 2 bin kilometreye kadar olan ülkelere yapıyoruz. Ancak, 84,5 trilyon dolar büyüklüğe sahip, dünya ekonomisindeki payı yüzde 64 olan, ülkemize uzak 17 ülkenin 8,2 trilyon dolar değerindeki ithalatından yalnızca yüzde 0,26 pay alabilmekteyiz. Uzak olarak adlandırdığımız coğrafyaları yakınlaştırmak, bu coğrafyaların ticari ve ekonomik manada sundukları potansiyeli değerlendirebilmek adına Uzak Ülkelere İhracatımızın Artırılması Stratejisi'ni hazırlıyoruz. Belli bir noktaya geldiğinde bunun istişaresini iş dünyamızla yapacağız. Ortalama mesafesi 8 bin 650 kilometre olan 17 ülkeye ihracatımızı yaklaşık 4 katına çıkarmayı hedefliyoruz."
"HİZMETLER, YATIRIMLAR VE KAMU ALIMLARINI İÇEREN YENİ NESİL STA'LAR KURGULUYORUZ"
Mehmet Muş, ihracatı artırmak, sanayinin rekabetçiliğini güçlendirmek ve Türkiye'ye yabancı sermaye çekmek amacıyla mal ticaretinin yanı sıra hizmetler, yatırımlar ve kamu alımlarını içeren yeni nesil Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) kurguladıklarını bildirdi.
Halihazırda Asya-Pasifik bölgesinde Japonya, Tayland ve Endonezya ile kapsamlı STA müzakerelerinin devam ettiğini aktaran Muş, şöyle devam etti:
"Gürcistan ve Moldova ile STA'ların kapsamını genişletmek odaklı görüşmeler devam ederken, Ukrayna ile STA müzakerelerini sürdürüyoruz, neticeye ulaşmak için çaba sarf ediyoruz. Öte yandan Latin Amerika'da, Peru, Ekvator, Kolombiya ve Meksika'nın yanı sıra MERCOSUR ülkeleriyle STA imkanlarını araştırıyoruz.
Diğer yandan, ABD ve Çin'le mevcut iş birliklerini geliştirmek ve yeni iş birliği alanları yaratmak adına çalışmalarımız sürüyor. Doğu Asya'dan Latin Amerika'ya, Balkanlardan Sahra Altı'na, Orta Asya'dan Pasifik ülkelerine pek çok ülke ile KEK toplantılarımızı düzenli olarak gerçekleştirmeye devam ediyoruz."
"DEVLETİMİZ, TÜM İMKANLARIYLA AFETZEDELERİN YANINDA"
Bakan Muş, konuşmasının sonunda, son günlerde yaşanan doğal afetlere de değindi.
Karadeniz'deki sel ve Türkiye'nin çeşitli yerlerindeki yangın felaketlerinde hayatlarını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı dileyen Muş, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Devletimizin tüm imkanlarıyla afetzedelerin yanında olduğunu ve olmaya devam edeceğini buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Afet bölgelerindeki esnaf ve iş insanlarımıza imkanlar mukabilinde her türlü desteği sağlayacağız. Bu vesile ile bundan tam 22 yıl önce bugün, yani 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşadığımız Marmara Depremi'nde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza da yüce Allah'tan rahmet diliyorum."