Nebati, Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi Buluşması'ndaki konuşmasına Dünya Çiftçiler Günü'nü kutlayarak başladı.
Güncel ekonomik gelişmeler ve Türkiye Ekonomi Modeli hakkında değerlendirmelerde bulunan Nebati, Türkiye'nin Kovid-19 salgınına rağmen, 2020 ve 2021 yıllarında dünyada en iyi büyüme performansı gösteren ülkelerin başında yer aldığını aktardı.
Nebati, öncü göstergelerin, bu yılın ilk çeyreğinde de güçlü büyüme eğiliminin dengeli şekilde sürdüğünü gösterdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Sanayi üretimimiz güçlü şekilde artmaya devam ediyor. Çarklar dönüyor çok şükür. İstihdam 30 milyona ulaştı. İhracatta her ay yeni rekorlar kırıldığına hep beraber şahit oluyoruz. Nisan ayında enerji hariç ihracatımız, ithalatı geçti. Yatırım iştahı da gayet güçlü bir şekilde seyrediyor. Bizler bu güçlü performansın devam etmesi, sürdürülebilir olması için var gücümüzle çalışıyoruz. Yüksek katma değerli üretime büyük önem veriyoruz. Üretimi, yatırımı, ihracatı ve istihdamı artırmak Türkiye Ekonomi Modeli'nin merkezinde yer alıyor. Bunun yanında, cari açık sorununu çözmek ve küresel değer zincirlerinde daha üst sıralara çıkmak da öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor.
Bu amaçla, yatırım yapana, istihdam oluşturana devletimizin kaynaklarını en etkin ve verimli bir şekilde kullandırıyoruz. Krediler konusunda özellikle selektif davrandığımızı vurgulamak istiyorum. Bu kapsamda, yakın zamanda yatırım, ihracat ve işletme harcamalarına yönelik KGF paketlerini kullanıma sunduk. Uygun faizli, uzun vadeli TL cinsinden kredi imkanı da sağlıyoruz. Selektif kredi yaklaşımımızın bir çıktısı olarak sanayi ve turizm yatırımlarına yönelik 150 milyar TL'lik kredi paketini uygulamaya koyduk."
Nebati, son açıklanan konut sektörüne yönelik 3 destek paketinin yine hedef odaklı bakış açılarını yansıttığına işaret ederek, bu 3 paketle, ilk konutunu alacak vatandaşların uygun maliyetli kredi imkanıyla konuta erişimini artıracaklarını, ters dolarizasyonu destekleyeceklerini, tamamlanmamış inşaatların bitirilerek konut arzının artırılmasını sağlayacaklarını söyledi.
- "FİYAT İSTİKRARI KOMİTEMİZ ENFLASYONU DÜŞÜRMEYE YÖNELİK ÇALIŞMALARINI ARALIKSIZ SÜRDÜRÜYOR"
İnşaat firmalarına da bir yıl boyunca konut satış fiyatlarını sabit tutmaları şartıyla destek vereceklerini bildiren Bakan Nebati, konuşmasına şöyle devam etti:
"Diğer taraftan, bazı kişilerin açıkladığımız bu konut paketini kendilerine haksız kazanç elde etmek için bir bahane yoluna gitmelerine göz yummayacağız. İş ve yatırım ortamını iyileştirmek amacıyla, devrim niteliğindeki birçok vergisel düzenlemeyi uygulamaya geçirdik. Türkiye ekonomi modelinde en önemli önceliklerimizden biri de finansal istikrarın güçlendirilmesidir. Bunu gerçekleştirmek için, öncelikle ters para ikamesini sağlayan politikaların uygulanmasına ve TL cinsinden finansal araç ve varlıklarda yatırımların teşvik edilmesine yönelik güçlü adımlar attık. Tüm paydaşlarımızla eşgüdüm içerisinde çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Her ne kadar pandemiyle tetiklenmiş ve Rusya-Ukrayna savaşıyla derinleşmiş bir küresel enflasyon sorunuyla karşı karşıya kalmış olsak da ülkemizde enflasyon ataletini beraberce yeneceğiz. Tıpkı dövizdeki hızlı yükselişi yenilikçi bir yöntem olan kur korumalı mevduat gibi adımlar ile durdurduğumuz gibi. Enflasyonla mücadele, bugün en öncelikli konularımızdan biri. Para ve maliye politikalarının etkin koordinasyonuyla önümüzdeki süreçte enflasyonu kalıcı olarak tek haneli rakamlara indirmeyi hedefliyoruz."
Nebati, Fiyat İstikrarı Komitesi'nin enflasyonu düşürmeye yönelik çalışmalarını aralıksız sürdürdüğünü belirterek, "Piyasadaki fiyatları mercek altına alan Enflasyon ile Mücadele Timlerimiz, birçok sektöre ilişkin denetimlerini kesintisiz bir şekilde sürdürüyor. Bu kapsamda birçok kez farklı ortamlarda ifade ettiğim gibi enflasyonist ortamı fırsatçılığa çevirmeye çalışan kimseye asla izin vermeyecek, kesinlikle müsamaha göstermeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
Bakanlığın tüm kaynaklarıyla süreçleri her an izlediğini, analiz ettiğini ve denetlediğini aktaran Nebati, bu süreçlerin aynı şekilde devam edeceğini bildirdi.
Bakan Nebati, "Bizim insanımız ferasetlidir, ahlaki olgunluk sahibi ve özverilidir. Bunu biliyorum. Bu yüzden enflasyon sorununu el birliğiyle çözeceğimizden, kimsenin fırsatçılara göz açtırmayacağından da şüphe duymuyorum. Dün, gün boyunca gıdadan çimontaya kadar farklı sektörlerde faaliyet gösteren iş insanımızla oldukça verimli toplantılar gerçekleştirdik. Enflasyon meselesini masaya yatırdık. İşin güzel tarafı kendilerinin de enflasyonla mücadele doğrultusunda çeşitli adımlar atmaya yönelik düşüncelerinin olması. İş insanlarımızın da ellerini taşın altına koymaya hazır olduklarını görmekten büyük memnuniyet duydum." değerlendirmesinde bulundu.
Son 10 yılda, Türkiye'nin tarım sektörünün yüzde 28 büyüyerek, 2021 yılında tarımsal gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) 407 milyar TL seviyesine ulaştığını belirten Nebati, çalışanların da yüzde 17'sinin tarım sektöründe istihdam edildiğine işaret etti.
Nebati, 2021 yılı itibarıyla yaklaşık 5 milyon kişinin geçimini tarımdan sağladığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"2021 yılında tarım ürünleri ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 20 artarak 7,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. 2022 yılı mart ayı itibarıyla yıllıklandırılmış tarım ürünleri ihracatımız 7,5 milyar dolar ile tarihin en yüksek seviyelerine ulaşmıştır. Türkiye, dünya çapında çok çeşitli destinasyonlara önemli miktarda meyve, sebze ve kuruyemişte ana ihracatçı konumuna gelmiştir. Ülkemiz fındık, kayısı, incir, kuru üzüm ve kirazda dünyanın önde gelen üreticisi olup 20 farklı tarım ve gıda ürünü bakımından en büyük 5 ila 10 küresel üretici ülke arasında yer alıyor. Küresel salgın sürecinde tarım sektörümüz, hükümetimizin yerinde ve zamanında müdahaleleri neticesinde salgının olumsuz etkisine nispi olarak daha düşük derecede maruz kalmıştır.
Sosyal yardım önlemleri, tarım işçileri de dahil olmak üzere vatandaşlarımızın krizden daha az etkilenmesine katkı sağladı. Çiftçiler ve tarımsal gıda işletmelerinin kritik öneme sahip tarımsal değer zincirlerini işletmeye devam etmesini sağlamak amacıyla kredi ve teşvik paketlerimizi devreye aldık. Salgın sonrası toparlanma aşamasında da tarım ve gıda sektöründe üretken, sürdürülebilir büyümenin geliştirilmesine katkıda bulunmak için gayretli çalışmalarımız devam ediyor. 2000'li yıllarda tarımsal hasıladaki büyüme, ağırlıklı olarak emek, arazi, hayvan varlığı ve makine kullanımı gibi temel üretim faktörlerine yoğunlaşarak gelişti."
Nebati, bundan sonraki dönemde, Türkiye'de tarım sektörünün, kaynakları verimli kullanarak ve teknolojiden maksimum seviyede yararlanarak sürdürülebilir bir şekilde büyümesinin amaçlandığına işaret ederek, böylece, sektörün iklim değişikliğine adapte edileceğini ve AB gibi önemli ihracat pazarlarındaki politika gelişmelerine uyumlu hale getirileceğini dile getirdi.
- "TÜRKİYE, KURAKLIK STRESİ VE YENİLENEBİLİR SU ARZINDAKİ DEĞİŞKENLİK NEDENİYLE TARIM İÇİN SUYUN MEVCUDİYETİ AÇISINDAN RİSKLİ DURUMDA"
Bakan Nebati, konuşmasında iklim değişikliği ve tarım başlığına da değindi.
Sıcaklık ve yağış rejimindeki değişikliklerin, gıda üretimini olumsuz yönde etkileyerek, gıda fiyatlarında kayda değer fiyat artışlarına neden olduğuna vurgu yapan Nebati, "Bununla birlikte, yapılan araştırmalar, 2050 yılında dünyamızın ulaşacağı toplam nüfusu beslemek için bugünkünden yüzde 60 daha fazla gıdaya ihtiyaç duyacağımızı gösteriyor. Bu orandaki gıda üretimi için de yüzde 15 daha fazla suya gereksinim duyulacaktır." dedi.
Diğer taraftan, iklim değişikliği neticesinde yüzey suyu mevcudiyetinin azalacağının ve kurak mevsimlerin uzayacağının tahmin edildiğini anımsatan Nebati, konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye, kuraklık stresi ve yenilenebilir su arzındaki değişkenlik nedeniyle tarım için suyun mevcudiyeti açısından riskli durumdadır. Bu nedenle, su talebi düşük olan ürünlere yönelik ürün modelleri geliştirirken eş zamanlı olarak modern sulama yöntemleriyle su kullanımını verimli hale getirmeliyiz. Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olan AB, yakın zamanda başlattığı Yeşil Mutabakat aracılığıyla iklim ve çevresel zorluklarla mücadele etme iradesini vurguluyor ve ticaret ortaklarını da bu yönde teşvik ediyor. Tarım ve kırsal alanlar, Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın merkezinde yer alıyor.
Bu bağlamda Türkiye, AB Yeşil Mutabakatı tarafından öngörülen kapsamlı değişikliklere yanıt vermeyi amaçlayan 'Yeşil Mutabakat Eylem Planı'nı Temmuz 2021 tarihinde yayınlamıştır. Planın ana başlıklarından bir olan sürdürülebilir tarım kapsamında yer alan gıda kayıplarının ve atıkların azaltılması ve organik üretimin teşvik edilmesi gibi eylemler yer almaktadır. Bunlara yönelik gerekli adımlar atmasına Tarım ve Orman Bakanlığımıza katkı sağlamaktayız."
- "GÜNEŞ ENERJİSİ SİSTEMLERİ İÇİN KREDİ DESTEĞİ VEYA HİBE DESTEĞİ İMKANLARINI ÇİFTÇİLERİMİZİN KULLANIMINA SUNUYORUZ"
Bakan Nebati, tarım sektörünün kritik önemi çerçevesinde yeterli ve güvenilir gıda arzının sağlanması ve verimliliğin artırılması gibi hedefler çerçevesinde üreticileri desteklemeye devam ettiklerini dile getirdi.
Bu kapsamda son 5 yılda çiftçilere yaklaşık 90 milyar TL tutarında tarımsal destek ödemesi gerçekleştirdiklerini belirten Nebati, "2022 yılı için 25,8 milyar TL olarak belirlenen tarımsal destek bütçesine hububat üreticilerine ödenmek üzere 3,2 milyar TL ek girdi desteği ilave ederek 29 milyar TL'ye çıkardık." dedi.
Nebati, ayrıca, 2004 yılından bu yana tarımsal üreticilere, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla Hazine faiz destekli kredi kullandırarak üreticilerin finansman ihtiyacını uygun koşullarda karşıladıklarına dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:
"Bu kapsamda, 2021 yılı içinde 896 bin üreticiye 75 milyar TL tutarında Hazine faiz destekli kredi kullandırdık. Bu kredilerin faizinin, ortalama yüzde 70'i Bakanlığımızca karşılanmıştır. Böylece, tarımsal üreticilerimize 4,6 milyar TL tutarında faiz desteği sağladık. 2022 yılında da tarımsal üreticilere bir önceki yıla göre iki katından fazla bir artışla 9,8 milyar TL tutarında faiz desteği sağlamayı öngörüyoruz. Nisan ayı başında Hazine faiz destekli kredilerin tamamında üst limitleri yükselttik. Bu kapsamda, geleneksel bitkisel üretim ve hayvansal üretim konularında sıfır faizli kullandırılan kredilerin üst limitlerini 2 katına çıkardık.
Böylelikle küçük ölçekli üreticilerin yoğun olarak kredi kullandıkları başlıklardan geleneksel hayvansal üretimde 100 bin TL olan sıfır faizli kredi tutarı 200 bin TL'ye, geleneksel bitkisel üretimdeki 50 bin TL olan sıfır faizli kredi tutarı da 100 bin TL'ye yükselttik. Ayrıca, 15 Nisan tarihinde borçları aciz vesikasına bağlanmış üreticilerimize ödeme kolaylıklarının sağlanmasına yönelik düzenlemeyi uygulamaya koyduk. Tarım sektöründe verimliğin artırılmasına katkı sağlayan en önemli hususlardan bir tanesi de modern sulamanın yaygınlaştırılmasıdır. Bu da enerji ihtiyacı doğurmaktadır. Giderek artan enerji maliyetleri ekimi yapılamayan arazilerin artmasına yol açıyor. Bu durum alternatif enerji kaynaklarının kullanımını gerektiriyor."
Bakan Nebati, Türkiye'nin güneş enerjisinde yüksek bir potansiyele sahip olduğuna dikkati çekerek, "Bu kapsamda, tarımsal sulamada güneş enerjisi sistemleri için kredi desteği veya hibe desteği imkanlarını çiftçilerimizin kullanımına sunuyoruz. Tarımsal sulamada güneş enerjisi santrali kurulumunda Ziraat Bankası vasıtasıyla 12 ay ödemesiz 84 ay vadeli kredi imkanı getirdik. Uygulama süresi 2023 yıl sonuna kadar devam eden bu imkanla 7,5 milyon TL azami kredi kullanma limiti, yurt içinde üretilen makine teçhizat için yüzde 100, bunun dışındaki makine teçhizatta da yüzde 75 oranında faiz desteği sağlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Ayrıca, tarımsal sulama projeleri kapsamında DSİ ile TOKİ arasındaki iş birliği ile 830 bin hektar olarak planlanan projelerden öncelikli olarak 390 bin hektarlık alanı içeren 143 sulama projesini hayata geçireceklerini bildiren Nebati, çiğ süte litre başına 20 kuruş olarak uygulanmakta olan destek tutarını 1 Mart-15 Mayıs dönemine yönelik olarak 4 kat artırarak litre başına 1 TL seviyesine çıkardıklarını, böylelikle çiftçilere aylık yaklaşık 930 milyon TL destekleme ödemesi yapmayı öngördüklerini aktardı.
- "SIFIR FAİZLİ KREDİ UYGULAMASIYLA 1,7 MİLYON YETİŞTİRİCİMİZ TOPLAM 42 MİLYAR TL FAİZSİZ KREDİ KULLANDI"
Nebati, 2022 Üretim Yılı Sertifikalı Tohum Kullanım Desteği ödemelerinin aynı yıl başlamasını sağladıklarını belirterek, bu destekle başta hububat, bakliyat ve yağlı tohumlu bitkiler için olmak üzere daha verimli bir tarımsal üretimin teşvik edilmesini, üreticilerin girdi maliyetlerinin azaltılmasını amaçladıklarını anlattı.
"Stratejik ürünlere ilave desteklerle çiftçimizin yanında olduk. 2002'de 5 ürüne prim desteği verilirken bugün 18 ürüne prim desteği sağlıyoruz. Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi proje sayısını son 3 yılda 27'den 50'ye çıkardık. Bu bölgelere güncel rakamlarla 450 milyon lira altyapı kredisi sağladık." diyen Nebati, hayvancılık sektörüne yönelik sıfır faizli kredi uygulamasıyla 1,7 milyon yetiştiricinin toplam 42 milyar lira faizsiz kredi kullandığını bildirdi.
Nebati, ayrıca, 3. Tarım Orman Şurası'nın en önemli çıktılarından birisi olan sözleşmeli üretim modelinin geliştirilerek yaygınlaştırılması için çalışmaların sürdüğünü aktardı.
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, yapılan tüm çalışmaların yanı sıra çiftçileri desteklemek için çeşitli vergisel düzenlemeler yaptıklarını da anımsattı.
Meskenlerde ve tarımsal sulamada elektrik teslimlerinde KDV oranını yüzde 18'den yüzde 8'e indirdiklerini hatırlatan Nebati, "İndirimli vergi oranı uygulanan tarım makinelerinin kapsamını genişlettik. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sertifikalandırılan tüm tohumluk fide ve fidanların KDV oranını yüzde 1 olarak belirledik. Gıda ürünlerindeki yüzde 8 oranındaki KDV'yi yüzde 1'e indirdik. Gıda ürünlerinin toptan ve perakende satışlarında uygulanan KDV oranlarını eşitleyerek farklılığı ortadan kaldırdık. Böylece uygulama kolaylığı sağladık. Yeme içme hizmetlerinde KDV oranını yüzde 8 olarak belirledik." diye konuştu.
Bakan Nebati, konuşmasının ardından katılımcılarla aile fotoğrafı çektirdi.
BAKAN KİRİŞCİ: MUTLAK SURETTE STRATEJİK ÜRÜNLERE DESTEK OLMAK DURUMUNDAYIZ
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, "Mutlak surette stratejik ürünlere; yumurtaya, yağlı tohumlara, baklagillere, şeker pancarına bitkisel üretimde ayrı bir ehemmiyet vermek, hayvansal üretimde de et, süt, yumurtaya destek olmak durumundayız." dedi.
Kirişci, Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi Buluşması'nda yaptığı konuşmada, etkinliğin geleneksel hale gelmesini, tarımın Davos'u olarak uluslararası bir hüviyet kazanmasını, her yıl bir tema alınıp Türkiye'nin bir tarım kentinde bu tür etkinliklerle kutlanmasını diledi.
2002 yılında TBMM'de milletvekili olarak göreve başladığı dönemde Ziraat Bankası'nın özelleştirme kapsamında olduğunu ifade eden Kirişci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın o dönemde Başbakanlık görevindeyken dirayetli duruşunu bu konuda da gösterdiğini söyledi.
Kirişci, Ziraat Bankası'nın var oluşunun üzerine yüzyıllar eklenmesini, aziz üreticiler var olduğu sürece bankanın yaşamasını temenni ederek, "Tarımın stratejik bir sektör, en az bir savunma sanayi kadar bir ülke için vazgeçilmez ve milli güvenlik konusu olduğunu biz meslek insanları biliyorduk ama dünya önce salgın ve sonra Rusya-Ukrayna savaşı ile bunu müşahede etti. Keşke bu iki hadise de olmamış olsaydı. Bizim her yaşanandan mutlaka bir ders çıkarmamız, bunu yerine getirmemiz gerekiyor." diye konuştu.
Türkiye'nin 2002 ile bugünkü durumunu kıyaslayan Kirişci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye iktidara geldiğimizde 65 milyon nüfus olan bir ülkeydi, bugün nüfusumuz 85 milyon. O gün (kişi başı) milli gelirimiz 3 bin 500 dolar mertebesindeydi, bugün 10 bin dolarlar mertebesinde. 85 milyonumuzun üzerine bugün ülkemizi güvenli liman olarak görüp bu ülkeyi geçici de olsa yer yurt edinenlerin sayısı 5 milyon, bunlara ilave 2002'de 15 milyon olan ülkemizi ziyaret edenlerin sayısı, salgın öncesindeki rakamlar esas alındığında 52 milyonlara kadar çıkmıştı, 60-80 milyon olmaması için hiçbir sebep yok. Bu trend bizleri oraya taşıyacaktır."
Kirişci, Türkiye'nin 30 milyar dolara dayanmış dış ticaretinin bulunduğunu, kendi ülkesindeki vatandaşlarını, geçici statüsündeki mültecileri, bu ülkeye gelen misafirleri ve ihracatıyla yurt dışındakileri doyuran bir üretici olduğunu anlatarak, "Ben bu eli öpülesi üreticilerimizin, tüm dünyadaki üreticilerin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nü tebrik ediyorum." dedi.
- "TARIMSAL DESTEKLER 30 MİLYAR LİRAYA DAYANDI"
Bakan Kirişci, tarımsal desteklere değinerek, 2002 yılında 1,8 milyar lira olan tarımsal desteklerin 30 milyar liraya dayandığını, bunun doğrudan destekler olduğunu, dolaylı olarak üretimin, miktar, kalite, kadın ve genç istihdamı ile ilgili sağlanan desteklerin Türkiye'de tarım sektörünü önemli düzeylere ulaştırdığını söyledi.
Türkiye'nin dünyadan kendini soyutlayabilecek durumda olmadığını aktaran Kirişci, tarımda kullanılan enerjinin, tarımsal ilaçların ithal edildiğini, neredeyse maliyetin yüzde 65-70'ini oluşturan kısmının dışarıyla ilişkili olduğunu dile getirdi.
Bakan Kirişci, "Cumhurbaşkanımızın önderliğinde ülke olarak yürütmüş olduğumuz süreç yönetimi bütün yaşananlardan olabildiğince az etkilenen ülkeler statüsüne koydu. Özelikle de iki komşu ülkeden birini bir taraftar mantığıyla seçmek yerine, Cumhurbaşkanımız 'her ikisi de komşumuz ve dost ülkelerdir' yaklaşımını sergilediği için Rusya ve Ukrayna'dan sonra bu konuda en çok etkilenen 3. ülke olmaktan bizi kurtardı." diye konuştu.
Kirişci, eğer üretilmezse, cepteki paranın alım gücünün sıfır, eldeki teknolojinin kabiliyetinin sıfır olduğunu belirterek, mutlaka üretmek durumunda olunduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin üretiminin odaklanacağı ilk noktanın, 85 milyon nüfus, bu ülkede bulunup beklentileri olanlar ve bu ülkeye misafir olarak davet edilenlerin ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu vurgulayan Kirişci, "Bitkisel üretim tarafında un, yağ, şeker, hayvansal üretim tarafında et, süt, yumurta gerçekten stratejik ürünlerdir. Mutlak surette stratejik ürünlere; yumurtaya, yağlı tohumlara, baklagillere, şeker pancarına bitkisel üretimde ayrı bir ehemmiyet vermek, hayvansal üretimde de et, süt, yumurtaya destek olmak durumundayız. Bunlara destek olduk, bu dönemde daha fazla destek olacağız." şeklinde konuştu.
- "BU ÜLKEDE ARZ İLE TALEBİ BİRBİRİNE YAKLAŞTIRACAĞIZ"
Kirişci, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin kendilerine her konuda destek verdiğini ifade ederek, Bakan Nebati'nin yenilenebilir enerji ve GES'ler konusunda bakanlığın, üreticilerin önünü açacak adımlar attığını kaydetti.
Tarımda daha fazla dijitalleşmeye ihtiyacın olduğunu ve teknolojinin bu imkanı sağladığını aktaran Kirişci, bakanlık olarak dijitalleşmede daha büyük bir hız ve daha az prosedür olmasını sağlayacaklarını söyledi.
Kirişci, sundukları desteklerin sayıca biraz fazla olduğunu, bu desteklerde bir sadeleştirmeye gideceklerini anlatarak, aylık, dönemlik, sezonluk, üretim ve hasat dönemlerine denk gelen destekler sunacaklarını kaydetti.
Desteklemenin yönlendirici etkisinin olması gerektiğine işaret eden Kirişci, tarım sektörünün bu konuda en fazla olumsuz etkilenen sektör olduğunu dile getirdi.
Bakan Kirişci, arz ve talebin birbirine yaklaştırılması gerektiğini belirterek, "Biz öncelikli olarak kendimiz için üreteceğiz, bu ülkede arz ile talebi birbirine yaklaştıracağız. Bu durum fiyat istikrarını da beraberinde getirecektir." dedi.
ZİRAAT BANKASI TARIM EKOSİSTEMİ BULUŞMASI
Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, tarım sektörünün ana finansman bankası olarak Türkiye'nin tarımının potansiyeline inandıklarını ve güvendiklerini belirterek, "Bu inanç ve güven doğrultusunda üreticilerimize kullandırdığımız kredileri bugün 127 milyar TL'nin üzerine taşıdık. Kredi kullanan üretici sayımızı 739 binin üzerine çıkardık. Finansmana erişimi daha da kolaylaştırarak uygun maliyetli kredilerden yararlanan üreticisi sayısını 1 milyona taşımayı hedefliyoruz." dedi.
Çakar, Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi Buluşması'nda yaptığı konuşmada, Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla Türkiye'nin dört bir yanından tarımın tüm paydaşlarını bir araya getirmek için Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi Buluşması'nın ilkini düzenlediklerini belirtti.
Tarımın Türkiye için en az savunma sanayisi kadar önemli olduğunu ifade eden Çakar, "Bundan böyle sağlıklı, güvenilir, sürdürülebilir gıdaya, kullanılabilir su kaynaklarına ve enerjiye sahip olan ülkeler dünyanın geleceğinde söz sahibi olacaklardır." diye konuştu.
Çakar, Türkiye'nin dünyanın ilk 10 tarım ülkesi arasında yer aldığını aktararak, Türkiye'nin üretmek zorunda olduğunu, bir karış toprağı ve işletmeleri boş bırakacak lüksün bulunmadığını söyledi.
Tarım sektöründe finansmana erişim noktasında genel olarak bir sorun görünmediğini anlatan Çakar, başta Ziraat Bankası olmak üzere sektördeki birçok bankanın tarım sektörüne kredi kullandırdığını, bundan memnuniyet duyduklarını ve bankalar arası rekabetin kazananının çiftçiler olacağını vurguladı.
- "ZİRAAT BANKASI 158 YILDIR ÜLKE TARIMINA KESİNTİSİZ DESTEK SAĞLIYOR"
Çakar, bankacılık sektörünün 2021 yıl sonu itibarıyla tarım sektörüne kullandırdığı toplam kredinin 167 milyar TL seviyesinde olduğunu, bugün itibarıyla bu rakamın 189 milyar TL'ye çıktığını belirtti.
Tarımsal gayri safi yurt içi hasılayı daha artırabilmek için fonlama ihtiyacının artmasının olağan bir iş olduğunu aktaran Çakar, şunları kaydetti:
"Önemli olan husus ihtiyaç duyulan uygun finansmanın sürdürülebilir ve ulaşılabilir şekilde sağlanıp sağlanamadığıdır. Başta Ziraat Bankası olmak üzere Türk bankacılık sektörü bu finansmanı sağlayabilecek güçtedir. Ziraat Bankası 158 yıldır ülke tarımına kesintisiz destek sağlıyor. Tarım sektörünün ana finansman bankası olarak Türkiye'nin tarımının potansiyeline inanıyor ve güveniyoruz. Bu inanç ve güven doğrultusunda üreticilerimize kullandırdığımız kredileri bugün 127 milyar TL'nin üzerine taşıdık. Kredi kullanan üretici sayımızı 739 binin üzerine çıkardık. Finansmana erişimi daha da kolaylaştırarak uygun maliyetli kredilerden yararlanan üreticisi sayısını 1 milyona taşımayı hedefliyoruz."
Çakar, Ziraat Bankası'nın kullandırdığı tarım kredilerinin, diğer kredilerden çok önemli bir farkının bulunduğunu, kullandırdıkları kredilerin yüzde 84'ünün, bugün itibarıyla 107 milyar TL'lik kısmının faiz destekli, sübvansiyonlu kredilerden oluştuğunu aktararak, "Faiz destekli, sübvansiyonlu kredilerin 31 milyar TL'sinin, üreticilerin faizinin tamamı Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından karşılanıyor. Yani bu üreticilerimize sıfır faizli kredi kullandırılıyor. Bu kapsamdaki 22 milyar TL'lik kredinin faiz oranı sadece yüzde 1 ile yüzde 5 aralığındadır. Faiz destekli, sübvansiyonlu kredilerin yarısından fazlasının faiz oranı yüzde 5'in altındadır. Kalan yüzde 45'inde ise faiz oranları yüzde 5 ile yüzde 10 arasında değişmektedir. Bugünkü piyasa koşullarında üreticilerimize verilen bu desteğin çok kıymetli olduğunu belirtmek isterim." diye konuştu.
- "ÜRETİCİLERİMİZ KULLANDIKLARI KREDİYİ ZAMANINDA ÖDÜYOR"
Çakar, müşterilerin yüzde 84'ünün 250 bin TL'den daha az kredi kullandığını, kredi portföyünün büyük kısmının küçük ölçekli işletmelerden oluştuğunu, büyük ölçekli işletmelere de kredi kullandırdıklarını aktardı.
Banka olarak katma değeri yüksek tarımsal yatırımların finansmanı konusunda iştahlı olduklarını ifade eden Çakar, "Üreticilerimiz kullandıkları tarımsal krediyi ödüyorlar. Ziraat Bankası'nın tarım kredilerinden kaynaklanan takipteki alacak oranı yalnızca yüzde 0,8'dir. Biz üreticilerimize doğru finansman sağlıyoruz, üreticilerimiz de kullandıkları krediyi zamanında ödüyorlar." diye konuştu.
Çakar, takipteki müşterilere sundukları ödeme imkanlarını da anlatarak, "Zaman zaman Ziraat Bankası'nın çiftçi bankası olmaktan çıktığı, kaynaklarını tarım dışı sektörlere kullandırdığı, Ziraat Bankası'nın yalnızca tarıma kredi kullandırması gerektiği ifade ediliyor. Az önce açıkladığım rakamlardan da anlaşılacağı üzere biz tarımın finansmanından hiçbir zaman çıkmadık, asla da çıkmayacağız. Biz ülke tarımını güçlü şekilde desteklemeye devam ediyoruz." dedi.