Malezyalı ekonomistler, koronavirüs salgınının kontrol altına alınmasıyla birlikte Türkiye ile Malezya’nın ticari ilişkilerinin gelişeceği öngörüsünde bulundu.
Malaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mohd Nazari İsmail, Malezya’nın bu yılın ikinci çeyreğinde yaşadığı yüzde 17,1’lik ekonomik daralmaya dikkat çekerek, "Böyle bir daralma her ülke gibi Malezya’da da bekleniyordu. Her ne kadar İngiltere ve ABD’deki kadar kötü olmasa da Çin gibi ülkelere kıyasla Malezya’nın ekonomik daralması daha kötü oldu" dedi.
Malezya'nın ekonomik krizden çıkıp toparlanması için belli bir zamana ihtiyaç duyduğunu dile getiren Nazari, Türkiye ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Ülkesinin Türkiye’yi Avrupa’ya açılan bir kapı, Türkiye’nin de Malezya’yı Güneydoğu Asya ile bir köprü olarak gördüğünü aktaran Nazari, "İki ülke arasındaki karşılıklı ticaret her zaman devam edecek ve güçlenecektir. Karşılıklı ticareti daha verimli yapabilmek için her iki tarafın birbirinden alıp satabileceği ürünleri iyi bilmesi gerekiyor. Bunu sağlamak içinse güçlü bir Türkiye-Malezya Ticaret Odası kurulmalıdır" ifadelerini kullandı.
Malezya Parasal Adalet Hareketi Başkanı Prof. Dr. Kamil Mydin ise Malezya'nın yavaş ilerleyen ekonomik toparlama sürecinde olduğunu belirterek, "İkinci Kovid-19 dalgası endişelerinden ötürü hükümet şu sıralar biraz daha tedbirli. Umarız bir daha kısmi sokağa çıkma yasağının uygulanacağı şartlara dönmeyiz. Zira karantina döneminde Malezya günde neredeyse 500 milyon dolar kaybetti." şeklinde konuştu.
Koronavirüs salgınının Malezya'daki çeşitli sektörlere ciddi zararlar verdiğini aktaran Kamil, hükümetin bu soruna çözüm bularak sektörleri muhakkak batmaktan kurtarması gerektiğini ifade etti.
İşletmelerin batması durumunda Malezya ekonomisinin tamamen çökeceğini dile getiren Kamil, "Şu an Malezya, akışkanlık boşluğunu doldurabilmek için dışarıdan borç alma eğiliminde ve ben bu fikre çok sert muhalefet ediyorum. Hükümet bu açığı dışarıdan borç almak yerine karşılıksız para basarak kapatmalı. Bu politika enflasyonu kötü etkileyebilir, ama uzun vadede sektörleri batmaktan kurtaracağı için faydalı olacaktır" diye konuştu.
Türkiye ve Malezya'nın bu süreçte işbirliklerini geliştirebileceğine ve karşılıklı ticareti artırabileceğine dikkat çeken Kamil, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 3,7 milyar doları geçtiğini bildirdi.
Türkiye ve Mazleya arasındaki ticaret hacminin iyi bir ivme yakaladığını söyleyen Kamil, "Ancak ihracatların yüzde 80'ini Malezya üstlenirken geri kalan yüzde 20 ihracat Türkiye'ye ait. Bu Türkiye için küçük bir oran ve arada bir ithalat-ihracat dengesizliği var" dedi.
Malezya'nın Türkiye'den daha çok ürün ithal etmesi gerektiğini belirten Kamil, "Türkiye tekstil, elektronik ve inşaat alanında çok iyi. Malezya bu alanlarda Türkiye'den daha fazla ürün satın alabilir. Aynı şekilde Türkiye de Malezya'dan palm yağı ithalatını artırabilir. Özellikle Hindistan'ın geçen yıldan bu yana Malezya ile palm yağı ticaretini kısıtlama kararının ardından Türkiye, Malezya için büyük bir alternatif pazar olabilir." şeklinde konuştu.
İslam ülkeleri arasındaki karşılıklı ticaretin koronavirüs salgını sonrasında da artması gerektiğini dile getiren Kamil, "Türkiye, Malezya, Pakistan, İran ve Endonezya gibi ülkeler İslam dünyasında gelecek vadediyor. Bu ülkeler bir araya gelerek İslam ülkeleri arasında çok taraflı serbest ticaret anlaşmasının imzalanmasına öncülük edebilir. Bu şekilde hem yabancı para birimi kullanımı azalır, hem İslam ülkeleri daha az dışa bağımlı hale gelir." açıklamasında bulundu.