Türkiye'nin uluslararası doğrudan yatırım potansiyeline ilişkin değerlendirmede bulunan Dağlıoğlu, uluslararası yatırımcılarla çok sık diyalog halinde olduklarını kaydetti.
Türkiye'nin hızlı büyüyen, dayanıklı ve güçlü bir ekonomisi olduğunu vurgulayan Dağlıoğlu, Türkiye'nin büyüme hızının 2003'ten bugüne kadar yıllık ortalama yüzde 5,4 olduğunu anlattı.
"Bu, bizim yatırım çekme yarışında rakibimiz olan ülkelerden veya gelişmiş ekonomilerden çok daha yüksek bir seviye" diyen Dağlıoğlu, Türkiye'nin pandemi yılında da yüzde 1,8 büyüdüğünü söyledi.
"Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,3'lük büyüme var"
Dağlıoğlu, "Geçen yıl yüzde 11'lik büyüme, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,3'lük büyüme var. Bu büyüme hızıyla Türkiye her zaman yatırımcıların dikkatini çekiyor. Dayanıklılık ise uluslararası yatırımcıların yine mutabakat halinde olduğu bir konu. 2008'de ABD'de 'mortgage krizi' olarak başlayan küresel krizi hatırlayalım veya 2012-2013'teki Avrupa borç krizi, son olarak da pandemi süreci… Türkiye, bu süreçlerin hepsinden V şeklindeki toparlanma dediğimiz, hızlı bir büyümeyle, hızlı bir ihracat büyümesiyle, hızlı bir doğrudan yatırım büyümesiyle çıkmış bir ülke" diye konuştu.
Türkiye'nin konumunun getirdiği avantajlara ve küresel pazarlara erişim imkanlarına dikkati çeken Dağlıoğlu, "Türkiye'deki yatırımlar sadece ülkenin iç pazarı için olan yatırımlar değil. Türkiye'deki uluslararası yatırımcılar bu ülkeyi bir bölgesel üs olarak belirleyerek, 'bölgesel bir merkez' olarak Türkiye'yi konumlayarak çevre pazarlara erişiyorlar. Bizim istatistiklerimizdeki ihracat artışında uluslararası yatırımcıların ve onların buradaki tedarikçilerinin payının olduğunu söylemek mümkün." ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin güçlü bir reform ajandası var"
Dağlıoğlu, Türkiye'nin güçlü bir reform ajandası olduğuna dikkati çekerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde 2003 yılından bu yana reform yapılarak, yatırım ortamının güncel ve güçlü tutulduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin 2003'ten bu yana 240 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım çektiğini, 5 bin 600 civarında olan uluslararası sermayeli şirket sayısının şu an 75 binin üzerine çıktığını aktaran Dağlıoğlu, "Türkiye, uluslararası yatırımcılar için güvenli bir ülke konumunda. Bildiğiniz üzere geçen yıl mart ayında açıklanan reform programı da uygulanmaya devam ediliyor. Aynı şekilde uluslararası yatırımcıların ülkemizde yatırımlarını artıracak bu ajandanın da devam ettiğini görüyoruz" dedi.
Türkiye'nin, yetkin, dinamik ve derin iş gücü potansiyeli bulunduğunu vurgulayan Dağlıoğlu, "Türkiye, uluslararası yatırımcılar için öne çıkan bir ülke. Rakip ülkelere baktığımız zaman Türkiye'nin iş gücünün yetkinliği, işlerine olan adanmışlığı her zaman ayrı bir fark yaratıyor. Biz bu maddeleri yatırımcılara ülkemizin değer önerisi olarak sunuyoruz" ifadelerini kullandı.
"Türkiye, uluslararası yatırımcılar tarafından takdir görüyor"
Dağlıoğlu, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde sürekli güçlü dostluk ilişkileri kurmaya çalışan ve küresel barışa katkı sağlayacak bir oyuncu olarak kendini konumlandırdığını belirterek, şöyle devam etti:
"Bu, kesinlikle uluslararası yatırımcılar için de karşılık bulan bir şey. Son dönemde güneyimizdeki ülkelerle artan diplomasi trafiği, gelişen, güçlenen ilişkiler ve yine kuzeyimizdeki ülkeler arasındaki arabuluculuk çalışmaları her zaman uluslararası yatırımcılar tarafından takdir görüyor. Türkiye'nin, dünyanın bir diğer önemli gündemi olan küresel tedarik zincirlerindeki yeniden şekillenmeyle de önemli fırsat sunduğunu söylüyoruz.
Küresel tedarik zincirindeki yeniden yapılanma, sürdürülebilirlik, dijitalleşme konuları, muhafazakar ticaret politikaları gibi tartışmaların ortasında Türkiye, serbest piyasaya dayalı ekonomisiyle, uluslararası korumacı politikalardan yana tavır koymayarak, dünya ticaretinin artması için daha liberal politikalardan yana duruş sergilemekte ve yatırımcılar için önemli bir bölgesel üs olmaya devam etmektedir."
Türkiye'nin geçen yıl çektiği uluslararası yatırım miktarının 14 milyar dolar olduğu bilgisini veren Dağlıoğlu, "Bir önceki yılla kıyasladığımız zaman Türkiye, dünyadaki uluslararası doğrudan yatırım toparlanmasından daha hızlı şekilde toparlanmış oldu. Bu yılın ilk 4 ayındaki veriler de açıklandı. Hemen hemen geçen yılla aynı seviyede gidiyoruz. Yılın ilk döneminde omicron etkisi ve kuzeyimizdeki ülkelerdeki kriz durumu vardı ama çok güçlü sinyaller var, açıklanan yatırım projelerini görüyoruz. Önümüzdeki aylardan itibaren bu yatırımların da ivmelenerek artmasını bekliyoruz" değerlendirmesini yaptı.
Dağlıoğlu, Türkiye'nin, dünyadaki uluslararası doğrudan yatırım hareketlerinin kabaca yüzde 1'ini çektiğini belirterek, "Önümüzdeki yıllar için hedefimiz bunu yüzde 1,5'e taşımak. Doğrudan yatırım miktarını artırmak için her şeyi yapıyoruz, tüm enerjimizle çalışıyoruz" dedi.
Dünyadaki küresel tedarik zinciri şekillenmesindeki gelişmelere de değinen Dağlıoğlu, şunları söyledi:
"Türkiye'deki mevcut şirketler kapasite artırıyorlar, tesislerini modernize ediyorlar, Türkiye'ye yeni fonksiyonlarını getiriyorlar. Türkiye'de olmayan şirketler burada yerli şirketlerle iş birliği halinde. Daha yeni uluslararası bir ilaç şirketiyle yerli şirketin ortak yatırımını duyurduk. Sıfırdan kapasite kurmak şirketler için zor olabiliyor. Mevcut biriyle ortaklık yaparak, o tesisler içinde kapasite kurmak kolay olabiliyor ya da doğrudan mevcut şirketleri satın alarak burada bir merkez kurmak için adım atabiliyorlar. Ekonomi haberlerinde bazı satın alma ve birleşme haberlerinin çıktığını görüyoruz. Güçlü sinyaller bunlar. Önümüzdeki aylarda yatırım haberleri artarak devam edecek."
Dağlıoğlu, Türkiye'nin Körfez ülkeleriyle devam eden yatırım ilişkilerine dikkati çekerek, "Politik ilişkilerin daha da güçlenmesiyle bunun yatırıma olumlu yansımaları olacağını herkes görüyor. Geçen yıldan başlayarak Körfez ülkelerinin daha fazla yatırım yapmaya başladığını görüyoruz" dedi.
"Türkiye'nin kazandığı yeniden konumlanma projeleri var"
Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte gündeme gelen şirket taşınmalarını da değerlendiren Dağlıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sadece Rusya'dan değil, Ukrayna'dan da uluslararası şirketlerin mevcut durum sebebiyle faaliyetlerini taşıdığını görüyoruz. Türkiye bu krizin çıktığı ilk günlerden beri projelerin yeniden taşınması için öne çıkan hedef ülkelerden biri oluyor. Bizim kazandığımız birçok yeniden konumlanma projesi var. Bu bağlamda da önümüzdeki dönemde de bu trendin devam edeceğini görüyoruz. Uluslararası şirketler bazı kararlar aldılar, Rusya'da faaliyete devam etmeme kararlarını beyan ettiler. Endüstriyel faaliyetlerin taşınması zaman alıyor. Şu anda üzerinde çalıştığımız projeler var, önümüzdeki dönemde de benzeri projeleri görmek mümkün."