Bir bilim kurgu filminden ibaret sanılan bu deneyin ilk örneği bazı tarihi kaynaklara göre; M.Ö. 600 civarında Mısır Firavunu 1. Psamtik tarafından yapıldı. 1800 yıl sonra da 2. Frederick ; ailelerinden ayırdığı 50 bebeği bir odaya kapattı. İnsanlarla etkileşimi tamamen kesilen bebeklerin yalnızca besin ihtiyacı onlarla hiç konuşmayan kişiler tarafından sağlandı. Bu deneydeki amaç; 50 bebek bir odaya kapatılıp büyütülürse hangi dili konuşur? sorusunun yanıtını bulmaktı. Ancak sonuç oldukça korkunç...
Yüzyıllar boyunca pek çok kez yeni doğmuş bebekler üzerinde bu tür deneyler yapılmış.
Yeni doğan minicik yavrular ailelerinden ayrılmış ve dış dünyayla yazılı ya da sözlü olarak herhangi bir dilde iletişim kurulması engellenmiş. Bu nedenle de bu deneylere dil yoksunluğu deneyleri adı verilmiş.
Amaç ise lisanın kaynağını bulmak ve daha da derinlerde insan doğasının temellerini anlamaktı. Fakat bu deneylerden en dikkat çekeni 2. Frederick 'e ait.
Bazı kaynaklara göre; dış dünyayla hiç teması olmayan bir yere kapatılmış bebeğin büyüyünce söylediği ilk kelimenin frigcede ekmek olduğu efsanesine inanmayan Frederick bunu bir de kendi denemeye karar vermiş.
Bunun üzerine ise 50 bebeği ailesinden ayırıp bir odaya kapatmış.
Frederick'in beklentisi bebeklerin ilk olarak ibranice konuşmaları olsa da hiç beklemediği bir sonuçla karşılaşmış.
Bebeklerin yalnızca besin ihtiyacının karşılanması için bakıcılar görevlendirildi.
Ancak en önemli husus şuydu ki, bakıcıların bebeklerle herhangi bir şekilde iletişim kurması yasaktı.
Öyle de oldu; bakıcılar bebeklere mamalarını verdi, altlarını değiştirdi ve asla göz teması dahi kurmadı.
Acımasız deney sonucunda bebeklerin hangi dili konuştuğu ise hiç öğrenilemedi.
Çünkü bebekler, 4 ay sonunda hayatını kaybetti. Bebekler; sevgi görmedikleri için beyinlerindeki hipokampus merkezi bu dünyada istenmediklerinin sinyalini verdi.
Bu deney sonucunda dillerin kökeni öğrenilemedi ama insanoğlunun hayatta en muhtaç olduğu şeyin sevgi ve ilgi olduğu öğrenildi.