Sol’un eline düşen gerçekten iflah olmuyor. MHP ve Ülkücü Hareketten ayrılıp, CHP’nin elinde belediye başkanı, seçmen, milletvekili, medyasında ise yazar ve yorumcu olarak düşenlere bakın, artık terör örgütü PKK’yı, HDP’yi, Demirtaş’ı bile savunur hale geldiler. Biz, “Bozkurt bağımsızlığın sembolüdür” derken, makam, sıfat, para için CHP’de mankurtlaşanlar, şimdi ihanetlere CHP’lilerden bile önce koşuyorlar.

CHP, devşirdiklerinin önüne para, makam, sıfat koyunca Mankurt işkencesini çok kolay gerçekleştiriyor. Neydi o meşhur işkencenin tarifi: Mankurt haline getirilmek istenen kişinin önce başı kazınır, ardından başına ıslak bir deve derisi sarılır ve elleri kolları bağlı bir şekilde Güneş altında bırakılır. Deve derisi kurudukça gerilir. Gerilen deri, başı mengene gibi sıkar ve inanılmaz acılar vererek kişinin aklını yitirmesine neden olur.

Bu bahsettiğimiz elbette CHP’nin fiziki işkencesi değil, önlerine menfaat yığarak devşirme süreci… Bir dönem bunu FETÖ çok iyi yapıyordu. Birçok “Ülkücü ve Milliyetçi Aydını” bu yöntemle devşirmişti. Geçenlerde bunlardan birinin 400 sayfalık hatıra/söyleşi kitabını okudum bitirdim. Teröristbaşı Fethullah Gülen’i öyle övmüş ki, dünyada böyle bir övgü yaptığı başka hiç kimse yoktur. Biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum. Büyük bir hayal kırıklığına uğradım resmen…

Günümüzde de CHP, benzer işler yapıyor. Piyasadan bol bol devşirme yaratıyor.

Dünlerde, “Ülkücü, Türk milliyetçisi” sıfatını taşıyanlar, aklını yitirmese HD(P)KK güzellemeleri yapar mı?

PKK’lı Demirtaş’a özgürlük ister mi?

Terör örgütü PKK’nın talebi olan mali ve yerel özerklik ister mi?

CHP makam, sıfat ve parayla bunların akıllarını öyle almış ki, DEM’liler Türk bayrağına, Türkçe’ye, İstiklal Marşı’na, Atatürk’e, şehide, gaziye saldırıyor, bunlarda sırf “CHP zarar görmesin” diye seslerini çıkaramıyorlar. Ülkücüler bu değerler için canını verirken, bugün mankurtlaşanlar, “CHP’deki menfaatlerimiz zarar görmesin” diye susuyor. Akılları menfaat söz konusu olunca hiç gitmiyor nedense?

Bu türlerin hallerini şair ne güzel ifade etmişti: Onlar "dâvâ" derler, dâvâyı satarlar/ Toprak tükenirse havayı satarlar/ Mecnun hâllerine bakıp aldanmayın/ Menfaat görünce Leyla'yı satarlar.

Bugün aslında yazıma direkt İlber Ortaylı ile girecek ‘Sol’un eline düşen gerçekten iflah olmuyor’ düşüncemi onunla bağlayacaktım.  Ama özellikle 2015 sonrası kendilerini CHP’ye satmaya başlayanlara özel bir ilgim olduğu için, onlardan yola çıkarak İlber Ortaylı’ya geldim.

İlber Ortaylı’yı geçen hafta ki başyazımda “Bu arada Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'e müze gezisi sırasında eşlik eden çokbilmiş İlber Ortaylı, niçin İstanbul'a Konstantinopoli Edirne'ye Adrianople dedi? Ekrem mi istedi? Sol’un eline düşen iflah olmuyor. Allah sonumuzu hayır etsin” şeklinde bir cümle ile değinmiştim. İlber Ortaylı böyle bir skandala imza attıktan günler sonra Ayasofya hakkında da “Sultanahmet'te namaz kılınır, Ayasofya'da kılınır mı? Gudubet bir bina namaz kılmak için. Hiçbir ciddi Müslüman yatıp kalkıp secde edip rükuya varıp 5 vakit namaz kılan adam orada kılmaz, adamın ruhunu karartıyor o yapı" şeklinde gudubet bir açıklama yaptı.

İlber Ortaylı, daha önce farklı Ayasofya yorumları yapıyorken, şimdi ‘karamsar, şevk kırıcı ve kötüleyici ifadeler’ içinde olması çok dikkat çekmektedir.

Geçmişte şöyle diyordu: Hem kilise hem cami olarak kullanılması mantıklı değil. Hamam mı orası? Gündüz kadınlar, gece erkekler kullansın der gibi olur mu hiç? Orada bir cemaat varsa diğer cemaat girmez artık. İki şekilde de kullanılması bir fantezidir. Tartışmaya gerek yok. Ayasofya bizimdir, tapusu bizim elimizdedir, tarafımızdan fethedilmiş ve camiye çevrilmiştir. Neden camiye çevirdik diye de utanacak değiliz, tarihle yüzleşme filan da boş laftır. (20 Aralık 2013)

Geçmişte yine şöyle diyordu: Ayasofya bizimdir. Tamam mı bizimdir. Şuna bir kere herkesin aklı ersin. Tapusu bizim elimizdedir. Camilerin tapusunu o şeklinde olmaz. Tarafımızdan fethedilmiş ve camiye çevrilmiştir. İkinci Mehmet Han tarafından. Bu böyledir. Bunu da kimse değiştiremez ve biz bunu niye cami yaptık diye utanacak falan değiliz. Vakfiyedir. Vakfiye hakikaten İslami inancımıza göre değiştirilmez. Çünkü sadakaya girer. Allah için verilir ve değişmez. Yani sözlüyse de değişmez. Bazı şeye göre sözlüden yazılıya geçince Ebu Hanife ve Ebu Yusuf arasındaki münakaşa odur. İhtilaf diyelim. Hiç değişmez. Sabah ben bunu cami yaparım. İçine de girer namazı kılarım. Bitti iş. Tabii ki Hristiyanlar da orayı cami değil kilise olarak istiyorlar ve böyle adamlar var. Geliyor ara sıra orada bile protesto gösterileri yapıyorlar. Ne yaptı patrik Bartholomeos adamı aforoz ederim dedi.

*** 

Bu düşüncelerden sonra “Ayasofya namaz kılmak için gudubet bir bina” noktasına gelmesi dikkat çekiyor. Önce Tunç Soyer’in, sonra Mansur Yavaş’ın, en sonda Ekrem İmamoğlu’nun eline düşmesi mi acaba kendisini Ayasofya konusunda etkileyen?

Biliyorsunuz, İlber Ortaylı artık daha çok Ekrem İmamoğlu ile görünmeye başladı.

Yunanistan’da katıldığı bir panelde gazeteci Alexis Papachelas, İmamoğlu'na "Ayasofya ibadete açılmalı mı? Konuyla ilgili düşünceleriniz nedir?" sorusunu yöneltmiş, İmamoğlu ise kendisine yöneltilen bu soruya "Ayasofya'nın ibadete açılması gibi bir ihtiyacın bulunduğuna inanmıyorum. Türkiye'nin ve dünyanın başka sorunları var ve bu konunun iç siyaset malzemesi olarak kullanılmaması gerekiyor.” cevabını vermişti.

Şimdi bu düşünce sahibiyle sürekli düşen-kalkan birinin elbette Ayasofya görüşleri değişmiş olabilir. İlber Ortaylı, Ayasofya konusunda tarihi ve yapım tekniğini araştırması açısından elbette herkesten daha çok bilgi sahibidir. Ayasofya üzerine birçok araştırma yapan, yazılar yazan, konferanslar veren birisidir. Ayasofya hakkında teknik konularda uyarılar yapabilir, fiziki güvenliği hakkında tedbirlerden bahsedebilir. Ama kullandığı bu dil ölçüsüzdür. Ekrem’ce bir dildir ve ayarının bir etkiyle kaçtığı alenen ortadadır.

Atalar “Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan” demiş… Atinacı Ekrem’in Ayasofya konusunda Batı’ya şirin gözükmeye çalışmasına belli ki katkı sağlama niyetinde…

Milliyetçi-muhafazakâr bir şairken SOL’un eline düşen ve bozulan bir başka kişi olan Nazım Hikmet, Ayasofya şiirinde ne güzel bir tarif yapıyordu.

Sol’un eline düşmüş İlber Ortaylı’ya o şiiri bir kez daha hatırlatalım:

"İslam'ın beklediği en şerefli gündür bu
Rum Konstantiniyye'si oldu Türk İstanbul'u

Cihana karşı koyan bir ordunun sahibi
Türk'ün genç padişahı, bir gök yarılır gibi

Girdi Eğrikapı'dan kır atının üstünde
Fethetti İstanbul'u sekiz hafta üç günde

O ne mutlu, mübarek bir kuluymuş Allah’ın!
Belde-i Tayyibe’yi fetheden padişahın,

Hak yerine getirdi en büyük niyazını
Kıldı Ayasofya’da ikindi namazını!

İşte o günden beri Türkün malı İstanbul,
Başkasının olursa, yıkılmalı İstanbul!

***

Eminim bu şiiri okuyan gördükçe Atina’cı Ekrem deli oluyordur. Şiiri okuyan duyunca kulaklarını tıkıyordur.

Atina’cı Ekrem ile gittiğin yol, yol değildir İlber Hoca…

İstanbul'a “Konstantinopoli” , Ayasofya’ya “gudubet” diyorsun. Nasıl olacak böyle? Bu gidişat nereye böyle?

Şu yaşına kadar taşıdığın bilge adamlığını, Ekrem İmamoğlu için niçin lekeliyorsun İlber Ortaylı?

İlber Ortaylı, bir zaman öncede “Kıbrıs’ı Kıbrıslılara bırakırsak, en doğrusu bu olacak. Ancak hiç bırakmıyoruz.” diyen, “İzmir’in ayrı bir bayrağı olsun, ayrı bir para birimi olsun” diyen Pasaport'ta bulunan vapur iskelesine Yunan Kralı Agamemnon'un adını veren, “Sur’a bizi almıyorlar, bir şey yapamamak bizi kahrediyor.” (Çukur eylemlerindeki PKK’lılara destek) Sur’a kayyum darbedir, HDP’nin yanındayım” diyen, HDP’nin “Vicdan ve Adalet” adını verdikleri teröristlere sahip çıkan eylemlerine katılıp “Sizin (HDP’nin) gücünüzü arttırmak için elimden gelen desteği vereceğim” diyen, HDP’nin de “Bizim çizdiğimiz profile en uygun isim” dediği Tunç Soyer için MHP’lileri karşısına alma hadsizliğini yaparak “MHP’liler takımına tam gülünür” ukalalığında bulunmuştu.

Tunç Soyer’in ihanet sicili bu şekilde iken ona “Tunç Soyer’i tanıyorum, seviyorum. İzmir için uygun bir aday olduğunu da düşünüyorum. Başka bir partiden de olsa ona rey veririm. Uygun adam” desteğini açıklamıştı.

İlber Ortaylı, hem "CHP beni hiç ilgilendirmiyor. Benim için Atatürk'ün kurduğu CHP ortada yoktur" diyeceksin hem de PKK’lıları öven, onlarla 2019 ve 2024 seçim ittifakı yapan, milli ve manevi konularda sürekli düşman safından seslenen Tunç Soyer’i, Ekrem İmamoğlu’nu ve Mansur Yavaş’ı öve öve bitiremeyecek ve onların huyundan, suyundan, yolundan gideceksin!

İlber Ortaylı, seçimlerden önce 'Mansur Yavaş Berbat Olan Başkentimizi Islah Ediyor, Heykeli Dikilecek Adam' demiştin. Bu seçimleri tekrar kazanınca da “Çok Memnunuz, Bir İkon Haline Geldi” dedin.  Biz de Ankara’da yaşıyoruz. Bir gün gel, elimizden tut götür Mansur Yavaş’ın Ankara’ya ne yaptığını bizlere de göster! Kendi ağzıyla “Ankara’ya bir projem yok” diyen, Ankara’yı nasıl ıslah ediyor bize bir anlatsana… Ankara trafiği, İstanbul trafiğinin tıkanmasını da geçti. Şuradan şuraya artık saatlerce gidemiyorsun.  2019 yılından bu yana 1 cm metro yapmayı becerememiş Mansur Yavaş, ne diyor biliyor musun? - Ne kadar çok yol açarsanız trafik o kadar çok sıkışır.

İlber Ortaylı, biz Ülkücüler sana milli tarih ve kültür bilginden dolayı büyük saygı duyardık. Ama sen CHP’li Belediye Başkanlarının amigoluğu için Ülkücüleri bile karşına aldın. Şimdi ise sırf onlara şirin gözükmek için milli ve manevi semboller, değerler konusunda Türk milletini karşına almak için bir çaba içinde olduğunu gözlemliyoruz.

Sol’un eline düşersen lekelenir, itibardan düşer, milletin değer yargılarıyla kavgalı hale gelirsin…

Şarkılarda diyorlar ya: Gitme benden uzaklara, düşürürler tuzaklara.

Bu belediye başkanları, seni Ankara, İstanbul ve İzmir’de güzel ağırlıyorlar diye, düşme Sol’un tuzaklarına, Türk milletinden uzaklaşırsın sonra…

İlber Ortaylı, bir gün de geçmişte şunları demiştin:

“Metrekareye düşen vatan haini ve geri zekalı sayısında dünya lideriyiz...

Geçmişte terörü en kanlı biçimde yaşayan İngiltere’de, terörle mücadele edilirken hiçbir parti ya da kişi -en zor zamanlarda bile- ‘teröristler öldürülüyor’ diye ülkesine sırtını dönmedi...

Bizde maşallah kişilere ve partilere bakıyorum, ellerinden gelse –neredeyse- sırf inat olsun diye PKK safına geçip bayrak sallayacak soyu belirsizler var...”

***

İlber Ortaylı altına imza atacağımız bu sözleri dedikten sonra, terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı DEM ile “Kent Uzlaşısı” yapan, PKK’lı teröristlere özgürlük isteyen, öven Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi adamların niçin amigosu oldun acaba?

Cahilliğimize ver ve bize lütfen bu sorunun cevabını anlat!

Şimdi biz de senin bu haline gülelim mi, yoksa ağlayalım mı?