Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, başkent Ankara'da Karadağ Dışişleri Bakanı Srdjan Darmanovic ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Çavuşoğlu, Türkiye ile ABD'nin icra ettiği ortak devriye göreviyle ilgili, ABD ile güvenli bölge için müzakerelere başlandığında ortak harekat merkezinin kurulmasına yönelik ilk adımın atıldığını ve bunu iyi bir başlangıç olarak değerlendirdiklerini hatırlattı.
Buna karşılık, ABD'ye uyarıları da net şekilde açıkladıklarını vurgulayan Çavuşoğlu, "Neden bu uyarıya ihtiyaç duyduk? Çünkü başka Münbiç Yol Haritası olmak üzere ABD maalesef bu terör örgütüyle girdiği angajmanlardan dolayı sözünü tutmamış ve bu yol haritasını savsaklamıştır." dedi.
İkinci bir Münbiç olmaması için bu uyarıları yaptıklarını ifade eden Çavuşoğlu, bugün gelinen noktada Türkiye'nin uyarılarında ne kadar haklı olduğunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dile getirdiğini aktardı.
Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda bazı ortak devriyeler var evet ama bunun dışında atılan adımlar ya da atıldığı söylenen adımlar kozmetik adımlardır. ABD'nin de şekilde bir oyalama sürecine girmek istediğini ve Türkiye'yi de oyalamaya sürecine alıştırmaya çalıştığını görüyoruz ama bizim bu konuda tutumumuz son derece nettir. Esasen bu gördüğümüz tablo, terörle mücadelede öncü olduğunu söyleyen bir ülkenin içine düştüğü durumu gösteren bir ibretlik bir tablodur. Bir terör örgütünden bağımsız hareket edemeyen sözde müttefikten bahsediyoruz."
ABD'nin bir taraftan Türkiye ile bu kozmetik adımları atarken diğer tarafdan terör örgütleriyle angajmanını da güçlendirerek destek verdiğini söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin bu terör örgütünü bölgeden temizlemesini sağlamasının Türkiye için ulusal güvenlik meselesi olduğunu kaydetti.
Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bu konuda kesinlikle taviz vermemiz mümkün değildir. Bugün verilecek bir taviz gelecekte bizi daha ciddi ve büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakabilir. Cumhurbaşkanımızın da vurguladığı gibi bu müzakerelerden ve iş birliğinden bir netice çıkmazsa, biz her türlü hazırlığımızı yaptık ve bu bölgeye gireriz. Nasıl Afrin ve Fırat Kalkanı Bölgesinde DEAŞ ve YPG/PKK'dan bu bölgeleri temizlediysek buraları da temizleriz. Güvenli bölge oluşur. Diğer taraftan istikrara kavuşturulur."
'Laf olsun diye müzakereye başlamanın da bir anlamı yok'
Çavuşoğlu, Kıbrıs meselesine ilişkin, Türkiye'nin hiçbir seçeneği dışlamadığını ve başka seçeneklerin de değerlendirilmesi gerektiğini daha önce de ifade ettiğini söyledi.
Sonuç odaklı müzakereye gidilmesi ve müzakere çerçeve belgesinin net olması gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Bizim ve Kıbrıs Türkü için hassas olan ve vazgeçilmez olan kırmızı çizgiler var. Bunların en önemli unsuru ise siyasi eşitliktir, etkin katılımdır ve dönüşümlü başkanlıktır. Bunların da önceden net bir şekilde belirlenip tartışmanın dışına çıkarılması gerekiyor." dedi.
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin her zaman çözümü desteklediğini vurgulayarak, "Bundan sonraki müzakere ise sonuç odaklı ve net bir çerçeveyle olmalıdır ki artık bir başarısızlığı daha Türkiye olarak da Kıbrıs tarafı olarak da kaldıramayız. Laf olsun diye müzakereye başlamanın da bir anlamı yoktur diye düşünüyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin, Karadağ ile mükemmel siyasi ilişkilere sahip olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, iki ülke arasındaki ticaretin ve Karadağ'daki Türk yatırımlarının hızlı şekilde arttığını söyledi.
Çavuşoğlu, ekonomik ilişkileri her alanda geliştirmek istediklerini vurgulayarak, "Yakın zamanda imzaladığımız Serbest Ticaret Anlaşması hem ticaretimizi artıracak hem de iki ülke arasındaki ticaretin dengelenmesine vesile olacaktır." dedi.
Güçlü Türk firmalarının Karadağ'da yatırım yaptıklarını dile getiren Çavuşoğlu, Karadağ'ın bu firmalara verdiği destek için mevkidaşı Darmanovic'e teşekkür etti.
Mevlüt Çavuşoğlu, "KEK Toplantısını da kısa süre içinde ekim ayında inşallah gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki süreçte birlikte atacağımız adımları da konuşacağız." ifadesini kullandı.
Bugüne kadar Karadağ'da 330 projeyi hayata geçiren Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) bu ülkedeki faaliyetlerinin artarak devam ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, mevkidaşıyla TİKA'nın bazı yeni projelerini de değerlendirdiklerini bildirdi.
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye Maarif Vakfının (TMV) Karadağ'da okul açma isteğine değinerek, "Dolayısıyla ev sahibi ülke anlaşmasını da bir an önce müzakeresini tamamlayıp imzalamak istiyoruz." diye konuştu.
'Karadağ'ın AB üyelik sürecini de destekliyoruz'
Çavuşoğlu, Karadağ'ın NATO'da müttefik ülke olduğunun altını çizerek, Türkiye'nin, Karadağ'ın NATO'ya üyelik sürecine güçlü destek verdiğini anımsattı.
"Karadağ'ın AB üyelik sürecini de destekliyoruz." diyen Çavuşoğlu, görüşmelerde Balkanlar ve AB'nin içinden geçtiği sürecin ele alındığını kaydetti.
Çavuşoğlu, "En kısa zamanda ve ilk fırsatta bu ziyaretin karşılığı olarak Karadağ'ı ziyaret etmek istiyorum. Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) da Batı Balkanları ve Karadağ'ı ziyaret etme isteği var. Bu ziyaretleri de yine birlikte planlayacağız ve gerçekleştireceğiz." şeklinde konuştu.
'Artık bu anaların yüreği dayanmıyor'
Terör örgütü PKK'nın zorla dağa kaçırdığı çocuklar için ailelerinin şimdiye kadar sesini fazla çıkaramadığına dikkati çeken Çavuşoğlu, şehirlerin içinde PKK'nın ve yandaşlarının büyük baskısı olduğunu anımsattı.
Çavuşoğlu, "Ama artık bu anaların yüreği dayanamıyor ve biz onların çığılığı buradan görüyoruz, hissediyoruz. Her geçen gün HDP'den çocuklarını isteyen ailelerin sayısı artıyor." ifadesini kullanarak, bu ailelerin seslerinin, Batı toplumu tarafından da duyulmasını istediklerinin altını çizdi.
Avrupa ve Batı'nın bugüne kadar kendilerini Kürtlerin haklarının savunucusu olarak göstermeye çalıştığını aktaran Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Biz onlara 'Sadece PKK'nın haklarını savunmaya çalışıyorsunuz. Suriye'de de YPG'nin haklarını savunmaya çalışıyorsunuz. Bizdeki 350 bin Suriyeli Kürk'ün sesini bile duymadınız. Çocuklarını terör örgütünden isteyen ailelerin seslerini neden duymuyorsunuz' diyoruz. Bu çocukların ailelerine bir an evvel teslim edilmesi gerekiyor. Terör örgütünün çirkin yüzünü, bizzat Kürt analarımız, babalarımız, amcalarımız, kardeşlerimiz sadece Türkiye'ye değil, tüm dünya kamuoyuna gösteriyor. Tabii ki görmek isteyene."