KADİR YILDIZ / TÜRKGÜN
MHP, AK Parti’den gelen 1’inci yargı paketini, Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Grup Başkan Vekilleri Erkan Akçay, Muhammet Levent Bülbül ve uzman hukukçu ve akademisyenlerden oluşan bir ekiple inceledi. Paket olumlu değerlendirildi ve desteklenmesine karar verildi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, yargı paketi taslağının genel olarak usul hukukumuza kolaylıklar getiren, seri ve basit yargılama usulüyle yargılamaların çabuk sonlandırmasını sağlayacağını ve adaletin zamanında tecelli etmesi açısından önemli düzenlemeler içerdiğini söyledi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, gazetemiz TÜRKGÜN’ün sorularını cevaplandırdı.
-Birinci Yargı Paketi Taslağı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Grubumuza iletilen yargı paketi toplam 15 kanunda değişiklik öngörüyor. Bunlar, Pasaport Kanunu, Avukatlık Kanunu, Noterlik Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun, İdari Yargılama Usulü Kanunu, Hakimler ve Savcılar Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Çocuk Koruma Kanunu, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da değişiklikler yapıyor. Taslaktaki düzenlemelere kısaca değinmek gerekirse; meslekte en az 15 yıl kıdemi olan, baro levhasına kayıtlı avukatlara Dışişleri ve Adalet Bakanlıklarının olumlu görüşü alınarak hususi pasaport verilmesi, KHK ile pasaportları iptal edilen, pasaport verilmemesine yönelik haklarında idari işlem tesis edilen kişilere mahkemelerce yurt dışına çıkış yasağı konulmamış olması kaydıyla, haklarında aynı nedenlerle devam eden idari veya adli soruşturmaları ya da davaları yoksa pasaport verilebilecek. 1 Ağustos 2019 tarihinden sonra hukuk fakültelerine kaydolan öğrenciler için okulu bitirdiklerinde “Hukuk Mesleği İçin Giriş Sınavı” getiriliyor.
TUTUKLULUK SÜRESİ EN ÇOK 6 AY
Terörle Mücadele Kanunu’nun propaganda başlıklı 7. Maddesine, “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.” hükmü ekleniyor. Ön ödemeli suçlarda, cezanın üç taksitte ödenmesi imkânı getiriliyor. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102. Maddesindeki tTutukluluk sürelerine ilişkin düzenleme yapılıyor. Buna göre soruşturma aşamasında, ağır ceza mahkemesi alanına girmeyen suçlarda tutukluluk süresi 6 ayı geçemeyecek. Ağır ceza mahkemesi alanına giren suçlarda ise bu süre en fazla 1 yıl olacak. Devlete karşı işlenen suçlarla, TMK kapsamındaki suçlarda ise tutukluluk süresi en fazla 1,5 yıl olacak ve 6 aylığına bir kez uzatılabilecek. 15 yaşından küçüklerin işlediği suçlarda bu süreler yarı oranında, 18 yaşından küçüklerin işlediği suçlarda ise dörtte üç oranında uygulanacak. Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından ifade ve beyanının özel ortamda alınması gerektiği ya da şüpheli veya sanık ile yüz yüze gelmesinde sakınca bulunduğu değerlendirilen çocuk veya mağdurların ifade ve beyanları özel ortamda, uzmanlar aracılığıyla alınacak.
SADECE İÇERİK ENGELLENECEK
Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin davetiye tebliğ olmasına rağmen duruşmaya gelmemesi halinde duruşmaya devam edilerek sanığın sorgu tutanakları anlatılmak suretiyle dava yokluklarında bitirilebilecek. Ancak ceza artacaksa her koşulda sanığın ifadesi alınacak.
İstinaf Mahkemesinin verdiği bazı kararlar kesin olsa bile Yargıtaya temyiz yolu mümkün olacak. Buna göre, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit, suç işlemeye tahrik, suçu ve suçluyu övme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, kanunlara uymamaya tahrik, cumhurbaşkanına hakaret, devletin egemenlik alametlerini aşağılama, Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama, silahlı örgüt, halkı askerlikten soğutma, Terörle Mücadele Kanunu’nun 6’ncı maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 28’inci maddesinin birinci fıkrası, 31’inci maddesi ve 32’nci maddesinde yer alan suçlar yönünden istinaf mahkemesinde kesin karar verilse de Yargıtayda temyiz mümkün olacak. İnternet sitelerine yönelik verilen erişime engelleme kararlarında site değil, ilgili içerik engellenecek.
- Bazı suçlarda şartlı ceza indirimi öngören kanun teklifinizin amacı nedir? Hangi suçlar, teklifin dışında yer alacak?
24 Eylül 2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuş olduğumuz “Şartlı Ceza İndirimi Kanun Teklifinin” amacı, 19 Mayıs 2018 tarihine kadar işlenmiş bazı suçlardan 5 yıl şartlı ceza indirimi yapılmasıdır. Şartlı ceza indirimi yapıldıktan sonra infazı gereken ceza kalmaması durumunda ise hükümlü salıverilecektir.
ATATÜRK’E HAKARET SUÇ
Kanun teklifi kapsamına alınmayan suçlar şunlardır: Atatürk aleyhine işlenen cürümler, terörle mücadele kanunu kapsamındaki suçlar, devletin birliğini ülkenin bütünlüğünü bozma suçu, anayasayı ihlal suçu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya yönelik suç, hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik suç, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı silahlı isyan, cumhurbaşkanına karşı suikast casusluk suçları, düşmanla işbirliği yapma, soykırım,insanlığa karşı suç, örgüt, işkence ve eziyet suçları, organ ve doku ticareti, cinsel saldırı ve cinsel taciz suçları, çocukların cinsel istismarı, adam öldürme suçları, orman kanununda yer alan suçlar
- Kanun teklifinizin gerekçesi nedir? Kanun teklifini sunma gereksinimi nasıl ortaya çıktı?
Ülkemizde son yıllarda meydana gelen sosyo ekonomik değişiklikler, ekonomik yapının yozlaşması, gelir adaletsizliğinin yol açtığı yoksulluk ve ahlaki değerlerde aşınmanın yanı sıra, sağlıksız kentleşme, işsizlik, ücret, enflasyon, kişi başına düşen gelir gibi makroekonomik değişkenler, yazılı, görsel yayınlar ile sosyal paylaşım sitelerindeki şiddet öğeleri, suç ve suçlu sayılarının artmasına neden olmuş ve tutuklu-hükümlü sayısı cezaevi kapasitelerinin üstüne çıkmıştır.
FETÖ terör örgütü mensubu hâkim ve savcılar, adalet sistemimiz içerisindeki yapmış olduğu kadrolaşmanın sağladığı avantajla bulundukları konumları silah olarak kullanmış, siyasi, ideolojik ve ekonomik olarak hasım gördüğü kişileri, hukuk görünümlü ancak hukuk dışı yöntemlerle tasfiye, cezalandırma ve yok etme yollarına başvurmuştur. Bu kişiler, kararlarıyla yüz binlerce insanımıza telafisi mümkün olmayan mağduriyetler yaşatmışlardır. Yargı operasyonlarını düzenleyen hain terör örgütüne mensup hakim ve savcılar hakkında, terör örgütü üyeliği sebebiyle 164 yüksek yargıç hakkında fezleke düzenlenmiş, bunlardan 163 kişi hakkında dava açılmıştır. Bu davalardan 123 kişi mahkûm olmuş, 36 kişi hakkında ise yargılamalar halen devam etmektedir. İlk derece mahkemelerinde görev yapan hakim ve savcılardan 4.561 kişi hakkında soruşturma yapılmış, bunlardan 3.495 kişi hakkında dava açılmıştır. Bu davalardan 534 kişi beraat etmiş, 1.344 kişi mahkûm olmuş, 1.617 kişi hakkında yargılamalar devam etmektedir.
FETÖ terör örgütü davaları sebebiyle yargılanan 2.608 kişi beraat etti. 3.611 kişiye mahkûmiyet, 516 kişiye ceza verilmesine yer olmadığına kararı verildi. Mahkûmiyet kararlarının 1.198’i ağırlaştırılmış müebbet, 1.029’u müebbet, 1.384’ü süreli hapis cezalarıdır. 26 davada ise yargılamalar devam etmektedir. Örgütün hukuk sistemini kullanarak gerçekleştirdiği haksızlıkların ve mağduriyetlerin, “yargılamanın yenilenmesi ve diğer kanun yollarıyla” giderilmesi de hukuken mümkün olmamıştır. Şartlı ceza indirimi ile sistem içerisindeki tahribatın kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmıştır. Cezaevlerinde 23 Eylül 2019 tarihi itibarıyla 238 bin 319 hükümlü, 48 bin 415 tutuklu olmak üzere, toplam 286 bin 734 kişi bulunmaktadır. Ülkemizde 355 cezaevi mevcut olup cezaevlerinin kapasitesi 211 bindir. Toplam 286 bin 734 hükümlü ve tutuklu sayısına bakıldığında, 76 bine yakın kapasite fazlası kişinin cezaevlerinde barındırıldığı görülmektedir. Fiziki yetersizlikler, sosyal barışı tehdit edebilecek nitelikte olup provokasyonlara açık haldedir. Cezaevleri, teorik olarak toplumun genel güvenliğini sağlamak için vardır. Bununla birlikte cezaevleri, hükümlü ve tutukluların ıslah ve rehabilite süreçlerinin tamamlanarak topluma yeniden kazandırılmasını sağlayan kurumlardır. Günümüzde cezaevlerindeki fiziki koşullar oldukça yetersiz olup suçluyu ıslah ve rehabilite ederek topluma yeniden kazandırma işlevini hızla kaybettiği görülmektedir. Cezaevi koğuşlarının kapasitesinin üç dört katı kişiyi barındırması, kurum bünyesinde güven zafiyeti oluşturmaktadır. Kanun teklifimizin yasalaşması halinde cezaevlerindeki 170 bin tutuklu ve hükümlünün hukuki durumu ve infazı doğrudan etkilenecektir.
- Şartlı ceza indirimi öngören kanun teklifiniz kamuoyunda “af” olarak lanse ediliyor. Kanun teklifinizin hukuki niteliğinden bahseder misiniz? Düzenlemenin aftan farkı nedir?
Yapılan kanun teklifi, ne genel aftır ne de özel aftır. Kanun teklifimiz, şartlı tahliye, (kanundaki adlandırmasıyla koşullu salıverme) müessesesinin yeni ve özel bir halidir. Af ile şartlı ceza indirimi öngören kanun teklifimizin en önemli farkı şudur: Af uygulamasında, kamu davası düşer, hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkar. Affedilen ya da indirilen ceza, yeni bir suç işlenmesi halinde geri gelmez. Kanun teklifimizde ise, hükümlü salıverildikten sonra hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediğinde beş yıllık indirim geri alınarak eski ceza ile yeni cezanın infazına başlanır. Bu bakımdan teklifimizin kanunlaşması için Anayasa’nın 87. maddesindeki nitelikli çoğunluk şartına gerek duyulmayacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda basit çoğunluk yeterlidir.
- 2016 yılında birtakım düzenlemeler yapılmış ve neticesinde cezaevlerinden tahliyeler olmuştu. 2016 yılında yapılan bu düzenlemeler ile kanun teklifinizi kapsam ve içerik açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
2016 yılının ağustos ayında 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmişti. KHK’nın 32. Maddesi ile 01.07.2016 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından 5275 sayılı İnfaz Yasası’nda düzenleme yapılmıştı. 671 sayılı KHK ile süreli hapis cezalarında üçte iki olan infaz süresi ½ olarak değiştirilmiştir. İnfaz süresindeki bu değişikliğin yanı sıra denetimli serbestlik süresi 2 yıl olarak uygulamaya konulmuştur. Hazırlamış olduğumuz şartlı ceza indirimi kanun teklifinin de bu değişiklikten teorik olarak bir farkı yoktur. Ancak bizim sunmuş olduğumuz kanun teklifi, 671 sayılı KHK düzenlemesinden içerik olarak daha kapsamlı ve cezalarda daha çok indirim sağlamaktadır. Bizim düzenlememiz ile az önce de ifade ettiğim gibi 170 bin kişinin hukuki durumu doğrudan etkilenecek ve tahliyeler infaz durumlarına göre peyderpey gerçekleşecektir.