Deprem sonrasında yer kabuğunun sol yönlü, yatay şekilde yaklaşık 7.5 metre yer değiştirdiğini belirten Tatar, “Yani bunun üzerinde hiçbir binanın kalması mümkün değil. O yüzden sürekli ‘fay yasası’ diyoruz. Bu fay yasası meslek şovenizminin çok ötesinde bir şey. Gerçekten çok ciddi şekilde ele alınması gereken bir husus ve en kısa zamanda yasalaştırmak durumundayız” diye konuştu.
Milliyet’ten Önder Türkiye’deki her fayın parametresinin ortaya konulması gerektiğini, bu kapsamda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) 485 fayın 172’si, üniversitelerin de yaklaşık 70’i üzerinde çalışma yaptığını belirten Tatar, “Son depremlerin ardından hemen aksiyon aldık, TÜBİTAK MAM, AFAD, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, MTA ile 25 üniversiteden alanında uzmanlarla, geniş bir grupla çalışma yapılacak. Bu yıldan itibaren 80 civarında, yani eli kulağında diyebileceğimiz, her an deprem üretme potansiyeli bulunan faylara öncelik verecek şekilde bunların çalışılmasını planlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Deprem bölgelerinde vatandaşların kendilerine sürekli, “Yeni bir deprem olacak mı? Artçı olacak mı?” sorusunu yönelttiklerini aktaran Tatar, bölgedeki vatandaşların psikolojisini ise, “Köpek havladığında, kedi miyavladığında insanlar kaçışıyor. Psikolojik olarak bu noktaya gelindi” sözleriyle anlattı.
İSTANBUL’DA RİSKLİ OLMAYAN SEMT YOK
Boğaziçi Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi’nden onlarca uzmanın hazırladığı planda bulunan uyarıların çok azı hayata geçirildi.
Planda, kentin kalburüstü semtleri olarak bilinen Koşuyolu ve Levent Mahalleleri’ndeki konut stoğunun çoğunun değişikliğe uğradığı belirtilerek “Levent’te yeme-içme, ticaret, ofis, eğlence işlevlerine dönüşüm nedeniyle binaların özgün durumlarından çok farklılaştığı gözlenmektedir” dendi.
BAKIRKÖY KIYILARI, AYAMANA DERESİ…
Plana göre, Bakırköy kıyılarından Marmara Denizi’ne dökülen Ayamama Deresi’nin sağlı sollu yaklaşık 500’er m’lik çevresinde tehlikeli heyelan, taşkın ve sıvılaşma alanı bulunuyor.
MODA BURNU, KURBAĞALI DERE…
Anadolu Yakası’nda Moda Burnu’nun doğusundan Marmara’ya dökülen Kurbağalı Dere’nin sağlı sollu 300’er m’ik yakın çevresi, Moda Burnu’nun batı kıyıları ile Moda Burnu’ndan Kartal Tren İstasyonu civarına kadar 25 km uzunluğunda ve 250 m genişliğinde bir kıyı şeridi heyelan ve sıvalaşma alanı olarak belirlendi.
ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU STADYUMU
Planda, “Kadıköy Belediye Başkanlığı binası, Kadıköy Evlendirme Dairesi binası ve Şükrü Saracoğlu Stadyumu gibi yapılar belirlenen bu risk alanı içerisinde yer almaktadır. Sahil Yolu, demiryolu ve bazı yerleşim alanları da yine bu risk alannda” dendi.
BEŞİKTAŞ, ŞİŞLİ
Master Planda, Beşiktaş, Şişli gibi merkez ilçelerinin büyük bir bölümünün bitişik nizam konutlardan oluştuğu, bu bölgelerin yoğun nüfus barındırdığı değinilirken “Yolların darlığı nedeniyle binaların yıkılmaları durumunda erişme riskleri ve eğimli alanlarda ise bitişik düzende yapılaşmış yapıların kat hizalarının çakışmaması durumunda binalarda ağır hasar yaratma riski oluşmaktadır” tespiti yapıldı.
HEYELAN RİSKİNE DİKKAT
İstanbul’da Florya, Menekşe, Küçükçekmece, Avcılar, Gürpınar ve Büyükçekmece’nin heyelan riski bakımından tehlikeli yerler olduğu vurgulanırken “Bu bölgede su aldığı zaman likit limitleri değişen, kil gibi oturma olasılığı artan birimler de yer almaktadır. Yamaç eğiminin yüksek olduğu göl kenarları ile Marmara Denizi’nin kuzeyindeki kıyı şeridi, heyelan riski fazla olan bölgeler olarak belirlenmiştir” dendi.
HARİTA TEHLİKEYİ VERMEZ
Binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan iki büyük depremin ardından pek çok kişi evinin altından fay geçip geçmediğini merak ediyor.
Son günlerde birçok mecrada AFAD’ın 2018’de hazırladığı “Türkiye Deprem Tehlike Haritası’ndan hangi konutun altından hangi fayın geçtiğine bakılabildiği” iddiasına uzmanlar katılmıyor.
‘HARİTADAN ANLAŞILAMAZ’
Deprem Uzmanı Dr. Ramazan Demirtaş, bu haritada Türkiye’nin tamamının kaya zemin olarak kabul edildiğine işaret ederem, “Söz konusu harita parsel yani binaların zemin koşullarını kapsamadığından, büyük mühendislik yapılarının tasarımında dikkate alınması son derece sakıncalıdır” dedi. Belediyeler ve vatandaşların Deprem Tehlike Haritası’na göre inşaat işlerine giriştiğini söyleyen Demirtaş, “Deprem Tehlike Haritası’nda evinizin altından fay geçip geçmediğini sorgulayamazsınız. Harita 1/2 milyon ölçekli olduğundan 1 cm eşittir 20 km’dir. Dahası yerel zemin koşulları içermeyen bir haritadan parsel bazında ivme değerleri anlaşılamaz. Örneğin haritada Aksaray kenti için ivme 0.1 G gibi çok düşük bir değer veriliyor. Ancak bölgede 200 km uzunluğunda Tuz Gölü fayı var. Her ne kadar deprem tekrarlanma aralığı 10 bin yıllık süreçler olsa da 6.5’lik bir deprem bile 0.5 G güç üretecektir” dedi.
‘İPTAL EDİLMELİ’
Milliyet’e konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan ise söz konusu haritada bazı yerlerde en yüksek değerin 0.85 g ivme değer olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Son büyük depremlerde ortaya çıkan ivme değerler daha yüksekti. Bazı sismografik verilerin düşük kaldığını göz önüne alarak 2019’da davacı olmuştuk. Haritadaki ivme değerlerin düşük, iptal edilerek yeniden tasarlanmasını talep etsek de Danıştay bu talebimizi kabul etmemişti. Dava için Tuz Gölü fayını da örnek gösterilmişti. Haklı olduğumuz kısmen görülüyor. Mevcut haritalardaki ivme değerlerin revize edilmesi gerektiği gibi kimse bu haritalara bakıp evinin altından fay hattı geçip geçmediğini anlayamaz.”
‘MÜMKÜN DEĞİL’
Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi eski Başkanı Erdal Şahan ise “AFAD haritayı yayınladıktan sonra jeofizik uzmanları olarak itirazlarımız olmuştu. Haritalardaki ivme değerlerin düşük olduğunu dile getirmiştik. Son iki depremin 0.5 veya 0.7 ivme değerlerin 2 katına çıktığını gösterdi. Mevcut haritalar makro ölçek anlamında olumlu ve yararlı. Milyon ölçekli haritayı parsel bazına indirgeyip, evinizin altından fay geçip geçmediğini de öğrenmeniz mümkün değildir.”