25 Kasım 2024
weather
2°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Gündem Altun: Yerli ve milli bir medya stratejik öneme sahip

Altun: Yerli ve milli bir medya stratejik öneme sahip

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, basın sektörünün sorunlarına değinerek, "Bağımsız, yerli ve milli bir medya kavramı son derece stratejik önem arz etmektedir. Sadece ülkemiz için değil, bölgemiz için, dünyamız için hayati önemi olan bir husustan bahsediyoruz" dedi.

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Altun: Yerli ve milli bir medya stratejik öneme sahip

İletişim Başkanı Altun “Basın çalışanlarının haklarının iyileştirilmesi çalıştayı”nda konuştu.

Altun, "Bugün yaptığımız çalıştay ile birlikte basın sektörümüzün ve değerli çalışanlarımızın her türlü sorununun çözümü yolunda yapabileceklerimizi birlikte değerlendirmeye çalışacağız. İletişim Başkanlığı’nın, sorunlarınızın çözümü manasında sizlerin tarafında olduğunu özellikle belirtmek isterim" diye konuştu.

"ÇELİŞKİLERLE DOLU ZAMAN DİLİMİNDEN GEÇİYORUZ"

Altun sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birçok açıdan meşakkatli bir çağda yaşadığımızın hepimiz farkındayız. Nasıl adlandırırsanız adlandırın, hakikatin, doğrunun ya da gerçeğin yerini; algının, manipülatif bilginin, sahteciliğin, yalanın ya da sıkça duyduğumuz İngilizce tabirle fake-news’in aldığı, çelişkilerle dolu bir zaman dilimini tecrübe ediyoruz.

Tarihte aklın, rasyonelliğin, doğruluğun kutsallaştırıldığı ya da etik ve ahlaki çöküntünün derinleştiği dönemler olmuştur. Ancak bugün teknolojinin hızlı dönüşümü ve gelişimiyle birlikte adeta kontrol edilemez, içinden çıkılamaz eşsiz bir hakikat-ötesi dönemi yaşıyoruz.

Her gün hepimiz yalan haberlere, algı operasyonlarına, çarpıtmalara, verisiz analizlere karşı mücadele ediyor ve tüm enerjimizi gerçeği anlatmak için kullanıyoruz. Bu sorun, sanılanın aksine sadece devlet kurumlarının ya da hükümetin bir sorunu değil. Bu sorun, sadece Türkiye’nin sorunu da değil. Bu sorun, bugün ABD, Avrupa Birliği ülkeleri ve Rusya başta olmak üzere birçok ülkenin, hatta geniş insanlık ailesinin ortak sorunu halini almış durumda. Dolayısıyla, uğrunda mücadele ettiğimiz şey “HAKİKAT”ten başka bir şey değil.

"SALDIRIYA KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ"

Evet, dünyanın birçok yerinde hakikat savunucuları, hakikat düşmanlarına karşı yoğun bir emek vermek zorundadır. Türkiye’nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da en büyük gücü “hakikat”tir! Bugün savunulması en zor olan ve en çok saldırıya uğrayan değerden söz ediyoruz. Bugünlerde, safsatanın, yalan haberlerin, provakatif ve manipülatif bilgilerin, dedikodunun, negatif algı inşa etme çalışmalarının, itibarsızlaştırma operasyonlarının, nefret suçlarının, şiddet ve hakaret söylemlerinin daha çarpıcı olduğu, daha çok okunduğu, dijital medyada daha çok “tık” aldığı bir dünya ve medya sistemi inşa edilmek isteniyor. İşte hepimizin; sizlerin ve devletimizin mücadele ettiği nokta tam olarak budur.

Bize dayatılmak istenen, doğru olanı, gerçek olanı sıradanlaştıran, önemsizleştiren, itibarsızlaştıran, değersizleştiren ve demode kılmaya çalışan bir saldırıya karşı mücadele ediyoruz. Türkiye’nin ve sayın Cumhurbaşkanımızın, küresel algı ve dezenformasyon merkezlerini rahatsız etmesinin yegâne nedeni de işte bu mücadelenin odağında olmasıdır.

Ben basınımızın şerefli mensuplarının bu mücadelede hakikatin yanında durduğunu biliyorum. Hiç kuşkusuz hakikati savunmak sadece siyasetçilerin ya da ülkeyi yönetenlerin değil, aynı zamanda basın sektörünün ve çalışanlarının da esas mücadele alanı olmak durumundadır. Zira verdiğimiz savaş; sadece kendi ülkemizi korumak için değil, bununla birlikte dünyanın hakikate olan inancını tekrar kazanmasını, hakikatin yeniden değerli olmasını sağlamak içindir. Ancak basınımızda, dışarıdan fonlanan, etkilere ve yönlendirmelere açık; Türkiye’nin kalkınmasına, dünya milletlerinin gönlüne girmesine, diplomaside zaferler elde etmesine, adaletsiz dünya sistemine karşı iddialı duruşuna ve Sayın Cumhurbaşkanımızın millet tarafından desteklenmesine karşı manipülatif ve provakatif bilgi üreterek ülkesine karşı operasyon merkezlerine dönüşen bir kesim olduğunu üzülerek görüyoruz.

YERLİ VE MİLLİ MEDYA

Ne yazık ki bu kesimin yeri geldiğinde terör örgütlerinin propaganda aygıtı olarak devreye girdiklerini, ellerindeki medya gücünü bir silah olarak devlete ve millete doğrulttuklarını da müşahade ediyoruz. Bu noktada bağımsız, yerli ve milli bir medya kavramı son derece stratejik önem arz etmektedir. Sadece ülkemiz için değil, bölgemiz için, dünyamız için hayati önemi olan bir husustan bahsediyoruz.

Medyada marjinal bir şekilde de kendisine yer bulan bu kesimlere bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bırakın artık bu coğrafyada, bu topraklarda 5. kol faaliyetleri sürdürmeyi ve gerçek anlamda 4. kuvvet olun. Demokrasi düşmanlığı yapmayın, demokrasimize hizmet edin!

İletişim Başkanlığımız, Türkiye’de medya mensuplarının, basın çalışanlarının yanında, arkasındadır. Kendi ülkesini ve milletini önceleyen, ülkesine ve milletine düşmanlık yapmayan ve dışarıdan güdümlü şekilde çalışmayan her bir basın mensubu bizim kendisine hizmet etme vazifesiyle yükümlü olduğumuz bir paydaşımızdır. Biz onların hakikat mücadelesinde yanlarında olmaya ve “yaşasın hakikat” demeye devam edeceğiz.

BASININ SORUNLARI

Basın sektörü; hiç kuşkusuz şartları, çalışma koşulları, karşılaştığı sorunlar bakımından gerçekten de en zahmetli sektörlerden biridir. Dahası sektörün dinamik değişimi yeni sorunları da beraberinde getirmektedir. İletişim Başkanlığı, haklarınızın iyileştirilmesi noktasında, tüm kurum ve kuruluşlarla oturduğunuz her masada yanınızda yer alacaktır, bundan en ufak bir kuşkunuz olmasın. Zira nasıl zor şartlar altında çalıştığınızı en iyi bizler biliyoruz.

Salgın sürecinde milletimizin bilinçlenmesi, daha doğru şekilde bilgilendirilmesi için medya sektörümüz çok ciddi bir emek harcadı. Hakkınız ödenmez. Bu vesileyle sizlerin şahsında basın sektörümüzün kıymetli çalışanlarına şükranlarımı arz ediyorum.

Sizlerin daha verimli, daha etkili olabilmeniz; ülkemizin hakikat savunuculuğuna ve bağımsızlık mücadelesine büyük bir katkı sağlayacaktır. Katılımcı ve demokratik bir süreç içerisinde çalıştaylarımızı sürdürmek, nitelik ve nicelik açısından bu çalışmaları daha da ileriye taşımak ve sorunlarınızı çözüme kavuşturmak noktasında güçlü bir irademiz olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.

Bildiğiniz üzere ülkemizde uygulanmakta olan Basın İş Kanunu’nda gazetecilere özel bir önem verilmiş ve gazetecinin hukuki durumu 4857 sayılı İş Kanunu dışında ayrı bir yasa ile düzenlenmiştir. Bu yasanın tam adı, 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun'dur. 1952 yılından bu yana yürürlükte olan söz konusu Kanun metni, neredeyse ilk haliyle uygulanmaya devam etmekte ve günümüzün getirdiği sorunlar karşısında yetersiz kalmaktadır. Bu noktada İletişim Başkanlığımızın basın sektörünün sorunlarını yüce Meclis’imizin, Yasama Organımızın gündemine taşımak noktasında elinden gelen bütün gayreti ortaya süreceğine şüpheniz olmasın.

İletişim ve enformasyon teknolojilerindeki gelişmeyle birlikte gazetecilik alanının ekonomik organizasyonunda ve mesleğin yapısında değişimler ortaya çıkmıştır. Bu yaşanan değişimlerle birlikte mesleği yerine getiren gazetecilerin çalışma biçimleri değişmiştir. Bu çalıştay vasıtasıyla gazetecilik mesleğinde terfi, ücretlendirme, izin, sözleşmenin feshi ve kıdem tazminatı gibi güncel sorunlar tartışılacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde verdiğimiz güçlü, bağımsız ve haklı Türkiye mücadelesinde basın sektörünün; ülkesinin ve milletinin yanında, hakikat üzere hareket etmesi çok değerli olacaktır. Sorunlarınız sorunlarımızdır. Bu noktada hepinizi saygıyla selamlıyor, bu duygu ve düşüncelerle çalıştayımızın hayırlar getirmesini diliyorum. Burada dile getirilen fikirlerin, görüşlerin hem medya sektörünü hem de çalışanların haklarını ileriye taşıyacağına inanıyorum."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Tuma Çelik'in dokunulmazlık dosyası Karma Komisyonda

Tuma Çelik'in dokunulmazlık dosyası Karma Komisyonda