Varank, AK Parti Esenyurt İlçe Başkanlığı'nda yaptığı konuşmada, 14 Mayıs'ta Cumhur İttifakı'nın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gayet ezici bir üstünlük elde ettiğini belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da ilk turu açık ara önde bitirdiğini söyledi.
28 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zaferiyle bu işin neticeleneceğini ifade eden Varank, onun için son 6 günü de en güzel şekilde değerlendirerek çalışmalara devam ettiklerini bildirdi.
Bu seçim sürecinde 6 tane birbirine benzemez partinin bir araya geldiğini belirten Varank, "Bunlar şu iddiayla ortaya çıktılar; dediler ki 'Türkiye'de bir sistem problemi var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden vatandaşlarımız rahatsız. Bu sistemi değiştireceğiz ve biz güçlendirilmiş parlamenter sistem diye bir sistemi bu ülkeye geri getireceğiz.' Günün sonunda, geldiğimiz noktada vatandaşlarımızın bu sistemle bir probleminin olmadığı artık tescillendi. Cumhur İttifakı'nın 323 milletvekiliyle Meclis'te çoğunluğu alması, aslında vatandaşlarımızın bu sistemle bir probleminin olmadığının da tescili anlamına geliyor." şeklinde konuştu.
Varank, vatandaşın tercihiyle muhalefetin ortaya koymaya çalıştığı ucube sisteme inanmadığının ortaya çıktığını ifade ederek, "İnşallah ilk turda bu sistem tartışmaları artık geride kaldığı için biz inanıyoruz ki vatandaşımız ikinci turda, büyük bir çoğunlukla, büyük bir teveccühle Sayın Cumhurbaşkanımızı sandıklardan çıkaracak ve Türkiye gemisinin kaptan köşküne Sayın Cumhurbaşkanımızı bir daha oturtacak." dedi.
Millet İttifakı ya da yedili koalisyonun seçim döneminde ortaya koyduğu vaatlerin tamamının aslında yasama faaliyetiyle yapabilecekleri işler olduğunu belirten Varank, şöyle devam etti:
"Artık Meclis'te bir çoğunluğu olmadıkları için aslında vaatlerinin hepsi de boşa düşmüş oldu. Yani artık o vaatlerinin bir tanesini bile yerine getirme şansları yok. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çoğunluğu elde edemediler. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin düzgün çalışabilmesi, verimli çalışabilmesi için de mutlaka yasamanın desteğine ihtiyacı var. Dolayısıyla Meclis çoğunluğunu kazanamamış bir Millet İttifakı'nın Türkiye'yi yönetme şansı da aslında yok. Bunu vatandaşımız görüyor, biliyor ve inşallah sandıklara da bu şekilde gidecek ve tercihini bu şekilde kullanacak."
"VATANDAŞIMIZ KİMİN DOĞRU SÖYLEDİĞİNİ, KİMİN SAMİMİ OLDUĞUNU GAYET İYİ BİLİYOR"
Mustafa Varank, seçim döneminde sürekli yalan konuşan, seçim gecesi Türkiye'yi aldatmaya çalışan, en fazla da kendi taraftarlarını aldatmaya, kandırmaya, umut tacirliği yapmaya çalışan belediye başkanları olduğunu söyledi.
Varank, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ekranlara çıkan belediye başkanlarını gördünüz. 'Biz kazanıyoruz, 13. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu olacak' diye 3 kere değil, 4 kere, 5 kere ekranların karşısına çıktılar. Yalan söylediler. Vatandaşı kandırdılar. Günün sonunda yalan söyledikleri ortaya çıktı. Ama hiç özür dilediler mi? Bunların kitabında özür dilemek yok. Özür dilemeyi sadece iktidarın yapması gereken bir haslet olarak görüyorlar. Kardeşim, siz bütün gece ekranlara çıktınız, genel başkanınız 'Biz öndeyiz' diye sosyal medya paylaşımı yaptı. Ama önde olmadığınız, kazanamadığınız ortaya çıktı. Neden özür dilemiyorsunuz? Çıkıp deyin ki 'Ya şurada hata vardı. Onun için biz de yanılmışız. Vatandaşımızı aldatmışız.' Bunu da demiyorlar. Ama o yalanları yanlarına kar kalacak zannediyorlar.
İşte o yalanları konuşan belediye başkanı, geçen gün çıkmış diyor ki 'İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde meclis AK Parti'de, Cumhur İttifakı'nda, ben de belediye başkanlığı yapıyorum. Gayet güzel bir şekilde yapıyorum. Hiçbir sıkıntı yok.' İşte başka bir yalan da bu... Bundan 6 ay önce, 'Mecliste bizim altımızı oyuyorlar. Bize belediye başkanlığı yaptırmıyorlar' diyen sen değil miydin? 'Bizi çalıştırmıyorlar, belediyeyi batırmaya çalışıyorlar.' diyen sen değil miydin? Meclisten çıkan kararları onaylamayan, sümen altı eden sen değil miydin? İşte bu yalanlarla vatandaşımızı ikna edebileceklerini zannediyorlar. Ama bizim vatandaşımızın yalanlara karnı tok. Vatandaşımız kimin doğru söylediğini, kimin samimi olduğunu, kimin tiyatro oynadığını gayet iyi biliyor."
"MUHALEFET DE BU SEÇİMDEN SONRA YERLİ YERİNE OTURACAK"
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, Millet İttifakı'na, Cumhuriyet Halk Partisi'ne samimiyetle oy veren vatandaşlar için çok üzüldüğünü ifade ederek, "Gerçekten bir tane adam gelmiş. 11 seçim kaybetmiş. 11 seçim kaybetmesine rağmen o partinin başında durmaya devam ediyor. Cumhuriyet Halk Partili vatandaşlarımız da bu sefer belki değişim olur diye her seferinde gidip ona oy veriyor. Ben buradan kendilerine bir çağrı yapmak istiyorum; Cumhuriyet Halk Partililer değişim istiyorsa önce Kemal Kılıçdaroğlu'nu değiştirsin." dedi.
Bu seçimden sonra, artık Kemal Kılıçdaroğlu'nun 12. kez yenilince de o partinin başında durmayacağı değerlendirmesinde bulunan Varank, şunları kaydetti:
"Ben bunu söyleyince vatandaşlarımız diyor ki 'Sayın Bakanım, bekliyorsunuz ama o partinin başından gitmez, 12 kere değil, 112 kere de kaybetse o partiyi bırakmaz.' Çünkü demokrasi nerede yok biliyor musunuz? Asıl Cumhuriyet Halk Partisi'nde yok. Delegelerini bağlamış, 12 kere seçim kaybedeceksin, o delegelerle gene iktidarda, partinin başında kalmaya devam edeceksin. Onun için biz bu üzüntümüzü buradan da, Esenyurt'tan da bu arkadaşlarımıza dile getirmiş olalım.
İnşallah muhalefet de bu seçimden sonra yerli yerine oturacak. Hani meydanlara çıkıp 'Ben başbakan olacağım, benim partim birinci parti olacak' diyen Meral Akşener'e, herhalde İYİ Partililer soracaklardır; 'Sen meydan meydan gezdin, birinci parti olacağım dedin. Başbakan olacağım dedin. Ortada bir şey yok. Eski oyunu bile alamadın.' Bunu İyi Partililer sorar diye düşünüyorum. Ekranların karşısına geçip gece boyunca 'Biz birinci oluyoruz, oylarımız daha çok, biz bitiriyoruz bu işi' diyen belediye başkanlarına vatandaşlarımız hesabını sorar diye düşünüyorum."
Yalan söyleyerek siyaset yapılamayacağını belirten Varank, "Muhalefetin en büyük hatası ne biliyor musunuz? Soruyu yanlış soruyorlar. Diyorlar ki 'Recep Tayyip Erdoğan bu oyu nasıl alıyor?' Onun için bir Recep Tayyip Erdoğan'a benzemeye çalışıyorlar, bir Sinan Oğan'a benzemeye çalışıyorlar. Ama bilmiyorlar ki taklitler aslını yaşatır. Soru yanlış. Şu soruyu sormaları lazım; 'Biz bu ülkede siyaset yapıyoruz. Bu vatandaş neden bana oy vermiyor? Ben bu vatandaşı neden ikna edemiyorum?' Soruyu doğru sorsalar aslında cevabı alacaklar. Soruyu yanlış sordukları için suçluyu hep seçmende arıyorlar." ifadelerini kullandı.