15 Kasım 2024
weather
12°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dövizdeki dalgalanma geçici

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dövizdeki dalgalanma geçici

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Sarayı'nda ASKON Genel Kurulu'na katıldı. "Döviz kurundaki anlamsız dalgalanmayı önemli ölçüde kontrol altına aldık. Yıl sonu hesap kapatmaları sebebiyle bugünlerde tekrar oynamaya başlaması geçici bir durumdur." dedi.

15 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dövizdeki dalgalanma geçici

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği'nin (ASKON) 12. Olağan Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, genel kurulun ülkeye, millete ve iş dünyasına hayırlı olmasını diledi.

Milli kalkınmanın güçlü adı olma yolunda emin adımlarla ilerleyen ASKON'u kurulduğu günden beri yakından izlediğini dile getiren Erdoğan, Türkiye çapındaki 8 bin üyesi, 10 milyar doların üzerinde ihracata sahip 20 bini aşkın işletmesi ve 1 milyondan fazla istihdamıyla ülkenin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından biri haline gelen ASKON'un mensuplarını tebrik etti.

Erdoğan, Orhan Aydın'ın başkanlığında yeniden oluşan yönetim kuruluna Allah'tan muvaffakiyetler niyaz ederek, ASKON'un faaliyete geçtiği günden beri hep ülkenin, milletin ve devletin yanında yer aldığını kaydetti.

Bu güzide derneğin Anadolu'nun bağrından çıkıp önce bölgesinde sonra da Türkiye'de ve nihayet dünya çapında büyük başarılara imza atan iş insanlarını temsil ettiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kazanırken hakkı ve hakkaniyeti gözetme anlayışıyla çalışan, üreten iş insanlarımız tarafından kurulup büyütülen ASKON son dönemde de bu ilkeli tavrıyla farkını ortaya koymuştur. Konumu, bereketi, potansiyeli, medeniyetler inşa eden siyasi, ekonomik ve sosyal iklimiyle her dönem insanlığın gözdesi olan Anadolu, ASKON gibi sivil yapılar vasıtasıyla bu vasıflarını geleceğe taşımaktadır. Bunun için Anadolu aslanları kavramını önemli görüyorum. Kuruluşundan itibaren derneğimizin yönetiminde ve bünyesinde hizmet eden, yürütülen çalışmalara katkı sağlayan herkese ülkem ve milletim adına şükranlarımız sunuyorum. Bugüne kadar olduğu gibi inşallah bundan sonra da her hayırlı faaliyetinizde, gayretinizde sizlerin yanında olmayı sürdüreceğim."

"Ülkeyi büyüme rotasına sokmanın mücadelesini veriyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süredir Türkiye ekonomisini yüksek faiz, yüksek enflasyon sarmalından kurtarıp yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme rotasına sokmanın mücadelesini verdiklerini anlattı.

Bu mücadelede en büyük güç kaynaklarının her alanda ülkeye 19 yıldır kazandırdıkları altyapısı ile müteşebbisinden çalışanlarına kadar insanların dinamizmi olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Dünyada uzunca bir süredir gelişmiş ülkeler tarafından kurulan kendilerine ayrı, gelişmekte olan ülkelere ayrı, az gelişmiş ülkelere ayrı uygulamalar içeren çifte standartlara dayalı bir ekonomik sistem vardı. Bu çarpık ve dengesiz sistem pek çok yerde yaşanan insani trajediler karşısında özellikle sergilenen haksız ve adaletsiz duruş yanında 2008 küresel finans ve 2020 koronavirüs salgını krizleriyle kökünden sarsılmıştır. Türkiye olarak bu sarsıntının acı sonuçlarından kendimizi korumakla ve 'Dünya 5'ten büyüktür.' diyerek çarpıklıklara itirazımızı dile getirmekle kalmadık. Yeni küresel yönetim ve ekonomi sisteminde hak ettiğimiz yeri almak için de harekete geçtik. Artık tüm gücümüzü ve imkanlarımızı, istihdam ve istikrar odaklı yeni ekonomimizi yerleştirmeye ve geliştirmeye teksif ediyoruz."

"Döviz kurundaki anlamsız dalgalanmayı önemli ölçüde kontrol altına aldık"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üretim, istihdam, ihracat tarafında işlerin yolunda gittiğini, organize sanayi bölgeleri, fabrikalar ve tesislerin harıl harıl çalıştığını ve ürettiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bu süreçte elbette önümüze sıkıntılar da çıkıyor. Son dönemde yaşadığımız önemli sorunlardan biri döviz kurundaki dengesiz dalgalanma, diğeri de fiyatlardaki fahiş artıştır. Aldığımız tedbirlerle bu iki sorundan döviz kurundaki anlamsız dalgalanmayı önemli ölçüde kontrol altına aldık. Kurun yıl sonu hesap kapatmaları sebebiyle bugünlerde tekrar oynamaya başlaması, geçici bir durumdur. Yılbaşından itibaren kurun, bu hafta başındaki gibi makul bir seviyede istikrar kazanacağını değerlendiriyoruz. Bunu sağlamak için elimizdeki imkanları da kullanacağız. Amacımız hem iş insanlarımızı hem de vatandaşlarımızı 1 ay, 6 ay, 1 yıl, 3 yıl sonrasını görebilecekleri yatırım ve tasarruf kararlarını buna göre verecekleri bir güven ve istikrar iklimine kavuşturmaktır."

"Biz Türk lirası ile hareket edeceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, güven ve istikrar ikilisinin unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, kuruluşlarından itibaren ekonomik anlayışlarını bu iki kavramın üzerine yerleştirdiklerini söyledi.

Bir süredir yaşanan gelişmelerin, kur üzerinden ülkenin ve milletin felaketi pahasına haksız kazanç sağlama niyetinde olanların, bunun bedelini ağır bir şekilde ödemek mecburiyetinde kalabildiklerini gösterdiğini aktaran Erdoğan, yaşanan kayıplardan dolayı üzüntülü olduklarını ama ülkenin ve milletin selameti için doğru olanı yapmanın da boyunlarının borcu olduğunu ifade etti.

Erdoğan, faizlerin düşük, kurun istikrarlı, enflasyonun aşağı yönlü, yatırımın, üretimin ve ihracatın coşkulu bir şekilde artış gösterdiği, gençler başta olmak üzere, herkesin çalışacak iş ve dolayısıyla hayatını sürdürecek gelir sahibi olduğu bir ekonomik işleyiş inşa ettiklerini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yeni sistemde kazançlarını artırarak ülkemizi cari fazlaya geçirecek firmalarımız bunu sürekli yeni yatırıma, yeni istihdama dönüştürerek bizi hedeflerimize daha da yaklaştıracaktır. Ülkemiz sanayi ve turizmin lokomotifi olduğu bu sürece girmiştir ve hızla yol almaktadır. Vatandaşlarımızdan açıkladığımız pakete uygun şekilde tasarruflarını kendi paramızda tutmalarını, tüm işlerini kendi paramızla yürütmelerini istiyorum ve tavsiye ediyorum.

Şunu unutmayalım; biz, kendi paramızı ölçü olarak almadığımız sürece her zaman batmaya mahkumuz. Türk lirası bizim paramız. Biz onunla hareket edeceğiz. Biz yok şu dövizmiş, yok bu dövizmiş, bunlarla değil. Biri de, hep söylüyorum, yine söyleyeceğim, faiz aşağı, faiz yukarı. Arkadaşlar, artık lütfen bu işi kitabımızdan bir defa çıkaralım. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar, bunu bilecek, buna inanacağız. Bununla yolumuza devam edeceğiz. Alışverişi döviz üzerinden olmayan firmalarımızdan da kendi paramız dışında bir finans aracı kullanmamalarını tavsiye ediyorum. Bu paketi açıkladığımız günden itibaren mevduatlarda dövizden kendi paramıza ciddi bir dönüş başlamıştır. Yılbaşından itibaren hem firmalarımızın hem vatandaşlarımızın kendi paramıza dönüşü daha da hızlandıracaklarının işaretlerini görüyoruz."

"Saldırıları etkisiz hale getirecek mekanizmaları kurduk"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ekonomisine serbest piyasa mantığına aykırı şekilde kur üzerinden yöneltilen yurt dışı kaynaklı saldırıları etkisiz hale getirecek mekanizmaları kurduklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Şimdi de son dönemde yaşadığımız gibi döviz kurunda yurt içi talepten kaynaklanan ani, sert ve rasyonel temeli olmayan iniş çıkışlar yaşanmasını engelleyecek tedbirleri aldık, alıyoruz. Elbette bütün bunları, serbest piyasa ekonomisi kurallarından sapmadan ülkemizin küresel ekonomik sistemle güçlü bağlarına zarar vermeden yapıyoruz. Aynı şekilde tasarruf yöntemi olarak altını tercih eden vatandaşlarımızı, ellerindeki bu değeri finans sistemimize dahil etmeye çağırıyoruz. Yastık altında tutulan 5 bin ton altının ne kadarını ekonomimize kazandırabilirsek, ülke ve millet olarak gücümüz o derece artacaktır. Döviz kurunu yatay seyre geçirme ve altını sisteme kazandırma sürecini ne kadar hızlı yürütürsek enflasyonu ve çoğu defa onu da aşan fahiş fiyat artışlarını kontrol altına alma mücadelemizde elimiz o derece güçlü olur."

"Faiz sebep, enflasyon neticedir. Buna inandığımız gün başarılı olacağız"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, enflasyon ve fahiş fiyat artışlarının en önemli bahanesi olan kurdaki dengesiz yükselişi ortadan kaldırdıkları için artık bu alanlarda da hızlı bir normalleşme beklediklerini aktardı.

Enflasyon ve fiyatlardaki fahiş artış, kurdaki yükselişten değil de bütçe açığından kaynaklansa işlerinin daha da zor olacağını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bak, yine söylüyorum; faiz sebep, enflasyon neticedir. Buna inandığımız gün başarılı olacağız. Birilerinin dediği gibi 'Enflasyon sebep, faiz neticedir.' Böyle bir yanlış olamaz. Batı'nın bu kapitalist anlayışına maalesef kendini kaptıranlar hala burada sürüp gidiyorlar. Arkadaşlar bizim de bir değerler silsilemiz var değil mi? Bu değerler silsilemize eğer inanıyorsak o zaman biz Batı'nın bu kapitalist mantığıyla onların bu kapitalist anlayışıyla biz hareket edemeyiz. İsrail'e bir bakın. İsrail'i bir değerlendirin. Acaba İsrail kendi içinde faiz-enflasyon ilişkisini nasıl değerlendiriyor? Buyurun şu anda Amerika'ya bakın. Amerika'da faiz nerede? Enflasyon nerede? Gelin Batı'ya. Almanya, Fransa. Buralarda faiz nerede, enflasyon nerede? Kendi ülkemize bakıyoruz. Kendi ülkemizde en yakın çevremizde bile bazı dostlar, arkadaşlar hala faizle hareket etmenin gerekli olduğunu savunacak duruma geliyorlar. Bu can bu tende oldukça iddiayla söylüyorum. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir."

"Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok"

"Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok. Hatta öngörülenden daha iyi gerçekleşmelerle yılı kapatıyoruz." bilgisini veren Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bunun için enflasyon ve fiyat artışları hızla düşecek derken temennimizi değil, teknik bir hakikati, mutlaka olması gereken bir durumu ifade ediyoruz. İnşallah çok yakında bunu da hep beraber göreceğiz. Kurdaki dalgalanmanın cazibesine kapılanlar, nasıl bunun acı faturasıyla yüzleştiyse aşırı fiyat artışına tevessül edenlerin durumu da farklı olmayacaktır. Yaptığımız son düzenlemeyle kendi paramızın getirisini dövizdeki muhtemel kazançla eşleştirerek sıcak para hareketleri üzerinden yürütülen manipülasyonların da önüne geçmiş oluyoruz. Ülkemizi hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlemekten, siyasi sabotajlarla, terör örgütleriyle, sosyal kaos denemeleriyle, gizli, açık ambargolarla, diplomasi çemberleriyle vazgeçiremeyenler döviz kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar. Ama başaramayacaklar. Bizim silahımız onlardan daha güçlü. Bizim silahımız nas. Ve biz bu nasla hareket ediyoruz. Bununla hareket ettiğimiz sürece biz başaracağız. İnşallah hayata geçirdiğimiz yeni ekonomik programlarımızla bu silahı da devre dışı bıraktık, bırakıyoruz."

Erdoğan, Türkiye'nin yıllardır gelişmekte olan ülkelerin hemen hepsine uygulanan oyunlara karşı kendini, hem dışarıda hem içeride güvence altına alacak yeni ekonomik sistemiyle tüm vaktini ve enerjisini kendi hedeflerine yöneltme imkanına kavuştuğunu söyledi.

Vatandaşlardan ve iş dünyasından ülkenin bu tarihi atılımına destek vermelerini beklediğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu ülke hepimizin, bu devlet hepimizin. Elde ettiğimiz kazanımlar hepimizin olduğu gibi uğradığımız kayıpların bedelini de hep birlikte ödediğimiz unutulmamalıdır. Dün vesayetle, terör örgütleriyle, darbecilerle, emperyalistlerle yaptığımız mücadelede mesele nasıl Tayyip Erdoğan veya şu parti, bu parti meselesi değil, tüm Türkiye'nin bekası meselesiyse bugün de ekonomide aynı mücadeleyi veriyoruz. Demokraside, temel kalkınma ve hizmet altyapılarında, güvenlikte, ülkemizi çıkardığımız seviyenin nimetlerinden 84 milyonuyla, 81 vilayetiyle hep birlikte istifade ettik, ediyoruz. Bugün de ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirme mücadelesini başarıyla sonuçlandıracağımızdan hiç endişeniz olmasın. Bunun nimetlerinden yine hep birlikte yararlanacağız."

"Aşamayacağımız hiçbir engel, hiçbir tuzak yoktur"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sebeple hiçbir ayrım yapmaksızın, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına "Kendimizin ve evlatlarımızın geleceği için gelin, büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin ekonomi ayağında yürüttüğümüz tarihi mücadeleye destek olun." çağrısında bulunduklarını anımsatarak, şöyle devam etti:

"Kendi paramıza sahip çıkarak destek olun. Sinsi bir şekilde yayılan yanlış, yalan, art niyetli haberlere itibar etmeyerek destek olun. İşinize, gücünüze, ekmeğinize sıkı sıkıya sarılarak destek olun. Girişimciyseniz yeni yatırımlar yaparak destek olun. Çalışabilecek durumdaysanız en yakından, en kolayından başlayarak istihdama katılarak destek olun. Sanayiciyseniz makinelerinizi daha çok çalıştırıp, üretiminizi arttırarak destek olun. İhracat yapıyorsanız mevcut pazarları genişleterek, yeni pazarlar bularak teslim. Turizmciyseniz önümüzdeki sezona daha güçlü şekilde hazırlanarak destek olun. Çiftçiyseniz daha çok ekerek, daha çok hayvan besleyerek, daha çok mahsul elde ederek destek olun. Küçük işletmeciyseniz, esnafsanız, ekmek teknenize daha sıkı sahip çıkarak destek olun. Ticaret erbabıysanız, aldığınız, sattığınız ürünlerin fiyat dengesini kısa vadeli yüksek kazanç hırsıyla değil, kendinizin ve ülkenin uzun vadeli çıkarlarını gözetip belirleyerek destek olun. Emekliyseniz, ev kadınıysanız, geçiminizin ve evinizin bereketini artıracak yöntemlerle destek olun. Velhasıl, her birimizin bu mücadeleye vereceği bir destek mutlaka bulunuyor. Biz, milletçe bir olduğumuzda, iri olduğumuzda, diri olduğumuzda, kardeş olduğumuzda, hep birlikte Türkiye olduğumuzda, Allah'ın izniyle üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir mücadele, aşamayacağımız hiçbir engel, hiçbir tuzak yoktur."

Bunu geçmişte yaşadıkları nice hadisede hep beraber gördüklerini aktaran Erdoğan, "Kendi paramıza sahip çıkarak, rahmetli Özal'ın döneminde bunu gördük. Kendi paramıza sahip çıktık. Bütçe disiplinini koruyarak daha çok üretmek ve ihracat yapmak suretiyle cari dengeyi fazlaya çevirerek inşallah ekonomide de aynı neticeyi elde edeceğimize yürekten inanıyorum." dedi.

"(CHP) Partinin genlerindeki faşistlik bir noktada böyle hortluyor"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülke için böylesine büyük ve tarihi devrimleri hayata geçirmenin gayretiyle gece gündüz koştururken, birilerinin de akla ziyan iddialarla, çocuksu davranışlarla kendi kalibrelerini sergilediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:

"CHP'nin başındaki zat, son günlerde terör örgütünün güdümündeki partiyle kurduğu sıkı fıkı ilişkilerin de etkisiyle olsa gerek kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kamu kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi. Önce Merkez Bankasına randevu istedi. Merkez Bankası, kendisine randevuyu verdi, gitti. Kendisi brife edildi fakat çıktı, çıktıktan sonra da yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins, cibiliyet bozuk. Arkadan İstatistik Kurumu'ndan randevu istedi. Tabii İstatistik Kurumu, randevu vermedi. Ne dedi? Dedi ki 'Siz imtihanı kaybettiniz.' Niye? 'Merkez Bankasına gittiniz. Orada içeride başka, dışarıda başka hareket ettiniz. Dolayısıyla İstatistik Kurumu, sır bir kurumdur. Siz burada da aynı yollara başvurursunuz. Talebiniz neyse bize bildirin. Biz sizin talebinize gerekli cevabı veririz.' dedi. Ve bunlar kalktılar İstatistik Kurumunun önüne geldiler, orada gösteri yaptılar. İçeri giremediler. Şimdi bir süredir helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini ne kadar demokrat, özgürlükçü, kucaklayıcı göstermeye çalışırsa çalışsın, başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada işte böyle hortluyor."

"Ben senin ipinin kimlerin elinde olduğunu çok merak ediyorum"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Milli Eğitim Bakanlığı önünde yaptığı açıklamaya da değinen Erdoğan, şunları aktardı:

"Sosyal medyadan 'Yarın şuradayım.' diyerek, kapısına dayandığı kamu kurumlarına, emrivaki ile gittiği için tabii olarak kapıda kalıyor. Bunun son örneğini Milli Eğitim Bakanlığında yaşadık. Halbuki, aynı partinin TBMM Eğitim Komisyonu Üyesi olan milletvekilleri, davet edildikleri 20. Milli Eğitim Şurası'na katılma tenezzülünde bile bulunmadılar. Aynı şekilde Meclis açıldıktan sonra da eğitim meselelerini görüşmek üzere komisyon üyeleri, Bakanlığımıza davet edilmişlerdi. Bu davete de sadece CHP'li milletvekilleri iştirak etmedi. Milli Eğitim Bakanımız, çeşitli vesilelerle sık sık Meclis'e gidiyor. Kendisine orada da her zaman ulaşmak ve konuşmak mümkündür. CHP'nin amacının, Milli Eğitim Bakanlığına gidip orada Bakan'la ve Bakanlık bürokrasisiyle eğitimimizin meselelerini konuşmak, görüşmek olmadığını göstermeye sadece bu örnekler bile yeterlidir. Kendi evladının evine bile haber vermeden, karşı taraftan davet almadan gidemeyen CHP'nin başındaki zatın, bu eşkıyavari baskınlarla derdi, kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa çıkarmaktır. Bay Kemal, bak devletin kurumlarını yozlaştırmak, yıpratmak asla mümkün değildir ve bundan sonra devletin kurumlarına da böyle rastgele gidemeyeceksin, bitti artık. Her şeyden önce, devletin kurumlarına gidebilmek dürüstlük gerektirir. Sende bu dürüstlük yok. Sana bugüne kadar yeri geldi, Savunma Bakanlarımı gönderdim. Yeri geldi Dışişleri Bakanımı gönderdim. Gidin brife edin, bilgilendirin diye ama sen adam değilsin ya. Dürüst değilsin dürüst. Sana Dışişleri Bakanı'nı gönderen, sana Savunma Bakanı'nı gönderen bu Cumhurbaşkanı her noktada 'Merkez Bankası bağımsız değil.' diyordun. Hem Merkez Bankası da seni kabul etti, buyur demek ki bağımsız ama sen bağımsız değilsin. Ben senin ipinin kimlerin elinde olduğunu çok merak ediyorum. O da meydana çıkacak tabii. Bakanlarımız ve diğer kamu görevlilerimiz de bu kifayetsiz muhterise böyle bir fırsatı vermeyerek doğrusunu yapıyor."

"Milletimiz, bu zorbalara hak ettikleri dersi ilk fırsatta sandıkta verecektir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, genel başkanlık ve milletvekilliği sıfatını bir kenara bırakarak, herhangi bir vatandaş olarak istedikleri kuruma, istedikleri zaman gidip diledikleri bilgiyi alma hakkına sahip olduklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Ama dert başka olunca ortaya işte böyle can sıkıcı görüntüler çıkıyor. Atalarımızın 'Üzüm üzüme bakarak kararırmış.' dediği gibi bunlar da Kandil'in kuklası, yoldaşlarıyla otura kalka, edebiyle siyaset yapmayı unutmuşa benziyorlar. Kandil'i bombalayacakmış iktidara geldiğinde. Ya sen iktidara mı geleceksin? Kandil'deki yoldaşlarınla kol kola, dirsek dirseğe dolaşan adam sen değil misin ya? Ankara'dan İstanbul'a onlarla birlikte yürüyen sen değil misin ya? Senin neren onlardan kopuk? Onlar sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Kandil'dekiler sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Bu kadar yavrularımız bizim şehit edildi hiç umurunda değil. Zevkten dört köşe oluyorsun. Sana nasıl güvenecekler ya? Mümkün mü? Eh şimdi de ittifakınızı kurdunuz bakalım bu ittifakla nereye kadar gideceksiniz? Milletimiz kendi değerlerine düşmanlığı, kamu görevlilerine ve kurumlarına saldırıyla bir adım öteye götüren bu zorbalara hak ettikleri dersi inşallah ilk fırsatta sandıkta verecektir."

ASKON'un 12. Genel Kurulu'nun hayırlı olmasını temenni eden Erdoğan, yönetimde sorumluluk üstleneceklere başarı diledi. Erdoğan, "Tabii Haziran 2023'e de bu demektir ki çok iyi hazırlanmamız gerekiyor." dedi.

Genel Kurul'dan notlar

ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın, konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 1545-1555 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman döneminde Ahmed Şemseddin Karahisar’ın yazdığı Mushaf-ı Şerif’in aslına uygun olarak el işçiliğiyle 6 ayda hazırlanan ilk sayfasını takdim etti.

Toplantıya, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Irak Özel Temsilcisi Veysel Eroğlu, eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman da katıldı.

ASKON'un hazırladığı "Büyük Direniş" adlı videonun gösterildiği programda, Ayasofya İmam Hatibi Bünyamin Topçuoğlu da Kur'an-ı Kerim okudu.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Milletimize büyük ve güçlü Türkiye'yi taahhüt ediyoruz

Milletimize büyük ve güçlü Türkiye'yi taahhüt ediyoruz