Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
Ortaya gerçekten buram buram tarih kokan bir eser ortaya çıktı. Eser güzel olunca isminin de bununla mütenasip olmasını istedik ve böylece Dr. Niyazi Kurtulmuş Hastanesi’ne kavuşmuş olduk.
Perşembe günleri tüm hastalara ücretsiz bakar. İhtiyaç sahiplerinin cebine de harçlıklarını koyardı. Gariplerin babası denmesinin sebebi de işte budur.
Hekimlik görevini yürütürken 51 yaşında sınavları verip İstanbul İmam Hatip Lisesi’nden mezun olması bu sevginin bir neticesiydi.
1986 yılında hasta, talebe, garip gureba olarak onlarca insana yardımcı olan bu büyüğümüzün ismini yaşatmak bizim de boynumuzun borcuydu.
Ecdadımız fetih sadece toprakların ele geçirilmesi değil, asıl gönüllerin kazanılması olarak görüldü. Son günlerde bazı kendini bilmezler çıkıp, fethi işgal olarak tanımlamaya çalışıyorlar. Bunlar dört dörtlük cahil cühela.
Bunlar fethin manasını bilmezler, fetih açmaktır, fetih gönülleri özellikle kazanmaktır.
Ecdadımız Anadolu’nun dört bir yanını ilmik ilmik işlemiştir.
İstanbul’u fetheden Sultan Mehmet hazretleri bir işgalci gibi değil adeta beklenen biri gibi karşılanmıştır.
Ayasofya dini bir husumetle yerle yeksan edilmek yerine fetih hakkı olarak Müslümanların hizmetine sunulmuştur, diğer ibadethanelere ise dokunulmamış yaşatılmıştır.
Bizim bir asır önce terk etmek zorunda kaldığımız yerlerdeki camilerimiz yok edilmiştir.
Şu anda Atina’da bizim bir tane camimiz yoktur, hepsi yerle yeksan edilmiştir. Sadece bu tabloya bakarak bile ecdadın yüceliğini görebiliyoruz.
Türkiy’nin son 18 yılında her alanda olduğu gibi tarihimize kültürümüze ve ecdadın mirasına sahip çıkma konusunda da devrim yaptık. Hükümete geldiğimizde sadece 460 eserin restorasyonunun yapıldığını gördük, biz 18 yılda 5060 eseri restore ettik.
Yaşayan insan hazinelerindeki temsilci sayımız 45’e yükseldi.
Zeugma’dan Göbeklitepe’ye kadar insanlık tarihinde önemli pek çok kadim mekanın gün ışığına çıkarılmasını da temin ettik.
Geçen yıl müze ve ören yerlerini 33 milyon kişi ziyaret etti, bu bile aldığımız mesafeyi gösteriyor.
Sınırlarımız dışarısındaki eserlerimiz konusunda da aynı hassasiyeti sergiledik. Arşivlerimize sahip çıkarak 12 milyon belgeyi dijital ortama taşıdık.
İstanbul’da kendi haline terk edilmiş pek çok eseri Cumhurbaşkanlığı bünyesine katarak restore ettik ve kullanılır hale getirdik.
Maziden atiye köprü kurmanın tüm yollarını açtık ve işlettik.