14 Kasım 2024
weather
14°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Galeriler Gündem Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı

Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı

Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 1
Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul'a yaptığı en büyük kilise olan Ayasofya, bir dünya mirası yapı olarak yıllara meydan okuyor. Tarihçiler tarafından dünyanın 8. harikası olarak nitelendirilen yapı, mimarisiyle kendisine hayran bırakıyor. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Fırat Diker, ekibiyle birlikte 1485 yıldır ayakta duran eseri havalandırarak ayakta tutup rutubetten koruyan yer altı tünelleri ve menfezlerinin 2 yıl önce yaptıkları araştırmayla mimari belgelemesini yaptı. Ayasofya'nın altında ve etrafında toplam uzunluğu yaklaşık 1 kilometreyi bulan tünel ve menfezleri 3 boyutlu görüntüleyen ekibin lideri Prof. Dr. Diker, caminin yanı ve altındaki en büyük yer altı yapılarını AA'ya gezdirdi.
Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 2
Diker, AA ekibine ilk olarak caminin kuzeydoğu cephesinin yanında yer alan, M.S. 4. yüzyıl olarak tarihlendirilen yerin 4 metre altındaki 3 odalı tarihi yer altı mezar yapısını gösterdi. Ardından caminin güneybatısındaki kestane ağacının dibinden inilen, yerin 2 metre altındaki mahzenleri, devamında yer alan tünelleri ve dehlizleri gösteren Diker, Ayasofya'nın eşsiz bir yapı olduğunu söyledi. Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul'a yaptırdığı en büyük kilise olan Ayasofya'nın aynı bölgede 3 kez inşa edildiğini belirten Diker, Bugüne kadar gelen Ayasofya'nın 532 yılında başlayan inşası 537 yılında tamamlandı. Üçüncü Ayasofya'nın yapımında, yakılarak yıkılmış önceki ahşap çatılı yapılardan farklı olarak, bu yapıda ana mekan, 4 payenin taşıdığı 4 kemer üzerinde, tuğla ile o zamana kadarki en büyük kubbe ve onu 2 yönden destekleyen 2 yarım kubbe ile örtülmüştür. dedi.
Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 3
Prof. Dr. Diker, Ayasofya'nın yer üstünde olduğu gibi altında da bir tarihi barındırdığını anlatarak, şöyle devam etti:Ayasofya'nın kuzeydoğu cephesinin hemen önünde yer alan mezar yapısı yerin 4 metre altında bulunuyor. 'Hipoje' olarak bilinen bu yapı, Ayasofya'nın inşası sırasında yapılmış olan bir yer altyapısı değil, ondan çok daha önce M.S. 4. yüzyıla tarihlendirilen bir yer altı mezar yapısıdır. Bu yapı Ayasofya civarında bulunabilmiş en eski mimari eserdir. Bu yer altı yapısı sonradan yeniden işlevlendirilmek adına iki ucundan birer menfez bağlanarak diğer yer altı yapılarıyla ilişkili hale getirilmiştir. Erişimi epey zor olan bu yer çok bilinmiyor. 'Hipoje'yi 1946 yılında ilk belgeleyen Ayasofya'nın ilk müze müdürlerinden Muzaffer Ramazanoğlu olmuş. Kültür ve Turizm Bakanlığının geçtiğimiz yıl sonunda burada yürütmüş olduğu temizleme çalışması kapsamında yaklaşık 4 tona yakın moloz, çamur tahliye edildi. Bu çalışmanın daha uzun vadeli bir arkeolojik çalışma sürecinde, Ayasofya'nın diğer yer altı yapılarını da kapsayacak şekilde devam ettirilmesinin çok doğru olacağını düşünüyorum.
Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 4
Prof. Dr. Diker, Ayasofya'nın temizlenmeden önce denetimsiz yağmur suyuna maruz kaldığını, balçıkla dolduğundan kötü bir görüntüsü olduğunu belirtti.Ayasofya'da olduğu gibi İstanbul'daki diğer yer altı yapılarının ilgili kurumların gündeminde olması ve kamusal bilgi olarak sunulmasının önemine işaret eden Diker, bunların araştırılıp belgelenmesinin tarihe ışık tutacağını kaydetti.
Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 5
Ayasofya'nın kuzeybatı cephesi önündeki bahçenin 2 metre altında mahzen yapılarının bulunduğunu anlatan Diker, Bu yer altı mekanları, Ayasofya yapısının özgün 'atrium' yani dış avlu yapısının altyapı mekanları. Her ne kadar avlu yapısının üstyapısı artık günümüze kadar intikal etmemiş olsa da altyapısı, bir bakıma altta kalmasından ötürü görünmez olduğundan korunmuş. diye konuştu. Prof. Dr. Diker, tarihi mekanın bakımsızlık nedeniyle moloz ve toprak dolguyla neredeyse yarısının dolduğunu, yer altı mekanının üzerindeki kestane ağacının köklerinin, yapının tonozunu delerek aşağıya indiğini anlattı.
Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 6
Bu mekan grubunun muhtemelen Ayasofya'nın her daim ihtiyaç duyduğu, çok fazla ortalıkta gözükmesi istenmeyen malzemelerin depolandığı mahzenler olarak kullanıldığını aktaran Diker, Dış avlu yapısının altyapısını oluşturan mekanlar da mevcut Ayasofya ile aynı zamanda 6. yüzyıla tarihlendiriliyor. Bu mekanların bilinmesi, korunması, temizlenmesi ve ciddi bir restorasyondan geçmesi anlamlı olacaktır. ifadelerini kullandı.
Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 7
Prof. Dr. Diker, 2 yıl önce Ayasofya'yı çevreleyen tüm yer altı yapılarını 3 boyutlu belgelendirdiklerini vurgulayarak, şunları söyledi:Çalışmada amacımız Ayasofya'nın üstyapısı gibi altyapısını da mimari anlamda belgelemek ve mevcut sorunlarının giderilmesine yönelik bir farkındalık yaratmaktı. Çalışmada yaklaşık 1 kilometre uzunluğundaki yer altı yapılarını taradık. Yer altı yapılarının 668 metre uzunluktaki kısmını 3 boyutlu olarak belgeledik. Tıkanıklıktan ötürü cihaz giremeyen yaklaşık 268 metre uzunluğundaki kısmının da ölçümleri el ile yapıldı, erişebildiğimiz tüm yer altı yapılarının haritasını çıkardık. Tüneller birbiriyle bağlantılı. Ancak zaman içerisinde tıkanıklıklardan ötürü bağlantıları kaybolmuş olanlar var. Bunlar adeta Ayasofya'nın hayat damarları gibi. Ancak belki de yüzyıllara dayanan bakımsızlıktan, dolgu ve birikimlerden ötürü yer altı yapıları ilk yapılma amaçlarından uzaklaşmış görünüyorlar. Yer altı yapılarının araştırılması, temizlenmesi, belgelenmesi hem ilgilisi olduğu binanın korunması hem de ilişkili olduğu şehrin diğer yer altı yapılarının ortaya çıkartılması bakımından önemlidir.
Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 8
Prof. Dr. Diker, Ayasofya'nın altındaki tünellerin Kız Kulesi ve Adalar gibi yerlere uzandığı iddialarının bir şehir efsanesi olduğunu dile getirdi. Bunların herhangi bir bilimsel bulguya dayanmayan, ispatlanması mümkün olmayan iddialar olduğunun altını çizen Diker, Biz ilgi uyandırmak maksadıyla nesnel zeminlere oturmayan bu tür masalsı kurmacalara vurgu yapılmasındansa İstanbul'un mevcut yer altı envanterinin bilimsel olarak daha çok araştırılmasını, güncel mimari belgelemelerinin yapılmasını ve bu mekanların korunarak hak ettiği ilgiyi görmesini istiyoruz. değerlendirmesini yaptı.
Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 9
Buraların ancak bir kişinin sürünüp emekleyerek ilerleyebileceği yerler olduğuna dikkati çeken Diker, şunları kaydetti:
Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 10
Bu tünellerde nefes almak bile pek kolay değil. Biz bugün, mezar ve mahzen olarak kullanılmış bu Ayasofya'nın en büyük yer altı yapılarında bile elektrikli aydınlatma sayesinde birbirimizi ve bu mekanları görebiliyoruz. Ayasofya'nın diğer yer altı yapıları tünelleri çok daha dar ve havasız mekanlar. Yapıldıkları zamanı düşündüğünüzde insanların bu karanlık mahallerde dolaşımının ne kadar zor olduğunu ve başka bir amaç için kullanılmasının da pek mümkün olmadığını anlayabiliriz. Dolayısıyla Ayasofya ile beraber inşa edilmiş bu yer altı yapılarının su tedariki, yağmur suyunu tahliye etmek, havalandırma ve depolama dışında bilinen başka bir kullanımı söz konusu değil.
Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 11
Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 12
Herkes şaşkına döndü! Ayasofya'nın altından çıktı 13
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Her yerde bulamazsınız! Ağaç kovuğundan çıkıyor fiyatı cep yakıyor

Her yerde bulamazsınız! Ağaç kovuğundan çıkıyor fiyatı cep yakıyor