MHP Lideri Devlet Bahçeli, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasebetiyle mesaj yayımladı. Bahçeli, mesajında şunları kaydetti:
“Türk tarihinin müstesna olduğu kadar mühim, müessir olduğu kadar da mümtaz bir yıldönümünü müftehir bir vicdanla karşılasak da müteessir duygularla anıyor ve kutluyoruz.
Müteessiriz, çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından tam yüz yıl sonra insan ve toplum sağlığını vahim derecede tehdit eden bir virüs musibetine karşı topyekûn mücadele ve mukabele ediyoruz.
Bu şartlar muhtevasında, hem ülkemiz hem de bütün dünya yeni tip Koronavirüs’ün tesir ve tevzi alanını daraltmak, aynı şekilde salgının kesif saldırısını durdurmak için adeta teyakkuz halindedir.
Devlet-millet kenetlenmesiyle, Cumhur İttifakı’nın yüksek karar ve inancıyla bulaşıcı hastalığın önü kesilmeye, ömrü kısaltılmaya çalışılmaktadır.
Bu kapsamda çok şükür kayda ve takdire değer sonuçlara ulaşılmaktadır.
İçinden geçtiğimiz hassas ve kırılgan dönem gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yüzüncü yaşını coşku seli, heyecan dalgası ve yoğun katılım eşliğinde ifa ve ifade edememenin burukluğu da herkesin malumu, hepimizin ana mevzusudur.
Yine de gururumuz tarifsizdir.
Büyük Millet Meclisi bozkırın orta yerinden geleceğe açılan millet şaheseri, kara bulutların, kahredici buhranların arasından sivrilip pırıl pırıl parlayan bağımsızlık ve demokrasi şahikasıdır.
23 Nisan 1920’de Ankara’nın Ulus semtinin meskûn taş binasında, geçmiş geleceğe bağlanmış, milli kader milliyetçi kararla bütünleşmiş, egemenlik emin ve ebedi sahibiyle birleşmiştir.
İlk Meclis aziz Türk milletinin ruh kökünden doğmuş, daha da önceliklisi Milli Mücadele’nin sevk ve idare merkezi olmuş, kurtuluş ve kuruluş umutlarının meşruiyet ve mefkûre hüviyetiyle bayraklaşmıştır.
Mekteplerden getirilen sıraların üzerinde Türk istikbalinin rotası çizilmiştir.
İsli gaz lambalarının altında zaferle perçinlenmiş günlerin siyasi ve stratejik hazırlıkları milli haznede mahfuz duran imanla pekişmiştir.
Kıt imkânlarla kutlu bir iradenin tezahürü; yokluk ve yıkım safhasından, hayat ve varlık sahasına geçişin teşkilatlı, temkinli ve tedarikli hedefleri imanla, irfanla, itimatla temin edilmiştir.
Büyük Millet Meclisi Türkiye Cumhuriyeti’nin müjdesi ve mukaddemesidir.
Aynı zamanda milli beka haklarımızın, milli istiklal özlemlerimizin kararlılıkla ve kahramanca müdafaa edildiği tarih kürsüsü, millet eseri, demokrasi beşiğidir.
İlk Meclis’in manevi harcı dualarla, salavatlarla, Kuran-ı Kerim tilavetleriyle, ihlaslı ve milli gönüllerle karılmıştır.
Bir Cuma günü, kurbanlar kesilerek, yüksek katılım eşliğinde ve büyük ümitler bağlanarak Türk milletinin zalimlere teslim olmayacağı, tarih sahnesinden çekilmeyeceği hem asrın idrakine söyletilmiş, hem de yedi düvele ilan edilmiştir.
İlk Meclis’in muhterem mebusları değişik fikir ve düşünce mecralarından, farklı farklı sosyal ve siyasi muhitlerden doğup gelseler de hepsi vatanseverlik ortak paydasında buluşmuş, düşman karşısında hepsinin seda ve sevdası bir ve aynı olmuştur.
Nitekim İlk Meclis tarihi özellikleri ihtiva eden vatan ve vicdan görevini layüsel şekilde değil layık-i veçhileyle yerine getirmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi;
Ordular kurup yöneten kudretli ve kumandan bir Meclis’tir.
Savaşlar kazanan muhkem ve muzaffer bir Meclis’tir.
Siyaset üreten, hedefler belirleyen, müzakere ve mutabakatla kanunlar yapan hür ve demokratik bir Meclis’tir.
Memleket ve millet davasını her şeyin önünde ve üstünde gören iradeli ve inançlı bir Meclis’tir.
Hiç kuşku yok ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi hem bir asır önce hem de 15 Temmuz’da işgalcilere direnen, istila emelleri karşısında devleşen Gazi bir Meclis’tir.
Elbette Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye’dir, Türk milletinin ta kendisidir.
Kurucu kahramanlar, en çetin anların vaziyet ve vahametine takılmadan meşruluk ve hukukilik arayışından taviz vermemişlerdir.
Atılan her adım, alınan her karar, tayin ve tespit edilen her amaç aziz milletimizin irade keyfiyetine dayanmış, temsil kemiyetiyle taçlanmıştır.
Gazi Meclis Türk milletinin muazzam bir başarısı, şeameti her seferinde yerle bir eden şehadet bilincinin emanettir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin hadim ve hakim döneminin resmen başlamasıyla TBMM daha da güçlenip asli ve temel fonksiyonlarına tam manasıyla odaklanmıştır.
Bu yalın gerçeği göremeyen, görmek istemeyen müflis siyasi tacirlerin yalan ve iftiraları milletimizin sinesinden dönmeye mahkum ve mecburdur.
TBMM’nin saygınlığına gölge düşürmek için kuyruğa girenlerin demokrasiden bahsetmesi, fitneye beden olmaları, bölücü mihraklarla emel birlikteliğine heves etmeleri hazin verici bir çarpıklıktır.
23 Nisan günü Meclis’e geleceğini söyleyen, sonra da liderlerin Meclis’te olması için çağrıda bulunan CHP Genel Başkanı’nın kendi işine bakması, boyunu ve haddini aşan yorum ve açıklamalardan uzak durması tavsiyemdir.
Sözde tutuklu ve mahkûm gazetecileri bile aldatan, İnfaz Düzenlemesiyle ilgili kanuna 18 milletvekiliyle red oyu kullanan Kılıçdaroğlu’nun her çağrısı çürük, her teklifi beyhudedir.
Bizim 23 Nisan’da TBMM’nin özel oturumuna katılıp katılmamız Kılıçdaroğlu’nun bileceği ve takdir edeceği bir konu değildir.
Ondan duyacak ve öğrenecek hiçbir şey de olamayacaktır.
Sağlık durumu müsait ve katılmaya müzahir her milletvekilinin 23 Nisan’da Meclis’te olması, yüzüncü yıldönümün sevincine ortak olması tutarlı ve isabetli bir davranıştır.
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kast edenlerle birlikte yürüyen, Türkiye’yi uçuruma çekmek, sokakları karıştırmak için olmadık ve görülmedik provokasyonlara kalkışanların duruş ve seslenişleri değersiz, mesnetsiz ve meymenetsizdir.
Meclisimiz devlet kurma ehliyet ve kabiliyetine sahiptir.
Meclisimiz kurtuluş yıllarının milli aklı, manevi azmi, maşeri ahlakıdır.
Türkiye Cumhuriyeti bugünkü gelişmişlik seviyesine ulaşmışsa, bunun şeref payesi mensubu olmaktan, çatısı altında görev yapmaktan onur duyduğumuz TBMM’nindir.
Kaldı ki tam bir asır evvel büyük bir inanmışlıkla, gıpta edilecek bir irade eşliğinde ve/fakat olağanüstü bir ortamda kurulmuştur.
Bu sayede, milli nitelikli muazzam bir diriliş mücadelesinin sayfaları hem aralanmaya, hem de nice şehit kanlarıyla, nice fedakârlıklarla yazılmaya başlanmıştır.
Şu ibret verici benzerliğe bakınız ki, yüz yıl önce vatanımız ve mücavir coğrafyalar dehşet ve kasvet örtüsüyle sarılmış, bu nedenle olağanüstü bir sürecin içine hapsolmuşken, bugün de aynı belirtiler görülmektedir.
Bu defa düşman görünmez niteliktedir. Ve hastalık yaymaktadır.
Alınmış etkili tedbirlere aynen dikkat ve riayet ederek, sosyal mesafeyi koruyarak, evlerimizde huzur içinde bekleyerek, dahası birlik ve beraberlik içinde bu ağır ve sancılı günleri Allah’ın izniyle bertaraf edeceğiz.
Türk milleti bir asır önce görünen düşmanlara karşı ayağa kalkmış, şimdi de görünmez bir düşmana karşı bilenmiş ve harekete çoktan geçmiştir.
Ayrıca sevgili çocuklarımızın bayramlarını yürekten kutluyor, her birinin çakmak çakmak parlayan güzel gözlerinden öpüyorum.
Bugünlerde sınırlı ve kısıtlı şekilde yaşamaları gerekiyorsa da, daha pek çok bayramı doyasıya ve sevinç içinde kutlayacakları günlerin muhakkak suretle geleceğinden tereddüt ve şüphe duymuyorum.
İstikbalimizin güvenceleri sevgili çocuklarımızı hasretle bağrıma basıyor, bayramlarını kutluyorum.
Manevi ikram ve bereketiyle müşerref olacağımız Ramazan-ı Şerife’mizin şimdiden mübarek olmasını, Türk milletine ve Türk-İslam dünyasına hayır, huzur, sükûnet ve dirlik getirmesini niyaz ediyorum.
Ramazan Bayramı’nda kucaklaşma ümidiyle birlikte, salgının en aza çekilerek hayatın normale dönmeye başlaması yürekten temennimdir.
Ayrıca TBMM’nin İlk Başkanı, İlk Cumhurbaşkanımız, Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Aziz Atatürk’e, Türk milletinin mukaddesat hazinesinde bulunan tüm kahramanlarımıza, İlk Meclis’in fazilet timsali saygıdeğer üyelerine, kanlarıyla toprağa vatan mührü vuran bütün şehitlerimize şükran ve minnet hislerimle Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun diyorum.”