Basın, sosyal medya ve internet haberciliğine ilişkin düzenleme TBMM Genel Kurulunda görüşülmeye başladı. Konu ile ilgili olarak TBMM’de konuşma yapan MHP’li Hayati Arkaz, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesine göre herkes ifade özgürlüğüne sahiptir ancak millî güvenliği, toprak bütünlüğünü ya da kamu düzenini korumak için devletler haber kaynaklarını ve iletişim araçlarını kontrol altında tutabilirler. Zira toplumun sağlık, kültür, ahlak ve güvenliğini tehdit eden, kişisel verileri ihlal eden hiçbir kanaat ifade özgürlüğü kapsamına girmez. Bilgiye en kısa yoldan, en doğru vasıtalarla, en objektif şekilde ulaşmak, aynı zamanda iletişim kanallarını aktif olarak kullanmak çağımızın en büyük kolaylıklarından biridir” ifadelerini kullandı.
KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLER ENGELLENECEK
Sosyal medya kavramının hayatının merkezine yerleştiğini aktaran Hayati Arkaz, “Lider Devlet Bahçeli Bey’in daha önce belirttiği gibi ne yazık ki bu kolaylıkların yaşandığı sosyal medya ve internet dipsiz bir kuyuya dönüşmüştür. Teknolojinin getirdiği imkânlar “sosyal medya” kavramını gündelik hayatın merkezine taşımış, böylece haber alma ve ifade özgürlüğü açısından “yeni medya” olgusunu ortaya çıkarmıştır.
Ayrıca, yalan haberi kasıtlı olarak üretme ve yayma yani dezenformasyon internet sayesinde daha yaygın bir algı yönetim aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Dezenformasyon, çeşitli amaçlarla bilgiyi çarpıtma ya da kasıtlı olarak yanlış bilgiyi yayma işlemidir; kötü niyetli kişilerce gerçek dışı bilgilerin ekonomik ve siyasi çıkar elde etmek için kullanılması, insanları yanlış yönlendirmek adına bu bilgilerin servis edilmesidir. Kısmen doğru bilgilerin de abartılarak, kesilerek kırpılarak, biraz doğru ve biraz da kurguyla birleştirilerek kişisel çıkar ve zevk için yayılması da dezenformasyona girmektedir. Basın özgürlüğü, ifade hürriyeti gibi kavramlar içeride ve dışarıda ülkemiz aleyhine çarpıtılmış ve istismar edilmiş yaklaşımlarla Türkiye karşıtlığının bir malzemesi olarak kullanılmaktadır. Bu siyasi ve ideolojik yaklaşımlar, basın camiamızın asıl emektarlarına da zarar vermektedir” diye konuştu.
BASIN MENSUPLARI YENİ HAKLAR ELDE EDECEKLER
Basının demokrasiyi güçlendirdiğini kaydeden Hayati Arkaz, “Basın, demokrasiyi güçlendirme, kamuoyunun haber alma hürriyetine hizmet etme, toplumu sağlıklı ve doğru bir şekilde bilgilendirme doğrultusunda çalışmalıdır. Ancak bir kısım basının yerli ve millî bir çizgide durmak yerine bugün hâlâ sömürge zihniyetine destek verdiğine üzülerek şahitlik ediyoruz. Popülist yayın politikalarının kamu yararının önüne geçmesi, medyanın demokratik sistemlerle oynadığı kritik rolü zayıflatan bir unsura dönüşmüştür. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi sayesinde vatandaşlarımız yeni medya olarak tanımlanan internet haber sitelerinden ve sosyal medyadan güvenli bir şekilde bilgilere erişebilecekler, internet üzerinden yayın yapan haber siteleri kanunla koruma altına alınacak ve çalışanlar gerekli şartları karşılığında basın mensubu haklarını elde edeceklerdir” şeklinde konuştu. Hayati Arkaz konuşmasını söyle sürdürdü:
İNSANLAR ALGILARDAN ETKİLENİYOR
“İnternet üzerinden yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak suç olarak kabul edilecektir. Sahte hesapların yalan haber yaymasına izin verilmeyecek, herhangi birine yönelik küfür, iftira, hakaret, nefret ve ayrımcılık söylemlerinin de önüne geçilecektir. Bu noktada bir hekim olarak internet ortamındaki sahte hayatların sosyal problemlere, kişilik bozukluklarına ve psikolojik rahatsızlıklara yol açabileceğini belirtmek istiyorum. Üstelik ekran başında hareketsiz zaman geçirmenin ciddi fizyolojik sonuçları olabileceğini de unutmamamız gerekiyor. Bilindiği üzere yaklaşık üç yıldır tüm dünyada Covid-19 pandemisiyle mücadele etmekteyiz. Hastalığın önlenmesi adına tüm ülkeler aşı üretmek için büyük bir çaba harcadılar. Bu süreçte Türkiye de aşıyı ilk bulan 9 ülkeden 1’idir. Ancak sosyal medya üzerinden aşının zararlı olduğu ve bazı hastalıkları tetiklediği gibi altı boş algılar yapıldı.
Maalesef birçok insan bu algılardan etkilenerek aşı olmadı ve de hayatını kaybetti. Diğer bir yandan bazı kötü niyetli kişiler, sosyal medya üzerinden, bilgileri olmadığı hâlde birçok konuda olumsuz fikir paylaşarak toplumu mutsuzluğa ve umutsuzluğa sevk etmektedirler. Deprem, yangın, sel gibi doğal afetlerde paylaşılan abartılı fotoğraflar, toplum vicdanında ciddi yaralar açmıştır. Sosyal medyada kötü niyetli kişiler tarafından oluşturulan suni gündemler, yanlış ve yalan haberler kitleleri harekete geçirmekte; insanlar tuzağa düşebilmektedir. Yani ülkemizde güven ortamını dahi tehdit eden dezenformasyona maruz kalmamak için bilinçli hareket etmek, kaynağından emin olmadığımız hiçbir haberi paylaşmamak ve devletimizin resmî kurumlarına güvenmek gerekmektedir.”
GRİP AŞILARIMIZI OLALIM
İnsanların sosyal medya üzerinde çok vakit geçirdiğini belirten Hayati Arkaz konuşmasını şu ifadelerle tamamladı.
“İnternet ortamındaki sahte yaşamlar sosyal problemlere, kişilik bozukluklarına, psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıklara yol açtığı gibi aile ortamını da bozmuştur. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir araştırmada Türk vatandaşlarının bir ayın yaklaşık dört buçuk gününü sosyal medyada geçirdiği görüldü. Bu, toplumsal ve kültürel açıdan çok ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Toplumu, özellikle gençlerimizi yani geleceğimizi korumak için dezenformasyon konusuna hep birlikte çözüm üretmeliyiz.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sayın Ahmet Yiğit Yıldırım geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada diyor ki: “Özellikle gençlerin toplum hayatından kopuk bir mecrada sanal ilişkilere kapılarak hayattan uzaklaşmasından endişe duyuyoruz. Bunun için, onları Ülkü Ocaklarına davet ediyoruz.” Bizler de gençlerimizi sanal hayatta değil; gerçeğin ta kendisinde, eğitimde, kültürde, sanatta ve sporda kısaca hayatın her alanında başarılı bir şekilde görmek istiyoruz. Şunu açık bir şekilde ifade etmekte fayda görüyorum: Bu düzenlemeden ancak dezenformasyon yapanlar, kişilik haklarına saldıranlar, yalan ve çarptırılmış bilgilerle kamu düzenini bozmaya çalışanlar, haber alma özgürlüğünü ipotek altına almaya çalışanlar, demokratik değerlerle kavgalı olanlar, yalan mekanizmalarından medet umanlar, siyaset sahnesini ve toplumsal huzuru zehirlemeye çalışanlar rahatsız olurlar. İnternet ve sosyal medyada yalan haberi ve dezenformasyonu engellemek amacıyla hazırlanan kanun teklifini destekliyoruz. Teklifin hazırlanmasında emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Ben de bir hekim olarak, son olarak şunu söylemek istiyorum: Grip aşımı oldum, bütün vatandaşlarımızı da grip aşısı olmaya davet ediyorum.”