28 Kasım 2024
weather
1°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Gündem MHP’li Bülbül: PKK’yla FETÖ'yle beraber olandan nasıl bir selamet bekleyebiliriz?

MHP’li Bülbül: PKK’yla FETÖ'yle beraber olandan nasıl bir selamet bekleyebiliriz?

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Adayı Muhammed Levent Bülbül, “Türkiye’nin milli politikalarının tamamına adeta savaş açmış olan bir ittifak, karşımızda Cumhurbaşkanı adayı olarak Kılıçdaroğlu ile bulunmaktadır” dedi.

7 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
MHP’li Bülbül: PKK’yla FETÖ'yle beraber olandan nasıl bir selamet bekleyebiliriz?

Beraberinde MHP İl Başkanı Oğuz Alkaş, MHP Hendek İlçe Başkanı Burhan Namlı ve Hendek Belediye Başkanı Turgut Babaoğlu ile Balkan göçmeni vatandaşların yaşadığı Karatoprak ve Hacıkışla Mahallelerini ziyaret eden Bülbül, “Bir yıl önce HDP ile beraber, Irak’ta ve Suriye’de Türk askerinin bulunması teskeresine, pkk’nın isteği doğrultusunda hayır oyu veren CHP’dir. Bu teskere Ekim ayında yine gelecek, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olduğu zaman, devleti yöneten olarak, hayır dediği anda oradan askerimizin geri çekilmesi gerekir. Biz niye Irak’tayız, niye Suriye’deyiz. Terör faaliyetlerinin ülkemizin içerisine sızmaması için. Biz oradan geri çekildiğimizde huzur kalmaz. Endişemiz budur. Pkk’yla fetö’yle beraber olandan nasıl bir selamet bekleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

Bülbül, herkesin her şeyi bildiği ve takip ettiği bir dönem ışığında 14 Mayıs seçimlerine gidildiğini ifade ederek, “Artık bütün kartlar açıldı. Cumhur İttifakının kartları zaten ortadaydı, masadaydı. Neysek oyuz. Bizim kartlarımızda Sayın Cumhurbaşkanımızın adı yazıyor, Sayın Genel Başkanımızın adı yazıyor. Milliyetçi Hareket Partisi’nin de, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin de bu zamana kadar artısı nedir, eksisi nedir herkes bilmektedir. Her şeyimizin tamam olduğu dört dörtlük olduğu iddiasında değiliz biz. Mutlaka eksiklerimiz vardır. Fakat bu anlayıştan, bu ittifaktan memlekete ihanet çıkmaz, kötülük çıkmaz, kastımız olmaz. Bugün Türkiye’yi yönetmeye talip olan yapılara dikkatle baktığımızda bir tarafta Türkiye’yi 2053, 2071 vizyonuyla dünyada sözü dinlenen, süper güç haline getirmeye çalışan bir anlayış, bu yolda da Türkiye’nin ve dünyanın başına pandemi, savaş, depremler, seller gibi birçok hükümetin, devletin taşıyamayacağı sorunlarla karşılaşılmasına rağmen ayakta kalan bir Cumhur İttifakı, öbür tarafta da gitsinler de ne olursa olsun, yeter ki gitsinler deyip dost düşman ayırmaksızın Türk Milletinin katilleriyle, Türk Milletinin kanına girmişlerle, Aybüke öğretmenimizin, Necmettin öğretmenimizin, kundaktaki bebeklerimizin bile kanına girmiş olan terör örgütü ve onun uzantısıyla beraber olmayı kendisine uygun gören, fetö mensuplarına her türlü taahhüdü verip onların bitlerinin kanlanmasına sebep olanların bulunduğu ve Türkiye’nin milli politikalar namında ne varsa hepsine karşı adeta savaş açmış olan bir ittifak, karşımızda Cumhurbaşkanı adayı olarak Kılıçdaroğlu ile bulunmaktadır” dedi.

MHP’li Bülbül sözlerini şöyle sürdürdü:

Bunlar, Türkiye’de normal bir muhalefet çalışması içerisinde değiller. Türkiye’nin siyasi olarak tartışacağı konular vardır ama bazı konular vardır ki, onlar tartışmadan uzak olmalıdır. Nedir bunlar, bunlar, milli politikalardır. Bunlar günden güne, nesilden nesile değişmeyen, devlet politikalarıdır. Örneğin; Kıbrıs meselesi milli bir davadır. 1974 yılında biz bir barış harekatı yaparak, Kıbrıslı Türklerin katledilmeye, yok edilmeye çalışıldığı bir süreçte Türkiye garantör ülke olarak masaya yumruğunu vurdu, tüm ambargo tehditlerine rağmen geri adım atmadı. Biz Kıbrıs davamızdan vaz geçemeyiz ama bugün gelecek olan yapı diyor ki; federatif bir sistemle, Rumlarla iç içe bu meseleyi çözelim diyor. Kılıçdaroğlu, Kıbrıs davamızda tavizkar bir politika hazırlığındadır. Türkiye’nin mavi vatandaki hak ve menfaat mücadelesini yayılmacılık olarak görmektedirler. Türkiye, doğu Akdeniz’de sınırlarına sahip çıkmak zorundadır. O sınırları delik deşik etmek isteyen, oraya enosis ve helenizim idealleri çerçevesinde müdahale etmek isteyen Yunanistan’a aman veremeyiz, eyvallah edemeyiz. Türkiye’nin burada uyguladığı milli politikadır. Bunlar iktidardan iktidara değişmemelidir. Libya’ya yaptığımız müdahale Türkiye’nin menfaatleri açısından son derece önemlidir. Türkiye’nin terörle mücadelesi olmazsa olmazıdır. Terör örgütleriyle yan yana gelerek, Türkiye ve Türk düşmanları ile kol kola girerek, siz terörle ve Türk düşmanlarıyla mücadele edemezsiniz. Bugün çıkmışlar hem HDP ile beraberler, hem her türlü terör örgütü ile el ele kol kolalar, Kılıçdaroğlu o birlikteliği sağlıyor, Meral Akşener çıkmış terörün kökünü kazıyacağız diyor. Kandil’dekiler bizim gitmemiz için gün sayıyor. İyi Parti’de bizimle, aynı yerde diyor Kandil’deki elebaşları, ne yazık ki böyle bir durum var. İyi Parti’ye, CHP’ye destek olan, oy veren kimseye söz söylemiyorum, fakat şu an CHP’yi yönetenler, İyi Parti’yi yönetenler ve diğerleri şuan bu terör örgütleriyle iş birliği içerisindedirler. Terör örgütlerinin düşman olduğu yapı MHP ve AK Parti değildir, Türkiye’dir ve Türk Milletidir ama Türkiye’nin hak ve menfaatini kim savunuyorsa, bu örgütler onları istemez ve düşman görürler, yok etmek isterler. Şu an itibarıyla kafalarını kaldıramadıkları, yok olmanın eşiğine geldikleri bir durumda, bunlar şu an kendilerine can suyu verecek yapıyı aramaktadırlar. Çıkmışlar, 15 Mayıs’ta biz Irak’tan ve Suriye’den Türk askerinin geri çekilmesini bekliyoruz diyor, Kandil’deki elebaşları açıklama yapıyor. Bunu bir yerden cesaret alarak, söz alarak açıklıyor. O sözü verenler, bir yıl önce HDP ile beraber, Irak’ta, Suriye’de Türk askerinin bulunması teskeresine, pkk’nın isteği doğrultusunda hayır oyu verenler. Bunlar, HDP ile CHP’dir. Bu teskere Ekim ayında yine gelecek, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olduğu zaman, devleti yöneten olarak hayır dediği anda orada askerimizin bulunması gayrimeşru olur ve geri çekilmesi gerekir. Biz niye Irak’tayız, niye Suriye’deyiz. Terör faaliyetlerinin ülkemizin içerisine sızmaması için. Biz oradan geri çekildiğimizde huzur kalmaz. Endişemiz budur. Pkk ile fetö ile beraber olandan nasıl bir selamet bekleyebiliriz.

“Biz 15 Temmuz’u boşuna mı yaşadık. Tankların önüne niye geçtik, niye göğsümüzü siper ettik. 251 şehide nasıl hesap vereceğiz. O gün müsaade etseydik, direnmeseydik, meydanlara çıkmasaydık. Bugün CHP’nin yapmak istediği şeyi, o gün kabul etseydik de bu sıkıntıyı yaşamasaydık ama biz bunu kabul etmedik, bu zillete razı olmadık” diyen Bülbül şöyle devam etti:

“Bu kadar kan ve can bedeli ödedikten sonra, kim bu devletin kadrolarına o fetöcü hainleri başımıza musallat edebilir, buna kim cesaret edebilir ama bunlar çıkıyorlar milletin gözünün içine baka baka bunu yapacağız diyorlar. Bunu da demokrasi, kardeşlik ve hukukun üstünlüğü adına söylüyorlar. Yerin dibine batsın sizin bu anlayışınız. Türkiye, üreten, caydıran ve güçlenen bir Türkiye olmalı, etrafında pusu kuranlar bir değil, on kez düşünmeli. Avrupa Birliği ne derse yapacaklarmış, Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakacaklarmış. Dert, Türkiye’yi yönetmek değildir. Dert bu olsa, aday çıkartırlardı, aday çıkartmışlar adaya kendileri güvenmiyor. Bunlar Türkiye’yi nasıl yönetecek. Türkiye’nin kaybedecek bir zamanı yoktur. Türk Milleti birlikte olduğu zaman, kenetlendiği zaman dünyaya şan veren çok büyük başarılara imza atmıştır tarihte ama bu büyük millet çözüldüğü zaman, bir birine düştüğü zaman tarihte hiç yaşamayı düşünmeyeceği hezimetleri de yaşamıştır. Bunu Karatoprak’ın çok iyi anlaması lazım. Balkanlar, en az Anadolu kadar Türk’tü. Balkanlar, en az ayak bastığımız Anadolu kadar bizimdi. Bugün Anadolu toprakları kaybedilirse, ne kadar büyük bir acı ve azap içerisine düşeceksek, o gün Balkanları kaybetmekle biz o kadar acı ve azap içerisine düştük. Bu basit bir şey değildir, sisin atalarınız yurt kaybedip buraya geldi. Bizlerde göç çocuklarıyız. Benimde atalarım 1850’lerde bu topraklara gelirken, 6 tane yola çıkandan Karadeniz’de 1 kişi karaya ulaşabildi. Benim bu memleketle alakalı olarak, bu yurtla, bu vatanla alakalı olarak hassasiyetimi kimse çok görmesin. Benim gideceğim başka bir yer yok. Bizim başka bir vatanımız yok. Biz Suriyeliler gibi, bacaklarımızın arasına kuyruklarımızı geçirip, başka memleketlerde yaşayacak insanlarda değiliz. Ya ölürüz ya oluruz, başka çaresi yok. Bu noktada bir karar vermek durumundayız ve o karar günü 14 Mayıs’tır.’’ 

MHP Grup Başkanvekili Bülbül, seçim çalışmaları kapsamında gün içerisinde Hendek Mahalle Muhtarları ile bir araya gelirken, Hendek Salı pazarını ziyaretinde ise esnaf ve vatandaşlarla kucaklaştı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
PKK'lı terörist Suriye sınırında yakalandı

PKK'lı terörist Suriye sınırında yakalandı