Osmanağaoğlu burada yaptığı konuşmada, "Artık meselelere yedek kulübesinden bakan bir Türkiye yoktur. Artık meselelere Brüksel’in, Londra’nın, Washington’un penceresinden bakan bir Türkiye yoktur. Artık tarihin akışını uzaktan seyreden, müdahil olunması gereken yerlerde geride duran, atıl ve hareketsiz bir Türkiye yoktur." ifadelerini kullanırken şunları kaydetti;
MEVZİ KAYBEDEN TÜRKİYE ARZULAYANLAR YİNE BOŞ DURMAMAKTADIR
"Çağı Türkçe okuyan, gelişmeleri Türkçe yorumlayan, karşımıza çıkan meseleleri tarihi ve kültürel derinlikler içinde kavrayan bir akılla hareket etmemiz gereken, ciddi bir süreçten geçtiğimiz muhakkaktır.
Ülkemizin çevresi adeta bir ateş çemberini andırmakta, kasalarını doldurmak için oluk oluk kan akıtmaktan çekinmeyen küresel çeteler coğrafyayı karıştırmaktan geri durmamaktadır.
Bir yanda Ukrayna ile Rusya arasında çıkartılan savaşın devam etmesi için can hıraş bir şekilde çaba sarf eden “barışa hasım” ülkeler, diğer yanda Suriye’nin Kuzeyinde bir terör devleti oluşturmak için her türlü pespayeliği kendisine yakıştıran sözde müttefikler kirli tezgahlarına her gün bir yenisini eklemeye devam etmektedir.
Hemen yanı başımızda; Karabağ’da anamızın ak sütü gibi helal olan vatan topraklarının geri alınması halen hazmedilememiş, Akdeniz’deki tarihi haklarımızı gasp etmeye çalışan oyun kurucular oyunları bozuldukça daha da agresifleşmiş, Ege’de küstahlıkta sınır tanımayan besleme Yunanistan sahiplerinin verdiği cesaretle iyiden iyiye kayışı koparmıştır.
Her kıtada iradesi olan, her yüzyılda izi bulunan, her coğrafyada eserleri bulunan Türk milleti, yeniden makûs bir talihe yuvarlanmaya çalışılmakta, her gün eriyen, her gün mevzi kaybeden bir Türkiye arzulayanlar yine boş durmamaktadır.
Bu yüzden;
Tehdidin geçtiğini düşünmek pusuda bekleyen düşmanın işini kolaylaştıracak, saldırının bittiğini sanmak eli kanlı piyonları heveslendirecek, Türk’e olan düşmanlığın dindiğini söylemek gözümüzün önündeki gerçekleri inkâr etmek anlamı taşıyacaktır.
Bizden susmamızı bekleyenler boşuna çabalamakta, onların dümen suyuna girmemizi arzulayan boş bir bekleyiş içine girmekte, onların değirmenine su taşımamızı isteyenler ise hayal görmektedirler.
Çok şükür ferasetiyle destanlar yazan Türk milleti 2023’tede destan yazmaya kararlı, şimdiye kadar kendisine istikamet çizmeye çalışan ecnebi rehberlere 2023’te de haddini bildirmeye hazırdır.
Elbette bu kararlılık ekmeğini Türk milletine hasım olmaktan çıkaranları da rahatsız etmektedir.
Çünkü artık haklarını gasp etmeye çalışanlara en şiddetli cevabı veren bir Türkiye vardır.
Çünkü artık kendisine yöneltilen tehditleri bertaraf edebilecek kabiliyete Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kavuşan bir Türkiye vardır.
İP'İ ÇOKTAN İMAMESİNDEN AYRILMIŞLARA KARŞI TARAFIZ
Bu yüzdendir ki siyasi ikballerini felaket tellallığında arayanlar her türlü fırsatı değerlendirmeye çalışmakta, muhterisliklerini siyasi çıkarları için ihanetle işbirliği yapacak kadar ileri götürmektedir.
Biz; Türkiye’nin bölgesel ve küresel kuşatmaları tam anlamıyla kırması için mücadele verirken, onlar tüm coğrafyayı kan gölüne çevirenlerden medet ummakta, onlardan iktidar dilenmekte, onursuz da olsa bir geleceği onların kanatları altında görmektedir.
Biz yerli ve milli bir duruş dedikçe onlar sipariş programlarla, ısmarlama stratejilerle, çakma kahramanlarla hareket etmekte, Türkiye’ye başkalarının gözetiminde istikamet çizme telaşına düşmektedir.
Biz “terörle mücadele” dedikçe onlar FETÖ’den sufle almaya devam etmekte, biz “son terörist de sarı torbaya konuncaya kadar durmayacağız” dedikçe onlar Kandil’in sesi olmakta ısrar etmektedir.
O yüzden diyoruz ki biz tarafız!
Biz; PKK’nın siyasi şubesi haline gelmiş HADEP’i kanatları altına almış CHP yönetimine karşı tarafız.
Biz; HDP Grup Başkan Vekilinin söylemiyle “PKK’lıların oylarıyla Meclise zar zor girmiş, terörist Demirtaş ile kahvaltı hayali kuran, İP’i çoktan imamesinden ayrılmışlara karşı tarafız.
Biz; geçmişi şaibeli, her dönemin kullanışlı aparatı haline gelmiş, en büyük vaatleri FETÖ’cüleri ve PKK’lıları göreve döndürmek olan, kullanışlı bir aparat olduğunu ispat etmek için yerinde durmayanların karşısındaki tarafız.
İtibarını halen geçmişindeki makamlarında arayan, dünü çukur, bugünü çukur geleceği olmayanlara karşı tarafız.
Buradan sizlerin huzurunda bir kez daha sormak istiyorum:
- Türkiye’nin Suriye’de terör devleti oluşmaması için göstermiş olduğu kutlu mücadelede geri adım mı atmalıyız?
- Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki haklı terörle mücadelesinde geri adım atması için çabalayanlara eyvallah mı demeliyiz?
- Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Mavi Vatan’ın dört bir yanında, Karadeniz’in Kuzeyinde, Balkanlar’da verilen meşru mücadelemize son mu vermeliyiz?
- Onların istedikleri gibi Kıbrıs’ı gözden mi çıkarmalıyız?
- Bedeli ecdadımızın kanlarıyla ödenen haklarımızdan 3 liralık döviz kuru karşılığında vaz mı geçmeliyiz?
- Kulaklarını Türkiye’den gelecek sese vermiş, Gözlerini Türkiye’den yükselecek hilale dikmiş, gönül coğrafyamız içinde kalan ve hakları gasp edilmeye çalışılan insanlığın haline gözlerimizi mi kapamalıyız?
Şükürler olsun ki milletimizin feraseti tüm bunların gerçekleşmesini arzu edenlere fırsat vermemiştir.
Elbette bu sarsılmaz bir milli bağın sonucudur.
Elbette bu irade Türk milli kimliğinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel harcı olan birlik ruhunun tezahürüdür.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin mimarı olduğu Cumhur İttifakının kaynağı da işte bu milli bağ, bu birlik ruhudur.
İnanıyorum ki; birlik ve dayanışma ruhunu kurcalamak isteyenler 2023’te de kaybetmeye mahkumdur.
Biliyorum ki; Ağrılı hemşerilerim bekamızı kurban etmek isteyenlere 2023’te de fırsat vermeyecektir.
Maşeri vicdan sağlam temeller üzerinde yükselen, adım adım hedeflerine yürüyen bir Türkiye’ye şahitlik etmeye devam edecektir.
Bu kutlu yürüyüşün kahramanı Türk milletidir.
Bu kutlu yürüyüşün kaynağı Türk tarihidir.
Bu kutlu yürüyüşün hedefi ise insanlığın huzurundan başka bir hedef değildir.
Artık meselelere yedek kulübesinden bakan bir Türkiye yoktur.
Artık meselelere Brüksel’in, Londra’nın, Washington’un penceresinden bakan bir Türkiye yoktur.
Artık tarihin akışını uzaktan seyreden, müdahil olunması gereken yerlerde geride duran, atıl ve hareketsiz bir Türkiye yoktur.
Artık olayları Ankara’dan yorumlayan, kurulan oyunların parçası olmak yerine oyun kuran, yazılan tarihi okumak yerine kendisi tarih yazan, her türlü meseleye anında ve etkili bir şekilde müdahil olan bir Türkiye vardır.
2700 Yıl önce bu topraklara gelen Saka ve Arsaklı Türklerinin torunlarına yakışan da budur!
1071’de bu torakları vatan yapan Sultan Alparslan’ın torunlarına yakışan budur!
Geçmişin kudretli asırlarını geleceğe taşıyan Murat Nehrinin evlatlarına yakışan budur!
Tarihte Ağrı Dağı kadar heybetli bir iz bırakan hemşerilerime layık olan irade işte budur!
İnanıyorum ki Ağrılı hemşerilerim;
İstikbali Cumhur İttifakıyla şekillendirmeye,
Geleceğe Cumhur İttifakı ile yürümeye,
Prangalarını Cumhur İttifakının ruhuyla söküp atmaya,
Yeni zaferlere Cumhur ittifakı ile ulaşmaya kararlıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi de kendisine büyük bir sorumluluk yükleyen cumhurdan aldığı güç ile Türk milletinin önüne dikenli teller döşeyenlere fırsat vermeyecektir.
Ağızlarından demokrasiyi düşürmeyip, sandığa gömülünce de demokrasi dışı oluşumlarla işbirliği yapanlara at koşturtmayacaktır.
İşbirlikçi olmuş, namlusunu Türk Devletine yöneltmiş emperyalizmin tetik çeken eli haline gelmiş tetikçilere imkân vermeyecektir.
Türk milletini kaosa sürüklemek, kargaşa girdabında boğmak için ellerini ovuşturan sinsilere meydan bırakmayacaktır.
Bu yüzden 2023’e doğru hızla koşarken Adayımız Belli Kararımız Nettir. İnşallah 2023’te Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden seçecek, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde çok daha güçlü bir şekilde Türk milletine hizmet etme şerefine nail olacağız.
BİLİYORUZ Kİ; DEVLET BİZİMDİR, MİLLET DE BİZİZ, VATAN DA BİZİMDİR!
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade ettikleri gibi:
“Türk milleti şiddeti ne olursa olsun, her ihaneti, her rezaleti, her felaketi yerle yeksan etmeye, hainlerin emdikleri sütü burunlarından fitil fitil getirmeye hazırdır, bunu başaracak kudrete sonuna kadar haizdir… Tarih Türk milletinin destanını tekrar okumaya başlamıştır… Bu destan bitmeyecek, bu devran da böyle gitmeyecektir.”
Heyetimizi bağrınıza bastığınız için teşekkürlerimi sunuyorum. Ağrı’nın misafirperverliğini gösterdiğiniz için şükranlarımı sunuyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle; hepinizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum."