Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın “Seçimler Sonrası Gündeme” dair önemli açıklamalarda bulundu.
Açıklama şu şekilde;
14 Mayıs akşamından itibaren birkaç günde olup bitenler objektif bakış açısıyla tahlil edildiğinde görülecektir ki siyasi hayatımızda şaşmaz bir hakikat tekrar tecelli etmiştir: Türkiye’de siyaseti dizayn eden yegâne güç odağı Türk milletidir, millî iradedir. Aziz milletimiz; 14 Mayıs’ta istikrara oy vermiştir. Doğruluğa oy vermiştir. Kaosu, karmaşayı, belirsizliği değil; huzur, güvenlik ve esenliği seçmiştir. Kavgayı değil, barış ve kardeşliği tercih etmiştir. Maceraya prim ve ruhsat vermemiştir.
"Zillet ittifakına kırık not vermiş, kulağını çekmiştir"
Yalanı, iftirayı, fitne ve entrikayı sandığa gömmüştür. Mevcut sorunlara rağmen, “Yaparsa Cumhur İttifakı yapar.” cümlesinde anlamını bulan akılcı temayülü satın almıştır. Cumhur İttifakına “Pek iyi!” notu vermiş, yola devam mesajı vermiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine “Münasiptir!” demiştir. Zillet ittifakına kırık not vermiş, kulağını çekmiştir.
Aleyhimizdeki bütün algı operasyonlarını ve siyasi mühendislik çabalarını boşa çıkararak MHP’ye teveccüh göstermiştir. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin liderliği ve bilge rehberliği altında partimiz; seçimlerden iki yıl önce teşkilatlarımızın başlattığı saha çalışmalarının semerelerini görmüş, meyvelerini toplamıştır.
MHP; geleneksel tabanını konsolide etmekle kalmamış, devletimizin bekası ve milletimizin bütünlüğü uğrunda üstlendiği tarihî misyonun devam için sağlam bir ruhsat almıştır. MHP; bazı bölgelerde oylarını arttırarak TBMM’de güçlü bir grup kurma imkânı elde etmiştir. İstanbul başta olmak üzere 81 vilayette MHP’ye oy vererek inanç ve itimadını izhar eden, partimize güç katan üç hilale sevdalı milyonlara sonsuz teşekkürlerimizi arz ediyoruz.
CHP’ye yıllardır seçim kaybettiren malum “o kafa”, 14 Mayıs akşamı sandık sonuçları gelirken bile “Terk etmedi sevdam beni.” dizesine nazire yapılırcasına utanç verici marifetlerini(!) sergilemiştir. O akşam; “Kazandık!”, “Öndeyiz.” gibi yalan ifadelerle hem kamuyu hem de zillet ittifakına oy veren kalabalıklar aldatılmaya devam edilmiştir. Uğrayacakları hezimeti gören CHP’liler tarafından bahaneler oluşturulmaya, uydurma gerekçeler bina edilmeye çalışılmıştır. Sandık sonuçlarına, Anadolu Ajansı’nın verilerine ve YSK’ya itirazlar; yenilgiye kılıf arama, kayıplarını kamufle etme ve muhtemel tepkileri başka mecralara yönlendirme bahanesi olmuştur.
"Yalan ve iftira siyasetini, inkâr politikası takip etmiştir"
Yalan ve iftira siyasetini, inkâr politikası takip etmiştir. Daha 14 Mayıs akşamının ilk saatlerinden itibaren zillet ittifakının kaybedeceği belli olmaya başlamıştır. Bunun üzerine; sosyal medyayı aylardır allak bullak etmelerine rağmen, millet çoğunluğunun itibar etmediği CHP trolleri yeniden harekete geçerek seçmenlere hakarete başlamıştır. Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu illerde Cumhur İttifakına seçmenin gösterdiği teveccüh ve güvene içerleyen troller ve yandaşlar, en ahlaksız suçlama ve küfürlere başvurmuşlardır.
İşin doğrusu şudur: Halka tepeden bakan, küçümseyen, dayatmacı aydın tipini yansıtan zihniyet CHP’yi hiç terk etmemiştir. Jakobenizm; 1940’lı yıllardan itibaren CHP’nin topluma bakışının, iktidarda sergilediği icraatın ve muhalefette takip ettiği dışlayıcı, aşağılayıcı, hor görücü, seçkinci politikaların temel unsuru hâline gelmiştir.
Birinci TBMM’den itibaren halkçılığı ve milliyetçiliği temel alan siyasi yönetim anlayışını hayata geçiren CHP, Atatürk’ün ölümünden sonra adım adım özünden koparılmıştır. Bunun içindir ki Türk seçmeni 14 Mayıs’ta, “Ey CHP biz senin ciğerini biliriz. Sana güvenmeyiz.” mesajı vermiştir. 14 Mayıs’ta hakaret, iftira, pişkinlik, nefret suçu kaybetmiş; doğruluk, tutarlılık, hakikate iman, Allah’a bel bağlama kazanmıştır. “Allah’ın sopası yok ki!” diyenlere inat, Yaradan’ın sopası Türk seçmeni eliyle sandıkta zuhur etmiştir. Zillet cephesinin trol stratejisi geri tepmiş, halk sosyal medya militanlarına itibar etmemiştir.
"14 Mayıs akşamı kurulan komedi sahnesi, CHP adına utanç verici bir ibret tiyatrosudur"
Sosyal medyanın siyasi düzlemde ciddi bir etki aktörü olmadığı; dikkate değer, tayin edici bir rol üstlenemediği ortaya çıkmıştır. Sosyal medyadaki trollerin algı çalışmalarının; TikTok misali eğlence ve geyik vasıtası olarak kaldığı, toplumun genel eğilimine de asla tesir etmediği görülmüştür. Diğer yandan seçimler sonrasında başlatılan ahlaksızca saldırı, sövgü ve iftira furyası; sandığa iradesini yansıtan halk çoğunluğu kadar zillet ittifakına oy verenleri de üzmüş, kırmıştır. CHP’ye ve bağlaşıklarına bel bağlayan kitlelerin çoğunluğunun, zillet ittifakına verdikleri oyların boşa gittiğini görerek büyük bir nedamet ve pişmanlık duygusuna kapıldıkları bir gerçektir. 14 Mayıs akşamı kurulan komedi sahnesi, CHP adına utanç verici bir ibret tiyatrosudur. Bu arada birer kamu görevlisi oldukları ve devletten maaş aldıkları hâlde, kendi illerindeki sorunlara eğilmek yerine siyaset gezileri yaparak suç işleyen iki belediye başkanı, seçim akşamı sandık sonuçları geldikçe milletin gözünde küçülmüşlerdir.
O akşam iki metropol kentimizin belediye başkanı; manipülasyona, spekülasyona tenezzül ederek acemi komedyenler misali, gülünç bir orta oyunu sergilemişlerdir. İP’li meddahlarıyla birlikte zillet ittifakı hezimetinin sebebi ve mimarı sayılması gereken bu iki figür; saptırma, aldatma ve inkâr siyasetinin gönüllü temsilcileri, ortak sembolü olmuşlardır.
CHP Genel Başkanı ve zillet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise sahte sevecen, sözde hoşgörülü ve yalandan helalleşmiş aday formundan hızla sıyrılarak gerçek ve sinsi yüzünü gösteren bir video yayımlamıştır. Kılıçdaroğlu; 28 Mayıs’ta Recep Tayyip Erdoğan karşısında kaybedeceği şimdiden belli olduğundan, millî iradenin tecellisi karşısında sakin kalmak yerine hazımsızca hiddete kapılmış, küplere binmiştir.
"CHP’nin kurucu ayarlarından çoktan uzaklaşıp Marksist ve bölücü işletim sistemine geçmesi, bu partinin siyasi hezimetinin ana sebebi olmuştur."
Kılıçdaroğlu; hem hırsından hem de mağlubiyetinden ötürü masaları yumruklamaya başlamış, parti teşkilatı başta olmak üzere hayal kırıklığına uğrayarak adaylığını sorgulamaya başlayanları tehdit etmeyi seçmiştir. CHP’ye kaybettiren, zannettikleri gibi halkın parti politikalarını anlamaması değil; bu partinin duçar olduğu iflah olmaz siyasi taassup ve Jakoben kafadır. CHP’nin kurucu ayarlarından çoktan uzaklaşıp Marksist ve bölücü işletim sistemine geçmesi, bu partinin siyasi hezimetinin ana sebebi olmuştur. Hulasa; 28 Mayısta vatandaşlarımız bu gerçeklerin ışığında bir kez daha sandığa gidecek, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı açık ara önde ve çoğunlukla yeniden Cumhurbaşkanı seçecektir. MHP’nin, içinde büyük bir tutarlılık ve ilkeli duruşla yer aldığı Cumhur İttifakı; “21. Yüzyılda Lider Ülke Türkiye” idealine müteveccihen başlattığı yürüyüşü 28 Mayıs’tan sonra mola ve fasıla vermeden devam ettirecektir.