CHP-HDP-İP ittifakının uzun süredir gençleri tahrik eden dilinin sığınmacı ve göçmen karşıtlığı üzerinden devreye sokulması tehlikeli gerginliklere kapı araladı. Her fırsatta gençleri “Z kuşağı” adı altında ayırıp farklı istek ve beklentilerinin olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu ve Akşener bu beklentilerin elde edilmesi için saldırgan mücadeleyi işaret etti.
GENÇLERİ RAHAT BIRAKIN
Gezi olayları üzerinden Türkiye’yi dışarıdan müdahaleye açık hale getirmek isteyenler bu beklentilerine Boğaziçi Üniversitesine yapılan rektör ataması bahanesiyle ulaşmak istediler.
Gençlerin beklentilerinin sağduyu ve hukuk içerisinde çözülmesi yerine, şiddet dilini körüklediler ve sokaklar üzerinden yeni bir yol açmak istediler.
Zilletin dili bu sefer de sığınmacı ve göçmen düşmanlığı üzerinden sokakları hareketlendirmek için devreye girdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Gezi olaylarının 8. yıl dönümünde yaptığı “Gençlerin güzel ruhu, vasat zihinleri yendi. Gezi’de güzel ruh kazandı.
Ağaçlar kazandı. Vasat, o günden beri debeleniyor, saraya sıkıştı, algı ve magazincilikten öteye gidemiyor. Kazandınız gençler” açıklaması da gençleri sokağa teşvik eden bir yaklaşım içinde olduğunu göstermişti. İP Başkanı Meral Akşener’in de Gezi olaylarıyla ilgili övgü dolu sözleri aynı zihniyetin parçası olduklarını ve amaçlarına ulaşmak için sokaklar üzerinden gençleri nasıl kullanabileceklerini gözler önüne serdi. Uzun süredir Suriyeli sığınmacılar üzerinden tehlikeli açıklamalar yapan zillet ittifakının yöneticileri toplumsal tahriklerine devam etti. Özellikle gençlerin ön planda tutulduğu, gelecek kaygısı, işsizlik ve ekonomi kavramları üzerinden kışkırtmalar yapıldı. Sığınmacı karşıtlığına yalan ve iftiralar üzerinden oluşturdukları bir de Afgan göçmen konusunu ekleyip sokakları hareketlendirmek isteyenlere cesaret verdiler.
CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın Suriyeli sığınmacılara yönelik 10 kat zam girişimi de CHP ve İP’li belediye meclis üyeleri kararı ile meclis oylamasından geçmişti.
“ÖFKELİ GENÇ TÜRKLER”
Bu ırkçı tavırla ilgi ne CHP ne de İP, belediye başkanı ve meclis üyeleri hakkında hiçbir işlem başlatmadı. Ankara’nın Altındağ ilçesinde yaşanan talihsiz olayın ardından bir grup gencin sokaklarda Suriyelilerin ev ve iş yerlerine saldırmasının altında da zilletin sokak hareketlerine verdiği cesaret yatıyor. Türkiye’nin Suriyeli ve Afganlar üzerinden bir iç çatışma ortamına çekilmesi ve insan hakları üzerinden dış müdahaleye açık hâle getirilmesi için çabalayanlar boş durmuyor. ‘Türkiye’de 1,5 milyon Afgan gömen var’ yalanıyla gezdiği şehirlerdeki insanları tahrik etmeye çalışan İP Başkanı, partisinin il ve ilçe teşkilatlarına “Hudut Namustur” pankartları astırıyor. Bu pankartların devamında ise “Öfkeli Genç Türkler” imzalı pankartlar dolaşıma sokuluyor. Gençliği tahrik eden bu pankartın toplatılmasının ardından ise zillet medyası devreye giriyor ve “Hudut Namustur pankartları toplatıldı” algısı oluşturmaya çalışıyor. Oysaki sokağı işaret eden girişimlerin önüne geçilmesinden duydukları rahatsızlığı gizlemek için böyle bir yalan algıya başvuruyorlar.
İP Başkanı’nın gittiği her şehirde halkı kışkırtıcı bir dil kullanması, kurguladıkları mizansenlerde gençleri kullanmaktan çekinmemesi ve tahrik eden ifadeleri aslında neyi amaçladıklarını ortaya koyuyor. En son Erzurum’daki bir tiyatroda Kars’tan getirdikleri 16 yaşındaki bir genci nasıl insafsızca kullandıkları ortaya çıkmıştı. Bu tip mizansenlerde özellikle genç kitleyi harekete geçirecek ve şiddete özendirecek bir dil kullanmayı da ihmal etmiyorlar. Bu ortamdan beslenen provokatörler ise “Hudut Namustur” pankartının altına “Öfkeli Genç Türkler” imzasını atmaktan çekinmiyorlar.
DIŞ MÜDAHALE İSTİYORLAR
Millet iradesini tanımakta zorlanan ve sokaklardan medet uman zilletin niyetini CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ifşa etti. Türkiye’de sistem değişimi için dış müdahale seçeneğini masaya süren Özkoç “Başka bir egemen gücün müdahalesine gerek kalmadan parlamenter sistemi yeniden inşa etmeliyiz” demişti. Başka bir gücün müdahalesine zemin hazırlayacak sokak hareketleri, iç çatışma, kargaşa gibi olayların yaşanması için fırsat kollayan zillet ittifakı genç kitleyi kendine kalkan yaptı. Bu nedenle sürekli “Z kuşağı” ifadelerine yer veriyor ve Türkiye’nin antidemoktaik bir ülke olduğunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise ‘diktatör’ olduğu vurgusunu yapıyorlar.
MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ UYARMIŞTI
TÜRK gençliği üzerinden oynanan tüm bu habis oyunlar karşısında MHP Lideri Devlet Bahçeli, 23 Şubat 2021 tarihinde manifesto niteliğinde bir açıklama yapmış ve partisinin TBMM Grup Toplantısı’nın tamamını gençliğe ayırmıştı. MHP Lideri, Türk gençliğinin bu süreçte içine çekilmek istenen girdabı görmüş ve yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullanmıştı.
“Bizim ne dağa gönderecek, ne hücre evine yollayacak, ne üniversite kapılarındaki eylemlerde kaybedecek, ne de sokak aralarında molotof fırlatacak tek bir gencimiz, tek bir evladımız, tek bir fidanımız dahi yoktur. Devşirdikleri kişilerin eline silah tutuşturanlar, militan açığını bu yolla takviye etmek için üniversitelere tezgâh kuranlar bunun bedelini ağır ve acıklı şekilde ödemelidir. Unutmayalım ki, düşmanın en büyük hilesi dost görünüşüdür. Belirsizliği kuşatan sis bulutu dağılıp pişmanlık duygusu sahnedeki yerini almaya başladığında; kandırılan, aldatılan, aklı kiralanan, nihayetinde hayatı sönen gençlerimizin müteessir ve muhtaç hâllerine en başta anaları ve babaları kahrolacak, toplumumuz da bundan ciddi düzeylerde zarar görecektir. Türk gençliği uyanık ve dikkatli bir şuura, devletine ve milletine karşı sadakat ve sorumluluğa, ailesine ve arkadaşlarına karşı müşfik ve saygılı bir üsluba sahiptir, bunun aksi istikametinde tavır ve tutum alanlar da kandan ve candan nemalanan vampirlerdir.
KAVUNCU’YA SALDIRI TIP ÖĞRENCİSİ YALANI
İP İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’ya yapılan saldırının arkasından da yine hedef aldıkları gençlik çıktı. İP’in yönetim kademesinin uzun süredir gençleri tahrik eden ifadeleri ve Meral Akşener’in gezdiği illerde gençleri taşeron gibi kullanarak kirli siyasetlerine alet etmesi acaba saldırgan, kendini “Öfkeli Genç Türkler” olarak tanıtan İP yakını birimiydi sorusunu gündeme getirdi. Uzun süredir gittiği her şehirde gerginliğe sebep olan, hakaret ve tahrik dilini kullanan İP Başkanı Meral Akşener ektiğini mi biçmeye başladı?
TIP ÖĞRENCİSİ YALANI
İP İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’ya yapılan saldırının arkasından da yine hedef aldıkları gençlik çıktı. İP’in yönetim kademesinin uzun süredir gençleri tahrik eden ifadeleri ve Meral Akşener’in gezdiği illerde gençleri taşeron gibi kullanarak kirli siyasetlerine alet etmesi acaba saldırgan, kendini “Öfkeli Genç Türkler” olarak tanıtan İP yakını birimiydi sorusunu gündeme getirdi. Uzun süredir gittiği her şehirde gerginliğe sebep olan, hakaret ve tahrik dilini kullanan İP Başkanı Meral Akşener ektiğini mi biçmeye başladı? GENÇ kuşağı tahrik etmek için her yolu deneyen CHP ve İP üniversite sınavlarını da kullanmaktan geri durmadılar. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, üniversite sınavı akşamında Katarlı öğrencilerin Türkiye’de sınavsız tıp eğitimi aldıkları yalanını söylemiş ve gerçeklerin ortaya çıkmasının ardından özür dahi dilememişti. Kılıçdaroğlu’nun ifadelerinin ardından birçok veli sosyal medya hesabından hükümete tepki göstermiş, Kılıçdaroğlu ise gençleri umutsuzluk üzerinden tahrik ederek amacına ulaşmıştı. Gerçeklerin ortaya çıkmasıyla birlikte sınava moralsiz girmesine sebep olduğu binlerce öğrenciden dahi özür dilemedi.
BOĞAZİÇİ EYLEMLERİNİ PROVOKE ETTİLER
Boğaziçi Üniversitesinde eğitim alan öğrencilerin rektör ataması konusundaki beklentilerini dile getirdiği eylemin provoke edilmeye çalışılarak sokak hareketine dönüştürülmesi girişimlerinin başında CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu gelmişti. Öğrencilerin sakin ve sağduyulu eylemlerine PKK terör örgütünün sözde marşları ve LGBTİ flamaları karıştırılmış, asıl sesini duyurmak isteyen öğrencilerin sesi kesilmiş, şiddet ve saldırgan bir tablonun oluşması sağlanmıştı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve İP Başkanı Akşener, bu tip provokasyon girişimlerine daha fazla cesaret kazandırmış ve iktidarı sıkıştırmak için sokaklardan medet ummaya başlamışlardı. Bu girişimlerde gençliği kullanmaktan çekinmediler. Olayların içine sızan ve üniversite öğrencisi dahi olmayan eylemcilerin varlığı bile ne denli bir sokak hareketi planlandığını gözler önüne sermişti.