Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşmelerinde, milletvekillerinin soru ve eleştirilerini cevapladı.
Türkiye'nin 2002 yılı sonrasında köklü yapısal reformları uygulamaya koyarak makro ve mikro politikaları istikrar ve büyümeyi destekleyici şekilde uyguladığını belirten Oktay, verimliliğin arttırıldığını ve özel sektörün öncülüğünde güçlü bir büyüme performansının sergilendiğini söyledi.
Oktay, ekonomi yönetiminin bundan sonraki yol haritasını, ekonomi politikalarının makroekonomik istikrar, finansal istikrar ve fiyat istikrarı ekseninde oluşturulacağını ifade etti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı avantajlarla ekonomi yönetiminde yeni normalin gerektirdiği esnekliğe ve yeni açılımlara hızlı bir şekilde geçmenin mümkün olduğuna dikkati çeken Oktay, şunları kaydetti:
"Bir süredir çalışmalarını sürdürdüğümüz hukuk ve ekonomi reformları işte bu yeni dönemin hazırlıklarıdır. Ekonomideki kırılganlıkları en aza indirecek güçlü, dengeli ve sürdürülebilir ekonomik büyüme hedefimize ulaşacağız. Ekonomi politikalarında güven ve kredibilite kazanımına daha fazla yoğunlaşarak şeffaflığı ve öngörülebilirliği arttırıyoruz. Attığımız adımlarla para ve maliye politikaları arasındaki eşgüdümü daha da güçlendiriyor ve ayrıca ilgili tüm tarafların katkısını alarak politikalarımızı istişareye dayalı ve daha katılımcı bir anlayışla oluşturuyoruz."
Oktay, enflasyon ile mücadelede para politikası adımlarını maliye politikaları, finansal sektör politikaları ve kamu finansmanına yönelik politikalarla desteklediklerini vurgulayarak, "Güçlü politika koordinasyonu para politikasının etkinliğini artıracaktır. Yatırım ortamının gerek yerli gerekse uluslararası girişimciler açısından her bakımdan iyileştirilmesi için gerekli adımları gecikmeksizin atıyoruz." diye konuştu.
Oktay, Türkiye'nin en köklü demokrasi ve ekonomi reformlarını gerçekleştirmiş bir yönetim olarak gelecek dönemde ihtiyaç duyulan değişimleri hayata geçirmenin de yine kendi görevleri olduğunun altını çizdi.
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener'in, "milli gelirin düştüğü, ekonominin küçüldüğü, istihdamın azaldığı, uzun vadeli bir perspektifin olmadığı" şeklindeki sorusu üzerine Oktay, şunları söyledi:
"AK Parti Hükümetleri olarak, insan odaklı kalkınma yaklaşımımız çerçevesinde 18 yıl boyunca halkımızın refahını önceledik. 2002-2019 döneminde 5,4'lük reel büyüme sağlamayı başardık. Son 7 yılda da ekonominin küçüldüğü milli gelirin düştüğü yönündeki iddia doğru değildir. 7 yıldır milli gelirimiz reel olarak kesintisiz olarak büyüme kaydetmiştir. 2013-2019 dönemini kapsayan 7 yıllık dönemde menfur darbe girişimine, spekülatif ataklara rağmen GSYH reel olarak yıllık ortalama yüzde 4,9, cari olarak da yüzde 15,4 oranında büyümüştür. Satın alma gücü paritesi cinsinden kişi başına gelirimiz de aynı dönemde yıllık ortalama yüzde 6 oranında artış göstererek 28 bin 424 dolara yükselmiştir."
Oktay, küresel kriz sonrasında 2009-2019 arasındaki 10 yılda, 7,5 milyon ilave istihdam oluşturulduğuna dikkati çekti.
Bir milletvekilinin “Gayrimenkul dışında yabancı yatırım çekilememektedir.” şeklindeki eleştirisine de cevap veren Oktay, şu bilgileri verdi:
"Türkiye 2003-2011 arası dönemde toplam 94,3 milyar dolarlık doğrudan yatırım çekmiş, sanayi sektörlerine gelen yatırımlar toplamın yüzde 23'üne tekabül ederken, gayrimenkul yatırımları toplam yatırımların yüzde 18'ini oluşturmuştur. 2011-2020 (eylül İtibariyle) arası dönemde ülkemiz toplam 128,2 milyar dolarlık doğrudan yatırım çekmeyi başarmış, sanayi sektörlerinin payı yüzde 31'e yükselmiş, gayrimenkul yatırımlarının payı da yüzde 30 olarak gerçekleşmiştir."
Kovid-19 salgınının ekonomik etkileriyle mücadele hakkındaki eleştirilere de karşılık veren Oktay, bu süreçte vatandaşlara ve girişimcilere destek sağlamak amacıyla hayata geçirilen mali tedbirlerin toplam tutarının 530 milyar lirayı aştığını ifade etti.
Oktay, ekonomik istikrar kalkanı paketi kapsamında kasım ayı itibarıyla yaklaşık 750 bin esnaf ve sanatkara toplamda yaklaşık 19 milyar lira tutarında hazine faiz destekli işletme kredisinin sağlandığını da anımsattı.
Bu süreçte görev yapan tüm sağlık çalışanlarına teşekkür eden Oktay, “temizlik, maske ve mesafe” uyarısını yineledi.
- KATAR'LA YAPILAN İŞBİRLİĞİ
Milletvekillerinden Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 6. Toplantısı kapsamında dün Katar'la yapılan işbirliklerine ilişkin soruların da geldiğini belirten Oktay, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Salgının etkileriyle tüm dünyada dış yatırımların azaldığı bir ortamda yapılan anlaşmalara milletimiz adına memnun olmak yerine görüyoruz ki birileri yine aynı nakaratları eleştirileri tekrar etmeye başlamış. Anlaşmalar Cumhurbaşkanımız liderliğinde imza attığımız tüm işbirlikleri gibi, kazan-kazan anlayışına dayanmaktadır. Askeri, enerji, gıda, savunma, turizm, ekonomik, sanayi, uluslararası ticaret, serbest bölgeler ve su kaynaklarının yönetimi gibi alanlarda ülkemize katma değer kazandıracak niteliğe sahiptir."
Oktay şöyle devam etti:
"Yaklaşık 295 milyar dolar değerinde varlığa sahip olan Qatar Investment Authority (QIA) dünyanın en büyük ulusal varlık fonlarından biridir. Fintek konusunda dünya çapında yatırımlar yapan fonların başında gelen QIA'nın halihazırda Londra borsasında da (LSE) yüzde 10,3'lük payı bulunduğunu da hatırlatmak isterim. Borsa İstanbul'un gelecek potansiyeline duyduğu güveni yaptığı yatırımla gösteren QIA, yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi olan İstanbul Finans Merkezinin gelişimine ve finans piyasalarının derinleşmesine de katkıda bulunacaktır. Aslında burada Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının (EBRD) yüzde 10'luk hissesi vardı. Onların çıktığı hissenin bir anlamda buranın almasıyla ilgili bir olaydır. Aradaki işlemden de Türkiye olarak da borsa olarak da ciddi karlar edilmiştir. Şu anda süreç devam ettiği için miktar açıklanmamaktadır. Süreç tamamlandığında bu miktar da zaten kamuoyu ile paylaşılacaktır."
- VARLIK FONU DENETİM YETKİSİ
Oktay, Varlık Fonu üzerindeki denetim yetkisi ile ilgili bir soruya da şu cevabı verdi:
"Türkiye Varlık Fonu Yönetimi AŞ'nin denetimi, 6741 sayılı kanunda da belirtildiği üzere, ulusal ve uluslararası standartlarda yapılan bağımsız denetim ile başlamakta Devlet Denetleme Kurulu denetimi ile devam etmekte son olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda, Meclis denetimi ile son bulmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı Varlık Fonu yönetim kurulu başkanı sıfatıyla aslında yürütülen tüm işlerin tamamının gözetiminden ve uygulamasından da sorumludur. Herhangi bir kontrol mekanizmasından kaçış değil, aslında ilave denetim mekanizması da buraya gelmiş bulunmaktadır."
Cumhurbaşkanlığı ofisleri ile bakanlıkların paralel yapı olup olmadığı yolundaki bir soru üzerine de Oktay şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bakanlıklarımız ve ofislerimizin görev ve yetki tanımlamaları çok net bir şekilde tanımlanmış olup, herhangi bir yetki karmaşası bulunmamaktadır. Tam aksine bakanlıklarımız ve ofislerimiz birbirlerine koordineli bir şekilde uyum içerisinde çalışmaktadır. Bütçe harcamaları mevzuatlarına uygun olup Sayıştay denetimine de tabidir. 2020 Sayıştay raporlarında herhangi bir olumsuz tespitte bulunulmamaktadır."
Oktay, TMSF ile ilgili Sayıştay raporlarının değerlendirmeye alınmadığı yolundaki eleştiriye de açıklık getirerek, "2019 yılı TSMF Sayıştay raporunda 4 tane bulgu olup bunların 3 adedi 5411 sayılı Bankacılık Kanunu madde 132 ile TMSF'ye verilen yetkiler kapsamında yapılan işlemler. Toplamda Sayıştay raporunda 12 bulgu yer almakla birlikte yürütülen işlemlerde herhangi bir yolsuzluğa ya da kasten kamuyu zarara uğratmaya ilişkin işlem bulunmamaktadır."
Oktay, "Savunma Sanayi Başkanlığının taklit medikal ürünler mi aldığı" sorusu üzerine de şu bilgileri paylaştı:
"Burada yapılan iş, bu zamana kadar hep yabancı menşeeli bir ürün yerine bir yerli firma tarafından çok daha uygun bedel ile muadilinin yapılmış olması. Ne sahte bir ürün ne de yabancı firmanın hak iddia edebileceği bir durum söz konusudur. Yerli firmamız ihtiyaç olanın bütün şartlarını karşılayarak geliştirmiş ve faydalı model patenti almıştır. Süreç hukuka uygundur. Biz ihtiyaçlarımızı karşılarken mümkünse yerli ürün olsun istiyoruz. Yabancı ürün kullanma zorunluluğundan kurtulmuşuzdur."
Oktay, "Asgari ücret hesabında uluslararası standartlara uyulmuyor mu?" sorusu üzerine de şunları kaydetti:
"Asgari ücret tespit çalışmaları işçilerimizin, işverenlerimizin ve hükümetlerimizin temsilcilerinden oluşan bağımsız bir komisyon tarafından yürütülmektedir. Asgari ücretin tespiti taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler doğrultusunda sosyal görüşmeler ve diyaloglarla belirlenmektedir."
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile ilgili eleştirilere de cevap veren Oktay, "Devletimizin iletişim alanındaki çatı kurumudur. Devletimizin tüm iletişim eylem ve stratejisinin uygulanmasında sorumluluk sahibidir. İletişim Başkanlığı kamuoyu ve ilgili makamların zamanında ve doğru bilgilerle aydınlatılması için gerekli bilgi akışını sağlamak ve bunların kamuoyu üzerindeki etkisinin belirlenmesine ait hizmetlerinin gereğini yerine getirmektedir."
- S-400 FÜZELERİ
Oktay, S-400 sisteminin neden kurulmadığı yolundaki bir soruya da şöyle cevap verdi:
"Böyle bir şey aslında söz konusu değil. Tedarik ettiğimiz sistemin kontrol ve hazırlıklarına planladığımız şekilde devam ediyoruz. Bu sistemler zaten kurulmuştur, testleri de yapılmıştır. Depoda çürüme vesaire gibi gerçek dışı kamuoyunu yanıltma amaçlı bu konuların sürekli gündeme getirilmemesinde fayda var."
Erken yaşta evlilikle ilgili devletin aşiretlerle protokol yapıp yapmadığına ilişkin soru yöneltildiğini belirten Oktay, "19 ilde erken yaşta zorla evlilikle ilgili acil eylem planları yürütülmektedir. Bu çerçevede yerel dinamiklerle, kanaat önderleriyle iş birliği çalışmaları yapılmaktadır. Söz konusu olan bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarından ibarettir, bir protokol vesaire değildir." diye konuştu.
Oktay, bu konuda ilgili bakanlığın desteklenmesi gerektiğini ifade etti.
Erken yaşta evlenen kız çocuklarının toplam evlenenler içindeki oranının 2003'te yüzde 8,1 iken 2019 yılında bu oranın yüzde 3,2'ye düştüğünü aktaran Oktay, "Çok ciddi bir ilerleme aslında ama bu sıfıra kadar inmeli." ifadesini kullandı.
Oktay, Diyanet İşleri Başkanlığınca Ensar Vakfına ne kadar ödeme yapıldığı yönündeki soruya da "Ensar Vakfı bir cami derneği olmadığı için şimdiye kadar hiçbir kaynak aktarılmamıştır." cevabını verdi.
Fuat Oktay, Ayasofya Camii'nde kılınan ilk namazda Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın kılıçla hutbe okumasına ilişkin, "Bu, kılıçla hutbe okumak aslında tarihimizde ve geleneğimizde var olan yerleşik bir uygulamadır. İstanbul fethedildiğinde Ayasofya'daki ilk cuma hutbesi de yine kılıçla okunmuş ve 481 yıl bu gelenek devam etmiştir. Kılıçla hutbe geleneği İstanbul, Edirne, Kocaeli, Çanakkale, Kastamonu, Tokat, Balıkesir, Bartın başta olmak üzere ülkemizdeki bazı camilerde eskiden beri uygulanmaktadır. Bu duruma farklı anlamlar yüklenmesi yersizdir." değerlendirmesinde bulundu.
Şırnak İdil'de bir kişinin iç çamaşırıyla evden çıkarılarak sokak ortasında dakikalarca şiddet gördüğü iddiasını da yanıtlayan Oktay, iddianın asılsız olduğunu belirtti. Oktay, şahsın terör örgütü üyeliği suçundan yakalanarak Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına getirilmesi talimatı üzerine ikametine gidildiğini, kapıyı açmaması nedeniyle normal uygulama çerçevesinde koçbaşı marifetiyle kapının açıldığını, eşofmanlı haliyle gözaltına alındığını, sağlık kuruluşundan alınan doktor raporunda herhangi bir darp ve cebir izine rastlanmadığının belirtildiğini anlattı.
- "TÜRKİYE GEREĞİNİ YAPMAKTADIR"
Bir başka soruya karşılık, Türkiye'nin DEAŞ ile göğüs göğüse çarpışan tek ülke olduğunun altını çizen Oktay, bunun NATO Genel Sekreteri tarafından da ifade edildiğini söyledi.
Oktay, "DEAŞ, PKK ve FETÖ'nün hem birlikte hem de dış mihraklarla ortak hareket ettiklerine dair de elimizde çok ciddi deliller de bulunmakta. Türkiye de bunun gereğini DEAŞ da dahil, PKK da dahil, FETÖ de dahil, ilgili tüm terör örgütleri de dahil, senin terör örgütün, benim terör örgütüm ayrımına asla gitmeden, sadece Türkiye'yi kastetmiyorum uluslararası camiada da gereğini yapmaktadır." ifadelerini kullandı.
Fuat Oktay, bazı kişilerin MİT tarafından kaçırıldığı iddialarını yanıtlarken, MİT ve ilgili kurumların görev ve faaliyetlerini 2937 sayılı Kanunla belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yürüttüğünü hatırlattı. Oktay, "Yasayla belirlenen kapsam dışında faaliyette bulunması mümkün değildir. Ne adam kaçırma ne helikopterden bir şey atma ne de herhangi bir kaçırma söz konusudur. Bizde böyle bir şey yoktur, olmamıştır." dedi.
Oktay, Ankara Garı saldırısı failinin MİT tarafından ağırlandığı iddiasının da gerçekle hiçbir ilgisinin bulunmadığını, konuya ilişkin spekülatif haberlere itibar edilmemesi gerektiğini vurguladı.
HDP'lilerin parti mensubiyeti nedeniyle tutuklandığı iddialarına karşı da Oktay, "Gözaltı ve tutuklamalar teröre bulaşanlarla ilgilidir, terörle arasına mesafe koyan hiç kimse hangi gruptan ve nereden olursa olsun ülkemizin yargısı tarafından tutuklanmaz, güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınmaz. Herhangi bir siyasi partiye üye olduğu için hiç kimse tutuklanmamıştır, tutuklanamaz." şeklinde konuştu.
- "HERHANGİ BİR İŞ ADAMINA ARACILIK ETMEK ASLA SÖZ KONUSU DEĞİL"
Muhalefet milletvekilleri tarafından, Katar ile yapılan anlaşmada özel sektöre ait konuların da yer aldığı ifade edilerek, "Bir iş adamına aracılık etmek uygun mudur?" denildiğini aktaran Oktay, "Burada herhangi bir iş adamına aracılık etmek asla söz konusu değildir. Birçok ülkede olduğu gibi zaten özel sektörde şirketler birbirleriyle görüşmelerini yapıyor, anlaşma aşamasına gelmiş, dolayısıyla burada da Devlet Başkanları normal diğer anlaşmalar varken onlar da o anlaşmalar içerisinde. Bir seremoniyel olayın dışında herhangi bir konu asla değildir." ifadelerini kullandı.
Altay Tankı'nın üretimine ilişkin de konuşan Oktay, Altay Tankı seri üretim projesi sözleşmesinin 9 Kasım 2018'de imzalandığını, motor, transmisyon ve güç grubunun tedariği için de firmalar arasında alt sözleşmelere imza atıldığını anlattı. Alman yetkili makamlara lisanslar ve gerekli izinlere yönelik başvuruların yapıldığını ve sürecin devam ettiğini dile getiren Oktay, "Yani birisi bize herhangi bir ambargo koyacaksa biz buna önceden olduğu gibi üzülen bir taraf değiliz aslında 'Ah, vah, eyvah' diyen taraf da değiliz. Bu bizi sadece kamçılıyor. Kendi motorumuzu, kendi ürünlerimizi, kendi güç gruplarımızı da bir an önce üretmemizi sağlayacaktır. Bunun dışında da hiçbir etkisi olmayacaktır." dedi.
Toplantıda, Cumhurbaşkanlığının yanı sıra Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, İletişim Başkanlığı ile Savunma Sanayii Başkanlığının 2021 yılı bütçeleri de kabul edildi.AA