"Asılsız dosyalarla ağabeylerimiz şehit edilmiştir"
Unutmak Mümkün Değil, Unutturmayacağız!
Yıllarca çileyle, yalan ve iftiralarla yıldırılmak istenen Milliyetçi-Ülkücü Hareket bugün kararlılıkla yolculuğuna devam etmektedir. Eylül ayı içerisinde bulunmamız da bu vesileyle ayrı bir önem arz etmektedir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket, 70’li yıllarda kahpe kurşunlarla vurulmuş 80’li yıllarda yağlı urganlarla sınanmıştır. 12 Eylül’ün kurduğu sehpalarda asılsız iddialarla, delil olmaksızın düzenlenen dosyalarla hukuksuz bir şekilde Ülkücü Ağabeylerimiz şehit edilmiştir.
"Türkiye Cumhuriyeti’ne sürülen karanlık lekeyi hep hatırlayacaktır"
Başbuğumuz Alparslan Türkeş ve dava arkadaşları uzun yıllar mahpus yatmıştır. Mustafa Pehlivanoğlu, Cevdet Karakaş, İsmet Şahin, Fikri Arıkan, Cengiz Baktemur, Ali Bülent Orkan, Ahmet Kerse, Selçuk Duracık, Halil Esendağ bu dönemde yağlı urgan ucunda şehit edilmiştir. Dokuz fidanımıza, dokuz canımıza kıyılmıştır. Biliyoruz ki onlar şehit olmanın verdiği gururla, alınları açık bir şekilde idam sehpasına yürümüşler, cellatlarından helallik isteyerek en güzel sevgilinin yanına pîrüpâk bir şekilde gitmişlerdir. Üzerinden 41 yıl geçmiştir. Yani içimizdeki hüzün 41 kat artmış, içimizdeki inanç 41 kat çoğalmıştır. Türk milleti bu zulmü unutmayacak, acısını ve Türkiye Cumhuriyeti’ne sürülen karanlık lekeyi hep hatırlayacaktır.
"O günleri unutmak mümkün değildir"
12 Eylül Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, demokrasinin gereklerine yapılan bir zulümdür. 12 Eylül darbesi Yezid’in yolundan gidenlerin gerçekleştirdiği zalimlikle planlanmış bir darbedir. Vatanın ekmeğinden yiyen, suyundan içen ve dahi havasından soluyan, tüm bunlara rağmen de Rus sömürgesi altında Türk milletinin ezilmesini kendisine gaye edinenler ile bu aziz vatanın bir karış toprağında kırmızı güllerin yeşermesi için kanını esirgemeyen ülkücüler aynı darağacına çıkartılmıştır. Bugün varlığını sürdüren Milliyetçi-Ülkücü Hareket başaramadıklarının ve asla da başaramayacaklarının delilidir. Bilge Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin söylediği gibi “12 Eylül zulümdür, zillettir, hezimettir, rezalettir, cinayettir; 12 Eylül cuntasına beden ve beyin olanlar ise tek kelimeyle zalimdir. Darbeler, Türk demokrasi kültürünü zehirlemiştir. Milli iradeyi örselemiştir. Vesayeti özendirmiştir. Statükoyu beslemiştir. Her darbe, her muhtıra, her kalkışma, her ara rejim özlemi hiç şüphesiz gayri ahlakidir, gayri meşrudur, gayri millidir, gayri insanidir. Çok partili hayata geçtikten bir süre sonra maalesef Türkiye’nin önü silah zoruyla kesilmiş, tarihi yürüyüşü darbeciler eliyle sekteye uğratılmıştır. Demokrasiye kast edilmiş, milli iradeye vesayet zinciri vurulmuştur.” O günleri unutmak mümkün değil, bizler unutturmayacağız. Şehitler, edilen her duanın içerisinde anılmaya devam edilecektir. Aziz ruhları şad, mekanları cennet olsun.
"Kahramanın adını yaptıkları belirler"
Türkiye Cumhuriyeti artık böylesi bir karanlığa çekilemeyecektir. Bunun garantisi 15 Temmuz 2016’da verilmiştir. Türk milleti uyanmış, Türk devleti daha da güçlenmiştir. Dağlarında çiçeklerin açtığı, ırmaklarında çocukların yüzdüğü, ovalarında ferahlığın gezdiği Türkiye Cumhuriyeti gıpta ile bakılan bir diyar olarak anılacaktır. Bunun için çok çalışacak, 12 Eylül’de darağacına alnı açık giden ağabeylerimizin, öncesi ve sonrasında hakkın huzuruna giden şehitlerimizin yüzünü güldüreceğiz.
Geleceği sağlam temeller üzerinde inşa etmek için Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in izinde, Bilge Liderimiz Devlet Bahçeli'nin emrinde yolumuza devam etmekteyiz. Şehitlerimizden aldığımız kudretin verdiği kararlılığın ve geleceği inşa edecek nesillerin yetiştirilmesine dair üzerimizdeki sorumluluğun bilincinde olarak; Türk gençliğine duyduğumuz güven ve inanç attığımız her adımda katlanmaktadır. Yaptığımız her çalışmayı ilmek ilmek işleyerek azimle mücadele edecek ve Turan’a doğru yürüyeceğiz.
Unutmayınız;
Kahramanın adını yaptıkları belirler,
Ülkücünün adını hep ülkücü bilirler,
Bir karış toprağın derdi ile ölürler,
Bizim bir derdimiz var; onun adı Turan’dır!