Türkgün İslam ve Ahlak Kendi isteğiyle kusmak orucu bozar

Kendi isteğiyle kusmak orucu bozar

Kusmak orucu bozar mı? ve Kusunca oruç bozulur mu? gibi sorular, Ramazan ayı içinde Diyanet İşlerine en çok danışılan konular arasında geliyor. Peki, Kusmak orucu bozar mı? Oruçluyken kusan ne yapmalı? İşte, Diyanet’in konuyla ilgili açıklaması…

Kusmak orucu bozar mı? ve Kusunca oruç bozulur mu? gibi sorular, Ramazan ayı içinde Diyanet İşlerine en çok danışılan konular arasında geliyor. Peki, Kusmak orucu bozar mı? Oruçluyken kusan ne yapmalı? İşte, Diyanet’in konuyla ilgili açıklaması…

Oruç ibadetinin makbul kabul edilmesi için gereken bazı şartlar ve uyulması gereken kurallar vardır. Bunların içinde de orucun bozulmamasına dikkat etmek bulunur. Peki, hangi hallerde oruç bozulur? Kusmak orucu bozar mı? Orucu bozuldu zannıyla yiyip için kişi ne yapmalı? Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan açıklamalarla birlikte en çok merak edilen konuları haberimizde bir araya getirdik…

KUSMAK ORUCU BOZAR MI?

Son günlerde Diyanet İşleri Fetva Kurulu’nun en çok karşılaştığı sorulardan biri “kusmak orucu bozar mı?” kamuoyuna bir açıklama yapma gereği duyuldu. Diyanet, konu ile ilgili hiçbir soru işaretine neden olmayacak net bir açıklama yaptı. Buna göre,

Miktarı ne kadar olursa olsun fark etmeksizin kendiliğinden oluşan kusmak orucu bozmaz. Aynı zamanda, aniden mideden ağza yükselip tekrar mideye dönen sıvı ve diğer şeyler de oruca zarar vermez.

KİŞİ KENDİ İSTEĞİYLE KUSARSA ORUCU BOZULUR

Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, kendiliğinden gelen kusmuk orucu bozmamakla birlikte, kişi eğer kendi isteğiyle ve ağız dolusu kusarsa orucu bozulur.

Peygamber Efendimiz (sav) oruçluyken kusmakla ilgili bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:

“Oruçlu kimse kendisine hâkim olamayarak kusarsa ona kaza gerekmez. Her kim de kendi isteği ile kusarsa orucunu kaza etsin.” (Ebû Dâvûd, Savm, 32; Tirmizî, Savm, 25) buyurmuştur.

ORUÇ BOZULDU ZANNIYLA YİYİP İÇEN KİŞİ NE YAPMALI?

Diğer taraftan kişi eğer, kendi isteği dışında kusmuş ve orucu bozuldu zannı ile yiyip içmeye devam etmiş ise, o zaman kişinin orucu bozulur. Ancak kişinin bu hatası için kefaret orucu tutması gerekmez, sadece orucunun bozulduğu günün kazasını tutması gerekir. . (İbnü’l-Hümâm, Feth, II, 332; el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 226).

ORUCU BOZAN DURUMLAR

-Burnuna kolonya çekmek (koklamak bozmaz)

-Sigara İçmek

-Buruna sıvı ilaç koymak,

-Boğaza kar ve yağmur kaçması

-Mukimken oruca başlayıp, sefere çıkınca yiyip içmek

-Astım spreyi kullanmak

-Abdest alırken boğaza su kaçması

-Dişlerin arasında kalan nohut kadar şeyi yutmak

-Buruna çekilen suyun ağızdan çıkması

-Kâğıt, taş, pamuk, ot, pişmemiş pirinç gibi ilaç ve gıda olmayan şeyi yutmak

-Fitil kullanmak

-Burundan genze giden kanı yutmak

-Vücuda giren ultrason veya endoskopi cihazında ilaç, merhem olması

-Dil altına konan ilacı emmek

-Özel olarak su buharı teneffüs etmek

-Bayılanı ayıltmak için veya uyuyanın ağzına su akıtmak

-Mastürbasyon yapmak

-Seferde iken kasten orucunu bozana kefaret gerekmez, sadece kaza gerekir. Çünkü seferde oruç tutmak farz değildir.

-Oruçlunun ağzına giren gözyaşı veya ter, çok olur da, tuzluluğunu ağzının her yerinde duyar ve yutarsa orucu bozulur. Yutmayıp tükürürse bozulmaz.

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyor

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup toplantısında konuşuyor.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup toplantısında konuşuyor.

MUHABİR: Eylül Şahin

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.

Erdoğan'ın konuşması şu şekilde:

Ekranları başında bizleri izleyen, radyo kanallarında ve sosyal medya platformlarında bizleri takip eden tüm vatandaşlarıma selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Yolunuza yoldaş mücadelemize nefer olan tüm dava arkadaşlarımıza, 23 yıldır desteğini ve duasını bizden esirgemeyen aziz milletimin her bir ferdine en samimi saygılarımı iletiyorum.

Konuşmamın hemen başında aileleriniz ve sevdiklerinizle birlikte huzurla idrak ettiğinize inandığım Ramazan Bayramı’nızı tekrar tebrik ediyorum.

AK Parti teşkilatları Ramazan-ı Şerif süresince gerçekten olağanüstü bir çaba içinde oldu, 81 vilayetimizin her metrekaresinde kelimenin tam anlamıyla kardeşlik ve dayanışma rüzgarı esti. Hepimizin büyük bir aile olduğunu tekrar hatırladık ve hatırlattık, sadece kadın kollarımız 4 buçuk milyon insanımıza ulaştı. Gençlik kollarımız ‘İftara 5 kala’ etkinliği ile 800 bin vatandaşımıza iftariyelik dağıttı.

Biz de Milletin Evi'nde halkımızın çok farklı kesimlerini ağırladık, onlarla hasbihal edip hasret giderdik. Kimseyi ayırmadan, kimseyi dışlamadan hep beraber rahmet ve bereket ayının hakkını verebilmek için samimiyetle gayret gösterdik.

Rabbim hepinizden, hepimizden razı olsun diyorum. Cenabı Allah'tan bizleri bölgemizdeki zulümler ve katliamlar sebebiyle buruk geçirmediğimiz bayramlara kavuşturmasını niyaz ediyorum.

Bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmeler çok önemli bir değişimin eşiğinde, hatta coğrafyamız itibarıyla merkezinde olduğumuzu gösteriyor. İkinci Cihan Harbi sonrasında inşa edilen, Soğuk Savaş'ın bitimiyle adeta kökleşen küresel sistem açıkçası temelden çatırdıyor. Neoliberal ekonomik ve siyasal düzenin yerine daha korumacı bir yapının yükselmekte olduğunu görüyoruz.

Sadece Asya'da, Avrupa'da, Amerika'da değil, hemen her yerde devletler, toplumu ve ekonomiyi güçlendirmeyi amaçlayan politikalar üretiyor. Ticaret'ten güvenliğe, savunmadan nüfus oranına çok geniş bir yelpazede yeni mücadele dönemine hazırlık yapılıyor.

Uluslararası siyasetin neredeyse tüm aktörleri yeni arayışlara girdi. Gümrük tarifeleri üzerinden alevlenen ticaret savaşlarının küresel ölçekte bir etki uyandıracağı anlaşılıyor. Büyük küçük demeden, herkesi etkileyecek, şiddetli bir kasırganın geldiğini söylemek abartılı bir yaklaşım olmayacaktır. Dünyamız, özellikle ekonomi ve askeri kapasite bakımından tek kutuplu bir yapıdan çok kutuplu bir mimariye doğru hızla yol almaktadır.

Son aylarda üst üste gelen haberleri, işte bu yeni dönemin doğum sancıları olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Şunu büyük bir gururla bir kez daha söylemek arzusundayım: Tarihi olduğu kadar sancılı da olan bu süreci en iyi okuyan, en iyi yöneten, sahada ve masada en güçlü konumda bulunan ülkelerden biri Türkiye'dir. Geçmişte farklı sebeplerle küresel rekabette minder dışına itilen ülkemiz, Allah'ın izniyle yeni dönemin kurucu aktörlerinden biri haline gelmektedir. Bunun işaretlerini şimdiden görmeye başladık.

Sözünün ağırlığı olan, tavrı, duruşu, söylemi dikkatle takip edilen bir ülke olarak Türkiye'nin ismi her platformda daha sık telaffuz ediliyor. Türkiye'siz bir denklem kurulamayacağı, kurulsa dahi bunun yaşama şansının olmadığı küresel aktörler tarafından da kimi zaman gönüllü ama çoğu zaman mecburen kabulleniliyor.

İdrak yolları kapalı olmayanlar şu hakikati çok net görmektedir: Türkiye, 23 yıldır temelini adeta tuğla tuğla ördüğü güçlü altyapısıyla yeni döneme damgasını vurmaktadır. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz günden güne ete kemiğe bürünmekte, milli ülkümüz olarak tüm ihtişamıyla Şimal Yıldızı misali parlamaktadır.

Ayrıntılar birazdan...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *