Türkgün İslam ve Ahlak Şevval ayı 24 Mayıs'ta başladı

Şevval ayı 24 Mayıs'ta başladı

Mübarek Ramazan ayının son ermesiyle Hicri takvime göre Şevval ayına girmiş bulunuyoruz. Ramazan orucunu eda eden pek çok inanan Şevval ayı orucunu tutmaya başladı. Bununla birlikte, Ramazan Bayramı’ndan hemen sonra Şevval ayı orucuna başlamamış olanlar bu ayın ne zaman biteceğini, Şevval ayı orucunun kaç gün ve ne zaman tutulacağını araştırıyor…

Mübarek Ramazan ayının son ermesiyle Hicri takvime göre Şevval ayına girmiş bulunuyoruz. Ramazan orucunu eda eden pek çok inanan Şevval ayı orucunu tutmaya başladı. Bununla birlikte, Ramazan Bayramı’ndan hemen sonra Şevval ayı orucuna başlamamış olanlar bu ayın ne zaman biteceğini, Şevval ayı orucunun kaç gün ve ne zaman tutulacağını araştırıyor…

Peygamber Efendimiz tarafından tavsiye edilen ve tutulması müstehap olan Şevval ayı orucuna Ramazan Bayramı’nın ilk gününde tutulmaz ancak ilk günün hemen ardından tutulmaya başlanabilir ve Şevval ayı bitene kadar ister aralıklarla isterse 6 gün boyunca ara vermeden tutulabilir…

ŞEVVAL AYI NE ZAMAN BİTECEK?

Ramazan Bayramı’nın birinci günü yani 24 Mayıs’ta başlayan Şevval ayı 21 Haziran’da bitecek. Ardından ise Hicri takvime göre Zilkade ayı gelecek. Şevval ayının ortalarına gelindiği şu günlerde Şevval ayı orucunun ne zaman ve kaç gün tutulacağına dair araştırmalar yoğunlaştı.

ŞEVVAL AYI ORUCU KAÇ GÜN NE ZAMAN TUTULUR?

Şevval ayı orucu farz olmamakla birlikte tutulmasında büyük faziletler olan bir oruçtur ve Peygamber Efendimiz tarafından da tavsiye edilmiştir. Şevval ayı orucu 6 gün tutulurken, isteyenler bu 6 günü ara vermeden tutabilirken, isteyenler aralıklı olarak da tutabilir.

Şevval ayı Ramazan Bayramı’nın birinci günü başlar, isteyenler Şevval ayı orucunu bu ay içerisinde istedikleri zaman tutabilir. Ancak dinimizce Ramazan Bayramı’nın ilk günü ve Kurban Bayramı’nın 4 günü oruç tutmak tahrimen mekruhtur. Bu nedenle Şevval ayı orucunu tutmaya ikinci Ramazan Bayramı’nın ikinci günü başlanabilir.

ŞEVVAL AYI ORUCUNUN FAZİLETİ

Resûl-i Ekrem (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz, Şevval ayı orucunun bir sene oruç tutmuş gibi sevaba vesile olacağını duyurmuş, bu yüzden de bir ay Ramazân-ı Şerîf orucu tutanlar, Şevval ayında da altı gün oruç tutmakla bütün seneyi oruçlu geçirmiş olma sevabına nail olmak istemişlerdir.

“Kim oruçla geçirdiği Ramazan ayından sonraki Şevvâl ayında altı gün oruç tutarsa, bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi olur.” (Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, İbn Mâce)

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bunu şu sözüyle açıklamıştır:

“Kim, Ramazan (orucunu tutar ve) bayramdan sonra altı gün oruç tutarsa, onun tutmuş olduğu oruç, senenin tamamının orucu olmuş olur. Her kim hayırlı bir iş ile gelirse (bir iyilik işlerse) kendisine onun (yapmış olduğu iyiliğin) on misli sevap verilir.” (İbni Mâce, Sıyâm, 33)

Ayrıca altı günlük Şevval orucunun faydalarından birisi de, Ramazan ayında tutulan farz oruçta meydana gelen kusur ve noksanlıkları telâfi etmesidir. Öyle ki hiç bir oruçlu, orucuna aksi yönde tesir eden kusur ve günah işlemiş olmaktan uzak değildir. (Bilindiği üzere) kıyâmet günü farz ibâdetlerde meydana gelmiş kusur ve noksanlıklar, nâfile ibâdetlerle telâfi edilecektir.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyor

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup toplantısında konuşuyor.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup toplantısında konuşuyor.

MUHABİR: Eylül Şahin

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.

Erdoğan'ın konuşması şu şekilde:

Ekranları başında bizleri izleyen, radyo kanallarında ve sosyal medya platformlarında bizleri takip eden tüm vatandaşlarıma selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Yolunuza yoldaş mücadelemize nefer olan tüm dava arkadaşlarımıza, 23 yıldır desteğini ve duasını bizden esirgemeyen aziz milletimin her bir ferdine en samimi saygılarımı iletiyorum.

Konuşmamın hemen başında aileleriniz ve sevdiklerinizle birlikte huzurla idrak ettiğinize inandığım Ramazan Bayramı’nızı tekrar tebrik ediyorum.

AK Parti teşkilatları Ramazan-ı Şerif süresince gerçekten olağanüstü bir çaba içinde oldu, 81 vilayetimizin her metrekaresinde kelimenin tam anlamıyla kardeşlik ve dayanışma rüzgarı esti. Hepimizin büyük bir aile olduğunu tekrar hatırladık ve hatırlattık, sadece kadın kollarımız 4 buçuk milyon insanımıza ulaştı. Gençlik kollarımız ‘İftara 5 kala’ etkinliği ile 800 bin vatandaşımıza iftariyelik dağıttı.

Biz de Milletin Evi'nde halkımızın çok farklı kesimlerini ağırladık, onlarla hasbihal edip hasret giderdik. Kimseyi ayırmadan, kimseyi dışlamadan hep beraber rahmet ve bereket ayının hakkını verebilmek için samimiyetle gayret gösterdik.

Rabbim hepinizden, hepimizden razı olsun diyorum. Cenabı Allah'tan bizleri bölgemizdeki zulümler ve katliamlar sebebiyle buruk geçirmediğimiz bayramlara kavuşturmasını niyaz ediyorum.

Bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmeler çok önemli bir değişimin eşiğinde, hatta coğrafyamız itibarıyla merkezinde olduğumuzu gösteriyor. İkinci Cihan Harbi sonrasında inşa edilen, Soğuk Savaş'ın bitimiyle adeta kökleşen küresel sistem açıkçası temelden çatırdıyor. Neoliberal ekonomik ve siyasal düzenin yerine daha korumacı bir yapının yükselmekte olduğunu görüyoruz.

Sadece Asya'da, Avrupa'da, Amerika'da değil, hemen her yerde devletler, toplumu ve ekonomiyi güçlendirmeyi amaçlayan politikalar üretiyor. Ticaret'ten güvenliğe, savunmadan nüfus oranına çok geniş bir yelpazede yeni mücadele dönemine hazırlık yapılıyor.

Uluslararası siyasetin neredeyse tüm aktörleri yeni arayışlara girdi. Gümrük tarifeleri üzerinden alevlenen ticaret savaşlarının küresel ölçekte bir etki uyandıracağı anlaşılıyor. Büyük küçük demeden, herkesi etkileyecek, şiddetli bir kasırganın geldiğini söylemek abartılı bir yaklaşım olmayacaktır. Dünyamız, özellikle ekonomi ve askeri kapasite bakımından tek kutuplu bir yapıdan çok kutuplu bir mimariye doğru hızla yol almaktadır.

Son aylarda üst üste gelen haberleri, işte bu yeni dönemin doğum sancıları olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Şunu büyük bir gururla bir kez daha söylemek arzusundayım: Tarihi olduğu kadar sancılı da olan bu süreci en iyi okuyan, en iyi yöneten, sahada ve masada en güçlü konumda bulunan ülkelerden biri Türkiye'dir. Geçmişte farklı sebeplerle küresel rekabette minder dışına itilen ülkemiz, Allah'ın izniyle yeni dönemin kurucu aktörlerinden biri haline gelmektedir. Bunun işaretlerini şimdiden görmeye başladık.

Sözünün ağırlığı olan, tavrı, duruşu, söylemi dikkatle takip edilen bir ülke olarak Türkiye'nin ismi her platformda daha sık telaffuz ediliyor. Türkiye'siz bir denklem kurulamayacağı, kurulsa dahi bunun yaşama şansının olmadığı küresel aktörler tarafından da kimi zaman gönüllü ama çoğu zaman mecburen kabulleniliyor.

İdrak yolları kapalı olmayanlar şu hakikati çok net görmektedir: Türkiye, 23 yıldır temelini adeta tuğla tuğla ördüğü güçlü altyapısıyla yeni döneme damgasını vurmaktadır. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz günden güne ete kemiğe bürünmekte, milli ülkümüz olarak tüm ihtişamıyla Şimal Yıldızı misali parlamaktadır.

Ayrıntılar birazdan...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *