2030 Sanayi Ve Teknoloji Stratejisi - 3

YAYINLAMA:
2030 Sanayi Ve Teknoloji Stratejisi - 3

Amaç: Yeşil ve döngüsel ekonomiye geçişi sağlayarak sanayi kaynaklı karbon emisyonlarını azaltmak 

 

2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi, Türkiye’nin sanayi altyapısını düşük karbonlu, kaynak verimli ve sürdürülebilir üretim yapısına dönüştürerek küresel rekabet gücünü koruma ve artırma hedefiyle şekillendirilmiştir. Belgede “Yeşil Dönüşüm” başlığı, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik, teknolojik ve sosyal boyutları kapsayan bütüncül bir dönüşüm vizyonu olarak tanımlanmıştır. Bu dönüşümün Türkiye’nin en büyük pazarı olan Avrupa’nın bu başlığa verdiği önem nedeniyle bir zorunluluk olduğu da barizdir.

 

Stratejinin temel amacı, sanayide karbon emisyonlarını azaltmak, döngüsel ekonomi ile bir sürecin çıktısının başka bir süreç için girdi olabilmesinin sağlanması, Türkiye’nin küresel yeşil tedarik zincirlerine entegrasyonunun sağlanması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı ile uyumlu biçimde, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi uluslararası düzenlemelere uyum yeteneğini artırarak ticaret başarısını garanti edebilmektir.

 

Yeşil Dönüşüm başlığı altında yer alan öncelikli stratejik hedefler şu şekilde yapılandırılmıştır:



  • Strateji 43: Avrupa Yeşil Mutabakatı ile uyumlu düzenlemeler yürürlüğe sokularak sanayi karbon ayak izinin düşürülmesi ve SKDM’ye uyumun sağlanması,
  • Strateji 44: Düşük karbonlu üretim teknolojileri ve döngüsel ekonomi uygulamaları için destek mekanizmalarının artırılması,
  • Strateji 45: Organize Sanayi Bölgeleri’nin (OSB) yeşil dönüşüm projelerine uygun koşullu finansman sağlanması, Yeşil OSB sayısının artırılması,
  • Strateji 46-47-48: Güneş paneli, rüzgâr türbinleri, yeşil hidrojen üretimi gibi alanlarda yerli üretim kapasitesinin geliştirilmesi ve Ar-Ge destekleriyle bu teknolojilere yatırım yapılması.

 

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda hayata geçirilen çok sayıda destek programı, yeşil dönüşümün taşıyıcısı olacaktır:



  • Yeşil Dönüşüm Destek Programı: KOBİ ve büyük işletmelere; karbon ayak izi, atık yönetimi, su verimliliği gibi alanlarda beş yıllık yol haritası hazırlamaları şartıyla yatırım desteği sunmakta, başarılı işletmelere “Yeşil Dönüşüm Merkezi” unvanı verilmektedir.



  • Türkiye Yeşil Sanayi Projesi: Dünya Bankası finansmanıyla 450 milyon dolarlık bütçeyle yürütülen bu proje, işletmelere teknik danışmanlık ve finansal kaynak sağlamaktadır.



  • Yeşil OSB Modeli: TSE tarafından sertifikalandırılan 17 OSB, sürdürülebilir altyapı, yenilenebilir enerji kullanımı ve su geri kazanımı gibi kriterlerde öncü uygulamaları teşvik etmektedir​.

 

Yeşil dönüşümün en önemli bileşenlerinden biri olan yenilenebilir enerji alanında, güneş panelleri ve rüzgâr türbinlerinde %100 yerli üretim hedeflenmektedir. Ayrıca, yeşil hidrojen teknolojileri ve elektrolizör yatırımlarıyla sanayinin sıfır emisyon hedeflerine katkı sunacak altyapılar desteklenmektedir​.

 

Nükleer enerji yatırımları, enerji arz güvenliği ve yeşil dönüşüm kapsamında stratejik olarak konumlandırılmış; yerli nükleer reaktörlerin geliştirilmesi ve bu alanda bir “Nükleer Teknopark” kurulması da planlanmıştır​. Her ne kadar, nükleer çevreci gelmiyor gibi görünse de, AB dahi, biraz da mecburiyetten, nükleer enerjiyi yeşil sınıfında saymaktadır.

 

Strateji belgesi, diğer amaçlarla da öngördüğü gibi sadece sanayi altyapısını değil, insan kaynağını da dönüştürmeyi hedeflemektedir. Bu doğrultuda, sürdürülebilirlik uzmanlığı, enerji teknisyenliği gibi “yeşil yaka” mesleklerin geliştirilmesi, mesleki ve teknik eğitimlerin yenilenebilir enerji, çevresel sürdürülebilirlik ve kaynak yönetimi ekseninde yeniden yapılandırılması, hayat boyu öğrenme programları ve işveren destekleriyle mevcut iş gücünün yeni becerilerle donatılması hedeflenmektedir​.

 

Yeşil dönüşüm, Türkiye için yalnızca çevresel bir sorumluluk değil, ticari, jeopolitik ve ekonomik bir gereklilik olarak ele alınmalıdır. Stratejiler, düşük karbonlu üretimi desteklerken aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa pazarlarındaki rekabet gücünü korumasına, küresel tedarik zincirlerinde değer kazanmasına ve yeni nesil teknolojilerde liderliğe oynamasına imkân tanımalıdır. 

 

Yeşil dönüşüm başlığındaki eylemlerin körü körüne bir hedef olmasındansa ekonomik olarak da anlamlı olmasına dikkat edilmelidir. Zira düşük karbon ve yeşil dönüşüm konusunun sanayide önde ülkeleri yavaşlatmak için bir araç olabileceği yönünde tezler de az değildir, Amerika’nın Paris İklim Anlaşması’ndan ikinci kez çekildiği göz önünde tutulmalıdır.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *