Türk sanat tarihimizin en değerli eserlerine ev sahipliği yapan Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, 28 Aralık 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı törenle yeniden ziyarete açılıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, 1'inci Ulusal Mimarlık Dönemi'nin en görkemli yapılarından biri olan Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesinin tarihi binası ve eserlerine ilişkin yürütülen kapsamlı restorasyon çalışmalarına, 2019 yılının Aralık ayında başlandı. Bakanlığın uzman personelleri ve çeşitli üniversitelerden akademisyenlerin katkılarıyla gerçekleştirilen özenli onarımlar sonucu Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu'nun projesiyle 1927-1930 yılları arasında Türk Ocakları Genel Merkezi olarak inşa edilen yapının özgün hali korunarak eşsiz güzelliği ortaya çıkarıldı. Deprem güçlendirmesi yapılan binanın özgün detayları, geleneksel restorasyon teknikleriyle korundu.
Görsel sanatlar alanında Türk sanat tarihinin en nadide eserlerini 1980 yılından bu yana bünyesinde barındıran Müze’nin kurumsal kimliği ve teknik alt-yapısı, çağdaş müzecilik anlayışına uygun olarak yeniden yapılandırıldı. Kapsamlı envanter çalışmasıyla müze koleksiyonundaki eserlerin detaylı bilgileri dijitalize edilerek kayda alındı. Kondisyon analizleri yapılan eserlerin bir kısmı restore edildi ve çerçeveleri yenilendi.
Restorasyon çalışmaları kapsamında; eserler, ileri teknolojiye sahip, yanmaz özellikli, yeni nesil akıllı depo sistemi ile korunmaya alındı. Müze ve eserlerin devamlı olarak takip edilmesini sağlayan gelişmiş kamera ve alarm sistemi kuruldu.
Başyapıtlar Yeniden Sanatseverlerle
Görsel sanatlar alanında Türk sanat tarihinin son 150 yıllık serüvenini muhafaza eden milli bir hazine olan Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesinin teşhiri de yenilendi. Yeni teşhirin küratörlüğünü Prof. Dr. Kıymet Giray yaptı. Ziyaretçiler, aralarında Osman Hamdi Bey’den Şeker Ahmet Paşa’ya, İbrahim Çallı’dan Bedri Rahmi Eyüpoğlu’na resim sanatının önde gelen isimlerinin paha biçilemez 240 adet eserinin sergileneceği Müze'de Türk resim ve heykel sanatının "Başyapıtları"nı yakından görme ve keyifli vakit geçirme imkânına sahip olacaklar. Küratör Prof. Dr. Kıymet Giray, kaleme aldığı ve sergiyle aynı ismi taşıyan “Başyapıtlar” kitabında eserlerin hikâyelerinin yanı sıra Müze’nin tarihçesine de yer verdi.
Sanatseverler, müze için ilk defa kurulan internet sitesinden (www.arhm.ktb.gov.tr) de müze ve koleksiyona ilişkin ayrıntılı bilgilere ulaşabilecek ve etkinlikleri yakından takip edebilecekler.
Görkemli Konser Salonuna Kavuşulacak
Müze, yenilenen yapısı ve barındırdığı kültürel mirasıyla ulusal ve uluslararası sanat etkinliklerinin vazgeçilmez adresi olacak.
Müzenin, çağdaş müzecilik anlayışına uygun bir yönetim biçimiyle, etkin ve aktif şekilde gerçek bir kültür-sanat merkezi olarak kullanılması planlanıyor.
Muhteşem müze binasının, çeşitli etkinliklerle sanatseverler için vazgeçilmez bir cazibe merkezi haline dönüşmesi hedefleniyor. Bu kapsamda Müze’de Türk resim ve heykel sanatının kültürel gelişiminin artırılması hedefiyle sanat tarihi programları, seminerler, sanatçı buluşmaları gerçekleştirilecek; gençlere ve çocuklara sanatı sevdirmek amacıyla da atölye çalışmaları düzenlenecek. Cumhuriyet dönemindeki ilk konser, ilk opera gösterisi ve ilk tiyatro oyununun sahnelendiği bir kültür merkezi olan Müze, 400 kişilik görkemli konser salonunda sanatseverlerin merakla takip edeceği programlara ev sahipliği yapacak.
Başkent’te Anlamlı Bir Konser
Açılış programı kapsamında, Müze’nin muhteşem konser salonunda Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 101'inci yılını anma münasebetiyle düzenlenecek konserde Atatürk’ün sevdiği eserlere yer verilecek.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün her programda ısrarla istediği ve çok sevdiği eserlerden; Kemanî Tatyos Efendi’nin Hicazkâr makamındaki eseri “Mâni Oluyor Hâlimi Takrîre Hicâbım” ve yine çok sevdiği Rumeli’nden “Bülbülüm Altın Kafeste” eseri seslendirilecek. Ayrıca 101 yıl önce Atatürk’ü karşılayan “Seğmenler”in anısına Atamız’ın çok sevdiği “Karaşar Zeybeği” icrâ edilecek.
Zaman’sız İzler
Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesinin yeniden ziyarete açılması çerçevesinde sanatçılara saygı niteliğinde hazırlanan "Zaman'sız İzler" geçici sergisi de sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Ankara'nın tam kalbinde şehrin siluetini şekillendiren ikonik binanın tarihçesi, müzeye dönüşüm hikâyesi, sanat tarihimiz için de büyük öneme sahip olan emeği geçen sanatçılara ve devlet adamlarına ilişkin bilgilerin yer aldığı sergi, 2021 yılının Aralık ayına kadar ziyaret edilebilecek.
Yakın tarihimizin müze binası özelinde bir yansıması olarak da değerlendirilebilecek "Zaman'sız İzler" sergisinde tüm sanatseverler ve sanatçılar kendinden bir parça bulabilecek.
Ankara’da Sembol Bir Bina: Türk Ocakları Genel Merkezi
1'inci Ulusal Mimarlık Dönemi'nin en görkemli yapılarından biri olan Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi binası, 1927-1930 yılları arasında “Türk Ocakları Genel Merkezi” olarak inşa edildi. 1926 yılında açılan yarışmada, Atatürk’ün direktifleriyle Namazgâh Tepesi’nde Etnografya Müzesi’ni yapan Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu'nun projesi birinci oldu ve yapının inşasına başlandı. Böylece Ankara’nın tam kalbinde yer alan Tepe’nin günümüze uzanan silueti şekillenmiş oldu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Buradan ayrılmayı istemiyorum. Yapan eller sağ olsun” diyerek bahsettiği Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu’nun bizzat kendi elleriyle yaptığı tezyinatlarla süslü Türk Salonu, geleneksel motiflerle bezeli görkemli konser salonu ve modern yöntemlerle sergilenen paha biçilemez eserlerin bulunduğu Ankara Resim ve Heykel Müzesi, aynı zamanda birçok ilke de ev sahipliği yaptı.
İlklerin Binası
- 1927 yılında Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ilk kez bu binada okundu.
- 1933 yılında ilk Türk Dil Kurultayı Atatürk'ün başkanlığında bu binada yapıldı.
- 1933 yılında 10. Yıl Marşı ilk kez burada seslendirildi.
- Görkemli konser salonunda ilk Türk Operası “Özsoy” 1934 yılında ilk kez sahneye konuldu.
Başkentte Bir “Resim ve Heykel Müzesi”
Bina, 1975 yılının Aralık ayında resmen Bakanlık Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne resim ve heykel müzesi olarak kullanılmak üzere tahsis edildi. O yıllarda hayatta olan binanın mimarı Arif Hikmet Koyunoğlu’nun nezaretinde Mimar Abdurrahman Hancı’nın projesiyle aslına ve yeni amacına uygun bir şekilde restore edilmeye başlandı. 2 Nisan 1980 tarihinde de törenle müze olarak hizmete açıldı. Müze, Asya-Avrupa Sanat Bienali, ulusal-uluslararası sergi organizasyonları, çeşitli sempozyumlar, toplantılar, konferanslar ve konserler gibi etkinliklerle Ankara'nın kültür ve sanat ortamına yeni bir renk ve hareketlilik getirdi.
Koleksiyona Dair
Müze binası, 1976 yılında Millî Eğitim Bakanlığından dört değerli tabloyla - Osman Hamdi Bey’in “Silah Taciri”, V. Vereshchagin’in “Timur’un Mezarı Başında”, Zonaro’nun “Genç Kız Portresi”, Emel Cimcoz (Korutürk)’un “Türk Çocuğunun Atatürk’e Şükranı”- isimli eserler ile birlikte teslim alındı. Bu eserler müze koleksiyonunun ilk parçaları olarak kayda geçirildi. Bugün, envanterindeki 3 bin 629 adet eser ile Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Türk resim sanatının en önemli koleksiyonlarından birini barındırıyor.
Koleksiyonuyla görsel sanatlar alanında 19. yüzyılın sonundan günümüze kadar Türkiye’de değişen sanat anlayışlarına ve belli başlı tarihsel süreçlere tanıklık etme olanağı sağlıyor
Türkiye’nin görsel sanatlar anlamında yüzyılı aşan tarihinin en önemli arşivlerinden biri olan Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesinin koleksiyonu; Devlet Resim ve Heykel Sergileri’nde ödül alan çalışmalar, kamu kurum ve kuruluşlarından devir, satın alma ve bağışlarla oluşturuldu. Koleksiyon; resim, heykel, seramik, özgün baskı, Türk süsleme sanatı ve fotoğraftan oluşuyor.
28 Aralık 2020 tarihi itibariyle sanatseverlerle buluşacak yeni daimi sergi, müze koleksiyonunun başyapıtları arasından seçildi ve buna uygun olarak “Başyapıtlar” başlığı altında düzenlendi.