Türkgün Siyaset AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala: Türkiye'nin güçlü olması bir seçenek değil, mecburiyettir

AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala: Türkiye'nin güçlü olması bir seçenek değil, mecburiyettir

AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, dünya genelindeki Gazze ve Lübnan'daki zulme sessiz kalınmasını eleştirerek, Türkiye'nin güçlü olmasının artık bir seçenek olmadığını, tam tersine bir mecburiyet olduğunu vurguladı.

AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, dünya genelindeki Gazze ve Lübnan'daki zulme sessiz kalınmasını eleştirerek, Türkiye'nin güçlü olmasının artık bir seçenek olmadığını, tam tersine bir mecburiyet olduğunu vurguladı.

KAYNAK: İHA

Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Osmangazi Salonu'nda gerçekleştirilen AK Parti Osmangazi İlçe 8. Olağan Kongresi yoğun katılımla gerçekleşti. Salonu dolduranlara seslenen AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, "Türkiye'de olup bitene baktığımız zaman, bütün İslam ülkelerine örnek olacak bir biçimde gerçekten çok önemli başarılara imza atıldı. 19 seçimdir hiçbir şekilde liderinden ayrılmayan ve sandıktan her zaman iradesinin arkasında olduğunu söyleyen bir teşkilat ve bir halk var. Onun için de dünyaya örnek olacak başarılara imza attık. Muhalefet, 'Bu sorunları yaşıyoruz. Çünkü karşımızda bir diktatör var' diyor. Ama akıl yürütemiyorlar. Bir ülkede diktatör varsa, ona siz diktatör diyemezsiniz. Bu kadarlık bir akıl yürütmekten yoksun musunuz? Siz kendi dilinizle aslında kendinizin bir yalancı ve müfteri olduğunu söylüyorsunuz. Ama bunun farkında değilsiniz. Dünyanın hangi ülkesinde, diktatörlere diktatörsün denilebilir. Bu kadarlık bir akıl yürütemeyen yani siyasette neredeyse başlangıç aşamasında olan ve Türkiye'nin hiçbir ciddi meselesinde ciddi bir proje ortaya koyamayan bir muhalefet var. Biz Türkiye Yüzyılı vizyonunu ortaya koyduk. Türkiye'yi dünyanın en gelişmiş, en kalkınmış 10 ülkesi arasına nasıl sokarız? Bu reformları nasıl gerçekleştiririz? Bunun çalışmasını yürütüyoruz. Biz bunlarla uğraşırken, hiçbir katkıda bulunmadan tamamen yalan ve iftiralarla yürütülmeye çalışılan bir de muhalefet cenahı var. Onları zaten milletimiz biliyor. Onlara gereken dersi verdi. Bundan sonra da vereceğine inanıyorum. Yeter ki bizler üzerimize düşeni yapalım" dedi.

"Gazze ve Lübnan'daki zulüm karşısında dünyanın kılı kıpırdamıyor"
 

Hem Türkiye'nin içerisinde hem Türkiye'nin dışarısında yapacak çok işleri olduğunu belirten Ala, "Bakın savunma sanayinde aldığımız mesafe o kadar bir yankı yapmıştı ki, bugün milyarlarca dolar ihracat yapabiliyoruz. Kardeşlerimiz talep ettiğinde onlara talep ettiklerini gönderebiliyoruz. Onun için de TUSAŞ'a saldırdılar. Türkiye ne yaptığının farkında ve bu yatırımlarına devam edecek ki, dünyada politikasının arkasında çok güçlü bir savunma sanayisi olacak ki, işte o biraz önce söylediğim sorumluluk alanımızda istediklerimizi yapabilelim. Bugün bakın ciğeriniz yanıyor, içimiz kan ağlıyor. Gazze'de ve Lübnan'da. Neler oluyor dünyanın gözü önünde? 

Nasıl bir katliam, nasıl bir zulüm, nasıl bir felaket yaşanıyor ve zulüm işleniyor. Dünyanın kılı kıpırdamıyor. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar iflas etmiş durumdadır. Yarısını boşalttılar Gazze'nin. Yok ettiler, yerle bir etti. Bir terör örgütü gibi davranan devlet olabilir mi? Bir devlet ambulansları ve hastaneleri bombalıyor ise insanları kuşatmış ve onların açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ölmelerini o zulmü işliyorsa ona devlet denebilir mi? Ama burada en yüksek sesle itiraz eden sadece Türkiye'dir. Fakat bütün insanlığı, bütün ülkeleri harekete geçirmek için herkesin çaba sarf etmesi lazım" diye konuştu.

"Türkiye'nin güçlü olması bir seçenek değil, mecburiyettir"
 

Türkiye'de yapmak istediklerini yan yana koyunca Türkiye'nin ne kadar güçlü olmaya mecbur olduğunun kendiliğinden ortaya çıktığını ifade eden Ala, "Bizim için büyük devlet, güçlü devlet bir seçenek değil, bir mecburiyettir. Bunun en önemli ayağı da işte güçlü bir demokrasi, güçlü bir irade ve sarsılmaz bir dirayettir. Bize milletimizin verdiği o destekten daha önemli hiçbir kaynağımız yoktur. Görüyoruz, yerin altının tamamen petrol dolu olduğu ülkeler ne hale geldi? Çünkü orada birliktelik yok" dedi.

"Dünyanın çivisi çıktı"
 

AK Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik ise, "Dünyada 2 tane büyük savaşın ardından sonra insanlık çeşitli kavramlar ortaya koydu. Bir daha yaşanmasın diye böyle güzel programları topluma ve insanlığa mal etmeye çalıştılar. Arkasından çeşitli kuruluşlar kurdular. Birleşmiş Milletler dediler, NATO, Dünya Bankası diyerek bunlarla huzuru, barışı, dostluğu, kardeşliği sağlayacaklardı. Ama bu kavramları ortaya koyanlar bu kurumları kuranlar, samimi olmadıkları için kurdukları kavramlar, söyledikleri söylemlerin açığa düştüğünü bugün çok net bir şekilde görüyoruz. Nerede demokrasi? Kimi aldatıyorsunuz siz. Nerede hürriyet, nerede özgürlük. Kim aldatıyorsunuz? Bir tarafta siyonizm, bir tarafa insanlık. Ne büyük bir sınavla karşı karşıyayız. Siyonizm bir tarafta dünya insanlığının haysiyeti bir taraftadır. Nerede demokrasi? Nerede çağdaşlık? 

Kimi aldatıyorsunuz sizler. Onun için zor bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemi bu yüzyılı sözüm ona bilgi çağı diye bize empoze etmeye çalışanlar gördük ki. Tüm değerler ayaklar altında ve tüm değerleri ayaklar altında olduğu için bilin ki dünyanın çivisi için bulunmaktadır. Zor bir dönemden geçiyoruz. Ankara'da konuşulanlar, Türkiye'de gerçekleşen hadiseler sıradan hadiseler değil. Yaşanan olayların dikkatli izlemenizi istiyorum. Büyük tehditler, büyük tehlikelerle karşı karşıyayız. Ne yapacağız. Ya tavuklarla birlikte tıpış tıpış kümese gireceğiz, bizi telef edecek canavarı bekleyeceğiz. Veyahut da kartallar gibi yukarıdan süzülüp olan biten her şeyi izleyerek her şeye anlam vererek durmamız gereken yerde duracağız. AK Parti kadrolarının ferasetine güveniyorum. Sizler kartal olacaksınız" şeklinde konuştu.
 

AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan ise, "23 yıl boyunca ilçemizde, şehrimizde ve ülkemizde sayısız eser, sayısız hizmet var oldu. Siyasette aynı ideallere inandığınız, aynı değerleri paylaştığınız, gönül ve fikir birliği içinde hareket ettiğiniz yol arkadaşlarınızın değeri her şeyin üstündedir. Zorluk ve badirelerle dolu siyaset yolculuğu ancak sizi anlayan, sizinle aynı hedeflere kilitlenen yol arkadaşlarınızla yürünebilir. Hepimiz biliyoruz ki; kongrelerimiz daima yenilenme ve güçlenme dönemimizdir. Bu görevler birer bayrak değişimidir. Nesilden nesile bu bayrak taşınacak, bizlerden sonra da başkaları bu bayrağı alıp daha ileri mevzilere, daha ileri burçlara götüreceklerdir. 

Bu sebeple kongrelerimiz bizim bayramımızdır, şenliğimizdir. Son seçimlerde milletimizin, kendi kurduğu partisine, kardeşlerine, biz evlatlarına verdiği anlık uyarıdan kimse heveslenmesin. Kimse farklı hayallere kapılmasın. Türkiye'ye devrim niteliğinde reformları kazandırırken, milletimizin teveccühleri ile rekor oy sonuçlarını alırken bile bir gün, 'bitti' demedik, 'yeter' demedik, 'yeterli" demedik. Her zaferden sonra daha iyisi için yeniden kolları sıvadık. Her zaman kendimizle yarıştık, kendimizi aşmanın mücadelesini verdik. Bu aziz milletimiz her zaman uyarılarıyla bizlere yön verdi. Çünkü cümle alem biliyor ki, umudun da, icraatın da, geleceğin de adı AK Parti'dir. İşte bu inanç ve kararlılıkla AK Parti'miz aynı hızla yoluna devam edecek. Bu hep böyleydi hep böyle olacak. Çünkü; bizde 'devam' var, bizde 'çalışmak' var, bizde 'kararlılık' var. Varmak istediğimiz rotamızda, son iki asırdır bize dayatılan fiziki ve zihni sınırlara teslim olmayacak bir Türkiye var. 

Bu ufku önce Türkiye Yüzyılı ile aydınlatacak, ardından hedeflediğimiz asıl yere çıkaracağız. Tüm samimiyetimle söylüyorum. Kuruluşumuzdan bugüne yaptığımız her iş, ülkeye kazandırdığımız her eser ve hizmeti, bu büyük şahlanışın girizgahı ve besmelesi olarak görüyoruz. Yürekten ifade etmek istiyorum ki; ömrümüz yeterse biz, yetmezse yüreklerindeki coşkuyu buradan bile görebildiğim gençlerimizin gayretiyle bu hedeflerimize mutlaka ulaşacağız. Çünkü Cumhuriyet'in yüz akı, Türkiye'nin ortak aklı AK Parti, kadroları dimdik ayaktadır. Dünya yıkılsa, alem üstümüze gelse Allah'ın izniyle biz bu davadan, bu yoldan, bu mücadeleden asla geri dönmeyiz" dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Galeriler Yaşam Kahve Çeşitlerinin İsimleri Nereden Geliyor? İşte En Popüler Kahvelerin İlginç Hikâyeleri

Kahve Çeşitlerinin İsimleri Nereden Geliyor? İşte En Popüler Kahvelerin İlginç Hikâyeleri

Kahve, dünya genelinde milyonlarca insanın vazgeçilmezi. Kimileri için güne zinde başlama ritüeli, kimileri içinse sosyalleşmenin bahanesi. Farklı tatlar ve tariflerle karşımıza çıkan kahve çeşitlerinin isimlerinin nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi? İşte dünyaca ünlü kahvelerin adlarının kökenleri ve ardındaki ilginç hikâyeler…

Kahve, dünya genelinde milyonlarca insanın vazgeçilmezi. Kimileri için güne zinde başlama ritüeli, kimileri içinse sosyalleşmenin bahanesi. Farklı tatlar ve tariflerle karşımıza çıkan kahve çeşitlerinin isimlerinin nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi? İşte dünyaca ünlü kahvelerin adlarının kökenleri ve ardındaki ilginç hikâyeler…

MUHABİR: Eylül Şahin
Kahve Çeşitlerinin İsimleri Nereden Geliyor? İşte En Popüler Kahvelerin İlginç Hikâyeleri 1

1. Cappuccino

İtalyan kahve kültürünün simgelerinden biri olan Cappuccino, ismini 16. yüzyılda Avusturya’da yaşayan Kapusen (Capuchin) rahiplerinin giydiği kahverengi cübbelerden alır. Köpüklü süt ve espresso karışımının oluşturduğu renk, bu cübbelere benzetildiği için bu isim tercih edilmiştir.

1 / 10
Kahve Çeşitlerinin İsimleri Nereden Geliyor? İşte En Popüler Kahvelerin İlginç Hikâyeleri 2

2. Espresso

İtalyanca "esprimere" yani “sıkmak” ya da “basınçla çıkarmak” fiilinden türetilen Espresso, adını demleme yönteminden alır. Sıcak suyun yüksek basınçla kahveden geçirilmesiyle hazırlanan bu yoğun içimli kahve, hızlı hazırlanmasıyla da “çabuk” anlamına gelen bir diğer anlamı taşır.

2 / 10
Kahve Çeşitlerinin İsimleri Nereden Geliyor? İşte En Popüler Kahvelerin İlginç Hikâyeleri 3

3. Americano

İkinci Dünya Savaşı sırasında İtalya’da görev yapan Amerikan askerleri, sert buldukları espressoyu sulandırarak içmeye başlar. Bu yeni versiyon, zamanla Americano adıyla kahve menülerinde yerini alır.

3 / 10
Kahve Çeşitlerinin İsimleri Nereden Geliyor? İşte En Popüler Kahvelerin İlginç Hikâyeleri 4

4. Café Latte

Latte, İtalyanca’da “süt” anlamına gelir. Café Latte, adını yüksek miktarda süt içermesinden alır. Espresso üzerine bolca sıcak süt eklenerek hazırlanan bu içim yumuşak kahve, özellikle kahveye yeni başlayanlar arasında oldukça popüler.

4 / 10
Kahve Çeşitlerinin İsimleri Nereden Geliyor? İşte En Popüler Kahvelerin İlginç Hikâyeleri 5

5. Caffè Macchiato

İtalyanca’da “lekeli” ya da “benekli” anlamına gelen macchiato, bir fincan espressoya az miktarda süt köpüğü eklenerek hazırlanır. Kahvenin üzerine eklenen süt “lekesi”, bu kahvenin adının da ilham kaynağıdır.

5 / 10
Kahve Çeşitlerinin İsimleri Nereden Geliyor? İşte En Popüler Kahvelerin İlginç Hikâyeleri 6

6. Mocha

Çikolata severlerin favorisi olan Mocha, adını Yemen’in batı kıyısında yer alan Mocha liman kentinden alır. Bu şehir, 15. ve 16. yüzyıllarda kahve ticaretinin önemli merkezlerinden biri olarak bilinir. Süt, çikolata ve espresso karışımıyla elde edilen mocha, tatlı bir kahve deneyimi sunar.

6 / 10
Kahve Çeşitlerinin İsimleri Nereden Geliyor? İşte En Popüler Kahvelerin İlginç Hikâyeleri 7

7. Filtre Kahve

Filtre kahve, adını demleme işleminden alır. Öğütülmüş kahve çekirdeklerinin sıcak suyla buluşturulup bir filtreden süzülmesiyle hazırlanır. Her ne kadar farklı bölgelerde farklı isimlerle anılsa da temel hazırlama yöntemi filtreleme olduğundan bu ismi almıştır.

7 / 10
Kahve Çeşitlerinin İsimleri Nereden Geliyor? İşte En Popüler Kahvelerin İlginç Hikâyeleri 8

8. Arabica

Kahve çekirdeği türlerinden biri olan Coffea Arabica, ismini Arap tüccarlar aracılığıyla dünyaya yayılmasından alır. Yemen ve Etiyopya kökenli bu tür, daha az kafein içerdiği ve aromatik yapısıyla tanındığı için oldukça tercih edilir.

8 / 10
Kahve Çeşitlerinin İsimleri Nereden Geliyor? İşte En Popüler Kahvelerin İlginç Hikâyeleri 9

9. Türk Kahvesi

Osmanlı döneminde Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından İstanbul’a getirilen kahve çekirdekleri, Türk usulüne göre cezveyle pişirilerek sunulmaya başlanmıştır. Bu özel demleme yöntemiyle hazırlanan kahve, Türk Kahvesi adıyla dünya literatüründe kendine özgü bir yer edinmiştir.

9 / 10
Kahve Çeşitlerinin İsimleri Nereden Geliyor? İşte En Popüler Kahvelerin İlginç Hikâyeleri 10

10. Ristretto

İtalyanca’da “kısıtlı” veya “yoğun” anlamına gelen Ristretto, espressonun daha az suyla hazırlanan versiyonudur. Aynı miktarda kahve kullanılarak daha kısa sürede demlendiği için aroması daha yoğundur ve daha küçük hacimli bir içecek olarak sunulur.

10 / 10
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *