Türkgün Başyazı “Yakarız bu gezegeni, yakarızzz!”

“Yakarız bu gezegeni, yakarızzz!”

Kaynak: Yıldıray Çiçek

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in içinde bulunduğu durumu şu sözlerle özetlemiştir:

“CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü yitirdiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkârlığını cehalet ve küstahlığından aldığı açıktır.”

CHP tarihi, Özgür Özel gibi şuursuzca ve pervasızca davranışlar sergileyen bir genel başkana daha önce hiç tanık olmamıştır.

Özgür Özel, CHP Genel Başkanı olduğu günden bu yana partiye yakışmayan pek çok garip eylem ve söyleme imza atmıştır. Ancak Ekrem İmamoğlu ve ekibine yönelik “yolsuzluk, rüşvet ve terör” odaklı operasyonların ardından adeta kontrolünü tamamen yitirmiş gibi görünmektedir. İmamoğlu’na karşı nasıl bir minnet borcu taşıyorsa, koca CHP’nin Genel Başkanı olmasına rağmen “Ekrem Başkanım” demekten öteye gidememektedir. Tek derdi, İmamoğlu’nun gözüne girmek ve ondan bir “Aferin Özgür” tebriği almaktır.

Üstelik İmamoğlu’nun kolay kolay serbest kalamayacağını hesaplayarak, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olmak için meydanı boş bulduğunu düşünmekte ve bu rolü ustalıkla oynamaktadır. İmamoğlu’nun kendisine engel olmaması için bir yandan onu savunuyormuş gibi yaparken, diğer yandan herkese tehditler savurmakta; asıp kesmektedir… Vallahi komedi, billahi komedi!

Özgür Özel’in tavırları, adeta Cem Yılmaz’ın G.O.R.A. filmindeki “Yakarız bu gezegeni, yakarızzz!” diyen Komutan Logar’ın yaveri Kuna’yı anımsatmaktadır.

Ekrem İmamoğlu içeriden, Özgür Özel ise dışarıdan yaptığı tuhaf açıklamalarla adeta bir maskeli balo sahnelemektedir. İmamoğlu, içeride ne yiyip içiyorsa, “Bana bakan, Mustafa Kemal Atatürk’ü görür,” diyebilmektedir. Özgür Özel de ona ayak uydurmak istercesine Samsun mitinginde, “O gün, hepimiz adına Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak için bir Ekrem, Mustafa Kemal’i karşıladı; bugün bir Ekrem’i hepimiz karşılıyoruz,” gibi akıl almaz sözler sarf etmektedir.

CHP’nin yıllardır en çok eleştirildiği konuların başında Atatürk istismarı gelmektedir; ancak bu ikili kadar işi abartan, suyu bu denli çıkaran başka kimse olmamıştır. Her ikisinin de Atatürk’ün fikirleri ve mücadelesiyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur; ancak konuştuklarında sanki Atatürk’ün ruhu bedenlerine girmiş sanırsınız.

Ekrem İmamoğlu da, Özgür Özel de her yönüyle göstermiştir ki, kişisel ve siyasi menfaat uğruna Türkiye üzerinde hesabı olan herkesle iş birliği yapabilecek bir karakterdedir. Onlar için Türk milletinin millî ve manevî hiçbir değerinin önemi yoktur.

Geçtiğimiz günlerde “Fetih Suresi karın doyurmuyor” diyen Özgür Özel, konuştukça bu milletin değer yargıları ve kutsallarıyla ne derece kavgalı olduğunu ispatlamaktadır. Bir kalabalığa bu cümleyi ateist birine bile söyletmek zordur ama Özgür Özel nasıl bir modelse, bu sözleri rahatlıkla sarf edebilmektedir. Daha önce de çocukların aldığı Kur’an-ı Kerim dersleri için “Ortaçağ zihniyeti” ifadesini kullanmıştı.

Mikrofon şehvetine kapılan Özgür Özel konuştukça batacak, battıkça da gerçek yüzü daha net ortaya çıkacaktır. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin de belirttiği gibi:

“Özgür Özel'in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır.
Zaten Özgür Özel’in pervasızlıklarıyla Türkiye’de toplumsal bir çatışma çıkarmadan, milleti devletle karşı karşıya getirecek bir zemin oluşturmadan çuvallaması şarttır”

 

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 2 hafta önce
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin de belirttiği gibi: “Özgür Özel’in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır.”
BEĞENME
0
CEVAPLA
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *