Türkiye’yi işgal niyetlerinin işaret fişeği olan 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün yaşandığı anlarda ve bu hain niyetin bertaraf edilmesinin ardından Milliyetçi Hareket Partisinin ve onun Sayın Genel Başkanı’nın göstermiş olduğu millî duruş, dosta güven verdiği gibi düşmana da korku salmaya devam etmektedir.
Aziz, vefakâr Türk milleti; 100 yıl önce Erzurum’da çöpe atılan manda heveslerini bugün yeniden diriltmek isteyen vatansever maskesi altına gizlenen işbirlikçilerle gerçek vatanseverleri ayırabilecek ferasettedir. Buna rağmen vatansever rolündeki bu modern mandacılar, buldukları her fırsatta hain emellerinin önündeki en büyük engel olarak gördükleri Ülkücü-Milliyetçi Hareket’in lideri Sayın Devlet Bahçeli’yi hedef almaktan geri durmamaktadır.
Türk devletinin bekası, Türk milletinin birliği ve dünyaya adalet götürecek güce erişmesi için Milliyetçi Hareket’in günlük, kişisel ve parti menfaatlerinin ötesinde millet menfaatlerini önceleyen siyaset üstü çizgisi bu çevreleri rahatsız etmektedir. Türkiye’yi çağlar ötesine taşımak üzere Türk milletinin iradesi istikametinde kurulmuş olan Cumhur İttifakı tam da bu yüce gayeye hizmet etme amacını gütmektedir.
15 Temmuz’dan bugüne yurt içinde ve dışında terör odaklarına geçit verilmemesi, Türkiye’nin sarsılmak istenen itibarının yeniden kazandırılması ile başlayan süreç, Türkiye’nin “tam bağımsız” bir ülke olduğu gerçeğinden hareketle sınırlarının güvenliği için atmış olduğu gerek askerî gerek siyasi adımlarla devam etmektedir. “S-400’ü almayalım.” diyenlerin Genel Başkanımızın “Kendi savaş uçaklarımızı üretelim.” iradesini ortaya koymasının ardından yeniden Cumhur İttifakı’nı sorgulamaya başlaması hizmetkârı oldukları çevrelere olan aidiyetleri gereğidir. Türkiye güçlendikçe, Erzurum Kongresi’ndeki eğilmez duruşa sahip çıktıkça malum çevrelerin telaşı katlanmaktadır. Çünkü çok iyi bilmektedirler ki bu iş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yarım kalan ülkülerinin tamamlanmasıyla nihayete erecektir. Bu sebeple aziz Türk milleti iyi bilmelidir ki Cumhur İttifakı’na saldırmak, Devlet Bahçeli’ye saldırmaktır. Devlet Bahçeli’ye saldırmak Türk milletinin tarihten getirdiği ve geleceğe taşımak için “millî and” içtiği değerlere, Türk milletinin bizatihi kendisine saldırmaktır.
“En kötü demokrasi, en iyi darbe yönetiminden iyidir.” düsturunu siyasetinin temeline koyan Milliyetçi Hareket Partisi, siyasetin dış odakların tahakkümü altına girmesine, millet iradesi hilafına Türk siyasetine yön vermesine asla müsaade etmemiştir ve etmeyecektir. Demokrasi ile milliyetçiliği kardeş gören örnek anlayışımızı idrak etmekten aciz bu cüce kafalar; 367 garabetinde olduğu üzere Türk demokrasisinin tıkandığı, sistemin işlemez olduğu anlarda yahut 2002’de “MHP’siz hükümet” formülüyle ifadesini bulan dış kaynaklı müdahalelerde Sayın Devlet Bahçeli’nin öngörülerinin, millet iradesine dayandığını anlamamak için direnmektedir. Kendilerinin her yerine bir şeyler “takan” olduğu için Milliyetçi Hareket’in liderine de bir yerlerden talimat geldiğini ima edebilecek kadar alçalan bu faydasız tipleri, çok şükür ki ruhunu şeytana satmış üç beş acemi komplocu dışında “takan” da yoktur.
Kendisine sunulan yalan ve iftiraları Türk milletine gerçek diye sunmaya, dayanaksız safsataları “istihbarat” diye servis etmeye kalkan; bugüne kadar ortaya sürdüğü hiçbir iddia gerçek çıkmadığı hâlde kendisine yüklenen kafa karıştırma rolünü oynamaya devam eden “fitneçağ”ın vatansever görünümlü, mandacı iftiracıları Milliyetçi Hareket’in grup menfaati gütmeyen “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır ve o satıh bütün vatandır.” ilkesiyle hareket etmesine tahammül edememektedir. Bu ilkenin ülkeye kattığı gücü görmekte, millette oluşturduğu “azim ve kararlılık”tan korkmaktalar. Ancak korkunun ecele faydası yoktur. Türk milleti yeniden galip gelecek, zillet yeniden hezimete mahkûm olacaktır.
Sayın Genel Başkanımızın “teşekkür, takdir ve tebrik” ziyaretlerinde halkımızın kendisine ve partimize gösterdiği teveccühten rahatsız olan mandacı kafalar, varsın yeni safsatalarla kâğıt israfı olan gazetelerinde “Devlet Bahçeli, koltuğunu kaybetmekten korkuyor.”, “Falanca sistem gelirse MHP biter.” demeye devam etsin, Allah ömür verdiğince Sayın Devlet Bahçeli ömrünü adadığı Türk milletine hizmetlerine devam edecek ve “üstte gök basmadıkça, altta yağız yer delinmedikçe” Milliyetçi Hareket Partisi, Türklüğün mazisiyle eş olan ülkülerinden taviz vermeden yaşamaya devam edecektir.
Bu vesileyle büyük Türk milletinin karakterine aykırı olan manda ve himayenin reddi, vatanın bölünmez bütünlüğünün ifadesi olan Erzurum Kongresi'nin 100. yılı kutlu olsun. Milliyetçi Hareket, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün o günkü mücadelesinin bugüne yansımasıdır. Bu kutlu mücadelede Türk Milliyetçilerine bir lahza olsun dinlenmek, duraklamak, sendelemek, yılmak haramdır. Varsın düşman uyumasın Türk Milliyetçilerinin elleri tetikte, gözleri ufuktadır.