07 Ocak 2025
weather
5°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Siyaset Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: Orta Doğu için yeni bir isim şart!

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: Orta Doğu için yeni bir isim şart!

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum,"Orta Doğu için yeni bir ad ihtiyacının hep gündemde kalacağı rahatlıkla öngörülebilir. Bu sürecin emperyalizmin tasfiyesiyle bağlantılı olarak hem yeni bir isimle hem de ortak hukuk üretimiyle gelişmesinin bölge için en hayırlı sonuç olacağına ise hiç şüphe yoktur.” dedi.

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: Orta Doğu için yeni bir isim şart!
KAYNAK: Haber Mekezi

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, X hesabından, "Emperyalizmin İslam düşmanlığı üretmek için 'Orta Doğu' ismine biçtiği rol!" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Uçum, "Öteden beri İslam’ın yaygın olduğu Orta Doğu’yu adeta vahşet ortamına sahip bir yer olarak göstermeye çalışan bir kültür emperyalizmi var. Bu öylesine insanlık düşmanı bir durum ki, İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırım ve katliamları bile ‘bölgenin terör ortamı’ bahanesiyle hafifletilmeye çalışıldı" dedi.

Mehmet Uçum ayrıca, “İsimlendirmeler büyük ölçüde hegemonyayla ilgilidir. Bizim yeni isimler önerip yürürlüğe sokabilmemiz dünyayı etkileme gücümüzle orantılı olur. Hangi adın karşılık bulacağı elbette birçok dinamiğe bağlıdır. Zaman ne gösterir şimdiden kestirmek zor. Ama Orta Doğu için yeni bir ad ihtiyacının hep gündemde kalacağı rahatlıkla öngörülebilir. Bu sürecin emperyalizmin tasfiyesiyle bağlantılı olarak hem yeni bir isimle hem de ortak hukuk üretimiyle gelişmesinin bölge için en hayırlı sonuç olacağına ise hiç şüphe yoktur.” ifadelerini kullandı. 

Mehmet Uçum'un yazısının tamamı:

✔️PAZAR YAZISI

EMPERYALİZMİN İSLAM DÜŞMANLIĞI ÜRETMEK İÇİN “ORTA DOĞU” İSMİNE BİÇTİĞİ ROL!

Oryantalist bir bakışla konulmuş Orta Doğu isminin kullanılma sebeplerinden biri de Batı’nın, İslam’ı; coğrafya, yön ve algı olarak sınırlama niyetidir.

Öteden beri İslam’ın yaygın olduğu Orta Doğu’yu adeta vahşet ortamına sahip bir yer olarak göstermeye çalışan bir kültür emperyalizmi var. Bu öylesine insanlık düşmanı bir durum ki, İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırım ve katliamları bile ‘bölgenin terör ortamı’ bahanesiyle hafifletilmeye çalışıldı.

Özelikle bu yüzyılda emperyalizmin ideolojik aygıtlarınca Orta Doğu’ya ilişkin çok güçlü bir kötülük algısı oluşturuldu. Bir yandan İslam’ın Orta Doğu’da fundamentalist teröre kaynaklık yaptığı iddia edildi. Diğer yandan emperyalist terör oluşumları için bölgede Müslümanların bir kısmı insan kaynağı olarak kullanıldı. Avrupa’dan, Amerika’dan bölgeye terörist ihracı yapıldı. Böylece Orta Doğu’yu tüm dünyanın terör merkezi gibi gösterdiler ve terörün de esas olarak İslam’dan beslendiği kara propagandasını yaydılar.

Oysa terörün emperyalist odakların bir enstrümanı olduğu, terör örgütlerine dil ve güdü sağlamak için her türlü inancın ve dünya görüşünün istismar edildiği açıktır. Bu istismar siyasetinde müslümanlığın İslam’a düşmanlık geliştirmek için kasten kullanıldığı biliniyor.

Orta Doğu’nun sınırları aslında İslam dünyasının merkezi olan Osmanlı’nın sınırlarıdır. Osmanlı döneminde bugün Orta Doğu diye anılan coğrafyanın çeşitli kesimlerine (Biladü’ş-Şam, Mağrip, Hicaz bölgesi, Basra bölgesi gibi) başka adlar verilmiş fakat hiç Orta Doğu denilmemiştir. Yani Orta Doğu ismi hiçbir zaman Osmanlı’ya ya da coğrafyada yaşayanlara ait olmamıştır, adeta dayatılmıştır.

Elbette İslam’ın doğuşu ve yayılması, Kâbe’nin varlığı, Kerbela gibi kutsal mekânların olması İslam’ın merkezinin Ortadoğu olarak gösterilmesinin sebepleridir. Ama ‘Orta Doğu İslam’ın merkezidir’ demekle, ‘İslam Orta Doğu’yla sınırlıdır hatta orada da kısıtlanmalıdır’ demek ve bölge üzerinden İslam ile terör arasında bağ kurmak tamamen farklıdır ve emperyalist bir propagandadır.

Konuyla ilgili Merkez Afro-Avrasya (Orta-Doğu) Hukuku yazısında yer verdiğimiz gerekçelerin yanı sıra İslam’ı kısıtlayıcı, sınırlayıcı ve terörle ilişkili gösterme algısı sebebiyle de Orta Doğu adından vazgeçmek gerekir.

İslam Orta Doğu ile sınırlı değildir. Hindistan, Bangladeş, Endonezya, Malezya’daki Müslümanlar çok büyük bir nüfustur. Ayrıca Afrika kıtasına yayılmış 600 milyona yakın Müslüman, yine Avrupa ve Amerika kıtasındaki Müslümanlar var. İslam’ı Doğu’ya sıkıştırmaya götüren nitelemeler kökten yanlıştır.

İsim seçeneklerine bakınca “Batı Asya, Güneybatı Asya, Batı Afro-Asya, Batı Afro-Avrasya, Merkez Afro-Asya, Merkez Afro-Avrasya” gibi isim önerileri tespit edilebilir. Tarihi isimler gündeme gelebilir.

Bu önerilerin bazılarının (Batı Asya, Güneybatı Asya gibi) yer yer kullanıldığı da görülüyor. Biz başlangıç için Merkez Afro-Avrasya adını önermiştik. Merkez Afro-Asya adı da değerlendirilebilir.

Bu arada içinde Avrasya geçen isim önerilerinin ideolojik bir bağlamı yoktur. İsim önerileri bakımından Avrasya adı Avrupa ve Asya kıtalarının birleşik adı olması dışında bir manaya sahip değildir. Buradaki mesele ideolojik bir adlandırma değil coğrafi, tarihi ve kültürel gerçekliğe uygun objektif bir ismin ortaya çıkmasıdır. Bu isim genel bir niteliğe sahip olmalıdır. Ayrıca Türkiye’nin bölgede merkez ülke olma rolüne uygun bir özellik taşımalıdır.

İsimlendirmeler büyük ölçüde hegemonyayla ilgilidir. Bizim yeni isimler önerip yürürlüğe sokabilmemiz dünyayı etkileme gücümüzle orantılı olur. Hangi adın karşılık bulacağı elbette birçok dinamiğe bağlıdır. Zaman ne gösterir şimdiden kestirmek zor. Ama Orta Doğu için yeni bir ad ihtiyacının hep gündemde kalacağı rahatlıkla öngörülebilir. Bu sürecin emperyalizmin tasfiyesiyle bağlantılı olarak hem yeni bir isimle hem de ortak hukuk üretimiyle gelişmesinin bölge için en hayırlı sonuç olacağına ise hiç şüphe yoktur.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Borçlu belediyeler için harekete geçildi!

Borçlu belediyeler için harekete geçildi!