Resmî Twitter hesabı üzerinden açıklamalarda bulunan Yalçın, bir televizyon programında konuşan CHP Sözcüsü Özgür Özel’in Yassıada ile ilgili konuşmalarına tepki göstererek; Yassıada’nın Atatürk öldükten sonra CHP zihniyetine hâkim olan tek parti diktasına ve Jakobenizmine karşı duran halk iradesine yönelik rövanşist ve intikamcılığın, demokrasiye karşı cellatlığın sembolü olduğunu vurguladı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, şu ifadeleri kullandı;
‘’Eski vesayetçi alışkanlıklarını terk edemeyen, 21. yüzyıl Türkiye’sini anlamakta zorlanan ve ülkenin sorunları karşısında özgün politika üretme becerisini gösteremeyen CHP, son dönemde çelişkiler ve tutarsızlıklarla boğuşmaya devam etmektedir.
Habertürk’e aklanmak üzere çıkarılan CHP sözcüsünün açıklamalarından Yassıada’nın Demokrasi Adası hâline getirilmesi; intikamcılığa, demokrasi düşmanlığına, darbecilikten beslenen zihniyete halk iradesinin cevabı olduğu gerçeğinin inkâr edildiği anlaşılmaktadır.
Türkiye’de CHP’nin tahrik edip azdırdığı tehlikeli kutuplaşmaya son verme amacı güden 1960 askerî müdahalesi; 13 Kasım 1960‘ta yön değiştirerek 27 Mayıs’ı demokrasiyi ortadan kaldıran bir askerî darbeye, meşru hükümete karşı üniformalı ve silahlı bir eyleme dönüştürmüştür.
Millî Birlik Komitesi içindeki Marksistlerin CHP tarafından yönlendirilmesiyle gerçekleşen 13 Kasım 1960 darbesinden sonra 14 milliyetperver sürgüne gönderilmiştir. Ancak o gün için yenilen Türk milliyetçileri gibi görünse de zaman içinde asıl kaybeden, komünizm olmuştur.
O dönemde 14 Mayıs 1950’de sandıkta vuku bulan demokrasi darbesinin öcünü antidemokratik yöntemlerle, Menderes ve arkadaşlarını astırarak alan CHP zihniyeti, kavgayı kazandığını zannetse de milletin yargılamasından, hesap sormasından kurtulamamıştır.
Özellikle 14’lerden Alparslan Türkeş’in 1963’te yurda döndükten sonra Türk milliyetçiliği davasını siyaset platformuna taşıyarak verdiği mücadele ve bu uğurda kurduğu MHP sayesinde, asıl kazanan Türk milliyetçiliği olmuştur.
Demokrasi ve Özgürlükler Adası, ülkeyi kardeş kavgasına ve darbeye sürükleyen CHP kafasıyla mücadelesinde milletimiz açısından hem yaman bir demokrasi zaferi, hem de Türk milliyetçiliği davasının zulme galip gelmesinin göstergesidir.
Türkeş’in sürgünde olduğu Y.Delhi’den yazdığı uyarı mektubuna rağmen Menderes ve iki bakan arkadaşını milletten kaçırarak denizin ortasında kurduğu darağacına çeken darbeci zihniyet, aynı denizin demokrasi rotasında millet iradesinin estirdiği rüzgârın dalgalarında boğulmuştur.
O bakımdan CHP zihniyetinin demokrasi ve insan haklarını yamyassı ettiği Yassıada’nın bugün demokrasi ve Özgürlükler Adası hâline getirilmesi, alkışlanacak bir demokratik adımdır.
Yassıada, Atatürk öldükten sonra CHP zihniyetine hâkim olan tek parti diktasına ve Jakobenizmine karşı duran halk iradesine yönelik rövanşist ve intikamcılığın, demokrasiye karşı cellatlığın sembolüdür.
Demokrasi ve Özgürlükler Adası ise darbeciliğe, kin ve nefrete, tahammülsüzlük, hazımsızlık, halk iradesine saygısızlık ve intikamcılığa karşı sabrın hakikatin, vefanın ve azmin remzi olacaktır.
Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın açılışı; Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü zorlu gibi üç demokrasi şehidinin aziz ruhlarının şad edilmesidir. Haklının hakkının teslimidir.’'