Manisa Yunusemre İlçe Kongresi’nde konuşan MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, ''Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de meşru ve hukuki hakları vardır. Bu hakları çiğnetmeyiz! Doğu Akdeniz’de tek yanlı adımlar atmak ateşle oynamaktır. Bugünlerde biz bu mücadeleleri verirken Yunanistan Akdeniz’de ayakaltında dolaşmaya başlamış, Darbeci Sisi Yönetimi’yle hiçbir hükmü ve geçerliliği olmayan anlaşmalar imzalanmıştır. Yunanistan’a, yardım gemilerine el koyan korsan Avrupa Birliği Ülkeleri’ne, ülkesini kan gölüne çeviren darbeci Sisi’ye çağrımızdır: Türkiye’nin haklı ve meşru davasındaki kararlılığını sınamaya kalkışmayın. Zira tarih, Türk’ü sınamanın hazin tecrübelerinin emsalleriyle doludur.' ifadelerini kullandı.
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erkan Akçay şunları söyledi;
'MHP olarak 14 Mart 2021’de gerçekleştireceğimiz 13. Büyük Kurultay’ımızın ilk adımlarından birini de bugün Yunusemre ilçemizde atıyor ve Manisa sürecini Allah’ın izniyle başlatıyoruz.
“İstiklal İçin Birlik, İstikbal İçin Dirlik- Kazanan Türkiye Olacak” parolasıyla 2023’ün Lider Ülke Türkiye’sini hazırlayacak ve 21. Asrı Türk Asrı yapacak olan Büyük kurultayımızın harcını da burada karıyor ve adımımızı atıyoruz.
İftiharla ifade ediyoruz ki,
MHP; Dünya ve Türkiye meselelerine binlerce yıllık tarih şuuru içinde, dün-bugün-yarın perspektifiyle bakan bir partidir. MHP; ilkeli, sorumlu, sorun çözen, çözüm üreten,sorumluluk üstlenen, inisiyatif alan, Türk siyasetinde paradigma ve yön belirleyen bir partidir.
MHP, kendi gündemine hakim bir partidir. MHP; 51 yıldır siyasi kriz alanlarında hep krizleri çözen, krizleri önleyen Türkiye’nin yolunu ve ufkunu açan bir partidir. MHP; Türk siyasetinin kilit ve sigorta partisidir.
MHP; programı ve politikalarıyla ekonomik, sosyal ve siyasal projeleriyle faaliyet yürüttüğü gibi, milli bekamıza yönelik tehdit ve tehlikelere karşı da sarsılmaz bir kaledir.
MHP; dünyayı Türk’çe okur, çağımızı Türk-İslam ülküsüyle kavrar. MHP; Siyaseti Millete hizmet için yapar.
Biz Siyaseti aynı zamanda demokratik bir yarış ve rekabet içinde yaparız. Siyaset, partiler arasındaki bir kavga ve kördövüşü değildir. Siyaset bir uzlaşmazlık alanı değildir. Aksine, Siyaset demokratik bir uzlaşma alanıdır. MHP, Siyaseti meşru, Anayasal ve hukuk alanı içinde yapar. Sokakların kör karanlığına dalmayız dibi görünmedik kuyulardan su içmeyiz.
MHP Türk siyasetinde, milli sorumluluk anlayışı ile hareket etmektedir. İşte bu anlayışla MHP ve AK Parti ile Cumhur İttifakı kurulmuş ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi getirilmiştir. Cumhur İttifakı 4 yılını, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi iki yılını başarıyla doldurmuştur.
İttifakımız ve sistem iki yıl içinde pek çok testten başarıyla geçmiştir.
CHP, HDP ve İP’ten ve yandaş medyasından oluşan zillet ittifakı 2 yıldır bozuk plak gibi tekrar ettikleri repliklerle, boyası dökülen boş sözlerle siyasi fantezi yapmaktadırlar. Eleştirilerin hiçbir gerçek temeli olmadığı gibi, somut ve gerçekçi hiçbir önerileri de yoktur. " Tek adam rejimi! saray rejimi! TBMM fonksiyonunu ve etkisini yitirdi!” gibi sözler içi boş ve gerçek dışı sözlerdir.
"Cumhur İttifakı ne seçim ittifakıdır ne iktidar koalisyonudur, Cumhur İttifakı bir sistem ittifakıdır." Cumhur İttifakı; ülkemizin karşı karşıya kaldığı tehditler, yaşadığı ciddi sorunlar ve atlattığı badireler sonucunda “önce ülkem ve milletim” diyenlerin, iki güzide liderin feraset ve basiretiyle kurulan bir ittifaktır. 7 Ağustos 2016’da Yeni Kapı’da oluşan bu birliktelik, özünde vatan ve millet bekasını barındırmaktadır.
Cumhur İttifakının çıkar amaçlı bir birliktelik olmadığı 4 yılda ortaya çıkmış ve rüştünü ispatlamıştır. Cumhur İttifakı, asırlarca dünya barışının ve adaletinin teminatı, Türk-İslam aleminin ve bütün mazlum milletlerin yegane ümidi olan Türkiye'yi küresel bir güç haline getirecek, 2053 ve 2071 vizyonun alt yapısını adım adım inşa edecektir.
Cumhur İttifakı ne seçim ittifakıdır ne iktidar koalisyonudur, Cumhur İttifakı bir sistem ittifakıdır. Cumhur İttifakı, yapım ittifakıdır. CHP,HDP, İP, Davutoğlu, Babacan ittifakı olan Zillet İttifakı, yıkım ittifakıdır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi ve işlemesi Cumhur İttifakı’nın öncelikli amacıdır. Bu sisteme keyfî olarak günlük siyasi dürtülerle değil, bir zaruret sonunda geçilmiştir.
" Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin paradigması, hedefi ve özü dört sütun üzerine inşa edilmiştir"
1-Yönetimde istikrar, temsilde adalet;
2-Güçlü yasama, güçlü yürütme, güçlü yargı;
3-Denge ve denetim mekanizmaları
4- Demokratik uzlaşma, siyasi istikrar.
9 Temmuz 2018’de fiilen yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle bu hedefler gerçekleşti mi?
Evet gerçekleşti. Şimdi kısaca yakından bakalım;
1-Gazi Meclisimiz yüz yıllık tarihinde %95 gibi önemli bir oranla yüksek temsiliyete,
2- 12 parti, 5 grup ve 6 bağımsız milletvekiliyle çoğulculuğa ve temsilde adalete,
3- Sandalye dağılımları itibarıyla uzlaşmacı bir yapıya ,
4-Ve kuvvetler ayrılığına sahip güçlü, fonksiyonel ve demokratik bir yapıya kavuşmuştur. Yürütme ve yasama ayrı ayrı seçilmektedir.
Diğer yandan , yürütmenin % 50+1 gibi yüksek bir temsil ile seçilmesi milli iradenin güçlü bir şekilde tahkim etmesini sağlamış, yönetimde sağlanan istikrar hem iç hem dış politikada milli bekamıza yönelik tehditleri ve saldırıları bertaraf etmiştir. Geleceğin temeli Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle atılmıştır.Türkiye, tam bağımsız, milli ve üniter bir devlettir. Cumhuriyetin 100. Yılına(2023’e) temel sorunlarını çözmüş lider bir ülke olarak ulaşmak öncelikli hedefimizdir.
" Türkiye, bölgemizde terör örgütlerine ve emperyalizme karşı çok ciddi ve önemli bir beka mücadelesi vermektedir."
Dünyada ve bölgemizde Türkiye’yi yakından ilgilendiren çok önemli hadiseler yaşanıyor. Dünya ve bölgemiz emperyal odaklar tarafından yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor. Dengeleri bozulan dünya, yeni dengelerin kurulması sancılarını çekmektedir. Bu hadiseleri görmezden gelemeyiz, kayıtsız kalamayız. Irak’ın, Suriye’nin, Libya’nın durumu ortada. İç savaşlar yaşanıyor. Akdeniz üzerinde büyük oyunlar oynanıyor, büyük mücadeleler veriliyor.
Türkiye, bölgemizde terör örgütlerine ve emperyalizme karşı çok ciddi ve önemli bir beka mücadelesi vermektedir.
Hakkımızı, hukukumuzu çiğnemeye yönelik faaliyetlere karşı güçlü ve kararlı mücadeleler veriyoruz. Bu mücadele, var olma mücadelesidir.
Türkiye haklarının korunması bağlamında kararlı, destansı bir başarı göstermektedir ve göstermeye devam edecektir. Türkiye hem haklı hem güçlüdür. Türkiye başka gündemlere mahkum değil, kendi gündemine hakimdir.Türkiye, son günlerde Doğu Akdeniz’de Yunanistan, Mısır, Fransa, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve onların emperyal efendileri tarafından kuşatma politikalarına maruz bırakılmaya çalışılmaktadır. Türkiye için Doğu Akdeniz egemenlik meselesidir.
Egemenlik demek devlet olmak demektir. Bağımsızlık demektir
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de meşru ve hukuki hakları vardır. Bu hakları çiğnetmeyiz!
Doğu Akdeniz’de tek yanlı adımlar atmak ateşle oynamaktır.Emri vakilere, oldubittilere müsaade etmeyiz. Bugünlerde biz bu mücadeleleri verirken Yunanistan Akdeniz’de ayakaltında dolaşmaya başlamış, Darbeci Sisi Yönetimi’yle hiçbir hükmü ve geçerliliği olmayan anlaşmalar imzalanmıştır.
Yunanistan’nın çabaları beyhudedir. Yunanistan’a, yardım gemilerine el koyan korsan Avrupa Birliği Ülkeleri’ne, ülkesini kan gölüne çeviren darbeci Sisi’ye çağrımızdır:
Türkiye’nin haklı ve meşru davasındaki kararlılığını sınamaya kalkışmayın. Zira tarih, Türk’ü sınamanın hazin tecrübelerinin emsalleriyle doludur.
Türkiye;Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin etkin ve hızlı karar alma yapısı sayesinde Irak'ta, Suriye'de, mavi vatanda ve Libya'da ulusal egemenliğini tehdit eden meselelerde hakim bir politika yürütmüş ve yürütmeye devam edecektir. Büyük, güçlü ve lider ülke Türkiye hedefinde muvaffakiyetler diliyorum.
Ne mutlu Türk’üm diyene!'