Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, seçimlerin Türkiye'nin milli varlığı ve istikbali için hayati öneme sahip olduğunu vurgulayarak, "Yavaş Yavaş Dem'lenen İhanet" başlıklı yazısında, ülkenin stratejik bir dönemeçte olduğunu belirtti.
İşte Yıldırım'ın yazısının tamamı...
31 Mart Pazar günü yapılacak olan Mahalli İdareler Seçimleri Türkiye’nin milli varlığı ve istikbali için hayati önemde, stratejik bir seçimdir.
Cumhubaşkanlığı Hükümet Sistemiyle birlikte; Türkiye Cumhuriyeti edilgen ülke olmaktan çıkmış, bölgesin de insanlığın barış ve huzur için çalışan etken ülke konumuna gelmiştir. ‘Cumhur İttifakı Millet Aklı’ söylemiyle siyaset kurumu Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın birlikteliğin de Cumhuriyetin ikinci yüzyılına ‘Türk ve Türkiye Yüzyılı’ fikriyle güçlü bir şekilde başlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhur İttifakıyla siyasette yakaladığı güçlü liderlik ve istikrar, kadim Türk Devletini çağın şartlarına hazır hale getirerek; dosta güven, düşmana korku verir yapıya kavuşturmuştur.
Bu bağlamda yaşanan son gelişmelere baktığımızda;
Yeminli Türk ve Türkiye düşmanlarının yer aldığı ve adına “kent uzlaşısı” denilen karanlık oluşumun sinsi bir şekilde belediyelere sızma girişimine şahit oluyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve milletinizin helal hazinesini; terör örgütü PKK’ya aktaran siyasetçi görünümlü bölücü teröristlerin; vatan, millet, din ve devlet düşmanlarının “kent uzlaşısı” adı altında kanser hücresi gibi belediyelerimize sızmaya çalıştıklarını görmekteyiz
Bu bağlamda kendisini; milliyetçi, vatan sevdalısı gibi pazarlayarak bölücülerin kullanışlı bir aparatı olmuş, ihanetin değirmenine su taşıyan ‘Kent Uzlaşısı’ ürünü olan bu kişilerin kutsal davamızla, ülkümüzle ve Türk milliyetçiliğiyle zerre kadar alakası yoktur, olamaz da!
“40 yıllık geçmişimi geride bıraktım” diyerek kendini Kandil’in uzlaşıcısı pozisyonuna düşürmüş, CHP’ye pazarlayan, DEMcilerle omuz omuza yürüyen, bölücü terör örgütü PKK'nın elebaşı terörist Abdullah Öcalan’dan “Apo Bey” diye bahseden, maneviyatsız kişilik Mansur Yavaş ve onun beslemelerinden de asla “Türk Milliyetçisi” olmaz olamaz!
Bölücülerin oylarıyla seçildikten sonra Ankara’daki 5 yılını hizmetsiz, projesiz tamamlayan Mansur Yavaş olsa olsa Birleşik Krallığın dostu ‘Yoldaş Mansur’ olur.
Ankara’da avukat kimliği altında akçeli işler kovalayan, sahte senet, vergi kaçırma, kaset satma, tehdit, şantaj işlerine adı karışan, belediye başkanlığı döneminde adı rüşvet skandalıyla anılan Mansur Yavaş’ın Londra’da görüştüğü siyasilerin genelde terör örgütü PKK’ya destek veren Unmesh Desai, Jeremy Corbyn gibi kişiler olması ve Chatham House’da kurgulanması aslında onun küresel çetenin bir uşağı ve piyonu olduğunun en büyük kanıtıdır ve göstergesidir!
Yıllardır alçakça süren CHP-PKK ilişkisine zerre itirazı olmayan hatta “Yerel özerklik şartını getireceğim” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun ardından terör örgütü PKK’nın en büyük talebi olan “Belediyelerde mali özerklikten yanayım. Yerel yönetimler özerkliğini öncelikle mali özerklik yaparak belirlersiniz” diyen Mansur Yavaş’tan başkası değildir!
Mansur Yavaş, Ankara’ya hiçbir hizmeti ve hayrı dokunmayan, terör örgütlerinin elinde oyuncak olmuş, iradesini bölücü oylar için ipotek vermiş, çapsız, siyasi mankurttan başka biri değildir.
Hal böyle iken Mansur Yavaş gibi birine milliyetçi ve vatanperver yakıştırması yapmak, Türk Milleti ve Devletine hakarettir!
Milliyetçi Ülkücü Hareketin Ankara’daki adayı bellidir; çalışkan, üretken ve saygın bir kişi olan Cumhur İttifakı’nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Turgut Altınok’tur!
Liderine, davasına ve teşkilatına bağlı Ankaralı her bir ülküdaşımın gönlü de, duası da, oyu da Cumhur İttifakı’nın kıymetli adayı Sayın Turgut Altınok’tan yanadır.
İnanıyorum ki; 31 Mart seçimleri Cumhuriyetimizin Başkenti Ankara’mızda, terör örgütleriyle kol kola girmiş, “Kent Uzlaşısı” adı altında DEM’lenenlerin değil, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefine inanmış, üretken belediyecilik anlayışına sahip Cumhur’un zaferiyle sonuçlanacaktır.