Türkgün Türk Dünyası Irak’ın bir şehrinde Türkçe resmi dil oldu

Irak’ın bir şehrinde Türkçe resmi dil oldu

Irak'ta Selahaddin İl Meclisi Başkanı Adil Sümeydai, Türkmenlerin yoğun yaşadığı ve ikinci etnik grup olduğu Selahaddin şehrinde Türkçe’nin resmi dil olduğunu duyurdu.

Irak'ta Selahaddin İl Meclisi Başkanı Adil Sümeydai, Türkmenlerin yoğun yaşadığı ve ikinci etnik grup olduğu Selahaddin şehrinde Türkçe’nin resmi dil olduğunu duyurdu.

KAYNAK: İHA

Selahaddin İl Meclisi Başkanı Adil Sümeydai, Türkmenlerin vilayette ikinci büyük etnik grup olduğunu belirterek, il sınırları içinde Arapça ve Kürtçe’nin yanında Türkçe’nin resmi dil olarak kabul edilmesini onayladı.

Irak Meclisi eski Türkmen milletvekili Fevzi Ekrem Terzi, Irak’ta üçüncü etnik köken konumunda bulunan Türkmenlerin doğal bir hakkı olduğunu savundu.

"Türkmenler haklarını almalı"

Türkçe’nin şehirde resmi dil olarak kabul edilmesinin doğal ve anayasal hak olduğunu ve bu hakların çiğnendiğini dile getiren Terzi, "Gerçekten de bu anayasa çerçevesinde, anayasada tespit edilen üçüncü temel unsuru oluşturan Türkmenlerin çoğunluğu oluşturduğu bölgelerde Türkmenler haklarını almalıdır" İfadelerini kullandı.

Türkçenin resmi dil olarak kabul edilmesi adımının Selahaddin İl Meclisi Türkmen üyesi Atıf Tuzlu tarafından atıldığını belirten Terzi "Bu süreçte ilk adımı atan Selahaddin İl Meclisi üyesi Atıf Tuzlu Türkmencenin resmi bir dil olması için yapmış olduğu öneri kabul görüldü. Hamdolsun bu adım gerçekleşti ve artık resmi kurumlar arasındaki yazışmalarda Türkçe de kullanılacak" dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Siyaset Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz canlı yayında açıkladı: Baştan beri yanlış bir çağrı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz canlı yayında açıkladı: Baştan beri yanlış bir çağrı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in İBB'deki yolsuzlukları örtbas etmek için başlattığı ve Türkiye'nin ekonomisini hedef alan 'boykot' çağrısına tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 'Boykot sorumsuz siyaset ürünüdür. Ekonomiyi hedef alan bir çağrıydı, başından beri yanlıştı' dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in İBB'deki yolsuzlukları örtbas etmek için başlattığı ve Türkiye'nin ekonomisini hedef alan 'boykot' çağrısına tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 'Boykot sorumsuz siyaset ürünüdür. Ekonomiyi hedef alan bir çağrıydı, başından beri yanlıştı' dedi.

MUHABİR: Beybin Usanmaz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CNN Türk'te katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Özgür Özel'in 'boykot' çağrısına tepki gösterdi. Söz konusu boykotun sorumsuz siyaset ürünü olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'ın gündeme ilişkin açıklamalarından konu başlıkları şöyle;

"Hiçbir demokraside meşru dışında bir şeyler yapmanın ayrıcalığı yok. Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yok. Demokrasi ve hukuk devleti meşru zeminlerde gerçekleşen süreçlerdir. Muhalefet her fikrini meşru zeminde ifade edebilir. Kamu düzenini bozmadan şiddete yönelmeden, suç olarak tarih edilen eylemlere girmeden her türlü demokratik ifade gerçekleştirilebilir. Ama demokrasi dışı eylemleri güzel kavramlarla övmeye çalışmak doğru bir yaklaşım değildir. Hangi görüşten olursa olsun ben halkımızın bunu tasvip etmediğini düşünüyorum. İfade hürriyeti bir başkasına küfretme hürriyeti değildir. "

“SORUŞTURMAYI SİYASİ ALANA ÇEKİYORLAR”

"Soruşturmayı siyasi alana çekiyorlar. Yolsuzluk suçlamalarına hukuki çürütme yapmıyorlar. İfade hürriyeti en aykırı fikirleri bile demokratik standartlar içinde ortaya koyabilmek. Ama karşınızdaki insana zarar veriyorsanız demokrasi sınırlarını aşıyorsunuz demek. Ben Kırarım küfrederim deyip bunun bir karşılığı olmasın demek doğru değil. Bir ülkenin kalkınması ve yenilik yapması için ifade hürriyeti olmazsa olmazdır. Ama ifade hürriyeti hukukun sınırlarını aşma hürriyeti değildir. Tutukluluk hali bağımsız yargının belli standartlarda başvurduğu yol. Tutuklama bir insanın kesin şüpheli olduğu anlamına gelmiyor. Ama yargı güçlü deliller ve delil karartma ihtimali gördüğünde tutuklama başvurulan bir yöntem.

Geçmişte tutuklu sayısı daha fazlaydı. Bu oransal olarak azaldı. Hukukun bir takım ölçütleri var. Türkiye bir hukuk devleti. Kimsenin suç işleme özgürlüğü olmadığı gibi herkesin hakkını arama özgürlüğü var. Türkiye uluslararası hukukun da bir parçası. "

“BOYKOTUN TUTMADIĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ”

"Boykottan etkilenme söz konusu değil. Boykotun tutmadığını söyleyebiliriz. Baştan beri yanlış bir çağrı. Ana muhalefet partisi ekonomiye zarar vermiş durumda. Boykot ettiğiniz 85 milyonun ekonomisi. Esnaf dediğiniz sadece AK Partili değil. Boykot çağrısı son derece yanlış siyasetçi bunu yapamaz. Sorumlu bir siyasetçi ülkenin yerli firmalarını hedef gösteremez. Bunu yapıyorsa toplumla kavga ediyordur. İş dünyasından ciddi tepkiler geldi. Bırakın iş sahiplerini ekmeğini kazananlar var orda. Bu tür çağrılar ayrıştırıcı çağrılar. Bir zamanların bu yeşil sermaye tartışmalarına götürür, toplumu kutuplaştırmaya ayrıştırmaya hiç kimsenin hakkı yok. Bütün milli sermaye grupları bizim varlığımızdır. İhracat yapan hizmet üreten müesseselerdir. Bunları hedef alıyorsanız siz toplumla mücadele ediyorsunuz demektir. Muhalefet toplumla, ekonomi ile kavga eder durumdalar. Burada toplumun itibar edeceğine ihtimal vermiyorum. İnsanımız aklıselimdir. Muhalefet partisi içerisindeki iç çekişmelerin bir yansıması. Yarın kurultay var. Herkes ana muhalefet partisinde en sert siyaset yapma yarışına girmiş durumda. CHP içindeki kavga toplumsal gerilime dönüşmüş durumda. CHP içi kavgayı toplumsal bir kavgaya dönüştürmeye çalışıyorlar. Gereksiz polemikleri toplumu kutuplaştırıcı meseleleri bir kenara bırakıp toplumun geleceğine sahip çıkmak durumuzdayız."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *