YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
ABD beslemesi terör örgütü PKK, Irak’ın kuzeyinde askeri üssümüze gerçekleştirdiği saldırıda 12 vatan evladımızı şehit etti. Türk milletinin milli duyarlılık sahibi her evladının yüreğine de şehitlerimizin acısı düştü. Türk devletinin kararlı bir şekilde terörle mücadele gerçekleştirdiği böylesine bir süreçte bu acı haberi almak hepimizi derinden üzdü. Şehitlerimize milletçe üzülürken, ilk 6 şehit haberini aldığımız gün TBMM’de gerçekleşen alçaklıklar, ikinci 6 şehit haberini aldığımız gün ise terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı DEM’in alçak yöneticilerinin Türk milletini tehdit eden açıklamaları öfkemizi, kinimizi artırmıştır.
İlk 6 şehidimizin haberinin geldiği saatlerde teröristbaşı Öcalan’ın DEM’li yeğeni Ömer Öcalan, “Onurlu çözüm tecridin kaldırılması ve Sayın Abdullah Öcalan ile diyaloğun başlatılmasındadır.” açıklamasını yaparken, bir başka DEM Milletvekili Çiçek Otlu ise “Selahattin Demirtaş’ı, Figen Yükseldağ’ı, Gülten Kışanak’ı serbest bırakacak mısınız?” şeklinde PKK’lıların özgürlüğü isteyen alçak bir açıklama yaptı. Diğer 6 şehidimizin acı haberinin geldiği ikinci gün ise DEM Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan “Kürt sorunu ve Öcalan’a yönelik tecrit devam ettikçe Tekirdağlı da Trabzonlu da huzur bulmayacak.” sözleriyle Türk milletini tehdit etmiştir.
Türk devleti dağda, bayırda, sınır ötesinde canla başla terörle mücadelesini verirken, terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarının TBMM kürsülerindeki bu alçaklıkları karşısında Anayasa Mahkemesinin HDP’yi kapatmak için bir taraftan ayak sürerken diğer yandan da DEM’in alçaklıklarına göz yumması bu öfkemizi daha da artırmaktadır. Anayasa Mahkemesi de ilk 6 şehidimizin haberini aldığımız gün yine boş durmamış HD(P)KK sevici olan Gezi Parkı davası sanığı Can Atalay için “Hak ihlali” kararı vermiştir.
Vatanın evlatları, ABD beslemesi terör örgütü PKK tarafından şehit edilirken, Anayasa Mahkemesi bu alçakların siyasi uzantılarına niye göz yummakta ve niçin onlara sürekli sahip çıkmaktadır?
Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay Başsavcılığı'nın Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) hazine yardımına bloke konulması talebini reddederek, kapatma davası bekleyen HDP’ye toplam 600 milyon 343 bin TL ödenmesini sağlamıştı. Anayasa Mahkemesi bu ihanete, bu rezalete nasıl imza atmıştı? Seçime girmeyen PKK’nın siyasi uzantısı HDP’yi kapatmadığı gibi, bir de hazine yardımı yapılmasına hukuki destek vermiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek isteyen, askerlerimizi, polislerimizi şehit eden PKK’lı alçaklara hizmet edenlere tanınan bu toleranslara Anayasa Mahkemesi bünyesinde tepkisi olan bu vatanı düşünen üyeleri yok mudur?
Türk Ordusu dağlarda, sınır ötesinde canı pahasına ve fedakârca terör örgütü PKK ile mücadele ederken, şehirde PKK’lılara sahip çıkmak, onların yolunu açmak Anayasa Mahkemesi’nin görevi midir?
Anayasa Mahkemesi’nde bu ihanetlere imza atan kim varsa hepsine YAZIKLAR OLSUN!
12 şehidimizin vebali, aynı zamanda terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarını kapatmayan, onların bölücülüklerine göz yuman, PKK’ya yardım ve yataklık yapanları sürekli kurtarmaya çalışan Anayasa Mahkemesi’nin üzerindedir. Türk milliyetçiliğinin Lideri Devlet Bahçeli, özellikle son üç yıldır Anayasa Mahkemesi konusunda hangi uyarıyı ve çağrıyı yapıyorsa hepsinde de sonuna kadar haklıdır.
12 şehidimizin olduğu gün TBMM kürsülerinden teröristbaşı Öcalan’a ve PKK’lı alçaklara özgürlük isteyenlere, Türk milletini terörle tehdit edenlere karşı görevini yapmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerinin yapması gereken biraz olsun şeref ve onurları varsa istifa etmeleridir. Anayasa Mahkemesi Başkanı da bunu yaptıktan sonra Sayın Devlet Bahçeli’nin, "Cesaretin varsa Kandil'e git" çağrısına uyabilir.
12 şehidimiz için üzüntülüyüz, öfkeliyiz ve kin doluyuz. Ruhları şad olsun. Vatan sağ olsun…