Oğuz Kağan der ki:
“Nice sırtlan yuvasına devlet kurduk ama içimizdeki hainlerle baş edemedik.”
Tarih boyunca kurulan Türk devletlerinin en büyük sorunu, her zaman “içimizdeki hainler” olmuştur.
Dede Korkut da şöyle söyler:
“Kahpe içerden olunca kapı kilit tutmaz, oğul; halkın içinde bozgunculuk yapan haindir, oğul!”
Bu sözler, içimizdeki hainlerin millet için ne denli büyük bir tehdit oluşturduğunu asırlardır gözler önüne sermektedir.
Günümüzde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) üzerinde oynanan oyunların yoğunlaştığı bu süreçte, Türk maskesi takmış bazı unsurlar da harekete geçmiştir. Bu kişilerin temel amacı, KKTC’de Türk milletinin millî ve manevî değerlerinin kök salmasını engellemektir.
KKTC’de yaşayan bu unsurlar, her ne kadar Türk görünseler de Türkiye’ye ve Türk milletinin tüm değer yargılarına karşı derin bir nefret beslemektedir. Ne zaman konu Türkiye olsa yüzlerini buruşturan bu zihniyet, söz konusu Rumlar olduğunda kardeşlik türküleri söylemekte; onların güdümünde yaşamaktan memnuniyet duyacaklarını açıkça dile getirmektedir.
Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı, bu zihniyetin en belirgin temsilcileri olmuş; millî çizgiden uzak, teslimiyetçi bir tutumun sembolleri hâline gelmişlerdir.
Nitekim geçtiğimiz ay, Türkiye’yi KKTC’de işgalci ve sömürgeci olarak gören Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem’in, başörtüsü yasağını savunmak amacıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçiliği önünde yaptığı “Elçi defol!” açıklaması, bu zihniyetin hâlâ ne kadar diri olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
Geçtiğimiz günlerde ise bu çizginin bir devamı olarak, KKTC’de “Gericilere Geçit Yok” başlıklı bir yürüyüş düzenlenmiştir. Sendikaların yanı sıra muhalefetteki CTP ve TKP’nin de destek verdiği bu yürüyüşe; eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yanı sıra, Rauf Denktaş’ın oğlu ve DP eski genel başkanı Serdar Denktaş ile Kıbrıs’ın ilk Cumhurbaşkanı Fazıl Küçük’ün oğlu Mehmet Küçük de katılmıştır. Mitinge katılanların büyük çoğunluğu, Türkiye’yi KKTC’de işgalci olarak gören kesimlerden oluşmaktadır.
Serdar Denktaş ve Mehmet Küçük’ün; Türkiye’yi işgalci olarak gören ve kendilerini Rumlara daha yakın hisseden CTP ve TKP gibi partilerle aynı safta yer alması ve bu mitingdeki pozları, verilen tarihî mücadeleye açık bir saygısızlıktır.
Birçok haber sayfası ve sosyal medya paylaşımında, yürüyüşte “İşgalci Türkiye Kıbrıs’tan Defol”, “İrademize Uzanan Üst-elleri Kıralım” ve “İşgale, İstilaya Geçit Vermeyeceğiz” gibi pankartların taşındığı belirtilmiş olsa da kullanılan fotoğrafın 2022 yılına ait olduğu sonradan ortaya çıkmıştır. Ancak bu fotoğrafın üç yıl öncesine ait olması, KKTC’de böyle bir zihniyetin var olmadığı anlamına gelmemektedir.
Geçmişte de Türk görünümlü bazı hainlerin KKTC’de bu tür pankartlar taşıdığına, benzer sloganlar attığına defalarca şahit olduk. “Gericilere Geçit Yok” yürüyüşünde de farklı bir manzara yoktu.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 1937 yılında söylediği şu söz hâlâ kulaklarımızda yankılanıyor:
“Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir...”
Ancak bugün Atatürk’ün bu uyarılarına rağmen onun kurduğu partinin genel başkanı Özgür Özel’in; KKTC’deki “Türkiye Kıbrıs’ta işgalcidir” diyen Rum sevdalısı CTP için “CTP bizim kardeş partimizdir” demesi; Oğuz Kağan’ın da, Dede Korkut’un da sözlerini bir kez daha haklı çıkarmaktadır.
KKTC üzerinde bir elin düğmeye bastığı artık alenen ortadadır. Atatürk’ün yıllar önce yaptığı “Kıbrıs’a dikkat ediniz” uyarısına her zamankinden daha fazla kulak vermemiz gereken bir dönemden geçiyoruz.
Unutulmamalıdır ki biz, Kıbrıs’ta işgalci değiliz; vatan toprağında, yuvamızdayız.