Türkgün Başyazı Atatürk’e karşı CHP’yi yönetmek

Atatürk’e karşı CHP’yi yönetmek

Kaynak: Yıldıray Çiçek

Avrupa Parlamentosu’nda (AP) 136 sandalye ile parlamentonun en büyük ikinci grubu olan Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) İlerici İttifakı Grubu toplantısında konuşan Özgür Özel, Türkiye’deki yargı süreciyle ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Ülkemizde yaşanan yargı tacizlerini ve hukuksuzlukları yakından takip ediyorsunuz. Biz bu sürece edilgen bir direnişle değil, meydan okuyan bir duruş ve itirazla başkaldırıyoruz.” 

Bu sözlerle Özgür Özel, Türkiye’nin iç meselelerini Avrupa’ya şikâyet ederek bir kez daha Atatürk’ün çizgisinden saptığını göstermiştir. Türkiye’yi Avrupa’ya şikâyet etmelerinin ve bu kara propagandayı sürdürmelerinin amacı, daha önce dile getirdikleri “Türkiye’ye yabancı yatırımcı gelmez” temennisinin geniş bir etki yaratmasını sağlamaktır. 

Peki, Özgür Özel o toplantıda şu konulara da değindi mi? 

  • CHP’li belediye başkanlarının rüşvetten tutuklandığı, 
  • Yolsuzluk suçlamalarıyla cezaevine gönderildiği, 
  • Terör örgütüne yardım ve yataklıktan yargılandığı, 
  • Cumhuriyet savcılarını evlatları üzerinden tehdit ettiği.
  • Sahte diploma sahibi olanlarla muhatap olduklarını

Eğer Özgür Özel bu bilgileri de paylaşsaydı, Avrupalı dostları belki merak edip bu konuları araştırmaya koyulurdu. Yargı, ortada böyle ciddi olaylar yokken sizi mi hedef alıyor, yoksa siz “Biz ne yaparsak yapalım, kimse bize dokunmasın” diye bir imtiyaz peşinde misiniz? 

CHP, bir türlü milli ve yerli bir çizgiye gelemiyor. Her eylemini ve söylemini “Hükümet yıpransın, bize Türkiye’de yol açılsın” düşüncesiyle şekillendiriyor. Gezi ve Hendek gibi yakmalı, yıkmalı, ölümle sonuçlanan terör olaylarını destekleyen, adliye içinde savcıyı şehit eden teröristlere bile kucak açan CHP’nin, “Tutuklama, gözaltı, yargılama olursa yabancı yatırımcı gelmez” demesi ise tam bir yüzsüzlük örneği… 

Bu zihniyetteki CHP, bir yandan da Avrupalı dostlarına “Meydan okuyan bir duruş ve itirazla başkaldırıyoruz” gibi pozlar kesiyor. Avrupa’da Türkiye’nin yargı sistemini şikâyet ederek yatırımcıları kaçırma ve ülkeyi karalama misyonunu üstlenen CHP’nin sicili ise hiç de temiz değil: 

  • “İktidarı destekleyen medya kuruluşlarına el koyacağız,” 
  • “İktidar ile çalışan şirketlerin mal varlıklarını gasp edeceğiz,” 
  • “İktidar ile iş birliği yapan memurları işten atacağız.”

Böylesi bir sicile sahip CHP’nin söyledikleri, ne kadar iddialı olursa olsun kifayetsiz kalmıyor mu?

Yargıda adaletten, demokrasiden, hukuktan dem vuran CHP, aslında bu kavramları ortadan kaldırmak için Türkiye’yi yönetmeye taliptir. Tıpkı Ankara ve İstanbul’da çivi çakmadan şehir yönettiklerini sanan malum belediye başkanlarının, Cumhurbaşkanı olma hayaliyle yanıp tutuşmaları gibi…

CHP, bu topraklara çoktandır yabancılaşmıştır. Zaten yabancılara gidip Türkiye’yi şikâyet edenlerin, bu ülkenin özüyle bir bağı kalmamıştır. Geçmişte Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu da ABD’ye, Avrupa’ya Türkiye’yi şikâyet etmişti. Oysa Mustafa Kemal Atatürk, “Dünyada bağımsız bir devlet düşünülebilir mi ki, iç işlerine dostlarının dahi karışmasını hoş görsün?” demişti. Bugün onun koltuğunda oturanlar için ise bu sözün hiçbir önemi yok.

Adalet Bakanı Mehmet Moğultay’ın “Evet, hükümetten sınavlı beş bin kişilik kadro çıkarttım. Doğu'dan, Güneydoğu'dan gelen insanlar aç mı, işsiz mi kalsın? Bu kadroları örgütüme vermeyip de milliyetçilere mi verseydim? Seyfi Oktay ve benim dönemimde de iki bin hâkim aldık. Bu aldığımız kadrolar ileride yeşerecek demokrat insanlardır. Yaptığım suçsa işlemeye devam edeceğim. Ben yılmayacağım, bu makamı da terk etmeyeceğim.” sözleri, CHP’nin sicilinde kayıtlıyken, bugün yargı üzerinden Avrupa’da ahkâm kesmeleri tam anlamıyla yüzsüzlüktür.

 

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 1 ay önce
Şu anki CHP ve çoğu destekçisi olanlar meşrebi geçmişi Cumhuriyet öncesine gitmeyen zot trik ler kitlesidir. Kısaca azınlık dediğimiz kitle. TC kimlik taşıyan türk değil zaten bunu kendilerini kandırmak için uydurdukları belli.. ancak devleti boş Zannedenlerle devlet top gibi oynar bunu anlamadılar hala.
BEĞENME
0
CEVAPLA
Türkgün Dünya Gazze yanıyor! “Güvenli bölge”de sivillerin üzerine bomba yağdı

Gazze yanıyor! “Güvenli bölge”de sivillerin üzerine bomba yağdı

İsrail ordusu, Gazze’de "güvenli bölge" ilan edilen El-Mevasi’de yerinden edilmiş sivillerin yaşadığı çadırları hedef aldı. Saldırıda kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu en az 10 kişi yaşamını yitirirken, bölgeden yürek burkan görüntüler geldi.

İsrail ordusu, Gazze’de "güvenli bölge" ilan edilen El-Mevasi’de yerinden edilmiş sivillerin yaşadığı çadırları hedef aldı. Saldırıda kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu en az 10 kişi yaşamını yitirirken, bölgeden yürek burkan görüntüler geldi.

KAYNAK: İHA

İsrail ordusu Gazze Şeridi'ndeki El-Mevasi bölgesinde yerinden edilmiş sivillerin barındığı çadırlara saldırı düzenledi. Saldırıda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu en az 10 kişi hayatını kaybederken, çok sayıda kişi de yaralandı.
 

Gazze’de sivilleri hedef almayı sürdüren İsrail, katliamlarına bir yenisini daha ekledi. Yerel yetkililerden edinilen bilgilere göre, İsrail ordusu daha önce "güvenli bölge" ilan ederek yüz binlerce insanı zorla göç ettirdiği Han Yunus şehrinin batısında bulunan El-Mevasi bölgesinde yerinden edilmiş sivillerin barındığı çadırlara saldırı düzenledi. Saldırının ardından alevlere teslim olan çadırlarda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu en az 10 kişinin hayatını kaybettiği belirtilirken, çok sayıda kişinin yaralandığı bildirildi. Saldırı sonrasında yaşanan dehşet anları kameralara yansıdı. İsrail ordusundan saldırının amacına dair açıklama yapılmadı.
 

Gazze’de ölü sayısı 51 bini aşmıştı
 

İsrail, Gazze’deki ateşkesi 18 Mart'ta tek taraflı olarak bozarak katliamlarına yeniden hız kazandırmıştı. Filistin Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan son açıklamada, İsrail'in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze'ye gerçekleştirdiği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 51 bin 25'e, yaralananların sayısının 116 bin 432'ye ulaştığı bildirilmişti.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *