KPSS sınavı üzerine düşen şaibe sonrası görevden almalar, soruşturmalar, sınavın iptali olmak üzere her önlem birbirini kovaladı. Olması gereken her şey yapıldı. Çünkü soru çalma gibi bir şaibe asla havada bırakılacak bir konu değildir. Milyonlarca gencin geleceğini ve ailelerin çocuklarıyla ilgili planlarını ilgilendiren bu konuda zerre şaibe bırakılması zaten olmazdı. O yüzden soru çalan hücrenin tüm uzantıları ortaya çıkarılmalıdır. Kripto Fetö’cüler mi, sıradan soru çalan ve satan çeteler mi, hükümete kumpas kurmaya çalışan uzaktan kumandalılar mı?... Bunların hepsi netleştirilmeli ve gizlenmeyi başaracak kimse kalmayacak şekilde ortaya çıkarılmalıdır. Kimsenin beyninde soru çalınmasıyla ilgili bir soru işareti kalmayacak şekilde hukuki aydınlanma sağlanmalıdır.
Bu aşamada MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin, “KPSS sınavında çıkan ve bir yayınevinin test kitapçığında sorulduğu anlaşılan 20 soruya kimlerin tam ve eksiksiz doğru cevap verdiği tespit edilmeli, bu şahıslarla ilgili inceleme de acilen yapılmalıdır. Şayet ilgili yayıneviyle bahse konu soruların hepsine doğru cevaplar verenler arasında makul bağ ve bağlantı bulunursa, bunların alayı birden isim isim afişe edilmeli, en ağır cezaya çarptırılmalıdır” çağrısı da bu soruşturmanın aydınlatılmasında dikkate alınmalıdır.
KPSS sınavına şaibe düşmesi sonrası, gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet gerek ise MHP bu konunun aydınlatılması noktasında üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmektedir.
Cumhur ittifakının birlik ve beraberliğini bozmak isteyen muhalifler ve medyası ise, bu konu üzerinden bile AK Parti ve MHP arasında ikilem yaratmaya çalışmıştır. Neymiş görevden alınan ÖSYM Başkanı MHP’ye yakınmış, ondan görevden alınmış da, bu MHP’li birine kumpasmış…
Hayır efendim!
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün’ün MHP ile bir bağı yoktur. 1 Kasım 2015 seçimleri sonrası MHP’yi ele geçirme operasyonlarına omuz veren biri olduğu ortaya çıkmıştır. İP’in başındaki zatla olan diyalogları da birçok haber sitesinde haberleştirilmiştir. Kaldı ki, hangi partili, hangi partililere yakın olsa da böyle bir şaibe karşısında görevden alınması lazımdı. Hükümet de onu yapmıştır.
Muhalefet bu konularda samimi değildir. Sadece siyasi istismar yapmaktadır. Bu konuda en samimiyetsiz olan ise Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Gelelim samimiyetsizliğine… Geçen gün yine bahsetmiştim. Geçmişte FETÖ sınav soruları çaldığında FETÖ’nün sesi olan Taraf gazetesi olayı örtbas etmek için “ŞİFRE PALAVRA, ÖSYM HAKLI” manşetini attığında Taraf Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni kimdi?
Kim olacak Kemal Kılıçdaroğlu ile PKK-FETÖ ortak noktası olan Ahmet Altan’dı. Ahmet Altan 15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutuklandığında sürekli onun serbest bırakılmasını isteyen Kemal Kılıçdaroğlu değil miydi?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ahmet Altan ile kucaklaştığı fotoğraf gibi başka biriyle fotoğrafı var mıdır?
Hani nerede gençlerin hakkını koruyan Kemal Kılıçdaroğlu?
Bay Kemal, attığı manşetlerle soruları çalan FETÖ’cüleri aklamaya, korumaya ve gizlemeye çalışan Ahmet Altan ile halen her konuda işbirliği içinde değil mi?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kaymakamlarla çekilen fotoğrafı üzerinden “Çalınan Sorularla” ilgili hikâye yazan CHP’nin, sınav sorularını çalanlara FETÖ gazetesi Taraf’da attığı manşetle destek veren Ahmet Altan ile olan aşklarını kamuoyuna açıklaması artık bir mecburiyet halini almıştır. Yoksa geçmişteki soruları CHP-FETÖ beraber mi çalmıştı?
At iti, it izine karışmış. Kimin eli kimin cebinde belli değil…